Siyaset Forum - Siyasetin Kalbi
Yakın Tarih Cumhuriyet tarihimiz ile ilgili paylaşımlar.



Cevapla
Seçenekler
 
Alt 11-03-2011, 12:38   #1
Kullanıcı Adı
ak sevda
Standart
Alıntı:
Eşref Nickli Üyeden Alıntı Mesajı göster
Mehmet Akif Ersoy'a bizzat Atatürk tarafından çok büyük görevler verilmiştir. Defalarca Mısır'da kendisine heyetler gönderilmiştir. Elmalılı Hamdi'den önce Kur'an tefsiri görevi de ona verilmişti. Fakat 1930'ların başına kadar uğraşmasına rağmen, istediği gibi bir tefsir hazırlayamayınca görevini iade etmişti.

Şiiri geçtim. Mısır'a sürgün gittiği iddiası bile pek çok yönden temelsiz. Bu haberin kaynağını ben de merak ettim.
Elmalılı Hamdi'den önce Kur'an tefsiri görevi de ona verilmişti. Fakat 1930'ların başına kadar uğraşmasına rağmen, istediği gibi bir tefsir hazırlayamayınca görevini iade etmişti

maalesef bu kısmı tamamen safsata tam istediği gibi hazırlamış ama
onuda siz araştırın

 

ak sevda isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Konuyu Beğendin mi ? O Zaman Arkadaşınla Paylaş
Sayfayı E-Mail olarak gönder
Alt 11-03-2011, 13:39   #2
Kullanıcı Adı
Eşref
Standart
Alıntı:
ak sevda Nickli Üyeden Alıntı Mesajı göster
Elmalılı Hamdi'den önce Kur'an tefsiri görevi de ona verilmişti. Fakat 1930'ların başına kadar uğraşmasına rağmen, istediği gibi bir tefsir hazırlayamayınca görevini iade etmişti

maalesef bu kısmı tamamen safsata tam istediği gibi hazırlamış ama
onuda siz araştırın
Daha önce Akıncı kardeşimizin paylaştığı Mustafa İslamoğlu'nun düşüncelerinden bahsediyorsunuz sanırım.

Mehmet Akif Ersoy Arapça'yı ve Türkçe'yi anadili gibi biliyordu ve en zor Arapça metinleri kolayca Türkçe'ye çeviriyordu. Bu konudaki ustalığı Cumhuriyet döneminde ortaya çıkmadı. 1900'lerin başından itibaren Akif'in dostları ona Kur'an meali yazdırmak istedi ama o hep karşı çıktı. Neden? Ortada ne Kurtuluş Savaşı vardı, ne Mısır hayatı, ne de Türkiye Cumhuriyeti. Akif hangi gerekçeyle yıllarca meal yazmayı reddetti?

Çünkü Akif, Kur'an mealinin yazılamayacağı düşünür. Her ne kadar en zor kelimeleri Türkçe'ye çevirsede, Kur'an'daki bir tek kelime üzerinde bile günlerce düşündüğünü, yine de Kur'an'ın gerçek sözlerini karşılayacak kelimeler bulamadığını söyler. Elmalılı onu çok zor ikna etmiştir. Bunun üzerine gecesini gündüzüne katıp çalışmış, yine de bu meal için ömrünün yetmeyeceğini düşünmüştür. Hiçbir zaman da "mealimi tamamladım" dememiştir. Meali her okuduğunda mutlaka yeni düzeltmeler yapma ihtiyacı hissetmiştir. Bu nedenle hiçbir zaman onun istediği gibi bir eser ortaya çıkmayacaktır.

Akif, "meali bile yazılamaz" derken, ibadetin Türkçe olarak yapılması konusuna da doğal olarak şiddetle karşı çıkmıştır. Onun yazdığı ve henüz tamamlamadığını, düzeltmeler yapacağını söylediği meali okuyanlar, mealdeki akıcılığa, şiirselliğe, Kur'an'daki estetiğin en mükemmel haliyle ve pürüzsüz olarak meale aktardığını söyleyince, Akif meal işine son verecektir. Akif'in tek derdi, Kur'an'ın yerini kendisine göre eksik olan mealin almasıdır. İbadetlerin bu mealle yapılacağı endişesidir.

Konuyu, Mısır'da Akif'in yanında olan oğlu ile aydınlardan, Elmalılı'dan ve kızından dinlerseniz, İslamoğlu'nun anlattıklarından çok daha farklı ve çarpıcı sonuçlara ulaşırsınız.
Eşref isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Alt 11-03-2011, 14:42   #3
Kullanıcı Adı
ak sevda
Standart
Alıntı:
Eşref Nickli Üyeden Alıntı Mesajı göster
Daha önce Akıncı kardeşimizin paylaştığı Mustafa İslamoğlu'nun düşüncelerinden bahsediyorsunuz sanırım.

Mehmet Akif Ersoy Arapça'yı ve Türkçe'yi anadili gibi biliyordu ve en zor Arapça metinleri kolayca Türkçe'ye çeviriyordu. Bu konudaki ustalığı Cumhuriyet döneminde ortaya çıkmadı. 1900'lerin başından itibaren Akif'in dostları ona Kur'an meali yazdırmak istedi ama o hep karşı çıktı. Neden? Ortada ne Kurtuluş Savaşı vardı, ne Mısır hayatı, ne de Türkiye Cumhuriyeti. Akif hangi gerekçeyle yıllarca meal yazmayı reddetti?

Çünkü Akif, Kur'an mealinin yazılamayacağı düşünür. Her ne kadar en zor kelimeleri Türkçe'ye çevirsede, Kur'an'daki bir tek kelime üzerinde bile günlerce düşündüğünü, yine de Kur'an'ın gerçek sözlerini karşılayacak kelimeler bulamadığını söyler. Elmalılı onu çok zor ikna etmiştir. Bunun üzerine gecesini gündüzüne katıp çalışmış, yine de bu meal için ömrünün yetmeyeceğini düşünmüştür. Hiçbir zaman da "mealimi tamamladım" dememiştir. Meali her okuduğunda mutlaka yeni düzeltmeler yapma ihtiyacı hissetmiştir. Bu nedenle hiçbir zaman onun istediği gibi bir eser ortaya çıkmayacaktır.

Akif, "meali bile yazılamaz" derken, ibadetin Türkçe olarak yapılması konusuna da doğal olarak şiddetle karşı çıkmıştır. Onun yazdığı ve henüz tamamlamadığını, düzeltmeler yapacağını söylediği meali okuyanlar, mealdeki akıcılığa, şiirselliğe, Kur'an'daki estetiğin en mükemmel haliyle ve pürüzsüz olarak meale aktardığını söyleyince, Akif meal işine son verecektir. Akif'in tek derdi, Kur'an'ın yerini kendisine göre eksik olan mealin almasıdır. İbadetlerin bu mealle yapılacağı endişesidir.

Konuyu, Mısır'da Akif'in yanında olan oğlu ile aydınlardan, Elmalılı'dan ve kızından dinlerseniz, İslamoğlu'nun anlattıklarından çok daha farklı ve çarpıcı sonuçlara ulaşırsınız.
hayır o konuyu görmedim
onların en büyük derdi harf ınkılabına Mehmet akifi alet etmekti ezan türkçe ibadet türkçe e tabi kur'an -da türkçe olmalıydı bunu anlayan Akif bu meali yaktırmış
yakın tarihimiz yalanlarla dolu inşaallah en yakın zamanda bunlar birbirlerinden ayırt edilir

Konu ak sevda tarafından (11-03-2011 Saat 14:47 ) değiştirilmiştir..
ak sevda isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Alt 11-03-2011, 18:14   #4
Kullanıcı Adı
Eşref
Standart
Alıntı:
ak sevda Nickli Üyeden Alıntı Mesajı göster
hayır o konuyu görmedim
onların en büyük derdi harf ınkılabına Mehmet akifi alet etmekti ezan türkçe ibadet türkçe e tabi kur'an -da türkçe olmalıydı bunu anlayan Akif bu meali yaktırmış
yakın tarihimiz yalanlarla dolu inşaallah en yakın zamanda bunlar birbirlerinden ayırt edilir
Tarihi bir kenara bırakalım. Hayal et. Ak Sevda olarak bir Kur'an meali yazıyorsun. Yazarken bir gerçeği fark ediyorsun. Yazdığın meal kötü amaçlara hizmet edecek. Sırf bu nedenle de Kur'an mealini yakma kararı alıyorsun.

Olabilir. Saygı duyulur kararına. Fakat bu kararı aldıktan sonra o meali yazmaya devam eder misin? Yani yakmak için Kur'an meali yazabilir misin? Meali de geçtim. Bir kağıt parçasına, sonradan yakılmak üzere Allah, peygamber yazabilir misin? (Haşa)

Ben yazmam. Mehmet Akif hiç yazmaz. Yazmadı da. Hiçbir zaman, "Ben meali yazıyorum ama bunu sonradan yakın" demedi. Akif 1930'da yazmayı bırakıp, "bunu yakın" deseydi, görüşlerinizde haklılık olurdu. Ama yazmaya, düzeltmeye devam etti. Bu durumda Akif, yakmak üzere meal yazmış olur ki böyle bir günaha abdestsiz Müslümanlar bile girmez.

Peki Akif ne dedi? "Ömrüm yetmez de tamamlayamazsam yakın" dedi. Çünkü mealinin yarım olmasını, eksik olmasını, hatalı olmasını istemiyordu. Mealinde mükemmeli aradı. Bu nedenle de ömrü boyunca o meal için çalıştı.

Sonuç olarak Akif'in endişeleri vardı. Fakat mealin yakılmasının sebebi bu endişeler değildi.
Eşref isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Cevapla


Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir)
 
Seçenekler
Stil

Yetkileriniz
Konu Acma Yetkiniz Yok
Cevap Yazma Yetkiniz Yok
Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı




2007-2026 © Siyaset Forum lisanslı bir markadır tüm içerik hakları saklıdır ve izinsiz kopyalanamaz, dağıtılamaz.

Sitemiz bir forum sitesi olduğu için kullanıcılar her türlü görüşlerini önceden onay olmadan anında siteye yazabilmektedir.
5651 sayılı yasaya göre bu yazılardan dolayı doğabilecek her türlü sorumluluk yazan kullanıcılara aittir.
5651 sayılı yasaya göre sitemiz mesajları kontrolle yükümlü olmayıp, şikayetlerinizi ve görüşlerinizi " iletişim " adresinden bize gönderirseniz, gerekli işlemler yapılacaktır.


Bulut Sunucu Hosting ve Alan adı