![]() |
#14 | |
![]() Alıntı:
Mehmet Akif Ersoy Arapça'yı ve Türkçe'yi anadili gibi biliyordu ve en zor Arapça metinleri kolayca Türkçe'ye çeviriyordu. Bu konudaki ustalığı Cumhuriyet döneminde ortaya çıkmadı. 1900'lerin başından itibaren Akif'in dostları ona Kur'an meali yazdırmak istedi ama o hep karşı çıktı. Neden? Ortada ne Kurtuluş Savaşı vardı, ne Mısır hayatı, ne de Türkiye Cumhuriyeti. Akif hangi gerekçeyle yıllarca meal yazmayı reddetti? Çünkü Akif, Kur'an mealinin yazılamayacağı düşünür. Her ne kadar en zor kelimeleri Türkçe'ye çevirsede, Kur'an'daki bir tek kelime üzerinde bile günlerce düşündüğünü, yine de Kur'an'ın gerçek sözlerini karşılayacak kelimeler bulamadığını söyler. Elmalılı onu çok zor ikna etmiştir. Bunun üzerine gecesini gündüzüne katıp çalışmış, yine de bu meal için ömrünün yetmeyeceğini düşünmüştür. Hiçbir zaman da "mealimi tamamladım" dememiştir. Meali her okuduğunda mutlaka yeni düzeltmeler yapma ihtiyacı hissetmiştir. Bu nedenle hiçbir zaman onun istediği gibi bir eser ortaya çıkmayacaktır. Akif, "meali bile yazılamaz" derken, ibadetin Türkçe olarak yapılması konusuna da doğal olarak şiddetle karşı çıkmıştır. Onun yazdığı ve henüz tamamlamadığını, düzeltmeler yapacağını söylediği meali okuyanlar, mealdeki akıcılığa, şiirselliğe, Kur'an'daki estetiğin en mükemmel haliyle ve pürüzsüz olarak meale aktardığını söyleyince, Akif meal işine son verecektir. Akif'in tek derdi, Kur'an'ın yerini kendisine göre eksik olan mealin almasıdır. İbadetlerin bu mealle yapılacağı endişesidir. Konuyu, Mısır'da Akif'in yanında olan oğlu ile aydınlardan, Elmalılı'dan ve kızından dinlerseniz, İslamoğlu'nun anlattıklarından çok daha farklı ve çarpıcı sonuçlara ulaşırsınız. |
||
![]() |
![]() |
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
|
|