Siyaset Forum

Siyaset Forum (https://www.siyasetforum.com.tr/index.php)
-   Haberler (https://www.siyasetforum.com.tr/forumdisplay.php?f=120)
-   -   Bülent Arınç'tan Erdoğan'a Eleştiri: Ülkeyi Yönetmek ve Sorumluluk Hükümettedir (https://www.siyasetforum.com.tr/showthread.php?t=175672)

Cihannur 03-21-2015 22:56

Bülent Arınç'tan Erdoğan'a Eleştiri: Ülkeyi Yönetmek ve Sorumluluk Hükümettedir
 
Bülent Arınç'tan Erdoğan'a eleştiri

http://s25.postimg.org/62wtj90nz/bulent_arinc.jpg

Başbakan Yardımcısı Arınç, Çözüm süreci ile ilgili gündeme gelen izleme heyeti tartışmalarına yönelik çok önemli açıklamalarda bulundu.

Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın, "Çözüm Süreci’yle ilgili bir izleme heyeti oluşturulmasını doğru bulmuyorum" şeklindeki sözleriyle ilgili, ülkeyi yönetenin hükümet olduğunu ve sorumluluğun da hükümette olduğunu belirterek, Erdoğan'ın sözlerini uygun bulmadığını ifade etti.

İşte Arınç'ın açıklamaları:


SORUMLULUK HÜKÜMETİNDİR


Sözlerini yorumlayacak, eksik fazla konuşacak durumda değiliz. Bunu nezaketsizlik olarak kabul ederim. İzleme Komitesi 5-6 kişi olacak denildi. Bunlar daha önce Âkil Adamlar olarak görev yapmışlardı. TBMM'de geçen sene terörün sona erdirilmesi ismiyle kanun çıktı. Hükümetimiz bu kanunu uygulamak zorundadır. Çözüm süreci konusunda bugüne kadar atılan adımların bir noktası da İzleme Heyeti'nin oluşrutulmasıdır. Hükümetimiz bunu uygun görmektedir. Kimin hangi görevleri yapacağı konusunda bir yol haritamız mevcuttur. Ülkeyi yöneten hükümettir, sorumluluk da hükümettedir.

HER ŞEYİ ÇOK İYİ BİLMEKTEDİR

Bugün yapılanlardan, yarın geleceğimiz noktadan Sayın cumhurbaşkanımızın habersiz sayılması mümkün değildir, her şeyi çok iyi bilmektedir


NE ZAMAN EMRETMİŞSE KENDİSİNE BİLGİ SUNULMAKTADIR

Milli Güvenlik Kurulu ne zaman emretmişse kendisine bilgi sunulmaktadır

Çözüm sürecinde aktör olan bakan arkadaşlarımız tarafından kendilerine arz edilmektedir
.

KENDİ HİSSİ BEYANLARI

'Bundan hoşlanmadım, hoşuma gitmedi, soğuk veya sıcak karşıladım'' beyanları kendi hissi beyanlarıdır. Sorumluluk hükümetin üstündedir, bunları kendi özgün düşünceleri olarak kabul edebiliriz.

CUMHURBAŞKANIMIZ ÜZÜLEBİLİR

Sayın cumhurbaşkanımızın bu konuşmaları eleştirilere yol açabilir, üzülebilir, yıpranabilir sayın cumhurbaşkanımız. Cumhurbaşkanımızın böyle konuşması hatta hükümetimizi eleştiriyor noktaya gelmesi elbette hükümetimizi de yıpratabilir. Sayın cumhurbaşkanımızı çok sevdiğimiz için bu konuşmaları hükümetimiz adına değil ama kendisini yıpratabilir diye düşünüyoruz

İZLEME KOMİTESİNİ UYGULAMAKTA KARARLIYIZ

Hükümet olarak izleme komitesini uygulamakta kararlıyız. İzleme komitesinin faydalı olduğunu düşünüyoruz. Bu tür konuşmalar tereddüt oluşturmamalı.

HEYETTEKİ İSİMLERİ SEVER VE TAKDİR EDER

İzleme heyetindeki isimler yeni isimler değildir. Âkil Adamlar heyetindeki isimlerdir.

Cumhurbaşkanımız da bu isimleri kendisi de çok sever ve takdir eder. İzleme heyetindeki kişiler hakkında olumlu düşüncelere sahibiz.


İSİMLER YAKINDA AÇIKLANIR

Bu isimlerin tespit edilmesi konusunda hükümetimizin de verilecek görevler konusunda başbakanımızın da bilgi sahibi olduğunu düşünüyorum. Yalçın Akdoğan’ın da katkısı büyüktür bunu biliyorum. Sayın Akdoğan’ın ve başbakanımızın söylediklerine itibar etmeli, diğer haberlere itibar etmemeliyiz. Pek çok haber dolaşabilir, itibar etmeyin. Günü geldiğinde bizzat bilgi sunulacaktır.


ÖCALAN MESAJI OLUMLU

Bu mesaj her yönüyle olumdur. Bu mesajın verilmesini bile hükümetin bir başarısı olarak görüyorum Sayın cumhurbaşkanımızın başarısı olduğunu biliyoruz.

BU AÇIKLAMA OLMASAYDI MEKTUP NASIL OKUNURDU

Arınç konuşmasının sonunda ''Dün bu açıklama yapılmasaydı acaba mektup nasıl okunurdu'' diye de sordu.


Kaynak

Haber 7 21.03.2015

Cihannur 03-21-2015 23:05

Başbakan Yardımcımız Bülent Arınç'ın eleştirisine katılıyorum. Reis hâlâ ısınamadı cumhurbaşkanlığına. Reis'ten artık liderlik bekliyoruz, ülkeyi yönetmesini değil. Ülkeyi AK Parti Hükümetimiz başarıyla yönetmektedir Allah'a şükürler olsun.

sorunay 03-22-2015 20:28

Bülent Arınç şaşırma sabrımızı taşırma bu davanın kurucusu Usta'dır o kadar...

Özgür Suriye 03-23-2015 15:17

Nankörler.

Bülent Arınç'ın tuzu kuru tabi. kendisinin son dönemi 3 ay sonra milletvekili bile olamayacak ama buna rağmen hala konuşup fitne saçmaya devam ediyor.

Cumhurbaşkanı'nın kameralar önünde fikrini beyan etmesini eleştiren ve bunun hükümete ve cumhurbaşkanına zarar vereceğini söyleyen arınç kendisi kameralar önünde Cumhurbaşkanını eleştirerek hükümete ve ak parti'ye çok daha fazla zarar veriyor. şaka gibi. ben bu durumda art niyet ararım.

Cumhurbaşkanı devletin başıdır ve devlet meseleleri ile ilgili herkesten fazla konuşmaya hakkı vardır.

Tayyip Erdoğan sayesinde makam , mevki kazananlar , onun dik duruşu sayesinde koltuklarını koruyanlar, şimdi ona baş kaldırmaya başlamışlar.

Yazıklar olsun!..

geziyi de , 17-25 aralık darbe girşimlerini de RTE'nin dik duruşu sayesinde atlattık. şimdi car car konuşup aslan kesilen arınç o zamanlar süt dökmüş kedi gibiydi!.. 17-25 aralıktan sonra bile hala ''hocaefendi'' demeye devam ediyordu. gezi sürecinde , 17-25 aralık darbe girişimlerinde korkup saklananlar kimin kazanacağını bekleyenler şimdi de sinsice bekliyorlar!..

Hemşehrim olan Ahmet Davutoğlu'nun Başbakan olmasını çok istemiş biri olarak kendisinin son zamanlardaki tavrı ve bazı icraatleri beni hayal kırıklığına uğratıyor.

Arınç'ın bu söylemlerini devam ettirmesi ve Davutoğu'ndan Arınç'ın bu sözlerine karşı bir tepki gelmemesi, Arınç'ın Davutoğlu'nun onayı ile böyle konuştuğu anlaşılıyor.

Ahmet Davutoğlu derhal bir açıklama yaparak veya Arınç'a geri attırıp durumu düzeltmeli ve Reis'in dolayısıyla ona destek veren halkın gönlünü almalı.

Biz halk tarafından seçilen ilk Cumhurbaşkanı ve devletin başı olan Tayyip Erdoğan'a konu mankeni olsun , bir şeye karışmasın diye oy vermedik!..

Zaten kendisi de koşan , terleyen ve seçilirse bakanlar kuruluna başkanlık eden bir Cumhurbaşkanı olacağını söyledi. (anayasada da bu yetkisi açık bir şekilde vardır) biz de bunu bilerek ona oy verdik.

şimdiden böyle yapanlar, 7 haziran seçimlerinden sonra kendilerine yakın adamlar ile meclise girince ve önlerinde bir seçim kalmayınca neler yapmazlar!..

Ama bu millet Tayyip Erdoğan'ın yalnızlaştırılmasına ve Saray'a hapsedilmesine müsaade etmez. Ak Parti'nin arkasındanki halk desteğinin büyük çoğunluğu Tayyip Erdoğan'adır. Eğer Tayyip Erdoğan desteğini çekerse Ak Parti barajı zor geçer. Hükümettekiler ve Ak Parti yöneticileri de bu gerçeğe göre hareket etseler iyi olur.

Ayrıca onlarca aday içerisinden başbakanlığa ve ak parti genel başkanlığına Tayyip Erdoğan tarafından aday gösterilen Davutoğlu'nun böyle bir durum içerisine girmesini ihanet ve nankörlük olarak görüyorum ve vicdanım bu durumu kabul etmiyor.

Tayyip Erdoğan şimdi istese partiyi kongreye çağırsa numan Kurtulmuş'u veya binali Yıldırım'ı destek vererek ak parti genel başkanı yaptırabilir. Binali yıldırım aynı zamanda milletvekili de olduğu için başbakan da olabilir.

Ama böyle bir durumun geçici de olsa karmaşaya yol açarak partiye ve ülkeye zarar vereceğini bildiği için sabrediyor.

Ayrıca devletin yönetimindeki bu çift başlılık başkanlık sisteminin Türkiye için ne kadar gerekli ve hayati olduğunu da göstermiştir.

Cihannur 03-23-2015 22:11

Alıntı:

Özgür Suriye Nickli Üyeden Alıntı (Mesaj 1057307)
Ayrıca devletin yönetimindeki bu çift başlılık başkanlık sisteminin Türkiye için ne kadar gerekli ve hayati olduğunu da göstermiştir.


Cumhurbaşkanımız Erdoğan, cumhurbaşkanlığına henüz ısınamadı. Ülkeyi yöneten AK Parti'dir ve son sözü söyleme yetkisi AK Parti Merkez Karar Yönetim Kurulu'ndadır yani ortak akıldadır. Erdoğan da zaten bunun böyle olmasını ister. Öyle olmasaydı Ahmet Davutoğlu gibi güçlü bir kişiliğin başbakan olmasını kabul etmez ve yerine bir emanetçi bırakırdı. AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan Ahmet Davutoğlu, emanetçi olmayacak karakterde önemli bir entellektüel kişilik ve devlet adamıdır.

Parlamenter sistemde tek başlılık vardır. Parlamenter sistemde genel seçimde salt çoğunluğu almış olan parti, hem yasamaya hâkim olarak yasa yapabilmekte hem de yürütmeye hâkim olduğu için ülkeyi tek başlı olarak yönetebilmektedir. Parlamenter sistemde cumhurbaşkanları denge-denetim-yönledirme görevini ifa ederler. Ama son sözü hükümetler söyler. Bu sayede ülkede işler tıkır tıkır yürür. Türkiyemiz'de son 12.5 yıla yakın süredir AK Parti iktidarında işlerin tıkır tıkır yürüdüğü gibi...

Başkanlık sistemi ise parlamenter sistemin aksine çift başlı bir yönetim modelidir. Çünkü başkanlık sisteminde yasama ve yürütme seçimleri birbirinden ayrı yapılmaktadır ve yasama ve yürütme kuvvetlerinin birbirinden sert ayrılığı söz konusudur. Bu da yönetimde çift başlılığı getirir. Yasamada bir baş, yürütmede de bir baş olmak üzere çift başlılık vardır.

Olayı somutlaştırayım da daha net anlaşılsın. Mesela diyelim ki başkanlık sistemine geçtik ve yürütme seçimini yaptık. Seçimde AK Partili başkan adayıyla CHP'li başkan adayı 2. tura kaldılar. 2. turda da seçimi AK Partili başkan adayı kazandı ve başkan oldu. Elde var bir. Bu durumda yürütme AK Partili başkan eliyle dolayısıyla AK Parti Zihniyeti tarafından temsil edilir. Yürütme seçiminden sonra yasama seçimini de yaptık diyelim. Yasamada ise CHP'nin ağırlığının olduğu bir tabloyla karşılaştığımızı varsayalım. Alın işte size tam çift başlılık durumu. Yasamada CHP'nin hâkim durumda bulunduğu, yürütmede ise AK Partili başkanının bulunduğu tam bir istikrarsızlık ve kriz ortamı.

Başkanlık sistemini biliyoruz da karşı çıkıyoruz. Türkiye gibi yoğun ve sert kutuplaşmanın yaşandığı ülkelerde başkanlık sisteminin yol açacağı şey, yönetim krizlerinden sistem krizlerine kadar varabilecek krizlerdir.

Hadi siyaseti az çok bilen biri çıksın da, "Türkiye, başkanlık sistemine geçtikten sonra yürütmede AK Partili başkan ve yasamada CHP ağırlığında bir meclis çoğunluğu ya da yürütmede CHP'li bir başkan ve yasamada AK Parti ağırlığında bir meclis çoğunluğu bulunduğu durumlarda sistem tıkır tıkır işler, yönetim krizleri yaşanmaz" desin. Diyebilir mi? Diyemez! Biliyoruz da konuşuyoruz. Nereye çift başlı (yürütmede bir baş, yasamada bir baş) başkanlık sistemini getirmeye çalışıyorsunuz? Yoğun ve sert kutuplaşmanın yaşandığı, birbirine tam zıt siyasi görüşlerin çekiştiği Türkiye'ye.

Başkanlık sistemi Türkiye'ye uymaz. Burası Hollanda, Danimarka, Norveç değil! Allah korusun ki başkanlık sistemine geçersek, yönetimin çift başlılığı nedeniyle farklı siyasi görüşlerin yürütme ve yasamada hâkim olduğu durumlarda herkes kendini sistem krizlerine kadar varabilecek yönetim krizlerine hazırlasın!

Cihannur 03-23-2015 22:22

Alıntı:

Özgür Suriye Nickli Üyeden Alıntı (Mesaj 1057326)
Arınç konuştukça batıyor!.. Daha da batmadan istifa etse iyi olur.


Allahını seversen ne istifası kardeşim ya! Adam gibi adam Bülent Arınç'ın milletvekilliği 7 Haziran 2015 Genel Seçimleri sonrasında bitiyor. Merak etme, 3-4 ay sonra Arınç'ı aktif siyasetin içinde görmeyeceksin. Ama bunun kazanç olduğunu sakın sanmayasın. Türkiye'nin, AK Parti'nin Bülent Arınç gibi;
dürüst, siyaseti bilen, ilkeli siyasetçilere ihtiyacı var.

Özgür Suriye 03-23-2015 22:29

Arınç'ın eşinin ve kızı ile damadının paralelci olduğu zaten biliniyormuş.

ne o? arınç cumhurbaşkanımızı eleştirince ve yalanlayınca sorun olmuyor da başka bir ak partili tarafından istifaya davet edilince mi sorun oluyor?


Alıntı:

kimse parti içinde ikilik çıkartmasın, partinin huzurunu bozmaya kalkmasın.
Bunu yapan Bülent Arınç'ın ta kendisi.

O zaman neden Arınç'ı savunuyorsun?

Arınç'ın Cumhurbaşkanımızı haksız bir şekilde eleştirmesini destekliyorsun?

Kendisinin Tayyip Erdoğan'a daha önce defalarca Erdoğan tarafından açığa düşürülmesindenya ve Tayyip Erdoğan'ın başbakanken onun yanında yaşadığı eziklikten dolayı özel bir kini var sanırım ve şimdi Erdoğan hükümetin başından gidince fırsat bu fırsat diyerek sözde ''hükümeti savunuyorum'' diyerek Cumhurbaşkanımıza saldırdığını düşünüyorum.


Arınç bu konuda ''Hocaefendisinden'' özel bir talimat alıyor mu? bunu bilmiyorum..

Özgür Suriye 03-23-2015 22:31

Yanlış düşünüyorsun. Başkanlık sistemi diktatörlük değildir ama tek başlılıktır. Evet başkanlıkta meclisin başkanın eylemlerini denetleme yetkisi vardır ama yine de bu durum başkanın elini kolunu bağlamaz. meclis karşı partideyse yasa çıkartmakta zorlanabilir ama icraatte bizdeki gibi sorun yaşamaz.

Şuan Amerika da mecliste cumhuriyetçiler olduğu halde demokrat obama istediği ülkeyi rahatlıkla bombalayabiliyor!..

başkanla , meclisin aynı partiden olması isteniyorsa başkanlık ve meclis seçimlerini aynı sene içinde yakın tarihlerde yaparsın böylece aynı parti kazanır iki tarafı da.

ayrıca şuanki türkiye de başkanlığı RTE'nin mecliste de çoğunluğu Ak Parti'nin kazanacağı açıktır.

şimdiki sistemde cumhurbaşkanı anayasal olarak yürütmenin başı ve bakanlar kuruluna başkanlık etme yetkisi var. ama bu lafta kalıyor. şuanki başbakan, seçilmiş bir cumhurbaşkanı tarafından atanmış olmasına rağmen fiiliyatta icranın başı cumhurbaşkanı değil başbakan oluyor. bu da çift başlılığa yol açıyor. Türkiye'de başbakanın yetkileri çok fazla. cumhurbaşkanı halk tarafından seçilmeseydi bu durum normal sayılabilirdi ama artık cumhurbaşkanı halk tarafından seçiliyor.

bu yüzden Türkiye'ye ya en azından fransa'daki gibi yarı başkanlık, (Fransa'da başbakanı ve bakanları halk tarafından seçilen cumhurbaşkanı atıyor. ve icraanın başı cumhurbaşkanı oluyor) ya da tam başkanlık sistemi gerekiyor.

başkanlık sisteminde aynı anda hem halk tarafından seçilen cumhurbaşkanı hem de başbabakan yerine sadece halk tarafından seçilen başkan ve yardımcı(ları)sı , bakanları oluyor. böylece başkan çok hızlı ve rahat karar alabildiği için çift başlılık olmadığı gibi ülke daha rahat ve etkin bir şekilde yönetiliyor.

Tayyip Erdoğan Başkan , Ahmet Davutoğlu yardımcısı ve dışişleri bakanı olsa kötü mü olur?

Özgür Suriye 03-23-2015 22:35

Fatih Tezcan: Bülent Arınç "Melih Gökçek'e dair 100 konuyu 8 Haziranda açıklayacağım" dedi. Melih Gökçek için seçimi bekledin de Cumhurbaşkanı Erdoğan'a neden şimdi saldırdın?

otoparkci 03-23-2015 22:39

Bence Melih Gökçek de Paralelci , Kendisine güven sağlamak için böyle büyük bir oyun oynamış olabilirler.

Cihannur 03-23-2015 22:52

Alıntı:

Özgür Suriye Nickli Üyeden Alıntı (Mesaj 1057329)
Arınç'ın eşinin ve kızı ile damadının paralelci olduğu zaten biliniyormuş.

ne o? arınç cumhurbaşkanımızı eleştirince ve yalanlayınca sorun olmuyor da başka bir ak partili tarafından istifaya davet edilince mi sorun oluyor?


Bunu yapan Bülent Arınç'ın ta kendisi.

O zaman neden Arınç'ı savunuyorsun?

Arınç'ın Cumhurbaşkanımızı haksız bir şekilde eleştirmesini destekliyorsun?


Cumhurbaşkanımız Erdoğan, Gülen Cemaati'ni kastederek demedi mi, "Ne istedilerse verdik" diye! Bu durumda Erdoğan da mı Paralelci oluyor? Gülen Cemaati'ni AK Parti'nin çok büyük çoğunluğu destekledi. Gülen Cemaati ile Bir Kısım Gülen Cemaati'ni (Paralel Yapı) bir görüp değerlendirmek doğru olmaz. Türkiye'de her önüne geleni Paralelci diye yaftalayıp McCarthycilik yapmak büyük bir hata olur. Dilin kemiği yok ki, mesela ben de sana diyeyim: "Özgür Suriye, Paralelciymiş. Paralel'e muhalifmiş gibi görünmesi hep taktik icabı, kendini gizlemek amacıylaymış." Var mı böyle bir şey ya! Hadi bakalım sonra da bunu temizle.

Kim ne derse desin Gülen Cemaati'ndeki temiz kardeşlerimize hoş gözle bakıyorum. Baştan beri Gülen Cemaati ile Bir Kısım Gülen Cemaati arasındaki ayrımı yaptım ve tavrımı ona göre koydum. Doğrusunun da bu olduğu kanaatindeyim.

Bülent Arınç'ın söylemiş olduğu ülkeyi hükümet yönetmektedir ve sorumluluk hükümettedir sözüne katılıyorum. Arınç'ın bu yorumuna katılıyorum. Cumhurbaşkanımız Erdoğan'ın aşırı müdahaleci tavrını -mesela Merkez Bankası'yla girmiş olduğu tartışma- doğru bulmuyorum.

Özgür Suriye 03-23-2015 23:08

Alıntı:

Cihannur Nickli Üyeden Alıntı (Mesaj 1057331)

Cumhurbaşkanımız Erdoğan, Gülen Cemaati'ni kastederek demedi mi, "Ne istedilerse verdik" diye! Bu durumda Erdoğan da mı Paralelci oluyor? Gülen Cemaati'ni AK Parti'nin çok büyük çoğunluğu destekledi. Gülen Cemaati ile Bir Kısım Gülen Cemaati'ni (Paralel Yapı) bir görüp değerlendirmek doğru olmaz. Türkiye'de her önüne geleni Paralelci diye yaftalayıp McCarthycilik yapmak büyük bir hata olur. Dilin kemiği yok ki, mesela ben de sana diyeyim: "Özgür Suriye, Paralelciymiş. Paralel'e muhalifmiş gibi görünmesi hep taktik icabı, kendini gizlemek amacıylaymış." Var mı böyle bir şey ya! Hadi bakalım sonra da bunu temizle.

Kim ne derse desin Gülen Cemaati'ndeki temiz kardeşlerimize hoş gözle bakıyorum. Baştan beri Gülen Cemaati ile Bir Kısım Gülen Cemaati arasındaki ayrımı yaptım ve tavrımı ona göre koydum. Doğrusunun da bu olduğu kanaatindeyim.

Bülent Arınç'ın söylemiş olduğu ülkeyi hükümet yönetmektedir ve sorumluluk hükümettedir sözüne katılıyorum. Arınç'ın bu yorumuna katılıyorum. Cumhurbaşkanımız Erdoğan'ın aşırı müdahaleci tavrını -misal, Merkez Bankası'yla girmiş olduğu tartışma- doğru bulmuyorum.

Ben eskiden bahsetmiyorum adam (arınç'ın damadı) hala paralelciymiş.

benim de reel hayatta paralelci arkadaşlarım var ama bu kadar önemli mevkideki bir insanın ailesinin paralelci olması tehlikeli bir şey. arınç'ın onları çevirememiş olması da çok garip. belki de onları gülencilikten kurtarmak için hiç uğraşmamıştır.

arınç orada cumhurbaşkanını sadece hükümetin işine karışma diyerek eleştirmedi ayrıca yalancılıkla da itham etti.

ama bugün bakanlar kurulu sonrasında yaptığı açıklamayla arınç kendini yalanladı.

çözüm süreci devlet meselesi ve milli güvenlikle alakalı olduğu için en az hükümet kadar başkomutan olarak cumhurbaşkanı Erdoğanı da ilgilendir. ayrıca çözüm sürecini başlatan bizzat Erdoğan olduğu için bu sürecin başarısız olmasının faturası da yine Erdoğan'a kesilecektir. bu yüzden Erdoğan'ın bu sürece karışması ve bu süreç hakkındaki fikrini beyan etmesi çok doğaldır , hakkıdır ve görevidir. arınç'ın cumhurbaşkanına sen buna karışma demesi hakkı da haddi de değildir. arınç özür dilemek yerine hükümeti savunuyorum maskesi altında fitne çıkarmaya devam etmiştir. kendisine şimdiye kadar yaptığı hizmetlerden dolayı teşekkür eder, iyi bir emeklilik dileriz.

Özgür Suriye 03-23-2015 23:28

Cumartesi günü "Cumhurbaşkanı'nın herşeyden haberi vardır" diyerek Cumhurbaşkanımız Tayyip Erdoğan'a üstü kapalı olarak ''yalancı'' diyen Arınç bugün bakanlar kurulu sonrasında yaptığı açıklamada "yeterli bilgilendirilemedi, hata bizde" dedi.

Melih Gökçek'i çok sevmem ama bu konuda haklı.

Arınç'ın yaptığı Cumhurbaşkanı'na karşı terbiyesizlik , had bilmezlik , vefasızlık hatta ihanet olarak değerlendirilebilir.

Cihannur 03-23-2015 23:38

Alıntı:

Özgür Suriye Nickli Üyeden Alıntı (Mesaj 1057314)
Yanlış düşünüyorsun. Başkanlık sistemi diktatörlük değildir ama tek başlılıktır. Evet başkanlıkta meclisin başkanın eylemlerini denetleme yetkisi vardır ama yine de bu durum başkanın elini kolunu bağlamaz. meclis karşı partideyse yasa çıkartmakta zorlanabilir ama icraatte bizdeki gibi sorun yaşamaz.

Yasama ve yürütmenin aynı siyasi görüşün aynı siyasi partinin elinde olduğu durumlarda sorun yok. Ama yasama ve yürütme farklı siyasi görüşlerin elinde bulunduğu durumlarda Türkiye gibi ülkelerde büyük sorunlar çıkar.

Yahu başkanlık sisteminde neyin tek başlılığından bahsediyorsun? Bak daha da somutlaştırarak anlatayım. Diyelim ki Türkiye, başkanlık sistemine geçmiş durumda. Bu sene nisan ayında başkanlık seçimini yaptık ve AK Partili Erdoğan'ı başkan olarak seçtik. Mayıs ayında da meclis seçimlerini yaptık ve mecliste CHP'nin ağırlığında bir yasama tablosu oluştu. Hadi bakalım al sana yönetimde tam çift başlılık. Böyle bir durumda, istediği yasalar 4 sene boyunca meclisten çıkmayan Başkan Erdoğan, ülkeyi nasıl yönetecek? Mesela şimdi Çözüm Süreci diye bir süreç yönetiyoruz. Bu süreçte meclisten bazen yasalar çıkartılması gerekiyor. Yürütme ve yasama farklı görüşteki siyasi partilerin elinde olsaydı Çözüm Süreci'ni yönetebilir miydik, yürütebilir miydik sanıyorsun?

Türkiye'de tek başlı parlamenter sistemde işler tıkır tıkır yürüyor Allah'a şükürler olsun. Niye bu böyle? Çünkü ülkemizi 12.5 yıla yakın süredir istediği zaman yasa çıkarabilmiş, ülkeyi istediği gibi tek başlı olarak yönetebilmiş olan AK Parti hükümetleriyle yönettik. AK Parti, iktidarda bulunduğu bu 12.5 yıla yakın sürede istediği yasaların çoğunu çıkarabildi, ülkede istediği değişiklikleri, düzenlemeleri istediği gibi yapabildi. Nasıl yapabildi bunu? Hem yasamaya hem de yürütmeye hâkim olduğu için yapabildi.

Peki şimdi ne yapılmaya çalışılıyor? Tıkır tıkır işleyen bu düzen bozularak başkanlık sistemine geçilip yasamaya da baş verilmeye çalışılıyor. Yazık değil mi?! Niye tek başlı parlamenter sistemi bırakıp da -genel seçimde salt çoğunluğu kazanan partinin istediği gibi yasa çıkarıp ülkeyi istediği gibi yönettiği- başımıza bela olacak olan çift başlı
başkanlık sistemine -yasamaya ayrı baş, yürütmeye ayrı baş- geçmeye çalışıyoruz? Yahu Türkiye'nin sosyolojisinden haberiniz yok mu, Türkiye'deki istemezükçü muhalefetten haberiniz yok mu?! Türkiye'de istemezükçü bir muhalefet var. Eğer o istemezükçü muhalefetin yasamada çoğunluğu ele geçirirse sistemi kilitleyerek, başkanın elini kolunu bağlayarak ülkeyi kilitlenmeye, yönetim krizlerine götürebileceğini nasıl görmezsiniz?!

Parlamenter sistemde ülkemizde işlerin tıkır tıkır yürüdüğünü kimse inkâr ve reddedemez. Biz 12.5 yıllık iktidarımızda olağanüstü ve muhteşem hizmetlerimizi hep bu parlamenter sistem içinde yaptık. IMF'ye olan borcumuzu parlamenter sistem içinde ödedik. Bugüne kadar tüm zamanlar boyunca 76 üniversite kurulmuşken, 100 üniversiteyi parlamenter sistem içinde kurduk. 17.000-18.000 kilometre civarındaki bölünmüş yolu (duble yol), 500.000 civarındaki konutu, 100.000'lerce dersliği ve bunlar gibi bütün olağanüstü ve muhteşem hizmetlerimizi hep parlamenter sistem içinde gerçekleştirdik. AK Parti, 12.5 yıllık iktidarı boyunca yapmış olduğu olağanüstü ve muhteşem hizmetlerle Türk Siyasi Tarihi'nde Türkiye'ye ve Türk Milleti'ne açık ara en çok hizmet etmiş olan; en iyi, en doğru ve en başarılı siyasi parti olmayı parlamenter sistem içinde başardı. Ve AK Parti eğer bu başarılarını 10 yıl kadar daha en az aynı seviyelerde sürdürebilirse, Türkiye'yi Büyük Türkiye durumuna yükselterek Türkiye'nin artık Büyük Türkiye olarak yoluna devam etmesini yine parlamenter sistem içinde sağlayacaktır inşaallah.

Akıl alır gibi değil yaa! Ülkede sistem (tek başlı parlamenter sistem) tıkır tıkır işlerken, tıkır yürürken, ülke için daha da iyi olacağı değil daha kötü olacağı belli olan bir sisteme (çift başlı başkanlık sistemi) geçilmesi için çalışanlar var. Türkçemizde bu duruma uygun bir deyim vardır, 'rahat battı' denir. Rahat batmış olmalı ki yolunda giden ve tıkır tıkır işleyen düzen bozulmaya çalışılıyor.

Başkanlık sistemi referanduma götürülürse kesin olarak hayır oyu kullanacağım ve Türkiye'nin tek başlı parlamenter sistemi bırakıp da çift başlı başkanlık sistemine geçmesine karşı oy kullanacağım inşaallah. Umarım milletimizin çoğunluğu da bu şekilde oy kullanır da tıkır tıkır işleyen tek başlı parlamenter sistemi bırakıp da başımıza bela olacağı belli olan çift başlı başkanlık sistemine geçmeyiz.

EBULFETH 03-23-2015 23:53

Parti içinde çoğu konuda tartışılan iki isimin tartışması hem partiyi hem Reis'i yıpratma noktasında muhalefete büyük bir koz veriyor özellikle B.A'ın B.Başkanına söyledikleri partiyi usulsüzlük içinde göstermesi çok büyük GAF B.Başkanın B.A'yı istifaya davet etmesi ayrı bir GAF gereksiz bir koz verdiler...

Cihannur 03-24-2015 00:15

Alıntı:

EBULFETH Nickli Üyeden Alıntı (Mesaj 1057323)
Parti içinde çoğu konuda tartışılan iki isimin tartışması hem partiyi hem Reis'i yıpratma noktasında muhalefete büyük bir koz veriyor özellikle B.A'ın B.Başkanına söyledikleri partiyi usulsüzlük içinde göstermesi çok büyük GAF B.Başkanın B.A'yı istifaya davet etmesi ayrı bir GAF gereksiz bir koz verdiler...

AK Parti, Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek'e uyarı ya da kınama cezası vermeli. Hakkında laf ettiği kişi olan Bülent Arınç, AK Parti'nin; Kurucu Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan ve 2. Adamı Abdullah Gül'den sonra 3. Adamıdır ve elan AK Parti Hükümnetleri'nin 5. si olan 62. Hükümetin Başbakan Yardımcısı ve Hükümet Sözcüsü'dür. Bülent Arınç'a Paralelci demek ayıp ötesidir. Yakında birileri çıkar da Cumhurbaşkanımız Erdoğan'a da Paralelci derlerse şaşırmayın. Terbiye sınırlarını aştınız, haddinizi bilin Melih Gökçek!

Cihannur 03-24-2015 00:27

Cumhurbaşkanlığı seçimleri öncesinde de söyledim. Ülke yönetiminde son sözün Başbakanımız tarafından değil Cumhurbaşkanımız tarafından da değil AK Parti Merkez Karar Yönetim Kurulu tarafından yani ortak akıl tarafından söylenilmesinden yanayım ve doğrusunun da bu olduğu kanaatindeyim.

Özgür Suriye 03-24-2015 00:53

ak parti ankara büyükşehir belediye başkanı sayın melih gökçek, arınç'a hakaret etmedi sadece onu cumhurbaşkanımıza yaptığı terbiyesizlikten ötürü istifaya davet etti.

Arınç ise Gökçek'e bir demeyeceğim dedikten sonra!!! ağza alınmayacak hakaretlerde bulundu. Ak Parti'nin görev başındaki ankara büyükşehir belediye Başkanı'nı yolsuzlukla , Ankara'yı paralelcilere peşkeş çekmekle , haysiyetsizlikle , paralelcilerin kucağına oturmakla suçlayarak en çok Ak Parti'ye zarar verdi ve paralelcilerin ekmeğine yağ sürdü.


''Madem bunları biliyordun da niye susuyordun?'' diye sormazlar mı adama? Konuşmak için istifaya davet edilmeyi mi bekledin? Demek ki bu Arınç partiden atılsa ak parti hakkında doğru veya yalan daha neler anlatacak???

Ayrıca Cumhurbaşkanı'na laf atmadan önce kimseye danışmayan Arınç, Gökçek'e ne cevap vereyim diye etfafındakilere sorduğunu itiraf etti.

Gökçek'in makamı Cumhurbaşkanı'nın makamından daha mı yüksek? ???


Hala Feto'ya Hocaefendi diyen Arınç görev başındaki parti arkadaşı Gökçek'i yolsuzluk , namussuzluk ve haysiyetsizlikle itham ediyor!..

Arınç konuştukça batıyor!.. Daha da batmadan istifa etse iyi olur.

not: Bülent Arınç'ın eşi ve kızı ile damadı fanatik Fetullah'çıymış.

Arınç'ın fanatik Feto'cu olan damadı Ekrem Yeter'in favladığı bir tweet. :)

https://twitter.com/omerfaruksokmen/...99299389714432

Cihannur 03-24-2015 01:09

Alıntı:

Özgür Suriye Nickli Üyeden Alıntı (Mesaj 1057326)
ak parti ankara büyükşehir belediye başkanı sayın melih gökçek, arınç'a hakaret etmedi sadece onu cumhurbaşkanımıza yaptığı terbiyesizlikten ötürü istifaya davet etti.


AK Parti'nin 3. Adamı olan Bülent Arınç'ı Paralelcilikle, AK Parti'yi içerden vurmakla itham etmek de nedir? Onu istifaya davet etmek de nedir? Siz kimsiniz Melih Gökçek? Bu partide bu kadar belediye başkanı var da kimse sorun çıkartmıyor da Melih Gökçek'e ne oluyor da sorun çıkartıyor. Yaptığı ayıptır, hadsizliktir, parti adabına uymamaktır. Erdoğan'a da Gül'e de Arınç'a da sevgimiz, saygımız, güvenimiz tamdır. Parti içinde farklı görüşler olabilir; ama kimse parti içinde ikilik çıkartmasın, partinin huzurunu bozmaya kalkmasın.

Cihannur 03-24-2015 01:26

Sana basit bir soru sorayım Özgür Suriye. Mevcut parlamenter sistemimiz içinde iktidarda bulunan AK Parti, yürütmeye hâkim olan AK Parti, herhangi bir konuda yasa yapmaya ihtiyaç duyduğunda bunu yapabiliyor, istediği yasayı çıkarabiliyor mu? Evet, yapabiliyor. Bu durumu bir de başkanlık sistemine özelinde sorgulayalım. AK Partili bir başkan, herhangi bir yasaya ihtiyaç duyduğunda ihtiyaç duyduğu yasanın CHP ağırlığındaki bir meclis çoğunluğundan çıkmasını sağlayabilir mi? Bu sorunun cevabı da şudur: Normalde CHP ağırlığındaki meclis çoğunluğu, AK Partili başkanın istediği yasayı parlamentodan kolay kolay geçirmez. Yasayı geçirmeyi kabul ettiğinde ise onun karşılığında da AK Partili başkandan birtakım isteklerde bulunabilir. Bu durumda da AK Partili başkan, istediği yasayı ya da yasaları geçirmek için bazı tavizler vermek zorunda kalabilir.

Bu ne demektir biliyor musun? Attan inip eşeğe binmektir. Elindeki iktidarı hiç gereği yokken karşıt görüşündeki siyasi partinin ortaklığına açmaktır. Daha da kötüsü, ülkeni yönetim krizlerine müsait ortama getirmektir.

Parlamenter sistemde gerçekten iktidar olmak için tek seçimi, genel milletvekilliği seçimini kazanmak yeterlidir; ama başkanlık sisteminde gerçekten iktidar olmak için hem başkanlık seçiminin hem de milletvekilliği seçiminin ikisini birden kazanmak gerekir. Çünkü her iki seçimi de kazanamazsan yasama ve yürütmenin ikisinde birden hâkimiyetini kuramaz ve gerçek anlamda iktidar olamazsın.

Cihannur 03-24-2015 02:29

İşin temelinden, felsefesinden başlayalım.

Parlamenter sistem nedir? Parlamenter sistem, yasama ve yürütme kuvvetlerinin birbirinden yumuşak biçimde ayrıldığı, yasamada çoğunluğu elde eden parti ya da partilerin hem yasamada hem yürütmede hâkim duruma geçtikleri sistemdir.

Başkanlık sistemi nedir? Başkanlık sistemi, yasama ve yürütme kuvvetlerinin birbirinden sert bir biçimde ayrıldığı, yasama ve yürütme seçimlerinin ayrı ayrı yapıldığı, yasamanın yürütmenin işine, yürütmenin de yasamanın işine olabildiğince karışmamasını öngören sistemdir.

Bu tanımlamalardan sonra sorayım: Kâğıt üstünde hangi sistem daha iyi, hangi sistem daha demokratik. Cevap da şu: Kâğıt üstünde elbetteki başkanlık sistemi, parlamenter sisteme göre daha iyi, daha demokratik bir sistemdir. Kuvvetler birbirinden net bir biçimde ayrılmış, yasama kendi işine bakıyor yasa yapıyor, yürütme de kendi işine bakıyor ülkeyi yönetiyor. Ama pratikte, kâğıt üstünde olduğu gibi olmuyor.

Başkanlık sistemini isteyenler kendilerini bir yoklasınlar, buna hazırlar mı? Yasama ve yürütme kuvvetlerinin birbirinden sert bir biçimde ayrılmasından yanalar mı? Yasamanın yürütmenin işlerine, yürütmenin de yasamanın işlerine olabildiğince karışmamasından yanalar mı? Açık söylüyorum: Ben bunlardan yanayım; ama bunun Türkiye'ye -en azından henüz- uygun olmadığını biliyorum.

Başkanlık sistemi; sorunlarını büyük ölçüde çözmüş gelişmiş ülke, gelişmiş toplum sistemidir. Günümüz dünyasında mesela kuzey Avrupa ülkesi sistemidir. Bana sorarsan hangi sistemi istersin diye, ideal sistem hangisidir diye? Başkanlık sistemini isterim, ideal sistem başkanlık sistemidir derim. Ama sadece yasama ve yürütme kuvvetlerinin değil yargı kuvvetinin de halk oyuyla seçildiği ve üç kuvvetin de (yasama, yürütme ve yargı) tamamen birbirinden ayrıldığı ve herkesin sadece kendi alanında kaldığı ve kendi işine baktığı bir başkanlık sistemi isterim, ideal yönetim sistemi budur derim. Üç temel kuvvetin de (yasama, yürütme ve yargı) tamamen birbirinden ayrıldığı, seçilmiş olan; yasama, yürütme ve yargı mensuplarının hepsinin de 4 ya da 5 yılda bir onları seçen millete hesap verdikleri ve hukuka aykırı işler yaparlarsa da hukuka hesap verdikleri bir sistem ideal yönetim sistemidir.

Özgür Suriye 03-24-2015 16:09

Alıntı:

Cihannur Nickli Üyeden Alıntı (Mesaj 1057337)
Sana basit bir soru sorayım Özgür Suriye. Mevcut parlamenter sistemimiz içinde iktidarda bulunan AK Parti, yürütmeye hâkim olan AK Parti, herhangi bir konuda yasa yapmaya ihtiyaç duyduğunda bunu yapabiliyor, istediği yasayı çıkarabiliyor mu? Evet, yapabiliyor. Bu durumu bir de başkanlık sistemine özelinde sorgulayalım. AK Partili bir başkan, herhangi bir yasaya ihtiyaç duyduğunda ihtiyaç duyduğu yasanın CHP ağırlığındaki bir meclis çoğunluğundan çıkmasını sağlayabilir mi? Bu sorunun cevabı da şudur: Normalde CHP ağırlığındaki meclis çoğunluğu, AK Partili başkanın istediği yasayı parlamentodan kolay kolay geçirmez.

Çok yanlış düşünüyorsun.

Cumhurbaşkanımızın da dediği gibi başkanlık sistemi Türkiye'yi sıçratır.

Türkiye başkanlık sistemiyle çift başlılıktan ve gereksiz bürokrasiden kurtulur. Adeta bir şirket gibi yönetilir.

şöyle düşün; Eğer 10 ağustostaki Cumhurbaşkanlığı seçimini CHP ve MHP'nin adayı Ekmeleddin İhsanoğlu kazansaydı, asıl o zaman sorun çıkacaktı.

Şuan zaten Cumhrubaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın partisi iktidarda olduğu için fazla sorun çıkmıyor. (ki bu durumda bile sorun çıktığını görüyoruz.)

Cumhurbaşkanı'nın bakan azletme , bakanlar kuruluna başkanlık etme ve hatta meclisi fesh etme yetkisi bile var.

Ahmet Necdet Sezer psikolojik olarak bu yetkileri kullan(a)madı. Çünkü o halk tarafından seçilmedi ve arkasında fazla bir halk desteği yoktu. buna rağmen zamanın başbakanı ecevit'le kavga edince ülke ekonomik krize girdi.

Ama Ekmeleddin İhsanoğlu eğer seçilseydi halk tarafından seçilmiş bir Cumhurbaşkanı olarak bu yetkilerini kullanabilirdi.

Asıl sen o zaman görürdün, çift başlılığı , kaosu ve karmaşayı.

veya Cumhurbaşkanı'nın 4,5 sene daha görev süresi var. eğer önümüzdeki genel seçimlerde ak parti tek başına iktidara gelemezse; CHP-MHP veya CHP-MHP-HDP koalisyonu iktidara gelirse, böyle bir durumda olabilecekleri tahmin edebiliyor musun?

Bunlar halk tarafından seçilmiş Cumhurbaşkanı'nı makamından indirmeye , indiremeseler bile en azından Cumhurbaşkanlığı Sarayı'na hapsetmeye çalışacaklardır. Cumhurbaşkanı da böyle bir durumda Meclis'i fest etme yetkisini kullanmaya kalkalabilir. Bu işin sonu askeri darbeye kadar gidebilir

Ama başkanlık sisteminde böyle çift başlılık olması mümkün değil. cumhurbaşkanı , başbakan ve kabinesi yerine sadece başkan ve bakanları oluyor.

ayrıca şuan cumhurbaşkanı vatana ihanet dışında yaptığı ve yapacağı hiç bir eylemden sorumlu değildir ve kendisinden hiç bir denetleme yapılamaz ve hesap sorulamaz.

ama mesela amerika'da başkanların yaptıkları icraatler meclis tarafından denetlenebilir veya eleştirileblilir.

Cihannur 03-24-2015 20:27

Alıntı:

Özgür Suriye Nickli Üyeden Alıntı (Mesaj 1057342)
Çok yanlış düşünüyorsun.

Cumhurbaşkanımızın da dediği gibi başkanlık sistemi Türkiye'yi sıçratır.

Türkiye başkanlık sistemiyle çift başlılıktan ve gereksiz bürokrasiden kurtulur. Adeta bir şirket gibi yönetilir.

şöyle düşün; Eğer 10 ağustostaki Cumhurbaşkanlığı seçimini CHP ve MHP'nin adayı Ekmeleddin İhsanoğlu kazansaydı, asıl o zaman sorun çıkacaktı.

Şuan zaten Cumhrubaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın partisi iktidarda olduğu için fazla sorun çıkmıyor. (ki bu durumda bile sorun çıktığını görüyoruz.)

Cumhurbaşkanı'nın bakan azletme , bakanlar kuruluna başkanlık etme ve hatta meclisi fesh etme yetkisi bile var.

Ahmet Necdet Sezer psikolojik olarak bu yetkileri kullan(a)madı. Çünkü o halk tarafından seçilmedi ve arkasında fazla bir halk desteği yoktu. buna rağmen zamanın başbakanı ecevit'le kavga edince ülke ekonomik krize girdi.

Ama Ekmeleddin İhsanoğlu eğer seçilseydi halk tarafından seçilmiş bir Cumhurbaşkanı olarak bu yetkilerini kullanabilirdi.

Asıl sen o zaman görürdün, çift başlılığı , kaosu ve karmaşayı.


Yürürlükteki mevzuatımızda cumhurbaşkanlarının bakanları tek başlarına azletme yetkileri yok, başbakanın imzasıyla birlikte azletme yetkileri var diye biliyorum. Ayrıca cumhurbaşkanlarının istediği zaman seçimleri yenileme yetkisi de yok, sadece, hükümet kurulması için 45 günlük sürede hükümet kurulamazsa seçimleri yenileme yetkisi var.

10. Cumhurbaşkanımız Ahmet Necdet Sezer, AK Parti muhalifi solcu bir kişi olduğu için AK Parti'ye elinden geldiğince muhafelet etmiştir. Çok sayıda yasayı TBMM'ye bir kez daha geri göndermiş, kimi zaman Anayasa Mahkemesi'ne başvurmuş, AK Parti'ye elinden geldiğince muhalefet etmiştir. Parlamenter sistemde yönetimde tek başlılık olduğu için sonunda AK Parti'nin dediği olmuş, AK Parti, 10. Cumhurbaşkanı Sezer'in bütün engellemelerine rağmen ülkeyi istediği gibi yönetmiştir. 12. Cumhurbaşkanı Erdoğan değil de İhsanoğlu olsaydı da bir şey değişmezdi. İhsanoğlu, AK Parti hükümetlerine direnemezdi. İhsanoğlu, AK Parti çoğunluğunun geçirdiği yasaları TBMM'ye iade mi ediyor, o yasaları bir kez daha aynen yasalaştırırdık ve o zaman imzalamak zorunda kalırdı. İhsanoğlu, AK Parti'nin istediği bürokratları mı göreve atamıyor, vekaletlerle istediğimiz bürokratla çalışmayı sürdürürdük. AK Parti'nin iktidarda bulunduğu ve cumhurbaşkanının da Sezer olduğu Kasım 2002 ile Ağustos 2007 arasındaki dönemi incele. AK Parti'nin, kendisine koyu muhalefet yapan Cumhurbaşkanı Sezer'e rağmen ülkeyi nasıl istediği gibi yönettiği gör.

Başkanlık sistemi Türkiye'yi nasıl sıçratacak ya açıklayıver. Yürütmeye bir baş, yasamaya da bir baş verdikten sonra Türkiye nasıl sıçrayacak? Dediğim gibi, yürütme de yasama da aynı zihniyetin, aynı partinin hâkimiyetinde olduğu zaman sorun yok. Ama ya yürütme bir siyasi partinin, yasama da diğer bir siyasi partinin hâkimiyetinde olduğu durumda sistem nasıl işleyecek, bunu bir zahmet açıklayıver.

Bir de şu var: Cumhurbaşkanımız Erdoğan'ın devamlı olarak söylediği ve dillere âdeta pelesenk olan 'ileri demokrasi' söylemi vardır. Başkanlık sistemi getirilecekse, mevcut parlamenter sistemimizden demokratik olarak daha geri bir model olarak başkana aşırı yetkiler verilerek meclisin yetkilerinin kısıtlandığı bir model önerilmeyecektir herhâlde.

Başkanlık sistemi demek yasama ve yürütme kuvvetlerinin birbirinden sert bir biçimde ayrıldığı sistem demektir. Bunu kabul ediyor musun, Cumhurbaşkanımız Erdoğan kabul ediyor mu? Cumhurbaşkanımız, başkanlık sistemine geçersek ve ben başkan olursam sadece yürütme işine bakarım, yasama işine meclis bakar diyebiliyor mu?

Bak, iki sistemi basitçe kıyaslayayım:

1- Mevcut parlamenter sistem: AK Parti, meclis çoğunluğuna sahip olduğu için istediği yasaları rahat rahat geçirebiliyor, istediği bütçeyi özgürce belirleyebiliyor ve kendi istediği bütçeyle ülkeyi istediği gibi rahat rahat yönetiyor.

2- Başkanlık sistemi: Başkanla meclis çoğunluğu aynı zihniyetten, aynı partiden olduğu zaman sorun yok. Başkan, parlamenter sistemdeki hükümetlerin yaptığı gibi ülkeyi istediği gibi rahat rahat yönetebilir. Peki ya başkanla meclis çoğunluğu farklı siyasi partilerden olduğunda ne olabilir? Meclis çoğunluğunu elinde tutan parti, başkanın istediği yasaları çıkartmaz, kendi zihniyetine uygun yasaları çıkarmaya çalışır. Başkanın istediği bütçeyi yasalaştırmaz, kendi istediği bütçeyi yasalaştırmaya çalışır.

Gördüğün gibi, başkanlık sistemi ülkeyi istenilen gibi yönetme anlamında parlamenter sistemi mumla aratır. Çünkü başkanlık sisteminde yasama ve yürütme kuvvetleri birbirinden net bir biçimde ayrılmış ve böylelikle yönetimde çift başlılık (yürütmeye bir baş, yasamaya bir baş) oluşturulmuştur. Zannediyor musun ki çift başlı başkanlık sisteminde ülke şimdi tek başlı parlamenter sistemde olduğu gibi rahat rahat yönetilsin? Hadi bakalım, kongrede üstünlüğü Cumhuriyetçi Parti'ye kaptırmış olan Demokratların Başkan Obama (Prof. Dr. Burhan Kuzu'nun tabiriyle 'zavallı Obama'), istediği bir yasayı Cumhuriyetçi çoğunluğundaki kongreden geçirsin.

Önceki mesajımda diyorum zaten. Başkanlık sistemi, parlamenter sisteme göre daha demokratik bir sistemdir. Türkiye; İsveç, Norveç, Danimarka gibi sorunlarını büyük ölçüde çözmüş olan gelimiş bir ülke olsa hemen geçelim başkanlık sistemine. Yasamayı ayrı seçelim ve seçtiğimiz milletvekilleri sadece yasama işine baksınlar. Yürütmeyi de ayrı seçelim ve seçilmiş olan başkan sadece yürütme işine baksın. Ama bu model, Türkiye'ye en azından mevcut toplumsal yapısında kesinlikle uymaz.


Cihannur 03-24-2015 21:23

Türkiye'deki ve Amerika'daki mevcut durum hangi sistemde çift başlılığın bulunduğunu çok net olarak gösteriyor. Açıklayayım.

Türkiye'de şimdi yürürükte parlamenter sistem var. İktidarda olan AK Parti, meclis çoğunluğuna sahip olarak ülkeyi tek başına istediği gibi yönetiyor. AK Parti, istediği yasaları meclisten geçirebilir, geçirebiliyor. Misal, Cumhurbaşkanımız Erdoğan herhangi bir yasayı tekrar görüşülmek üzere meclise gönderdiğinde AK Parti çoğunluğu o yasayı cumhurbaşkanına aynen gönderirse Cumhurbaşkanımız Erdoğan kendisine gönderilen o yasayı onaylamak durumundadır. Yani hem yasamada hem yürütmede AK Parti'nin hâkimiyeti, ülkeyi istediği gibi yönettiği çok açıktır, çünkü sistem tek başlı parlamenter sistemdir.

Bir de Amerika'daki yürürlükteki mevcut başkanlık sistemine bakalım. ABD'de iktidarda Demokrat Partili Başkan Obama var; kongrede ise kongrenin iki kanadı olan temsilciler meclisi ve senatoda Cumhuriyetçi Parti'nin hâkimiyeti söz konusu. Demokrat Başkan Obama, istediği bir yasayı Cumhuriyetçi Parti'yi ya da cumhuriyetçi vekilleri ikna ettirmeden çıkarttıramaz. ABD'de mevcut durumda yönetimde çift başlılık var. Yasamanın başında Cumhuriyetçi Parti çoğunluğu, yürütmenin başında ise Demokrat Partili Başkan Obama var. Bu da başkanlık sisteminin çift başlı bir sistem olduğunu net bir biçimde gösteriyor.

EBULFETH 03-25-2015 00:37

Alıntı:

Cihannur Nickli Üyeden Alıntı (Mesaj 1057324)
AK Parti, Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek'e uyarı ya da kınama cezası vermeli. Hakkında laf ettiği kişi olan Bülent Arınç, AK Parti'nin; Kurucu Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan ve 2. Adamı Abdullah Gül'den sonra 3. Adamıdır ve elan AK Parti Hükümnetleri'nin 5. si olan 62. Hükümetin Başbakan Yardımcısı ve Hükümet Sözcüsü'dür. Bülent Arınç'a Paralelci demek ayıp ötesidir. Yakında birileri çıkar da Cumhurbaşkanımız Erdoğan'a da Paralelci derlerse şaşırmayın. Terbiye sınırlarını aştınız, haddinizi bilin Melih Gökçek!

Cumhurbaşkanımızı(Reis'i) kim üzüyor eleştiriyor vs adı ne olursa olsun bende o kişi Millet olarak eleştiririm.
Kaldı ki 12-13 yıl öncesinden bahsedeyim ben mahalle temsilciliğimiz açılırken büyüklerimizin verdiği görevi ikiletmeden gecemizi gündüzümüze katarak 18 yaşındayken ev ev üye toplamak kapıların yüzlerimize kapatılması geceleri bayrak asarken milliyetçi kardeşlerimiz tarafından darp edilen kardeşlerimiz olduğu dönemlerden bahsedersek karşılıksız bu partiye hem fiilen hem maddiyen hem maneviyen hizmette bulunmuşsak ilk söz bizimdir. İki yaşını başını almış siyasi tecrübeleri tartışılmaz ama hem halk içinde hem parti içinde sürekli tartışılan kişinin birbilerine söyledikleri sözler ikisinden çok partiyi yıpratmıştır ki partinin yanında reis'i etkilemiştir. 1 oy bile düşüşe geçmemiz 4 partinin meclise gireceği bir ortam da çok tehlikeli sonuçlara yol açacaktır.

Tekrar söylüyorum REİS'in yanında iki isim de benim için bir şey ifade etmiyor.
Ama F.G konusunda B.Arınç'dan çevrem de aynı görüşte olduğum değil karşıt görüşlerde olduğumuz kişilerinden şüphesi çok fazladır
Melih Bey için zaten Ankara da doyum noktasını fazlası ile geçmiştir.
İki isim içinde haklarında hayırlı olsun işleri rast gitsin yeter ki bu atışmaları partiyi parti nezninde Cumhurbaşkanımızı etkilemesin

Cihannur 03-26-2015 00:24

Türkiye'deki ve Amerika'daki mevcut durumları birbirleriyle karşılaştırarak parlamenter sistemle başkanlık sisteminin farkını net bir biçimde görelim Özgür Suriye.

Yönetimsel olarak, ülkeyi istediği gibi yönetme anlamında hangisi daha güçlü ve daha etkilidir; AK Parti Genel Başkanı ve Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı Ahmet Davutoğlu mu yoksa ABD Başkanı Demokrat Barack Obama mı? Bu sorunun cevabı çok açık nettir. Elbetteki Başbakan Ahmet Davutoğlu, Başkan Barack Obama'ya göre -'zavallı Obama'ya- yönetimsel anlamda çok daha güçlü ve çok daha etkilidir.

Başbakan Ahmet Davutoğlu, yürütmeyi istediği gibi idare edebildiği gibi, yasamada salt çoğunluğa sahip olan siyasi partinin genel başkanı olarak istediği yasaları çıkarabilme gücüne sahiptir. Yani hem yasamada hem yürütmede hâkim durumda olarak parlamenter sistemdeki tek başlılık sayesinde ülkeyi tek başlı olarak istediği gibi yönetebilmektedir.

Başkan Barack Obama ise yürütmeyi istediği gibi idare edebildiği hâlde, partisi olan Demokrat Parti hem temsilciler meclisi hem de senato seçimlerinde Cumhuriyetçi Parti'nin gerisinde kaldığı ve kongrenin her iki kanadında da Cumhuriyetçi Parti ağırlığa geçtiği için yasamaya hâkim olabilecek güce sahip değildir. Başkan Obama, istediği yasayı çıkartamaz. İstediği bir yasayı çıkartabilmek için kendi partisinin (Demokrat Parti) rakibi olan Cumhuriyetçi Parti'yi ya da Cumhuriyetçi vekilleri ikna etmek zorundadır. Başkanlık sistemi çift başlı bir model olduğu için ve yürütmenin başını elde eden Demokrat Parti ve Demokrat Partili Başkan Obama, diğer baş olan yasamanın başını Cumhuriyetçi Parti'ye kaybettikleri için ülkede tek başlarına hâkim, gerçek anlamda tek başlarına iktidar değillerdir. Yani Başkan Obama şu sıralar, AK Parti milletvekilli Burhan Kuzu'nun tabiriyle 'zavallı Obama' durumundadır.

İşte yukarıdaki bu tablo, parlamenter sistemin yönetimsel anlamda başkanlık sistemine olan üstünlüğünü net bir biçimde göstermektedir. Parlamenter sistemde gerçek anlamda iktidar olmak için 1 seçimi (genel seçim) kazanarak milletvekili sayısında salt çoğunluğu elde etmek -Türkiye'nin cari hukukunda 276 milletvekili- yeterliyken, başkanlık sisteminde yasama ve yürütme seçimleri ayrı ayrı yapıldığı için sadece 1 seçimi, yürütme seçimini (başkanlık seçimi) kazanmak gerçek anlamda iktidar olmaya yetmemekte, gerçek anlamda iktidar olmak için 2 seçimi de (hem başkanlık seçimi hem de meclis üyeleri seçimi) kazanmak zorunludur. Eğer seçimlerden biri kazanılıp diğeri kaybedilirse ABD'deki mevcut durumda olduğu gibi yürütmede Demokratlar hâkimken yasamada ise Cumhuriyetçiler hâkim konuma gelebilirler ve yasamada ve yürütmede farklı başların bulunmasıyla ülke, çift başlı olarak yönetilmek zorunda kalabilir.

Buraya kadarki yorumlarım sistemlerin karşılaştırılması şeklindeydi. Şimdi de başkanlık sistemine geçilip geçilemeyeceği konusunu değerlendirelim.

AK Parti'nin, başkanlık sistemini getirmek için iki büyük zorluğu var: 1- 7 Haziran 2015 Genel Seçiminde 330 ya da üzerinde milletvekili çıkarmak. 2- Halk oylamasında en az salt çoğunluk olan % 50 + 1 oya ulaşmak.

AK Parti, 7 Haziran 2015 Genel Seçiminde HDP, % 10'luk seçim barajını geçemezse 330'un üzerinde milletvekili sayısına belki ulaşabilir ve başkanlık sistemini de halk oylamasına götürebilir; ama asıl zorluk o zaman başlıyor. Çünkü Türkiye'de başkanlık sistemine halk desteği mesela GENAR ve Denge Araştırma'nın sonuçlarına göre % 45'ler civarındaymış. Bu sonuç, halk oylamasının kabulü için yeterli değil; en az 5 puan daha destek sağlanması lazım ki o da kolay değil. AK Parti, başkanlık sistemini referanduma götürse bile salt çoğunluğa ulaşılamayacağı ve başkanlık sisteminin, halk oylamasında % 55 civarında bir oy oranıyla reddedileceğini tahmin ediyorum.

Cihannur 03-26-2015 01:15

Alıntı:

EBULFETH Nickli Üyeden Alıntı (Mesaj 1057351)
Cumhurbaşkanımızı(Reis'i) kim üzüyor eleştiriyor vs adı ne olursa olsun bende o kişi Millet olarak eleştiririm.
Kaldı ki 12-13 yıl öncesinden bahsedeyim ben mahalle temsilciliğimiz açılırken büyüklerimizin verdiği görevi ikiletmeden gecemizi gündüzümüze katarak 18 yaşındayken ev ev üye toplamak kapıların yüzlerimize kapatılması geceleri bayrak asarken milliyetçi kardeşlerimiz tarafından darp edilen kardeşlerimiz olduğu dönemlerden bahsedersek karşılıksız bu partiye hem fiilen hem maddiyen hem maneviyen hizmette bulunmuşsak ilk söz bizimdir. İki yaşını başını almış siyasi tecrübeleri tartışılmaz ama hem halk içinde hem parti içinde sürekli tartışılan kişinin birbilerine söyledikleri sözler ikisinden çok partiyi yıpratmıştır ki partinin yanında reis'i etkilemiştir. 1 oy bile düşüşe geçmemiz 4 partinin meclise gireceği bir ortam da çok tehlikeli sonuçlara yol açacaktır.

Tekrar söylüyorum REİS'in yanında iki isim de benim için bir şey ifade etmiyor.
Ama F.G konusunda B.Arınç'dan çevrem de aynı görüşte olduğum değil karşıt görüşlerde olduğumuz kişilerinden şüphesi çok fazladır
Melih Bey için zaten Ankara da doyum noktasını fazlası ile geçmiştir.
İki isim içinde haklarında hayırlı olsun işleri rast gitsin yeter ki bu atışmaları partiyi parti nezninde Cumhurbaşkanımızı etkilemesin


Ebul Feth, siz 12-13 yıl öncesinde AK Parti için gece gündüz çalışırken, elinizden geleni yaparken Melih Gökçek ne yapıyordu hatırlıyor musunuz? Demokrat Parti'ye geçmişti ve AK Parti'ye karşı Demokrat Parti saflarında mücadele ediyordu. Allah'tan, Demokrat Parti genel seçime girmedi de AK Parti'nin oylarını belki de % 1-2 oranında bölebilecekken bölmedi. Melih Gökçek, 3 Kasım 2002 Genel Seçiminden sonra 2003 yılında AK Parti'ye katıldı.

Kendi kafasına göre hareket ediyor ya! Sen kimsin ya diye boşuna söylemiyorum. Siyasi partilerde parti adabı olur, parti disiplini olur. Bir belediye başkanı çıkıp da başbakan yardımcısı ve hükümet sözcüsünü hedef alarak o Paralelcidir, Paralel Yapı'dan talimat alarak iş yapıyor, istifa etsin ya da görevden alınsın minvalinden sözleri nasıl söyler?!

Diğer konuya gelelim. Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç'ın, "Ülkeyi hükümet yönetmektedir ve sorumluluk hükümettedir" sözüne katılıyorum. Cumhurbaşkanımız Erdoğan da bu söze iştirak edecektir. Çünkü eğer o söze iştirak etmeyecek olsaydı Ahmet Davutoğlu gibi sorumluluğunu müdrik ve emanetçi olmayacağı belli olan değerli bir entellektüelimizi kendi yerine başbakan olarak teklif etmezdi.

Karar, yetki ve sorumluluk hükümete aittir. Ülkeyi AK Parti hükümeti yönetmektedir. Hareketimizin lideri olan Kurucu Genel Başkanımız ve Cumhurbaşkanımız Erdoğan ise engin siyasi bilgi, birikim ve deneyimiyle hükümete liderlik ve yön göstericilik yaparak yardımcı ve uyarıcı olabilir; denge, denetim ve uyarı görevlerini yerine getirebilir. Eğer bundan fazlasını isterse yönetimde sıkıntı çıkabilir.

Önemli olan şey kurumsal yapının oturmuş olması ve bu sayede işlerin tıkır tıkır yürüyor olmasıdır. AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan döneminde nasıl ki ülkemizi ve milletimizi olağanüstü ve muhteşem hizmetlerle başarıyla yönettiysek, şimdi de AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan Ahmet Davutoğlu döneminde de aynı şevk ve heyecanla
ülkemizi ve milletimizi olağanüstü ve muhteşem hizmetlerle yine başarıyla yönetiyoruz Allah'a şükürler olsun. AK Partimizin kurumsallaşmasını tamamlamış olması bu başarıyı sağlamamızdaki en önemli etkenlerin başında gelmektedir.

EBULFETH 03-26-2015 02:10

Cihannur, ben Melih Gökçek konusunda bir savunma içerisinde değilim ki bir yazım da dahil savunmadım kaldı ki eleştirilerim de vardır.
Bülent Başkana da gelecek olursak yaptığı konuşma çok büyük GAF'lar içeriyordu kendisini savunmak adına partinin en önemli belediye başkanına yolsuzluk usulsüzlük vs tarzında şeylere halk önünde girmesi zaten partimizin muhalefet tarafından bu konuda sert eleştirilerine kaymak sürmek oldu.
Benim millet olarak eleştirim ben Melih Başkan değil izin verirsen ben milletvekiline oy atan bir birey olarak partiyi gezi olaylarından beri yıprattığı için zaten 3. dönemi olduğu için de Rabbim işini rast getirsin birçok eleştirilecek konuşmaları da vardır bu görüşümde Bursa da müze müdürüne herkesin için de sert tavırı Gezi olayları dönemi oğlum AVM açacakmış burada sorusuna biz ayın sonunu zor getiren kişileriz vs demesi Rabbim şükürsüzlüğe uğratmasın işçi ayın sonunu değil günün sonunu getiremez o zaman.

Cihannur 03-26-2015 02:28

Alıntı:

EBULFETH Nickli Üyeden Alıntı (Mesaj 1057363)
Cihannur, ben Melih Gökçek konusunda bir savunma içerisinde değilim ki bir yazım da dahil savunmadım kaldı ki eleştirilerim de vardır.
Bülent Başkana da gelecek olursak yaptığı konuşma çok büyük GAF'lar içeriyordu kendisini savunmak adına partinin en önemli belediye başkanına yolsuzluk usulsüzlük vs tarzında şeylere halk önünde girmesi zaten partimizin muhalefet tarafından bu konuda sert eleştirilerine kaymak sürmek oldu.
Benim millet olarak eleştirim ben Melih Başkan değil izin verirsen ben milletvekiline oy atan bir birey olarak partiyi gezi olaylarından beri yıprattığı için zaten 3. dönemi olduğu için de Rabbim işini rast getirsin birçok eleştirilecek konuşmaları da vardır bu görüşümde Bursa da müze müdürüne herkesin için de sert tavırı Gezi olayları dönemi oğlum AVM açacakmış burada sorusuna biz ayın sonunu zor getiren kişileriz vs demesi Rabbim şükürsüzlüğe uğratmasın işçi ayın sonunu değil günün sonunu getiremez o zaman.

Bülent Arınç'ın Melih Gökçek'e yönelik olarak Ankara'yı Paralel Yapı'ya parsel parsel sattı minvalindeki sözünü hiç yolsuzluk, usulsüzlük olarak algılamadım. O sözle, Gülen Cemaati'nin imar işlerinde Ankara'da onlara Melih Gökçek tarafından çok kolaylık sağlandığının kastedildiği kanaatindeyim. Cumhurbaşkanımız Erdoğan'ın, "Ne istedilerse verdik" sözünde kastedilen gibi... AK Parti, Gülen Cemaati'ne elinden geldiğince; yardımcı, destekçi ve faydalı oldu; ama yapmış olduğu bu iyiliklerine Bir Kısım Gülen Cemaati (Paralel Yapı) tarafından ihanetle karşılık gördü ve sırtından hançerlendi.


All times are GMT +3. The time now is 08:26.

Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
Siyaset Forum 2007-2025