03-20-2013, 22:52
|
#5
|
|
Alıntı:
zülcenaheyn Nickli Üyeden Alıntı
Herhalde cumhuriyetin ilk yıllarında memleketin neredeyse her şehrinde yaşanan dindar isyanlarından haberiniz yok!
Kürtlere zulmeden aynı devlet bugün Kürtlere haklarını verdiği, hizmet ettiği için zaten barışa bu kadar yaklaştık.
|
Dindarlar dağa çıkıp asker-sivil-polis demeden insanları öldürdüler mi! Benim böyle bir bilgim yok. Eğer dindarların, PKK terör örgütü gibi yapıp asker-polis-sivil demeden halkı katlettiklerine dair bilgileriniz varsa lütfen paylaşınız.
Alıntı:
ribat Nickli Üyeden Alıntı
Bence "Meşru ve makul..." olanı aramak yerine söylemimizi adalet üzerinden kurgulayalım. Meşru olmak-makul olmak göreceli ama adalet duygusu her insanın fıtratında var. Meşruluğun-makullüğün-adaletin ölçüsü devlet politikaları, kanunlar olamaz. Basit bir örnek: başörtüsü yasağı devletin aklınca bir zamanlar meşru idi ama hiçbir zaman adil değildi.
|
Teşbihte hata olmaz. PKK terör örgütünün terörist faaliyetlerinin niye meşru, mâkûl ve de mâzur gösterilemeyeceğini bir misalle anlatayım. Karısını devamlı olarak döven bir adam ve devamlı olarak kocasından dayak yiyen bir kadını misal alalım. O kadının devamlı olarak kocasından yediği dayaklardan bıkıp kocasını öldürdüğünü varsayalım. Kocasını öldüren o kadın, mahkemeye çıktığında onun yaptığı kötü iş; ne meşru ne mâkûl ne de mâzur görülebilir. Hâkim, kocasından devamlı olarak yediği dayaklardan dolayı o kadına sadece hafifletici sebep indirimi yapabilir. Kocası onu dövmeyip eziyet etmediği durumda öldürseydi ağırlaştırılmış müebbet hapis ya da müebbet hapis cezasına çarptırılabilecekken, kocasından yediği dayaklar sonucu cinayet işlediği için belki 20-30 sene civarında hapis cezasına çarptırılabilir.
|
|
|