Kaynak sabah.com.tr ERHAN AFYONCU
Suriye’deki Alman-İngiliz çekişmesi
İkinci Dünya Savaşında Ortadoğu’da Alman nüfuzunun artması İngiltere’yi harekete geçirdi. İngiltere “Suriye’yi hürriyete kavuşturabilirsiniz” diyerek bizi Kuzey Suriye’ye girmeye teşvik etti. Türkiye savaşı kabul etmeyince İngiliz ve Özgür Fransa orduları Suriye’ye girdi İngilizler, İkinci Dünya Savaşı'na Türkiye'yi sokmak için mücadele ettiler. 1943'te Adana ve Kahire görüşmeleri en bilinenidir. Ancak çok önce 1941'de İngilizler, Suriye'yi kullanarak bizi savaşa sokmaya çalışdı.
Almanya, İkinci Dünya Savaşı'nda Yugoslavya ve Yunanistan'ı işgal etti 1941 Mayısında Girit'i ele geçirdi Hedef Ortadoğuydu Haziran 1940'da Almanya'ya teslim olan Vichy Fransası Suriye'yi kontrol ediyordu.
Vichy Fransası Suriye'ye komiser atadığı Şam'ın önemli ailelerinden olan Azmzadeler'den Halid Azm'in yönetiminde hükümet kurdurdu. Almanlar, Vichy hükümetinin yönettiği Suriye'yi üs olarak kullandı Irak'ta ise Alman yanlısı darbe başarılı oldu. Suriye ve Irak Almanya'nın kontrolüne geçmek üzereydi. Bu Türkiye'nin güneyden Almanya ile çevrilmesi manasındaydı ingiltirenin Ortadoğu hakimiyeti tehlikeye girdi Türkiye'nin Almanya'dan önce davranıp, Suriye'yi işgal etmesini gündeme getirdi. İngiltere güneyden Suriye'yi işgal ederken, Türkiye'nin kuzeyden Suriye'ye girmesi planlandı. Türkiye Halep ve civarını ele geçirerek, ingilizlere yardım edecekti.
İngiliz büyükelçisi 1941 Haziran'ınında Türkiye'nin Suriye'ye girmesini teşvik için Ankara'da Türk makamlarıyla temasa geçti.
Bu durum tartışıldı. Suriye'ye girilmesini savunanlar bunun komşu ülkenin hürriyetini için yapılacağını söylüyordu. Ancak bu Türkiye'nin İkinci Dünya Savaşı'na girmesi ve Almanya'nın karşısında yer alması demekti.Yunus Nadi, 25 Mayıs 1941 de Cumhuriyet Gazetesi'nde "Yeni Dünya Harbi Karşısında Türkiye" başlıklı yazıda bu fikri şöyle eleştirdi: "...Suriye halkını hürriyetine kavuşturacak hareketimizin sahası yalnız Suriye'ye ve hudutlarımıza münhasır kalmayacağını, bizi böyle bir sergüzeşte sürüklemek isteyenler de pekâlâ bilirler Dün Londra radyosunda harp konuşan Türk spiker Türk emniyet sahalarının tehlikeye girdiğinden bahsediyor memleketimizin selametini düşünmeğe davet eylerken İstanbul'daki neşriyatı kullanıyordu. Demek ki yeni dünya harbi siyasetimizin değiştirilmesi isteniyor...
Türkiye'nin harbe karışması için Suriye'nin akıbetinde vesile bulanlar bu hesaba hürriyet prensibine mi iltica ediyorlar....Suriye'yi işgal etmek suretiyle hürriyet ve istiklâline kavuşturmak tavsiyesine uyarak harbe girelim mi?... Türkiye Cumhuriyeti hükûmeti takip ettiği ihtiyatlı, isabetli azamî ve kuvvetli siyasetinden ayrılmayacaktır".
Yunus Nadi'nin Cumhuriyet gazetesindeki yazısı ve
Basında tartışmalar sürerken diplomatik görüşmeler sürüyordu. Ancak İngilizler'in Türkiye'yi savaşa sokmamaya kararlı İsmet İnönü'yü Suriye'ye girmeye ikna edip, bizi İkinci Dünya Savaşı'na dahil etmeleri kolay değildi. Türkiye Suriye'ye girmeyi kabul etmedi. İngilizler ve Özgür Fransa birlikleri 1941 Haziran ve Temmuz'unda Suriye ve Lübnan'da Vichy Fransası'na ait kuvvetleri mağlup edip, bölgeyi ele geçirdiler.
Sykes-Picot Antlaşması imzalandı ve Suriye’de Fransız mandası*kabul edildi
Kaynak sabah.com.tr ERHAN AFYONCU
Seçimle II. Mahmud döneminde tanıştık
Türkiye yeni seçim dönemine girdi. Seçimler, halkın iradesini sandığa yansımasıdır. Milletimiz kendisine verilen yetkiyi iki asırdır kullanarak haklarına sahip çıkmıştır.Osmanlı sıkıntıya girdiği dönemlerde ıslahatlarla kendisini toparlamıştı. 17. yüzyıl ıslahatlarında örnek,Kanunî idi. Avrupa örnek değildi.18. yüzyılda Lale Devri ile Osmanlı ilk defa yüzünü Batı'ya döndü. Avrupa örnek alındı gelenekle karışık Batılılaşma vardı. İkinci Mahmud dönemiyle Batılılaşma başladı.İkinci Mahmud döneminde gelenekler ve klasik Osmanlı sistemi değişti muhalefetin en önemli dayanağı Yeniçeri Ocağı 1826'da ortadan kaldırıldı Sultan Mahmud'un yaptığı yeniliklerde en önemli destekçisi Serasker Hüsrev Paşa'dır.
II. Mahmud'un getirdiği*önemli değişimlerden biri seçimdi. İlk Seçimle İkinci*Mahmud döneminde tanıştık. İmparatorluğun*yapısı değişti muhtarlık teşkilatı,kuruldu bu halkın yöneticilerini seçmelerinin başlangıcıydı. Osmanlı yöneticileri asırlarca İstanbul'a göçü engellemek için herşeyi yapmışlar, ama önleyememişti. İkinci Mahmud, İstanbul'a göçü azaltmak, güvenlik temini için 1829'da Üsküdar, Eyüp ve Galatada muhtarlık teşkilatı kurdurdu. ilk muhtarlar seçimle değil tayinle göreve başladılar. 1833'te İstanbul dışında Kastamonu- Taşköprü'de ilk taşra muhtarlık teşkilatı kuruldu. muhtarlık imparatorluğa yayıldı. muhtar seçimlerinin yapıldığı ilk yer Bolu'dur.
1833'te muhtarlık teşkilatı ülkenin her yerinde uygulanmaya başladı.
1864 te Müslüman ve Müslüman olmayan köylerde her cemaat kendi muhtarını bir yıllığına seçti Muhtar seçimlerine, Osmanlı uyruğunda olan 18 yaşını doldurmuş erkeklerden yıllık en az 50 kuruş vergi verenler katılabiliyordu. Muhtar olabilmek için vergi vermek şarttı Sultan Mahmud'un reformlarını,*3 Kasım 1839'da Gülhane'de*Mustafa Reşid Paşa tarafından*okunan hatt-ı hümâyunla*Tanzimat takip etti. Tanzimat reformları zorlanınca mali sistem oluşturulma yoluna gidildi.Devletin vergi sisteminin yerini muhassıllık kurumu aldı. Belirli miktarda malı, mülkü ve geliri olup, vergi verenler kurullara seçildiler. kurullara âyan ve eşraf denilen bölgenin ileri gelenleri alınırdı.Tanzimat'la birlikte Hristiyan temsilciler de alınmıştı.
Müslüman temsilciler bu durumu kabul etmek istemedi. ihtilaflar çıktı. zamanla birlikte çalışmaya alıştılar. Tanzimat'tan sonra eyalet ve sancaklarda meclisler oluşturuldu halkın yönetime katılması önemli bir adımdı. mutlakıyetten meşrutiyete giden önemli bir kilometre taşıydı. Her yıl meclis üyeleri meselelerini Şuray-ı Devlet'e bildirirler, taşra sıkıntıları müzakere edilirdi. ilk meclisimiz vilayet meclislerinde Osmanlı yönetimi taşradaki sıkıntıları gidermek için 1864'te vilayet Nizamnamesi çıkardı. Müslüman ve Gayrimüslim vilayet meclisi üyeleri cemaatlerce seçilmeyecek Vilayet yönetiminin adayları, vergi verenlerce seçilecekti.
|