|
Kaş yapalım derken göz çıkarmayalım!
Alıntı:
ceyhanli Nickli Üyeden Alıntı
yazının içinde bir çok delil var. en başta islamın hangi dört temele dayandığını belirterek yapılan yanlışların neler olduğunu ispatlamış. hangi yanlışların yapıldığını dış basından bir çok delille göstermiş. diyelimki size göre delil yok sadece fikir. peki bu fikirlerin neresi yanlış.
|
Evvela dört temelden kasıt dört mezhep imamının içtihadı ise bu temele dayanmıyor bir kere.
Ahmet Kurucan:
Alıntı:
İslâm hukukunun iki ana kaynağı vardır; Kur'ân ve Sünnet. Bu kaynakların, kaynak olma hüviyeti sadece Hz. Peygamber'in sağlığı ile mukayyet değildir; ebedîdir. Klasik fıkıh usulünde zikredilen icma, kıyas, istihsan, istislah, istishab, örf vb. kaynaklar ise, talî kaynaklardır. Aslında bunlara kaynak deme yerine, aslî kaynaklardan hüküm istinbatında kullanılan metod demek, daha doğru bir yaklaşım tarzıdır.
|
Yazının hala fıkhı bir değeri olmadığını düşünüyorum zira Kur'an ve Sünnet bir yana görüşleri içtihada bile dayanmıyor.Kendi görüşlerini sunduğu siyasi bir yazı ya da fikir yazısı olabilir, islami hareketler üzerine.
Yazar;
Alıntı:
Gerçek belki böyle değil ama görüntü böyle!
|
Diyerek zaten yazının başında "zan" la hareket ettiğini "itiraf etmiş".
Alıntı:
En önemlisi, böyle bir çalışmaya gerçekten ihtiyaç var mıydı? Halkımız, avam için yazılmış ilmihal kitaplarını bile anlamaktan âciz iken, onları hadis deryasına sokmanın faydasını zararını iyi hesap etmek gerekir.
|
"Hadislerin ayıklanmasına neden ihtiyaç var?" sorusuna böyle bir bahane göstermesi gayet yersiz olmuş. Halkımızın ilmihali anlamıyor olmasının onların hayatlarına bilinçsizce sokulmuş "hadis" bilinen bidatlerin ayıklanmasının kime ne zararı olabilir.Yukarıda da belirttiğim gibi bu bir reform değil "tecdid"tir. "Tahrif"i tecdid etmek, buna her müslümanın yardımcı olması gerekir.
Mustafa İslamoğlu:
Alıntı:
Tecdid sonradan uydurmak değildir.Aksine tecdid, sonradan uydurulmuş şeyleri temizlemektir, bir bid'attan arındırma ameliyesidir.Tecdid, kesinlikle reform değildir.Reformda öze bağlılık aranmaz."Deforme" olmakla "tahrif" arasında benzerlik varsa da, bunların izalesi için yapılan "reform" ile "tecdid" arasında mahiyet farkı vardır.
Tecdid öze dönüştür, her tecdid asla bağlı olduğu oranda başarılıdır.
|
....
Alıntı:
“İslam’ı değil dindarlığımızı, kendimizi reforme ediyoruz. Müslümanlar dinî bilgilerini yenilemek, dindarlıklarını güncellemek zorundadırlar. ‘Dini 8. asırdakiler anladı, bu bize yeter’ diyemez!”
Kapalı olan, net olmayan işte bu tür açıklamalar. İslam’ı değil, kendimizi reforme ediyoruz, dindarlığımızı güncelleştirmek istiyoruz, ne demek! Güncelleştirme yeni bilgiler, yeni değişiklikler üzerinde yapılır. Yeni vahiy, yeni dinî bilgiler gelmediğine göre neyimizi güncelleştireceğiz?
|
Güncelleştirme yeni değişiklikler üzerine yapılır...
Bir su i zan örneği. Yazar diyaneti ya da akademisyenleri "Fesubhanallah, yeni bir din icat edecek" penceresinden gördüğü için ifadeleri zorlamış. İlle de reformist gömleği giydirmeye çalışmış. Güncellemekten kasıt belirtildiği üzere yaşanan islamı bid'atlardan arındırıp aslına dönderme çabasıdır.En azından ...çabasıdır diye hüsnü zan ediyorum.(isteyen su i zan etmeye devam edebilir, hesap verilecek makam bellidir)
Alıntı:
“Dini 8. asırdakiler anladı, bu bize yeter’ diyemez!” sözü de çok iddialı bir çıkış. Sekizinci asır, mezheplerin şekillendiği, ortaya çıktığı bir devir. Dört mezhep imamlarından olan, İmamı A’zam Ebu Hanife, İmam-ı Şafii, İmam-ı Malik, İmam-ı Hanbel gibi İslam fıkhının dört direği olan zatların ve bunların yetiştirdiği fıkıh âlimlerinin anladıkları ile yetinmeyip de kimin sözü ile yetineceğiz
|
Kimin sözüyle, tabii ki çağımızın alimlerinin.
Dört mezhep imamıyla yetinilmesi gerektiği söylenilmiş.
Alıntı:
O zaman birileri de çıkıp “Ey mezhep imamlarıyla yetindiğini söyleyen! Buyur, organ nakli, sigorta, hisse senedi, borsa, çekiliş, İsrail’le barış, istişhad eylemleri, rahim kiralama, klonlama, genom projesi, gen transferi vb. gibi konularda sen konuş!” derse haksız mı?
Kendisine hipodromdaki at yarışları sorulduğunda “Sünnettir efendim, sevaptır” diyen gerçekten değerli ama çağından bi haber hocalar çıkmadı mı? “Altılı ganyan”ı bilmeden at yarışları hakkında hüküm verilirse, olacağı budur.
|
Mustafa İslamoğlu (küçük uyarlamalarla)
Alıntı:
Akşam başka sabah başka hüküm bildiren, halkımızın kafasını karıştırmak için televizyon televizyon dolaşıp şaklabanlık yapan ilahiyatçıların sözleri ile mi yetineceğiz
|
Televizyonda görünen ilahiyatçıların hepsinin üzerine almasını gerektirebilen, düşünmeden sarfedilmiş fitneye sebep olabilecek bir çıkış. İlmi bir yazı olmaması burdan da belli.
Alıntı:
Başka bir kurul üyesi de, “İnsanların Peygamberin sahih hadis ve sünnetini kolayca anlayarak, uygulayabilecekleri, bilimsel bir kılavuz hazırlıyoruz. İnsanlar bu kitabı okuduğunda örneğin kurban konusunda Peygamberimizin hem sözlerini hem de uygulamalarını bulacak, doğrusunu yapacak!” diyor.
Bu ifadelerden anlaşılıyor ki, ibadetlerin doğru olarak yapılabilmesi için, fıkıh kitaplarını, ilmihal kitaplarını 1400 yıllık uygulamaları bir tarafa bırakıp hadis-i şerifleri esas almak gerekir. Bütün usul ve akaid kitaplarında geçen; “dinin kaynağı dörttür; Kur’an-ı kerim, Hadis-i şerifler, İcma ve Kıyas” kaidesi ne olacak!
|
Okuyanlar görecek ki yazar hem hadis i şeriflerinin esas alınmasından rahatsız olup hem de islamın dört kaynağı içinde hadis i şerifleri sayıyor.
Sanırım demek istediği "sadece Hadis i şeriflere değil; kendi tabiriyle "1200 yıllık uygulamayı" ve mezhep imamlarının görüşlerini kaynak olarak almamız gerektiği... Ona da Kur'an ve mezhep imamlarıyla cevap verelim:
Muhammed Esed:
Araf Suresi:3."Rabbinizin katından size indirilene uyun; O'ndan başka önderlerin ardından gitmeyin. (3) Ne kadar az tutuyorsunuz aklınızda, bu (öğüdü).
3 - Başta İbni Hazm ve İbni Teymiyye olmak üzere, büyük Müslüman düşünürlerden bazıları, bizim önderler (masters) sözcüğüyle karşıladığımız evliyâ' teriminin, bu anlam örgüsü içinde, sözcüğün dinî anlamıyla "otoriteler" (din alanında sözü dinlenenler) anlamında kullanıldığını söylemişler ve bu yüklemiyle ayetin, Hz. Peygamber dışında ve aşağısında herhangi bir şahsın sübjektif görüşlerine, onları Kur'ânî buyruk ve öğretilerle yanyana ve eşdeğer tutarcasına, hukukî bir geçerlik atfetmek konusunda bir yasaklama getirdiğini belirtmişlerdir. Bu konuyla ilgili olarak bkz. 5:101 ve ilgili notlar.
Maide 101. SİZ EY imana ermiş olanlar! [Kesin hukukî kurallar şeklinde] açıklandığı takdirde sizi sıkıntıya sokabilecek olan konular hakkında soru sormayın; zira, Kur'an vahyedilirken onlar hakkında soru sorsaydınız, size [hukukî kurallar şeklinde] açıklanabilirlerdi. Allah, bu konuda [sizi her türlü yükümlülükten] azad etmiştir: (122) Zira Allah, çok bağışlayıcıdır, halîmdir.
122 - Yani, Allah, bazı konuları değinmeden bırakmak suretiyle onları insanların ihtiyârına terk etmekte; böylece insanların kendi vicdanları ve toplumun menfaatleri doğrultusunda hareket etmelerine imkan vermektedir.
Elmalılı Hamdi Yazır:
Araf 3 - (Ey insanlar) Rabbinizden, size indirilene uyun ve O'ndan başka dostlara uymayın. Ne kadar da az öğüt alıyorsunuz!
4 - Nice kentler helak ettik. Gece yatarlarken, yahut gündüz uyurlarken, azabımız onlara geliverdi.
3-4- Bu hatırlatma ve uyarı şöyle ki: Ey Muhammed ümmeti! Rabbinizden size indirilen bu Kitaba uyunuz. Ve bunsuz birtakım dostun, bir yardımcının, bir âmirin bizzat kendilerine ve kendilerinden olan söz veya davranışlarına uyuvermeyiniz. Onlara uyup uymamak için öncelikle Rabbinizden indirilmiş olan bu Kitab´a uymayı ölçü edininiz. Kitab´a aykırı olan, Rabbinizin emir ve yasaklarına aykırı bulunan hususlarda gizli açık kimseye uymayın. Rabbinizi bırakıp başkalarının arkasından, izinden gitmeyin. Siz pek az öğüt alır ve hatırlarsınız. Halbuki nice karyeler (kentler); insan toplanan memleketler vardı ki, biz onları yok etmişizdir. Öyle ki ona, o kente azabımız, azap darbemiz ansızın geliverdi. O sırada halkı yataklarına yatmış, gece uykusuna dalmış veya kaylûle hâlinde, kuşluk uykusunda bulunuyorlardı. Kısaca, ya Lût kavmi gibi gece yarısında veya Şuayb kavmi gibi güpe gündüz dinlenme ve gaflet halinde azap kendilerini bastırıverdi de
Ayrıca "İçtihad Kapısı Kapalı mıdır?" sorusuna görüntülü cevap için:
http://www.sorularlaislamiyet.com/su...s=watch&id=129
**"Onlara (müşrik ve kafirlere): 'Allah'ın indirdiğine uyun' denildiği zaman, 'Hayır! Biz atalarımızı üzerinde bulduğumuz yola uyarız' dediler. Ya ataları bir şey anlamamış ve doğruyu da bulamamış idiyseler." (Bakara: 2/170)
**"Senden önce hangi memlekete uyarıcı göndermişsek, mutlaka oranın varlıklıları, 'Biz babalarımızı bir din üzerinde bulduk, biz de onların izlerine uyarız' derlerdi." (Zuhruf: 43/23)
**"Onlara 'Allah'ın indirdiğine ve Rasul'e gelin' denildiği zaman, 'Babalarımızı üzerinde bulduğumuz yol bize yeter' derler." (Maide: 5/104)
**"Yüzleri ateşte çevrildiği gün, 'Eyvah bize! Keşke Allah'a itaat etseydik, peygambere de itaat etseydik' derler. 'Ey Rabbimiz! Biz reislerimize ve büyüklerimize uyduk da onlar bizi yoldan saptırdılar' derler." (Ahzap: 33/66-67)
**İbni Kasım, Malik'in (r.h.) şöyle dediğini rivayet ediyor:
"Değerli bir kişi de olsa, bir kişinin söylediği her söze uyulur diye bir şey yoktur. Çünkü Allah (c.c.) şöyle buyurmuştur:
"...Dinleyip de sözün en güzeline uyan kullarımı müjdele..." (Zümer: 39/17-18)
**Ebu Yusuf (r.h.) şöyle der:
"Hiç kimsenin, nereden aldığımızı bilmeden bizim sözümüzle konuşması (fetva vermesi) caiz değildir."
**Ebu Hanife (r.h.) da şöyle der:
"Bu bir rey (görüş)dir. Kim daha hayırlı bir rey getirirse, onu kabul ederiz." Yine der ki:
"Bir kimsenin sözü ile, Resulûllah'ın (s.a.v.) sözü bir mi?"
**İmam Malik (r.h.) şöyle der:
"İnsanların sözü hem alır hem de geri çevrilir (reddedilir). Ancak şu kabrin sahibi Muhammed'in (s.a.v.) sözü başka. O reddedilmez."
**Malik (r.h.) şunu da söylemiştir:
"Bir kimse, İbrahim en-Nehai'nin sözünü Ömer b. Hattab'ın sözüne tercih ederse, bundan dolayı tevbe etmesi gerekir. Peki ya İbrahim en-Nehai ve benzerlerinin sözünü, Rasulullah'ın (s.a.v.) sözüne tercih ederse, ne demeli?"
**İmam Şafii (r.h.) şöyle der:
"Hiçbir delil olmaksızın ilim iddiasında bulunan kimse, geceleyin odun demetleri toplarken aralarında zehirli kobra yılanı da toplayan kimse gibidir ki, yılan kendisini sokup zehirleyecektir de, adamın bundan haberi yoktur."
Yine İmam Şafii (r.h.) şöyle demiştir:
"Eğer hadis sahihse, benim mezhebim odur. Başkası değil."
**Ebu Davud der ki:
"Ahmed b. Hanbel'e:
"Evzai mi, Malik mi taklit edilmeye daha layıktır?" diye sordum. Dedi ki:
"Dinin konusunda bunlardan hiç birisini taklit etme. Ancak Rasûlullah (s.a.v.) ve ashabından geleni al"
Bir başka rivayet de şöyledir: "Onların aldığı kaynaktan al."
**Yine İmam Ahmed (r.h.) der ki:
"Başkalarını taklit etmek kişinin fıkhının azlığına delildir."
Düşünmeme ve araştırmama vesile olduğun için teşekkür ederim ceyhanlı, benim söylediklerim değer ifade etmez belki ama alim görüşleri, tefsir ve meal ifadeleri okumaya, düşünmeye değer.
Allah Resulunun ümmetine "ümmet" olabilmeyi nasip etsin. Şii-Sünni, Sufi-ilahiyatçı, gelenekçi- reformist, şucu- bucu...Artık tefrikaya tahammülümüz yok !
Allah en iyisini bilir.
|