Siyaset Forum - Siyasetin Kalbi


Cevapla
Stil
Seçenekler
 
Alt 04-26-2012, 20:23   #1
Kullanıcı Adı
Türkistan
Standart
Alıntı:
HaArP Nickli Üyeden Alıntı Mesajı göster
Kardeşim sen dilediğini yazabilirsin naçizane seni Kavmiyetçilik hastalığından kurtulmaya davet ederim...! İslam diye Arzda bir Davamız vardır ! Müslümanların Davası budur ! Dinin Dünyaya Hakimiyeti ! Bunun dışındakiler Şeytan ve avanelerinin bölüp parçalamasıdır ! Biz İslam ve Müslüman olanlarla ilgileniriz ! Kavimler yahutta Devletlerle değil ! Ama Davayı sırtlayan bir kavim görürsen haber ver inş...!
Muhterem kardeşım dıyorumkı bende kavmıyetcılık yok.ıslam hepımızın dını.gerektığınde onun ıçın aslanlar gıbı çarpışırız.Butun türklerın oluştuğu bır turan corafyasın da bunu fazlasıyla göreceğıne emınım.o şanlı günlerı pek kısa zaman da yaşayacağımızı umut edıyor ve dılıyorum.senın ıçın de kardeşım bundan zıyadesıyle memnun kalacağını sana söyleyebılırım.

 

Türkistan isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Konuyu Beğendin mi ? O Zaman Arkadaşınla Paylaş
Sayfayı E-Mail olarak gönder
Alt 04-27-2012, 00:55   #2
Kullanıcı Adı
HaArP
Standart
Alıntı:
Türkistan Nickli Üyeden Alıntı Mesajı göster
Muhterem kardeşım dıyorumkı bende kavmıyetcılık yok.ıslam hepımızın dını.gerektığınde onun ıçın aslanlar gıbı çarpışırız.Butun türklerın oluştuğu bır turan corafyasın da bunu fazlasıyla göreceğıne emınım.o şanlı günlerı pek kısa zaman da yaşayacağımızı umut edıyor ve dılıyorum.senın ıçın de kardeşım bundan zıyadesıyle memnun kalacağını sana söyleyebılırım.
MaşaAllah kardeşim... Turan Ülküsünün Davası İslam olsun senden daha çok destekleyeceğime söz veririm ! Lakin Eğer Turan Devletlerinin Amerikan,Rus üslerinden Müslümanlar Afganistan, Çeçenistan, Veziristan hatta dolaylı olarak Uygur Türkleri yani Türkistan'a neler yapıldığını öğrenirsen ! Söz ver Turancılıktan vazgeç inş...! Eğer samimi isen Sözünde sadık isen !
HaArP isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Alt 04-27-2012, 02:51   #3
Kullanıcı Adı
Halid Meşal
Standart
Türkler haddini bilsin...Biz Türkler orta Asya'dan göç ederken İslamı ilk kimlerden öğrendik? Araplar değildi şimdiden söyleyim de...
Halid Meşal isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Alt 05-05-2012, 17:20   #4
Kullanıcı Adı
NaLan-
Standart
http://www.youtube.com/watch?v=0b54EPQAn2E


http://www.youtube.com/watch?v=xw516...eature=related





İRAN ANALİZ ÖZEL / Şarkul Avsat Gazetesinden Halid Mahmut’un İran’daki Sünni toplumun önde gelen dini şahsiyetlerden birisi olan Şeyh Abdulhamit İsmail Zehi ile gerçekleştirdiği röportajı İran Analiz sitesi okurları için özel olarak çevirdik. Nüfusları 15 milyonu geçen Sünnilerin İran’da tek bir resmi merkezleri bile olmadığı, Şii devrim sonrasında haklarının hemen her alanda kısıtlandığı, resmi ve hükümet makam ve mevkilerine atanmadıkları, orduda mevcudiyetlerinin sözkonusu olmadığı, resmi kurumlar aracılığıyla İran’daki Sünnilerin cami, okul ve eğitim merkezlerine ciddi baskılar olduğu gibi kamuoyunda bilinmeyen ve gizlenmeye çalışan çok önemli soruların cevapları…

Şeyh Zehi, Zahidan’daki Darul Ulum Üniversitesi rektörü ve aynı şehirdeki Mekki Camisinde Cuma namazlarını kıldırıyor. Bu röportajda kendisi İran’daki Ehli Sünnet vel Cemaat mensuplarının durumu ve bunların İran rejimi ile ilişkileri üzerine konuştu.

Bu röportaj Şeyh Abdulhamit’in tüm İranlı Sünnilerin maruz kaldığı sıkı denetimi altında olması nedeniyle aylar sonra ilk defa verdiği röportaj. Kendisi telefonda gazetelere ve medya temsilcilerine verdiği röportajlar noktasında rezervleri var. Bu röportaj e-mail aracılığıyla gerçekleştirildi. Kardeşi geçtiğimiz yıl Belucistan eyaletinde bir Sünni okula yönelik saldırıyı fotoğraflayarak yayımladığı için dört ay hapis cezasına çarptırıldı.

S) Halihazırda İran’daki Sünni Müslümanların durumunu nasıl tanımlamaktasınız?

C) Devrimden önce Laik Şahlık Rejimi Sünniler ve Şiiler arasında herhangi bir fark görmemekte olup sadece iktidarı devam ettirme derdindeydi. Devlet öğretisi devlet makamlarına atanma veya yerleştirmenin bir parçası gibi işlev görmedi. Sonuçta Sünniler ve Şiiler hükümet makamlarına getirilmede eşit şekildeydi. Sünniler polis güçleri ve aynı zamanda orduda üst düzey makamlara sahip idiler. Bu münasebetle ayrımcılık ve eşitsizlik hususunda kaygılar ve kafa karışıklığı seviyesi oldukça düşük seviye olup neredeyse hissedilmeyecek derecedeydi.

Bununla birlikte devrimden sonra Şii öğretisi hakim oldu ve Şii ideologları ülkede kontrolü ele geçirdi. Onlar sadece ideolojiyle ilgilenmekteydiler, bu nedenle de Sünniler farklı problemlerle karşı karşıya geldiler.

Şunu tespit etmek gerekir ki geçtiğimiz otuz yıl içinde çeşitli yapılanma ve gelişimle ilgili hususlarda yeni rejim tüm bölgelerde vatandaşlarına eşit hizmetler sundu. Sünniler bu gibi belirli mevzular noktasında sıkıntılı değiller. Asıl endişe duydukları temel mesele şimdi Sünnilerin resmi ve başta gelen makamlara yönelik atamalarda ayrımcılığa tabi tutulmalarıdır. Anayasa resmi devlet doktrini 12 İmam Caferi İslam’ı olarak ve Cumhuriyetin Devlet Başkanını da Şii olması gerektiğini şart koştu. Bu nedenle de Sünniler seçimlerde cumhurbaşkanlığı adaylığı koyamıyor.

Anayasa Sünnilerin hükümet makamlarına atanmalarına yasaklamamasına rağmen tek bir Sünni dahi cumhurbaşkanı yardımcısı, bakan, bakan yardımcısı, büyükelçi veya vali olarak hiçbir zaman atanmadı. Daha ilginç olan ise şu; Sünnilerin nüfus olarak çoğunlukta oldukları yerde bile eyaletleirn yönetimine oldukça zor şekilde katılabiliyor. Sünniler cumhurbaşkanlığı makamı, bakanlık veya hükümet makamları için yeterli kalitede olsalar bile düşünceleri ve itikadi esaslarına bağlı olmaları nedeniyle bundan mahrum bırakılıyorlar.

Polis güçlerinde istihdam edilmeye gelince, Sünniler devrimi takiben kısa bir süre burada görevlendirildiler. Şimdi Sünnilerin orduda herhangi bir mevcudiyeti sözkonusu değil. Bu ayrımcılık nedeniyle de Sünniler kendilerini dışlanmış, endişeli ve gergin olarak hissetmektedirler.

Sünnilerin karşılaştığı ikinci problem itikadi özgürlükle ilgilidir. Anayasanın tüm düşünce mensuplarına özgürlüğü izin vermesine rağmen; eğitim ve itikadi meselerle ilgili olarak Sünnilere baskı uygulayan devlet kurum ve kuruluşları var. Sonuç olarak Sünni hareket mensupları (aktivistler) bazı Sünni bölgelerinde eğitim meseleleriyle ilgili olarak ciddi problemler yaşıyorlar. Yine bazı bölgelerde Sünni çocukları gizli şekilde eğitim görüyor.

Sünnilerin ne Tahran’da, İsfahan’da, Kerman’da, Yezd’te ne de Şiilerin yoğunlukta olduğu diğer şehirlerde tek bir camisi bile yok. Bunun yanı sıra Tahran’daki Sünni kardeşlerimizin Cuma namazı kılmaları engelleniyor, son olarak Pakistan elçiliğiyle irtibatlı bir okulda bayram namazları kılmaları engelleniyor. Şu an onlar eğer namaz kılmak isterlerse sadece bunu bazı evlerde yapabiliyorlar. Benzer şekilde sadece birkaç Sünninin yaşadığı diğer büyük şehirlerde onlar Cuma ve bayram namazlarını evlerde kılıyorlar. Bu bağlamda ciddi problemlerle yüz yüzüler.

Şiilerin çoğunlukta olduğu şehirlerde yaşayan Sünniler itikadi mevzular açısından tüm diğer Sünnilerden daha az şanslılar. Cami inşaatında, çocuklarının eğitiminde ve diğer dini meselelerde ciddi problemlerle karşı karşıyalar. Devlet yetkililerine sunulan şikayet dosyalarına cevap verilmiyor ve bunlar çözüme kavuşturulmuyor.

Son olarak Kültürel Devrim Yüksek Konseyi Sünni dini okullar ve eğitim merkezleri üzerindeki yetkiyi hükümete devretmesi için Sünnileri zorlayan bir karar yayımladı. Bu bağlamda, hükümet Sünni camilerini ve okullarını kontrol etmeye gayret ediyor. Sünniler ise bu durumu bir felaket olarak görmekte olup şimdiye kadar bu karar karşısında ortak hareket ettiler ve kararın yürütülmesi yönündeki önlemlere karşı çıktılar. Devletin bu kararı uygulamada başarılı olması demek tüm ülke genelinde Sünnilerin itikadi özgürlüklerinden mahrum olması anlamına gelecektir.

Özetle İran’daki Sünniler iki ana problemle karşı karşıyadırlar: ilki fikri (itikadi) özgürlük, ikincisi ise hükümet ve idari makamlarda eşit şekilde göreve atanmamalarıdır. Kendileri açısından Sünniler hiçbir zaman haklarından vazgeçmediler, hakları barışçıl yollarla denetlemektedirler. İnançlarından dolayı haklarından onları mahrum bırakmayı sona erdirmesi ve meşru haklarını kabul etmesi için hükümetten talepte bulunmaktadırlar.



S) İran Hükümeti veya bir resmi makamla ilişkileriniz ne düzeyde?

C) Sünnilerin hükümet ile Şura Konseyi Temsilcileri hariç herhangi bir resmi ilişkisi yoktur. Bazen Şii alimler ve Merciler ziyaretlerde bulunuyorlar. Bu esnada kendileriyle Sünnilerin karşılaştığı problemler hakkında konuşuyor, Sünnileri ilgilendiren meselerler karşılıklı görüşlerimizi paylaşıyoruz.

S) Reformcular ve Muhafazakarlar arasında devam eden anlaşmazlığa dair sizin konumunuz nedir?

C) Mevcut anlaşmazlığının arkasındaki en temel faktör basın özgürlüğü, ifade özgürlüğü, siyasi partiler özgürlüğü, siyasi bileşenler ve diğer yasal haklar gibi anayasa tarafından garanti altına alınan özgürlüklerin eksikliğidir. Devam eden anlaşmazlık hem mezkur meseleler hem de son seçimlerin geçerliliği ile ilgilidir. Anlaşmazlığı daha da derinleştiren ülkedeki bir takım diğer sosyal ve siyasal meselelerdir.

Eğer hükümet inisiyatif almaz, iktidardaki rejimin yapısını değiştirmez ve ıslahata gitmez ise anlaşmazlığın sonuçları rejimin temelini etkileyecektir. Ancak eğer inisiyatif alınır ve insanların yasal problemlerine cevaplar verilirse o zaman bizler iki taraf arasında bir uzlaşma bekleyebiliriz. Eğer hükümet bu meselelere daha geniş bir vizyon ile uyum sağlayabilirse problemler çözülecek ve rejim de devam edecektir.

S) Araplardan veya Müslümanlardan destek alıyor musunuz?

C) İranlı Sünniler olarak henüz herhangi bir şekilde ne Araplardan ne de Müslümanlardan bir destek almadık. Fanatik partilerin (Şii muhafazakarlar kast ediliyor) iddia ettikleri ve Sünnilerin Müslüman ve Arap ülkelerden destek aldıkları yönündeki iddialar temelsiz ve asılsızdır.

S) Sünniler ile Şiiler arasındaki itikadi anlaşmazlıklar nelerdir?

C) İtikadi anlaşmazlıkları fitillemek İslam’ın ve Müslümanların faydasına olmayacaktır. Farklılıklar yüzlerine kapılar kapanan ve siyasi hevesleri engellenenler tarafından yapılmaktadır. İslama ve Müslümanlara karşı şiddetli uluslararası kampanyalar nedeniyle İslam’ın esası son zamanlarda ciddi şekilde tehlikeye atılmıştır. İtikadi anlaşmazlıklardan kaçınmak görevimizdir. (İran Analiz Notu: Hemen hemen tüm Ehli Sünnet vel Cemaat alimlerinin ve önderlerinin tarih boyunca yaptığı ve uyguladığı aklı selim, insaf ve izan ile ortaya koydukları yaklaşım budur. Ne yazık ki bunun karşısında bidat fırkası olan ve tarihte iktidarı ve gücü ele geçirdiği an Rafizi Şii (12 İmam, Caferi) alimlerin, Ayetullahların ve Merciiyyet makamı olanların verdiği fetvalar, ötekileştirici ve yandaşlarına hedef göstererek tasfiye edici söylevleri tüm dünyanın gözleri önünde ortada durmaktadır. Bunun en iyi örneği irananaliz sitesinin açılmasında en büyük etken olan Irak’taki Şii alimler ve Merciiyyet makamlarının takip ettikleri siyaset, dini tavır, fetva ve eylemleridir)

S) Akidevi anlaşmazlıkları çözüme kavuşturmak için bazı Arap ve İranlılar arasında yapılan teşebbüsler başarılı oldu mu?

C) İran’da ve diğer İslam ülkelerinde düzenlenen konferanslarda alkışlanacak faaliyetlerinin sınırlı olduğunu ve salt propagandadan ibaret kaldığını çok duyduk. Gerçekte onlar elle tutulur gözle görünür bir başarı elde etmiş değillerdir. Bunun delili ise anlaşmazlığı çözmek için ortaya koydukları hedefi başarmada onların hiçbir zaman muvaffak olmamalarıdır. halledilmesi gereken akidevi anlaşmazlıklar halen vardır ve mezkur konferanslar Ümmetin hayrına, faydasına olmamıştır. Onlar İran’daki Sünniler ile Şiileri bir araya getirmemişlerdir, dahası Sünnileri ilgilendiren problemleri de çözmemişlerdir. Eğer bu konferanslar sempati dışında düzenlenmiş olsaydı Ümmete çok daha faydalı olabilirdi. (İran Analiz Notu: İslam tarihi boyunca hiçbir zaman sitemizde onlarcasına yer verdiğimiz Kur’an-ı Kerim, Hz. Peygamber (sav), Sahabeler (ra) ve diğer birçok imani mevzuda akidevi olarak tamamen İslami esaslara muhalif, sapkın ve bidat düşünceleri olan Şii mezhebi “Hak” mezhep olarak kabul görmemiştir, görmeyecektir. Aradaki anlaşmazlıklar halledilebilecek türden günlük meseleler olmayıp akaide, yani en temel iman esaslarına dair hususlardır. Bunlar da tıpkı Hıristiyanlık, Yahudilik gibi farklı bir dini algılayış zemini üzerinde durmaktadır.)

S) Toplumu etkilemede Mahmut Ahmedinecat’ın cumhurbaşkanlığı ile selefi Muhammed Hatemi arasında bir karşılaştırma yaparsınız?

C) Hatemi döneminde siyasi özgürlükler, politik oluşumlar ve ifade özgürlüğü daha fazla korunmaktaydı, İran halkının yaşam standartları daha yüksekti.

Röportajın ilk bölümü

Kaynak: www.sunni-news.net
NaLan- isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Cevapla


Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir)
 

Yetkileriniz
Konu Acma Yetkiniz Yok
Cevap Yazma Yetkiniz Yok
Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı





2007-2026 © Siyaset Forum lisanslı bir markadır tüm içerik hakları saklıdır ve izinsiz kopyalanamaz, dağıtılamaz.

Sitemiz bir forum sitesi olduğu için kullanıcılar her türlü görüşlerini önceden onay olmadan anında siteye yazabilmektedir.
5651 sayılı yasaya göre bu yazılardan dolayı doğabilecek her türlü sorumluluk yazan kullanıcılara aittir.
5651 sayılı yasaya göre sitemiz mesajları kontrolle yükümlü olmayıp, şikayetlerinizi ve görüşlerinizi " iletişim " adresinden bize gönderirseniz, gerekli işlemler yapılacaktır.



Bulut Sunucu Hosting ve Alan adı