Siyaset Forum - Siyasetin Kalbi
Haberler Dünyadan ve Ülkemizden son dakika haberler burada.



Cevapla
Stil
Seçenekler
 
Alt 12-31-2013, 00:49   #1
Kullanıcı Adı
Akbursa
Standart
Alıntı:
Blur Nickli Üyeden Alıntı Mesajı göster
Yani " Yolsuzlukların üstünü örtelim "

Olduuuuuuuuuuuu...
Şu anda yapılan zaten bu değil mi?

 

Akbursa isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Konuyu Beğendin mi ? O Zaman Arkadaşınla Paylaş
Sayfayı E-Mail olarak gönder
Alt 12-31-2013, 01:05   #2
Kullanıcı Adı
Cihannur
Standart
Alıntı:
Akbursa Nickli Üyeden Alıntı Mesajı göster
Şu anda yapılan zaten bu değil mi?

Şu anda yapılmakta olan, yargının bir silah olarak kullanılarak yargı darbesi yapılması teşebbüsüdür. 2008 yılında AK Parti'ye açılmış olan kapatılma davasını hatırlayın. Eğer, 30 Temmuz 2008 tarihinde AK Parti'nin Anayasa Mahkemesi'ndeki kapatılma davasında AK Parti hakkında 6'ya 5 oy oranıyla değil de 7'ye 4 oy oranıyla kapatılma yönünde karar alınsaydı AK Parti kapatılmış olacak ve Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde kurulmuş olan Türk Cumhuriyeti'nin meşru hükümeti, gayrimeşru yolla yargı darbesi yoluyla devrilmiş olacaktı. Şimdi de kötüler tarafından istenen, AK Parti'yi kapatma davasında benzer bir operasyonla AK Parti'ye karşı yargı darbesi yapılmasıdır.

AK Parti Forum'da paylaşmış olduğum iki makaleyi burada alıntılayayım da böylelikle konuyu daha da açıklığa kavuşturalım:


"Şeref Oğuz



Yargı darbesi


12 Eylül askeri darbe idi. 28 Şubat medya darbesi oldu. Bu defaki farklı... Şimdi yargı darbesi söz konusu... Tıpkı öncekiler gibi, ülkenin kayıplarını hesaba katmadan, yönetimi devirmek için ekonomiyi ateşe atmaktan çekinmeyen bir darbe...

Bana göre bu defaki darbe 28 Şubat'ı da mumla aratacak. Zira askerin medya üzerinden postmodern tarzı gitmiş, onun yerine Okyanus'un ötesindeki cemaat-neocon ittifakı gelmiş... Bir bakıma 16 yıl öncekinin yeni sürümü; daha iyi çalışılmış.

Öncelikle yargı üzerinden siyasetin ve ekonominin işleyen kurumları felç edilmek istenmiş... Yetmezmiş gibi ülkenin uzun dönemli çıkarları, vicdansızca yabancıların ayaklarına serilmiş...

Çarşamba günü Erbil'deydim. Kuzey Irak Sanayi Bakanı Sinan Çelebi ve Hükümet Sözcüsü Sefin Dizai ile bölge petrolü üzerinden Türkiye ile yürüyen dev projelerinden söz ediyor, Bağdat'ın dayatmalarına rağmen uzun soluklu işbirliklerini konuşuyorduk.

Dün öğreniyoruz ki yargı darbesi aktörlerinin Halkbank infazı işe yaramış(!) ve Bağdat yönetimi, Erbil'in ısrarına rağmen petrol finans koordinasyonunu Federal Rezerv Bank'a verip bizi safdışı bırakmış. Yıllık 11.5 milyar $'lık kayıp bir yana küresel marka iddiasındaki Halkbank'ı feda...

11 günde 105 milyar liralık darbe % 4'ten 2 yıllık büyüme kadar kaynağı silip süpürdü. Gezi Parkı'nda yarım kalan hamleleri şimdi yargı üzerinden yeniden deniyorlar. 2023 hedeflerinin köküne dinamit koyuyor, cemaatin ikbali için ülkeyi ateşe atıyorlar.

Mesele sadece yolsuzluk değil arkadaş, sen hâlâ anlamadın mı?
Hadi artık uyan Türkiye...

Kaynak
Sabah 28.12.2013"

"Ardan Zentürk



Yargı darbesi

Başlıktaki kavram, tipik bir ku-de-ta (coup d’etat) olarak adlandırılır. Hedefi, devlet içinde yerleşik bir azınlık/bürokratik grup tarafından (Soğuk Savaş yıllarında ordu) seçilmiş hükümetin en hızlı şekilde yıkılmasıdır. 2012 yılından bu yana, “dünya güçleri”nin askerler yerine “anayasa mahkemeleri”ni kullandığını izliyoruz.

Misal, 15 Haziran 2012’de Mısır’da yaşandı. Ülke, büyük bir kampanya içinde ilk serbest seçimlerle işbaşına gelecek cumhurbaşkanını seçmeye hazırlanıyordu. Anayasa Mahkemesi, toplandı, tek taraflı bir kararla, Müslüman Kardeşler’in çoğunluğu elde ettiği Meclis’i fesh etti, hatta, Hüsnü Mübarek’in son başbakanı Ahmet Şefik’in Muhammed Mursi’ye karşı aday olabileceğini kararlaştırdı, bütün idare yetkisini ise, orduya aktardı. Ülke karıştı, Mursi cumhurbaşkanlığı yarışından çekilmedi, seçildi, Mısır’ın elitlerinin Anayasa Mahkemesi üzerinden gerçekleştirdiği ku-de-ta işe yaramadı, tam bir yıl sonra bu kez ordu yönetime el koydu, Mursi ve Müslüman Kardeşler’in yöneticilerini de cezaevine koydu. Darbe yönetiminin Cumhurbaşkanı ise Anayasa Mahkemesi Başkanı Adli Mansur oldu!..

Tayland... İlginçtir...

Lafı uzatacak değilim, meraklısı girer google okur, Türkiye’nin iktidar partisinin, hakkındaki kapatma davasıyla uğraştığı bir dönemde (2008) bugün sokak gösterileri ile çalkalanan Tayland’da iki Anayasa Mahkemesi kaynaklı “yargı darbesi” yaşandı. Tayland Anayasa Mahkemesi’nin, 2006 darbesinden sonra yazılan anayasa çerçevesinde 2008 yılında üç ay arayla iki hükümeti görevden alması ilginçtir. Bugün bu ülkede 2006 darbesinde yıkılan Thaksin’in kız kardeşi başbakan ama, bir yanda ordu, diğer yanda Anayasa Mahkemesi, daha ne kadar o koltukta oturabilir, ayrı bir soru işareti.

Gilani örneği...

Tahminim, Tayland gibi, askeri darbelere sahne olmuş, oligarşik vesayet sistemine sahip bir ülkenin yargı üzerinden vesayeti sürdürme uygulamalarının Mısır’dan önce Pakistan’a örnek olduğudur.
2008 yılında başbakan olan Yusuf Rıza Gilani’nin, 26 Nisan 2012 günü Pakistan Anayasa Mahkemesi tarafından görevinden alınması, Mısır Anayasa Mahkemesi’nin sözünü ettiğim kararından yaklaşık 2 ay öncesine denk geliyor. Pakistan Anayasa Mahkemesi, ülkenin seçimle işbaşına gelmiş başbakanını, merhume Benazir Butto’nun o sırada cumhurbaşkanı olan eşi Asıf Ali Zerdari hakkındaki yolsuzluk iddialarını soruşturmamakta gösterdiği direnç nedeniyle görevinden almıştı.

Dr.Kadri’nin sivil darbe girişimi...

Söz, Pakistan’dan açılmışken, Muhammed Tahir-ül Kadri’den söz etmek gerekiyor. Pencab Üniversitesi hukuk profesörlerinden, aynı zamanda ülkenin önde gelen Sufi din adamlarından. 1981 yılında kurduğu Minhaj-ül Kuran sivil toplum kuruluşu ile biliniyor. Bu STK, “ılımlı dini değerlere” sahip, “dinler arası diyaloğu” benimseyen, özellikle eğitim alanında önemli işler yapan bir hareket olarak değerlendiriliyor. Dr.Kadri, Müslüman-Hıristan Diyalog Forumu Başkanı ve bu forumda Müslüman ve Hıristiyan din adamları bir arada çalışmalar yürütüyor.

Bu kadar olumlu bir hareketin lideri olarak, Pakistan’da İslam’a hakaret edenlerin dini ne olursa olsun idam edilmesini öngören kanunun arkasındaki isim olduğunu kabul etmesi ülkesinde ve dünyada “şok” yaratmıştı!..

Dr.Kadri, 7 yıl, aynı zamanda vatandaşı da olduğu Kanada’nın Toronto kentinde yaşadıktan sonra, Ocak 2013’te işbaşındaki Raja Pervaiz Eşref hükümetini devirmek için ülkesine döndü. Dr.Kadri’ye göre, yolsuzluğa bulaştığını ileri sürdüğü Eşref hükümetinin büyük bir yürüyüşle sonlandırılması gerekiyordu. Öyle de yaptı. 14 Ocak 2013 günü Lahor’dan yola çıktığında yanında 10 bin kişi vardı, hesabı İslamabad’a bir milyon kişiyle dayanmaktı ama parlamentonun önüne geldiklerinde yalnız 25 bin kişiydiler. Ama bu arada Pakistan Anayasa Mahkemesi, yine üzerine düşeni yapmış ve Başbakan Eşref hakkında yolsuzluk soruşturması açmıştı!.. Eşref hakkındaki iddialardan aklandı...

Siyaset hedef olduğunda...

Türkiye 28 Şubat sürecinde Meclisi’ndeki en büyük gruba sahip bir partiyi, Refah Partisi’ni, Anayasa Mahkemesi’ndeki dava sonucu (1998) kapatmış bir ülke... “Yargı darbesi” örnekleri için bu kadar uzağa gitmeye gerek var mı, bilemem...

Başbakan’ın son günlerdeki açıklamaları alarm verici...

Yargı, kendini “milli irade”nin üzerinde görmeye başladı mı, siyasetin dikkatli olması gerekir... Sözüm yalnız AK Parti’ye değil... Bütün siyasi partilere..

“Milli iradeye” dönük her taarruz, “oligarşik” kimlik taşır... Bu tür bir gelişmenin devamında yalnız hedefteki parti değil, tüm siyaset ezilir...

Endişeliyim...

Kaynak
Star 30.12.2013"

Konu Cihannur tarafından (12-31-2013 Saat 01:14 ) değiştirilmiştir..
Cihannur isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Alt 12-31-2013, 05:21   #3
Kullanıcı Adı
Cihannur
Standart
Hüseyin Gülerce, Başbakanımız Recep Tayyip Erdoğan'a siyasi bir operasyon yapılmakta olduğunu da söylüyor; bunu da hatırda tutmak gerekir.

Hüseyin Gülerce, AK Parti Forum'da da paylaşmış olduğum, "Bu yangın söndürülebilir mi?" başlıklı makalesinde AK Parti ile Gülen Cemaati arasındaki tartışmanın sulh yoluyla halledilebilmesi için bazı önerilerde bulunuyor. O makaleyi paylaştığım konuda Hüseyin Gülerce'nin önerilerine ilişkin görüşlerimi belirttim. Merak eden arkadaşlar olursa aşağıda linkini paylaşmış olduğum o konuyu okuyabilirler.


Hüseyin Gülerce - Bu Yangın Söndürülebilir mi?

Hüseyin Gülerce, AK Parti ile Gülen Cemaati arasında yaşanan birtakım sıkıntılara rağmen 30 Mart 2014 Yerel Seçiminde oyunu AK Partili adaya vermeyi düşündüğünü açıklama yürekliliğini de göstermiştir. İleriki zamanlarda geçmişe dönüp bakıldığında, AK Parti ile Gülen Cemaati arasındaki bu mesele konuşulduğunda, Hüseyin Gülerce'nin iki tarafın (AK Parti ile Gülen Cemaati) arasını düzeltme yolundaki; gayretleri, önerileri ve yaptıkları takdirle ve sitayişle hatırlanacaktır inşaallah.


AK Parti ile Gülen Cemaati'nin arasındaki anlaşmazlığın çözümü yolunda önerileri olan arkadaşlar varsa lütfen önerilerini söylesinler. AK Parti Forum'da bu konu üzerine bazı önerilerimi dile getirdim. Burada kısaca tekrarlayayım:

1- Gülen Cemaati, siyasetten çekilmeyi kabul etmeli, devlet içindeki gruplaşmalara, çeteleşmelere karşı olduğunu açıklamalı ve kendi cemaatinden böyle işlere kalkışan, yani devlet içinde gruplaşanlar, çeteleşenler olusa onların bu tür hatalı davranışlarını hoş görmeyeceğini açıklamalı ve onlara karşı mesafeli durmalıdır.

2- AK Parti, devlet içindeki gruplaşmalara, çeteleşmelere karşı mücadele verirken Gülen Cemaati ile çeteler arasında net bir biçimde ayrıma gitmeli, Gülen Cemaati'nin çetelerle ilgisi bulunmadığını açıklamalı, devlet içinde gruplaşan ya da çeteleşen şahısların o hatalı davranışlarının Gülen Cemaati'ni bağlamayacağı vurgulamalı ve dershaneler meselesini Gülen Cemaati'ni de razı edecek bir politikayla çözüme ulaştırmalıdır.

İşte yukarıda kısaca açıkladığım bu temel maddelerde anlaşılırsa, AK Parti ile Gülen Cemaati arasındaki küçük anlaşmazlık çözüme ulaştırılır inşaallah.

Şunu da hatırlatmak isterim. Hayırda yarışınız ve dargın durmayınız prensiplerimiz gereğince, bu iki değerli organizasyon da (AK Parti ile Nur Cemaati) barışmak için diğerinden önce adım atmaya çalışmalıdır. Allah Resulü, hadis-i şeriflerinde şöyle buyurmuştur:

"
Birbirinizle münasebeti kesmeyin! Birbirinize arka çevirmeyin! Birbirinize kin ve düşmanlık beslemeyin! Birbirinizi kıskanmayın! Ey Allah'ın kulları kardeş olun! Bir Müslümanın diğer kardeşine darılarak üç günden çok uzaklaşması helâl değildir."

Hadis-i Şerif [Buhari]


"
Bir Müslümanın, din kardeşini üç gün üç geceden fazla terkedip küs durması helâl değildir. İki Müslüman karşılaşırlar biri bir tarafa öteki öbür tarafa döner. Halbuki o ikisinin en iyisi önce selam verendir."

Hadis-i Şerif [Buhari, Müslim]


AK Parti ile Gülen Cemaati'nin arasındaki küçük anlaşmazlığın giderilmesi için görüşlerimi daha detaylı olarak, Bülent Arınç'ın, Muhterem Fethullah Gülen'e ve Gülen Cemaati'ne yönelik yaptığı bir açıklamayı paylaştığım konuda belirttim. İsteyen arkadaşlar aşağıdaki linke tıklayarak o konudaki yorumları okuyabilirler.

Bülent Arınç'tan Gülen Cemaati'ne Mesaj: Allah Sizi Bizden, Bizi Sizden Ayırmasın

Konu Cihannur tarafından (12-31-2013 Saat 05:26 ) değiştirilmiştir..
Cihannur isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Cevapla

Etiketler... Lütfen konu içeriği ile ilgili kelimeler ekliyelim
bu gemi batarsa, hepimiz boğuluruz, hüseyin gülerce


Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir)
 

Yetkileriniz
Konu Acma Yetkiniz Yok
Cevap Yazma Yetkiniz Yok
Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı




2007-2026 © Siyaset Forum lisanslı bir markadır tüm içerik hakları saklıdır ve izinsiz kopyalanamaz, dağıtılamaz.

Sitemiz bir forum sitesi olduğu için kullanıcılar her türlü görüşlerini önceden onay olmadan anında siteye yazabilmektedir.
5651 sayılı yasaya göre bu yazılardan dolayı doğabilecek her türlü sorumluluk yazan kullanıcılara aittir.
5651 sayılı yasaya göre sitemiz mesajları kontrolle yükümlü olmayıp, şikayetlerinizi ve görüşlerinizi " iletişim " adresinden bize gönderirseniz, gerekli işlemler yapılacaktır.


Bulut Sunucu Hosting ve Alan adı