İzmir'deki Rüşvet Görüntüsü İddiası

**Akbursa** · 01-09-2014, 01:30

Alıntı:

Ertuğrul ÖZGÜL Nickli Üyeden Alıntı

Binali yıldırım bu konuda veda konuşmasında açık ve net konuştu... Eğer bacanağı böyle bişey yapmışsa bile burdan Türkiye tarihinin en başarılı bakanlarından bir olan ve çalışmaları, projeleri ortada olan bir insana böyle çamur atmak açık ve ner söylüyorum ALÇAKLIKtır.

YouTube Video

Burda Binali Yıldırıma laf atan kim hayal kurmayın.

Eğer bunu başka yerde yapsa evet doğru derdim ama bunu kendi bakanlığı adı altındaki bir kurumda yapılıyor. Liman ihalesinde.

Soruşturma engellendiği içinde şu an firari....

Bu mu adalet anlayışınız.

**Ertuğrul ÖZGÜL** · 01-09-2014, 01:36

Alıntı:

Akbursa Nickli Üyeden Alıntı

Burda Binali Yıldırıma laf atan kim hayal kurmayın.

Eğer bunu başka yerde yapsa evet doğru derdim ama bunu kendi bakanlığı adı altındaki bir kurumda yapılıyor. Liman ihalesinde.

Soruşturma engellendiği içinde şu an firari....

Bu mu adalet anlayışınız.

Neden adamın adı yerine Binali YILDIRIM'ın bacanağı deniyor bana bi açıklasanız
Yaaa kuyruğunuza basıncamı hak adalet aklınıza geldi... eğer bişeyler biliniyorsa neden gizlendi bu güne kadar

**Cihannur** · 01-09-2014, 01:39

Ekrem Dumanlı

Seçim stratejisi belli olmuştur gelin deşifre edelim

Bir ülkede bu kadar sık ve kavgalı seçim yapılınca perşembeyi çarşambadan anlamak için özel bir gayrete gerek kalmıyor. Lütfen şu birkaç yılda yaşananları hatırlayın.

367 tartışmaları, Cumhurbaşkanlığı seçimi sırasında yaşananlar, 22 Temmuz seçimleri... Ortaya konulan taktikler, rol dağılımı, mizansenler, gerçekler... Ve hepsinden önemlisi halkın bunca yaşanan kargaşaya vereceği tepki. Yakın tarihli psikolojik harp taktikleri ve siyaset mühendisliği göz önüne alındığında, bugün yaşananların aslında ne manaya geldiğini anlamak hiç de zor değil. Hatta seçim gününe kadar (29 Mart) yaşanacak bazı olayları şimdiden kestirmek mümkün. Gelin seçim sonuçlarından rahatsız olan bazı kesimlerin stratejilerini ve hamlelerini (şimdilik bir noktaya kadar olan kısmını) basamak basamak irdeleyelim.

1) SEÇİMİN MEŞRUİYETİNİ TARTIŞMAYA AÇMAK

Seçimin meşruiyetine gölge düşürecek uç örnekler aranır ve kıyısından köşesinden bulunan bazı konular şaşaalı sunumlarla halka arz edilir. Maksat bir hatanın (şayet öyle bir hata varsa) düzeltilmesi değil, istenmeyen sonuç çıkarsa tartışma başlatmaktır. 'Zaten bu seçimlerde hile yapıldı' demek isteyenler, güven bunalımına yol açmak için inanılmaz bir gayret sarf eder. Seçmen kütükleri üzerine bugün koparılan fırtınanın asıl sebebi de budur. TC kimlik numarasının esas alınması, bir kişinin iki kez oy kullanmasına imkân vermiyor. Öteden beri istenen de bu değil miydi? Ancak birileri, bunu da umursamıyor. Hatta her seçim sonrası 'Oy kullanımı sırasında parmaklara sürülen boya uygulaması çağ dışıdır, bundan ne zaman kurtulacağız?' diye feryat edenler, 'Bu seçimde niçin parmaklar boyanmıyor?' diye kıyameti koparıyorlar. 'Seçmen sayısı 6 milyon arttı' deniyor. Yüksek Seçim Kurulu ısrarla 'Bunun sebebi mükerrer yazım değil. Zaten iki milyon seçmen 18 yaşına seçme hakkı verildiği için geldi' dedikçe, 'Eskiden ismi olmayanlar bu seçimde TC kimlik numaralarına binaen kayda girdi' dedikçe birilerinin nevri dönüyor.

2) YOKSULLUK HABERLERİYLE FELAKET TELLALLIĞI YAPMAK

Seçim takvimi işlerken dikkat edin bazı medya kuruluşları yoksulluk üzerine inanılmaz haberlere imza atacak. Maksat ekonomik krizin halka yansıma biçimi olsa bu haberlerin gazetecilik ilkelerine binaen yapıldığını söylemek mümkün; ancak maksat farklı. Şu an bütün dünya küresel krizle boğuşuyor. Bunun ülkemize yansımaması düşünülemez. Ancak başta Amerika ve Avrupa olmak üzere bütün dünyayı sarsan mali krizi bu kadar iç siyaset malzemesi yapmak, haberciliğe de siyasetçiliğe de yakışmaz. Herkesin elbirliği yapıp 'yüzyılın en büyük krizi'ne çare araması gerekiyor; o krizden günlük hesap yapması ve siyasi menfaat talebinde bulunması değil...

3) YOLSUZLUK HABERLERİYLE KAMUOYU OLUŞTURMAK

Yolsuzluk iddiaları dünyanın her yerinde gazetecilerin ilgisini çeker. Çünkü vatandaşın ilgisine mazhardır. Ayrıca gazetecilik, kamu yararı gözetilerek yapılan bir çeşit demokratik denetimdir. Ne var ki seçime çok az bir süre önce yolsuzluk kampanyaları açmak çok sayıda soru işaretlerinin oluşmasına da sebeptir. İki kritik konu var zamanlamada: Bir, bahsi geçen (daha doğrusu geçecek olan) dosyalar niçin bu zamana kadar bekletildi? İki, bu kadar kısa bir süre kalmışken yapılan yolsuzluk suçlamasına cevap vermek için yeterince savunma süresi kaldı mı? Açık söyleyeyim, bu saatten sonra yapılacak olan yolsuzluk suçlamaları doğruyu arama ve yoksulluktan arınma talebinden daha çok siyasette belli bir imaj ve hava oluşturmak içindir ve güvenilir olma özelliğini kaybetmiştir. Bu konuda samimi olan, seçim sonuçlarının sabahında elindeki dosyaları kamuoyuna arz eder...

.................................................. ........................

Kaynak

Zaman 29.12.2008

**Akbursa** · 01-09-2014, 01:53

Alıntı:

Ertuğrul ÖZGÜL Nickli Üyeden Alıntı

Neden adamın adı yerine Binali YILDIRIM'ın bacanağı deniyor bana bi açıklasanız
Yaaa kuyruğunuza basıncamı hak adalet aklınıza geldi... eğer bişeyler biliniyorsa neden gizlendi bu güne kadar

Bu siyasette hep böyledir.

Binali Yıldırım ın bakanlığındaki bir ihalede bakanın bacanağı bi haltlar yerse tabi bu şekilde anılır.

Bakan akrabalarından sorumlu değildir ancak bakanlığındaki işlerden sorumludur.

Siz herşeyi cemaatin polisi, savcısı diye nitelendirirken işler iyi tabi.

**Cihannur** · 01-09-2014, 02:40

AK Parti'ye atılacak olan yolsuzluk iftiralarının tutmayacağını, senin de paylaşmış olduğun bir haberi de bunun delilerinden biri olarak diğer delillerle birlikte kanıtlayayayım.

Alıntı:

Akbursa Nickli Üyeden Alıntı

Ekonomik krizlerle dibe çakılan komşumuz Yunanistan'ı askeri ihalelerde yolsuzluk ve rüşvet batırmış.

05.01.2014 08:42

Yunanistan'da, Türkiye tehdidi bahane edilerek yapılan silah alımlarında, askeri yetkililer ve politikacılara milyonlarca Euro'luk rüşvet verildiği belirlendi.

Yunanistan, rüşvet ve yolsuzluk skandalıyla çalkalanıyor.

Türkiye'den gelen tehdit bahane edilerek 1989-2009 yılları arasında yapılan silah alımlarında, askeri yetkililere ve politikacılara milyonlarca Euro'luk rüşvet verildiği ortaya çıktı.

Atina Başsavcılığı'nın yürüttüğü soruşturmada, ABD, Rusya, Fransa ve Almanya'yla yapılan silah ticaretinde 26 milyon Euro'luk rüşvet alındığı belirlendi.

Yeni dosyaların incelenmesiyle bu miktarın 10 katına kadar çıkabileceği ifade ediliyor.

Rüşvet zincirinin, üst ve alt rütbeli askerlerin yanı sıra politikacıları da kapsadığı belirtiliyor.

Yunanistan Kardak krizinin arından silahlanmaya büyük ağırlık vermiş, ABD, Fransa ve Rusya'dan savaş uçakları, füze, tank ve denizaltı satın almıştı.

Yunanistan, AB'den on milyarlarca euro yardım almasına rağmen ekonomik olarak batmıştır.

Türkiye ile Yunanistan'ın Ağustos 2013 İşsizlik Oranları:

Yukarıdaki grafikte görüldüğü üzere, Ağustos 2013 tarihinde Türkiye'nin işsizlik oranı % 9,1 oranında gerçekleşmişken, Yunanistan'ın işsizlik oranı % 27,3 oranında olarak Türkiye'nin tam 3 katı oranda gerçekleşmiştir.

AK Parti; 2003 Irak Savaşı'na, PKK'nın terör eylemlerine, AK Parti Hükümeti'ne karşı yapılan Cumhuriyet Mitinglerine, 27 Nisan 2007 E-Muhtırası'na, AK Parti Kapatma Davası'na, Gezi Kalkışması'na, 17 Aralık 2013 AK Parti'yi Bitirme Operasyonu'na ve bunlar gibi pek çok olumsuzluklara rağmen Türkiye'nin ekonomisini başarıyla idare etmiş ve Anasol M Hükümeti'nden devraldığı 23.5 Milyar dolarlık IMF borcunu ödeye ödeye, son taksidini de 14 Mayıs 2013 tarihinde ödeyerek Türkiye'nin IMF'ye borcunu bitirmiştir.

AK Parti, Türkiye içinde ülkemizdeki dar gelirli vatandaşlarımıza yapmış olduğu ekonomik yardımların yanı sıra, dünyadaki pek çok mağdur ve mazlumların da yardımına koşmaktadır. Suriye İç Savaşı sebebiyle ülkemize sığınan yüz binlerce Suriyeli kardeşimizi de misafir etmekte
ve hayatlarını idame ettirmelerinde onlara yardımcı olmaktayız.

AK Parti'nin 11 yıllık iktidaında yapmış olduğu olağanüstü ve muhteşem hizmetlerini bir bütün olarak değerlendirdiğimizde, AK Parti'ye yolsuzluk iftirası atılmasının gülünçlük ve absürtlük olacağı çok açık ve nettir.

01-09-2014, 01:39	#3
Kullanıcı Adı Cihannur	Ekrem Dumanlı Seçim stratejisi belli olmuştur gelin deşifre edelim Bir ülkede bu kadar sık ve kavgalı seçim yapılınca perşembeyi çarşambadan anlamak için özel bir gayrete gerek kalmıyor. Lütfen şu birkaç yılda yaşananları hatırlayın. 367 tartışmaları, Cumhurbaşkanlığı seçimi sırasında yaşananlar, 22 Temmuz seçimleri... Ortaya konulan taktikler, rol dağılımı, mizansenler, gerçekler... Ve hepsinden önemlisi halkın bunca yaşanan kargaşaya vereceği tepki. Yakın tarihli psikolojik harp taktikleri ve siyaset mühendisliği göz önüne alındığında, bugün yaşananların aslında ne manaya geldiğini anlamak hiç de zor değil. Hatta seçim gününe kadar (29 Mart) yaşanacak bazı olayları şimdiden kestirmek mümkün. Gelin seçim sonuçlarından rahatsız olan bazı kesimlerin stratejilerini ve hamlelerini (şimdilik bir noktaya kadar olan kısmını) basamak basamak irdeleyelim. 1) SEÇİMİN MEŞRUİYETİNİ TARTIŞMAYA AÇMAK Seçimin meşruiyetine gölge düşürecek uç örnekler aranır ve kıyısından köşesinden bulunan bazı konular şaşaalı sunumlarla halka arz edilir. Maksat bir hatanın (şayet öyle bir hata varsa) düzeltilmesi değil, istenmeyen sonuç çıkarsa tartışma başlatmaktır. 'Zaten bu seçimlerde hile yapıldı' demek isteyenler, güven bunalımına yol açmak için inanılmaz bir gayret sarf eder. Seçmen kütükleri üzerine bugün koparılan fırtınanın asıl sebebi de budur. TC kimlik numarasının esas alınması, bir kişinin iki kez oy kullanmasına imkân vermiyor. Öteden beri istenen de bu değil miydi? Ancak birileri, bunu da umursamıyor. Hatta her seçim sonrası 'Oy kullanımı sırasında parmaklara sürülen boya uygulaması çağ dışıdır, bundan ne zaman kurtulacağız?' diye feryat edenler, 'Bu seçimde niçin parmaklar boyanmıyor?' diye kıyameti koparıyorlar. 'Seçmen sayısı 6 milyon arttı' deniyor. Yüksek Seçim Kurulu ısrarla 'Bunun sebebi mükerrer yazım değil. Zaten iki milyon seçmen 18 yaşına seçme hakkı verildiği için geldi' dedikçe, 'Eskiden ismi olmayanlar bu seçimde TC kimlik numaralarına binaen kayda girdi' dedikçe birilerinin nevri dönüyor. 2) YOKSULLUK HABERLERİYLE FELAKET TELLALLIĞI YAPMAK Seçim takvimi işlerken dikkat edin bazı medya kuruluşları yoksulluk üzerine inanılmaz haberlere imza atacak. Maksat ekonomik krizin halka yansıma biçimi olsa bu haberlerin gazetecilik ilkelerine binaen yapıldığını söylemek mümkün; ancak maksat farklı. Şu an bütün dünya küresel krizle boğuşuyor. Bunun ülkemize yansımaması düşünülemez. Ancak başta Amerika ve Avrupa olmak üzere bütün dünyayı sarsan mali krizi bu kadar iç siyaset malzemesi yapmak, haberciliğe de siyasetçiliğe de yakışmaz. Herkesin elbirliği yapıp 'yüzyılın en büyük krizi'ne çare araması gerekiyor; o krizden günlük hesap yapması ve siyasi menfaat talebinde bulunması değil... 3) YOLSUZLUK HABERLERİYLE KAMUOYU OLUŞTURMAK Yolsuzluk iddiaları dünyanın her yerinde gazetecilerin ilgisini çeker. Çünkü vatandaşın ilgisine mazhardır. Ayrıca gazetecilik, kamu yararı gözetilerek yapılan bir çeşit demokratik denetimdir. Ne var ki seçime çok az bir süre önce yolsuzluk kampanyaları açmak çok sayıda soru işaretlerinin oluşmasına da sebeptir. İki kritik konu var zamanlamada: Bir, bahsi geçen (daha doğrusu geçecek olan) dosyalar niçin bu zamana kadar bekletildi? İki, bu kadar kısa bir süre kalmışken yapılan yolsuzluk suçlamasına cevap vermek için yeterince savunma süresi kaldı mı? Açık söyleyeyim, bu saatten sonra yapılacak olan yolsuzluk suçlamaları doğruyu arama ve yoksulluktan arınma talebinden daha çok siyasette belli bir imaj ve hava oluşturmak içindir ve güvenilir olma özelliğini kaybetmiştir. Bu konuda samimi olan, seçim sonuçlarının sabahında elindeki dosyaları kamuoyuna arz eder... .................................................. ........................ Kaynak Zaman 29.12.2008

Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir)