|
![]() |
#1 |
![]() Kaynak habertürk.com murat bardakçı
Ayasofya Kararnamesi’nin kriminal laboratuvarında incelenmesi şarttır! *CUMHURBAŞKANI* Erdoğan* Ayasofya Camii’nde* yaptığı konuşmada heyecanlandı Heyecan hissetmeden konuşması mümkün değildi, Cumhuriyet tarihinde ilk defa Ayasofya’da bir Cumhurbaşkanı’nın huzurunda Kur’an okunuyor ve Cumhurbaşkanı mâbedin içerisindeki topluluğa hitap ediyordu... Ayasofya’nın müze kalmasına karşıyım beş asır boyunca cami olarak kullanılan*“fetih sembolü”*mâbed eskisi gibi cami haline getirilmelidir bu karar siyasî olarak zordur Yunanistan “savaş sebebi”sayabilit ama gönül fethin sembolü olan mâbedin kapalı kalmasına razı gelmiyor...Ayasofya* zihnimi kurcalıyor Reisicumhur*Atatürk Ayasofya’nın*“müze”*hâline getirilmesi hakkında 24 Kasım 1924’te çıkartılan Bakanlar Kurulundaki imzası, *atatürkün imzası şüphelidir Hükümet üyelerinin imzaları gerçektir, yani bakanlar tarafından bizzat atılmışdır *“K. Atatürk”*imzası ise sanki başkası tarafından atılmış gibidir ORTADA BİR TUHAFLIK VAR Asırlardır cami olarak kullanılan mâbedin 1934’te müze yapılması gelişmeleri bilinmektedir ve*“Atatürk’ün mâlûmatı vardır Ama imza farklıdır Ayasofya Kararnamesi kriminalde titizlikle incelenip Atatürk* imzasının sahte olup olmadığı ortaya çıkartılmalıdır
![]() |
|
![]() |
![]() |
|
Sayfayı E-Mail olarak gönder |
![]() |
#2 |
![]() Kaynak habertürk.com murat bardakçı *
Teşvikiye modeli cenaze “Nişantaşı”*ile*“Teşvikiye”*ucucadır ama Âdetleri farklıdır, hayatları değişiktir, Nişantaşı’nın* uçukluğuna ve* şımarıklılığına Teşvikiye’de rastlanmaz, Nişantaşı belediye olarak Şişli’ye, Teşvikiye Beşiktaş’a bağlıdır.Teşvikiye’de iki mahallenin özelliklerini taşıyan tek bir mekân vardır: Teşvikiye Camii...Nişantaşı mekânları ile hayat tarzı ile Teşvikiye’nin âdetlerini ve asıl Teşvikiye Camii’ni etkilemiştir Cami göçüp giden sosyete mensuplarını ve şöhretleri son yolculuklarına uğurlama mekânı oldu, ve ortaya eskiden görmediğimiz kendine mahsus bir*“cemaat”*ile*“cenaze ritüeli”*çıktı... Cenazeye gelen hanımları tanımak imkânsızdır sanki dostlarını* değil, defileye yahut partiye gelmiş gibidirler; saç stillerinde fark yoktur,* hepsi*“sosyete sarısı”denen Koleston ile boyanmıştır, Hanımefendiler* başsağlığı temennisini hatırına getirmeden porselen dişleri ile tıslamayı andıran tuhaf bir sesle*“Canım, n’aber, nassssın?”diye sorar, kiminle teşerrüf ettiğinizi çıkartamadığınız için sözü evirip çevirip birşeyler söylersiniz. Muhatabınız tanıyamadığınızı farkedince Aşkolsun, unutulduk mu?”yu yapıştırır ve*“Tanıdım ama işte şu gözlük yani...”*diye gevelersiniz Teşvikiye’den kalkan cenazelerin erkek cemaati ise Yazları çorapsız giyilen loafer, ilân panosunu andıran son moda bir tişört, kışları en pahalı mağazalardan alınmış kaşmir bir palto yahut avcı montu ile gelirler cenazeye** koyu renk gözlük vardır gözlerinde çok şükür erkekler surat boyu gözlük takmadıkları için kimliğini seçebilirsiniz Teşvikiye Camii’nde bu manzaraya,* rahmetli*Hasan Pulur’un Müslüman kokteyli diyordu* cenaze meselesini dert edinenler sadece*Teşvikiyeliler değil! Cenaze sonrasında uğranılması âdet olan restoranlar ile cemaatin olmazsa olmazını, yani caddeyi altüst eden Mercedes S’lerini yahut BMW 7’lerini alan valeler ile değnekçiler de mâtemde...dedim ya, tamirat bitmeden*“Gel!”emrine muhatap kaldığımız takdirde bilmem ki nereye götürecekler? İşte, bunun merakındayım! |
|
![]() |
![]() |
![]() |
#3 |
![]() Kaynak habertürk.com murat bardakçı *
Atatürk’ün kızkardeşi Makbule Hanım Geçinemiyorum’ deyip CHP’den yardım istemiş ama parti talebini reddetmişti Atatürk’ün gündemde* olmayan* isminden az bahsedilen kızkardeşi Makbule Atadan... 1956’da vefat etti Makbule Hanım, 1947’de Cumhuriyet Halk Partisi’ne ağabeyinin vasiyeti gereği geçinemediğini* maaşının arttırılmasını istemiş ama Parti reddetmiştir* Atatürk’ün kızkardeşinin sıkıntısını Meclis 1958’de vatanî hizmet aylığı bağlayarak çözmeye çalışmıştı.*ATATÜRK’ün ailesi hakkında okullarda öğretilen babasının gümrük muhafaza memuru*Ali Rıza*annesinin*Zübeyde Hanım*ile sınırlıdır, nadir de olsa*“Makbule”*adında kızkardeşinden bahsedilir* ölen diğer kardeşlerinin isimleri* geçmez.Makbule*Hanım, ağabeyinin Cumhurbaşkanı olmasının ardından annesi*Zübeyde Hanım*Ankara’da yaşadı. Milletvekili ve işadamı*Mecdi*Boysan ile evlendi, sonra ayrıldı, 1930’da ağabeyinin talimatı ile Serbest Cumhuriyet Fırkası’na girdi ve uzun seneler Ankara’da, Çankaya Köşkü’nün yakınında Camlı Köşk’te yaşadı* 1956’da vefat etti.Atatürk,*5 Eylül 1938’deki vasiyetnamesinde*Makbule*Hanım’ın yaşadığı evi ölümüne kadar kullanmasını istemiş ve İş Bankası’ndaki* gelirinden de her ay bin lira aylık bağlamıştı.bazı belgeler,*Makbule Hanım’ın son senelerinde maddî sıkıntıya düştüğünü, aylığının arttırılması için Chp ye müracaat ettiğini, Parti’nin Atatürk’ün vasiyetinin dışına çıkamayız”*Aylığını arttıramayız”*cevabını verdi ve Makbule Hanım Bana ağabeyimin hizmetlerine dayanarak vatanî hizmetden maaş bağlayın”*diye ısrar etti Meclis 1948’de aldığı bir kararla bin liralık yeni bir aylık bağlandı... Atatürk’ün kızkardeşinin Cumhuriyet Halk Partisi’ne 7 Eylül 1947 de yazıdıği mektupta şöyle deniyordu: Cumhuriyet Halk Partisine Ağabeyim merhum Atatürk’ün vasiyetnamesi gereğince Parti’den* ödenen 840 lira ile geçinmekte müşkilât çekiyorum. paranın tahsis edildiği zamanla bugünün parası arasında en ez beş misli fark bulunmaktadır.Atatürk’ün vârisiyim. Ağabeyimin vasiyeti müreffeh bir hayat sürebilmemdi tahsis olunan para bugün masraflarımı karşılamamaktadır.alâka gösterecek kimsem yoktur. boşanmış olduğumdan, tesellimi Cumhuriyet Halk Partisi’ne sığınmakla buluyorum. sayılı* ömrümü rahatça geçirebilmek için ödeneğimin artırılmasını dilemekteyim. |
|
![]() |
![]() |
![]() |
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
|
|