|
|
#6 |
|
Bakın öncelikle şu hususun altını bir kez daha çizeyim: Laik hukuk yani laiklik felsefi olarak fikren kesin olarak çökmüştür. Çünkü laikliğin temeli, insan aklının vahye gerek duymadan kendi başına doğruyu bulabileceği fikriyatına dayanır ve önceki mesajımda verdiğim misaller bile apaçık bir biçimde gösteriyor ki vahye dayanmayan, vahyi kendine rehber edinmeyen akıl doğruyu bulamıyor, sapıtıp kalıyor.
Eşcinsel ilişkiler bilhassa gelişmiş ülkeler başta olmak üzere pek çok ülkede suç kapsamında olmamasının yanı sıra meşru kabul edilerek eşcinsel evlilikler resmen tanınıyor. Dünya olarak ulaşmış olduğumuz yüksek gelişmişlik seviyesindeyken hem de gelişmiş ülkelerde başta olmak üzere bu akıl dışılık yaşanıyor. Bu durum laikliğin bittiğinin ilanıdır! Apaçık ve hiç şüphesizce görüldüğü üzere akıl, vahiy olmadan ve vahye uymadan doğruyu, doğru yolu bulamıyor. Eşcinsel ilişki sapıklığını ve eşcinsel evlilik sapıklığını onaylamak ve resmen tanımak ne demektir yahu?! Bu asla ve kat'a kabul edilemez ve savunulmaz! Bunu onaylayanların da savunanların da aklı yok! Allah, Lut kavmini eşcinsel sapık ilişkiler bu yüzden helâk etti. Allah bize Kur'an'ında Lut kavminin sapıklığının haberini veriyor ve onları nasıl helâk ettiğini anlatarak insanlara uyarıda bulunuyor. Oysa insanoğlu yüksek gelişmişlik seviyesine ulaştığı hâlde vahye uymayan akılla yani laiklikle hareket ettiğinde sapıtıyor. İnsan ve toplum için zararlı olan faiz, kumar, içki, zina ve eşcinsel ilişki türü kötülükleri meşru görüp cezalandırmayan laikliğin yanlış ve bâtıl olduğu hususunda hiç şüphe yoktur. Zaten ölü doğmuş ve dolayısıyla ölü olan laikliğin neyini savunabilirsiniz ki?! Hiçbir şeyini! Buradan diğer bir konuya geçeyim. İslam'ın hükümleri tatbik edilirse gayrimüslimlere de mi İslam hukuku uygulanacak diye soruyorsunuz. Bir önceki mesajımda belirttiğimi biraz daha açayım. Bildiğim kadarıyla söylüyorum ki İslam'ın hükümleri cari olduğunda gayrimüslimlere kendi hukukları uygulanır yani çok hukukluluk geçerlidir ve İslam'ın ahkâmını gayrimüslimlere zorla kabul ettirmek diye bir şey söz konusu değildir. Bizim dinimiz bize onların dini onlara. Bir Müslümanla bir gayrimüslimin anlaşmazlığa düştüğü hususlarda ne tür hukuki işlem ya da işlemlerin yapılacağı da bellidir. Bu konu hakkında bilgi edinmek isterseniz İslam hukuku üzerine okumalar yapabilirsiniz. Dünyada İslam hukukunun uygulandığı ülkeler var; isterseniz oralardaki uygulamaları inceleyerek de konu hakkında daha detaylı bilgi edinebilirsiniz. Ayrıca şunu da belirteyim ki, kölelik, cariyelik türü uygulamalar İslam'ın getirdiği uygulamalar değildir ve İslam'a mâl edilemezler. İslam'ın ahkâmının güncellenmesi meselesine gelince o hususta şunları söyleyebilirim: Ben bu meselede güncellenme değil de ihya kavramını kullanmayı uygun buluyorum. İslam'ın ihya edilmesine taraftarım; fakat bu, Hazret-i Mehdi'nin işidir. Mehdi aleyhisselam zuhur ettiği zaman İslam'ı ihya edecektir inşaallah. Son sözü mübarek Kur'an'a bırakalım. Cenab-ı Hak, Kur'an-ı Kerim'de Maide Sûresi'nin 44. âyet-i kerimesinin sonunda mealen şöyle buyuruyor: "Her kim Allah'ın indirdiği hükümlerle hükmetmezse işte onlar kâfirlerin ta kendileridir!" Konu Cihannur tarafından (06-03-2018 Saat 00:55 ) değiştirilmiştir.. |
|
|
|
|
| Etiketler... Lütfen konu içeriği ile ilgili kelimeler ekliyelim |
| islam, islam hukuku, islamiyet, laik hukuk, laiklik |
| Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
|
|