|
![]() |
#1 | ||
![]() Alıntı:
Alıntı:
Faiz niye yasaklanamasın, bal gibi de yasaklanır! Ekonomik modelini faizsiz bir sistem üzerine kurar ve faiz alıp vermeyi yasaklarsın.
![]() Konu Cihannur tarafından (06-07-2018 Saat 13:50 ) değiştirilmiştir.. |
|||
![]() |
![]() |
|
Sayfayı E-Mail olarak gönder |
![]() |
#2 | |
![]() [/SIZE][/FONT]
Alıntı:
http://www.faculty.ucr.edu/~mzuk/Bai...0behaviour.pdf Neyse konu bu değil. Zaten insana düşünme yetkinliği vermiş allah, diğer canlılar bu durumda diye insan böyle olacak diye bir şey yok. Burda insana kendi hayatına kısıtlar mı getirilecek yoksa herkes kendi özgür düşüncesine göre mi yaşayacak konu bu. Faiz yasaklanmaz. Serbest piyasa, serbest dolaşım, serbest ekonomi, enflasyon bunlar var oldukça faiz de olacaktır. Olmalıdır da. Faiz istemeyen faiz ile iş yapmaz. Bir insanın faiz isteme özgürlüğü kendisini bağlar, gidip kimse bu kişi ile çalışmaz o ayrı. Faiz yasaklanmıştır gibi katı kurallar ekonomide karşılığı yoktur. Faiz sonuçtur. Neden değildir. Sonuç olan parametreleri nedenleri ortadan kaldırmadan elimine bile edemezken yasaklamanın hiçbir tutarlı tarafı yok. Enflasyonu düşür, hatta 0'a yakın düzeylere çek. Faiz zaten doğal olarak ortadan kalkacak. Üstüne faizle çalışan varsa da talep bulamaz. Kendi bileceği kendi tercihi. Not: Yarın faiz yasaklansın Dolar 25 TL ile uyanırız. 100 TL ile yatarız. Konu ak61 tarafından (06-07-2018 Saat 14:24 ) değiştirilmiştir.. |
||
![]() |
![]() |
![]() |
#3 | |
![]() Alıntı:
Evrim teorisinin sözde kanıtlandığını gösteren yüzlerce hatta binlerce 'bilimsel araştırmanın(!)' sonucu istenilirse burada paylaşılabilir. Biz buna kanacak mıyız?! Kanmayacağız elbette! Kâfirler bu dünyada kendilerini Şeytan'ın aldatmalarıyla ve kandırmacalarıyla avuta dursunlar, âhirette çok şiddetli ve çok dehşetli azaba uğratıldıkları zaman akılları başlarına gelecek ama o zaman iş işten geçmiş olacak. Faiz konusunda söylediklerime şunları ilave edeyim: İslam'ın bidayetiyle birlikte İslam ahkâmı İslam devletlerinde uygulandı ve günümüzde de bazı ülkelerde uygulanıyor. İslam'ın ahkâmı uygulanıyorsa faiz alıp vermek haramdır, yasaktır. Faizin yasaklanması serbest piyasaya aykırı değildir. Hem serbest piyasa şartları geçerli olabilir hem de faiz yasaklanabilir. Faizi sonuç olarak görmemek gerekir. Basit bir misal vereyim: Bir kişi birisinden 100 TL borç ister ve borç istediği kişi de borç isteyene "Sana 100 TL borç veririm ama karşılığında 20 TL faiz isterim ve alacağımı 1 ay sonra senden faiziyle birlikte 120 TL olarak alırım" diyebilir. Bu misalde faiz sonuç olmuyor, borç vermenin nedeni oluyor. Paranın enflasyon oranındaki güncel değerini faiz olarak değerlendirmemek gerekir. Misal vereyim: Ben bu sene birisine 100 TL borç versem ve ona desem ki "Bu sene sana borç verdiğim 100 TL'nin alım gücü neye tekabül ediyorsa gelecek sene senden o karşılığı isterim" desem ve gelecek sene enflasyona göre 100 TL'nin o zamanki alım gücünün karşılığı mesela 110 TL'ye tekabül ediyorsa o kişiye verdiğim borcu ondan 110 TL olarak geri alsam faiz almış olmam, vermiş olduğum borç parayı değerinde geri almış olurum. Faiz, enflasyonun üzerindeki rakamdır. İçinde bulunduğumuz mevcut koşulları veri kabul ederek değerlendirmede bulunmak zorunda değilsin. Başka bir dünya mümkün. Konu Cihannur tarafından (06-07-2018 Saat 23:57 ) değiştirilmiştir.. |
||
![]() |
![]() |
![]() |
#4 | |
![]() Alıntı:
Evrim'de ise gidilebilen bir nokta vardır ama öncesine gidilememekte haliyle kurgu oluşmakta gözleme dayalı bir şey değildir. Evrim geçmişin ıspatlanma çabasıdır, bizim konumuz bugün gözlemlenebilecek bir olayın ıspatı ikisinin bir alakası yok. Serbest piyasa altında faiz yasak olmaz. Olamaz. Bunun okulunu okudum hocam 4 yıl işim de yine bu mümkün değil. Serbest piyasadan çıkıp kapanacaksan içerde bir ekonomi kuracaksan amenna ama dünya ticaretinde hakim paralar varken faizi yasaklamak ithidardır. Tekrar söylüyorum faiz yasaklansın Dolar 30-40 TL olur anında. Sonra 1 lt benzin almak için 1 hafta felan çalışmak zorunda kalan bir ülke oluruz. Ekonomide değişkenleri böyle kalkıdırmak felan bu kadar basit değil. Esnek döviz kuru, Serbest Dolaşım Serbest Piyasa olan bir sistemde bir ülkenin faizi kaldırabilmesi için Milyar dolarlarca uluslarası geçerliliği olan para rezervi olması felan lazım. İmkansız olay bu matematikteki. Mümkün değil. İktisadi değişkenler içinde FAİZ sonuçtur. i = r + e nominal faiz = reel faiz + enflasyon (Beklenen Enflasyon) faiz, enflasyona göre değişen bir SONUÇTUR. Kendiniz faizin neden olmadığını ıspatlamışsınız. 110 TL'lik örnek ile. İşte bu enflasyon nedendir faize. 100 TL verip 120 TL almak istemesinin nedeni FAİZ değildir, beklenen enflasyondur. Çünkü bu PARANIN ZAMANLA AŞINMASIDIR yani ENFLASYON'dur. Para aşınmasa enflasyon olmasa 100.000 TL borç veren kişi 100.000 TL olarak borcunu geri alır zaten. Ayrıca enflasyon %0 iken. 100 TL borç verip 110 TL geri isteyen adamdan kimse gidip borç almaz olur biter. Serbest piyasa isteyen gider alır isteyen almaz. Zaten para aşınmıyorsa 1 e 1 karşılık ile borç alınabilecek yerler bulunur. Eğer Türkiye dünya çapında ithalat ihracat dış ticaret turizm'den vazgeçecek ve kapalı bir devlet olacaksa Faizi kaldırmak mümkün. Sonuçları; Faiz kaldırıldığında içerde hiç Döviz kalmayacak. İthalat yapamazsın, enerji alamayacaksın, doğalgazın olmayacak. Teknolojik hiç birşey satın alamazsın. (TL'nin uluslararası geçerliliği yok, Takas ekonomisine döner sattığımız domates karşılığı ne kadar ise o kadar doğalgaz alabiliriz.) Dolar çölde su kadar değerli olur. İntihar. Hayali güzel ama mevcut dünyada imkansız. Faiz olsun gibi bir safta değilim, günümüz dünyasında ülkende petrol doğalgaz zengini bir ülke olup sürekli akan bir döviz geliri sağlayacak bir ihracat kalemin yoksa, kendi tekonolojini üretemiyorsan, enerjide bağımlı isen Faiz'e ve de dövize muhtaçsın bağımlısın. Bunu söylüyorum. |
||
![]() |
![]() |
![]() |
#5 | |
![]() Alıntı:
Bir önceki mesajımda verdiğim misalde kastettiğim şey paradan para kazanmak yani faizcilik ve diğer adıyla tefeciliktir. Birisi 100 TL parasını kendinden borç isteyen birisine faiz karşılğında borç olarak verip enflasyondan bağımsız olarak 120 TL olarak geri alıp paradan para kazanabilir ve buna faizcilik, tefecilik denir. Benim kastettiğim bu şekildeki faizli borç vermelerdir ve faiz burada borç vermenin nedenidir. Serbest piyasa altında faiz elbette yasaklanabilir. Faiz, serbest piyasanın şartlarından biri değildir. Aşağıdaki alıntıya dikkatini çekmek isterim. "FAİZ OLMAZSA OLMAZ ŞART DEĞİLDİR SORU: Faiz ekonominin olmazsa olmaz bir şartı mıdır? Faizsiz ekonomi mümkün müdür? Bunun şartları nedir? KARAMAN: Faiz, olsa olsa kapitalist ekonominin vazgeçilemez bir şartı olabilir. Sosyalist ekonomi faizi öngörmediği gibi İslâm ekonomik modelinde de faizin yeri yoktur. Bundan on yıl kadar önce Pakistan'da, merhum Ziyâülhak'ın emri ile bir komisyon kurulmuş, ülkeden ve ülke dışından iktisatçılar ve İslâm alimleri toplanmış, bunlardan "faizsiz bir ülke ekonomisinin mümkün olup olmadığı, mümkün ise ülkenin faizden nasıl temizleneceği" konusunda bir rapor istenmiştir. Yapılan çalışmalar sonunda ortaya çıkan rapor, ülkeyi faizden temizlemenin yollarını da göstermekte idi. Bu rapora dayalı olarak yapılan uygulamada, üç yıllık bir geçiş döneminden sonra Pakistan ekonomisi faizden temizlenmiştir. İran'da ve Suudî Arabistan'da faiz yasaktır. Buralarda bir ekonomik çöküntü söz konusu olmadığı gibi -iç ve dış engellemelere rağmen- önemli gelişmeler görülmektedir." Hayrettin Karaman ile İslam'ın Faiz Yasağı Üzerine... Altınoluk Röportaj 1989 - Aralık, Sayı: 046, Sayfa: 010 http://dergi.altinoluk.com/index.php...eNo=d046s010m1 Yukarıdaki alıntıda görüldüğü üzere faiz yasaklanabilir ve faizin yasaklanması serbest piyasa şartlarına aykırı değildir. İslam'ın bidayetiyle birlikte İslam devletleri var oldu ve faizin yasak olduğu ekonomik düzen sürdürüldü. İslam'ın ekonomik düzeni sosyalist bir düzen değildir, serbest piyasa şartlarına uygun bir düzendir. Yukarıdaki Pakistan misalini de düşündüğümüzde ekonomiden faizin kolaylıkla kaldırılabileceğini görürüz. Serbest piyasa altında faiz mutlaka olmalıdır ve faiz yasaklanamaz şeklinde şartlanmamak gerekir. Bir önceki mesajımın son cümlesini bir kez daha tekrarlayayım: Başka bir dünya mümkün. Konu Cihannur tarafından (06-08-2018 Saat 21:13 ) değiştirilmiştir.. |
||
![]() |
![]() |
![]() |
#6 | |
![]() Alıntı:
Eğer %30-40 gibi rakamlar istisna ise Penguenlerde hetero davranış ve homo davranışlar yarı yarıya nerdeyse sonuçlar öyle görülüyor. Başka akademik çalışmalarda sunarım. Birçok üniversitenin benzer sonuçlar bulguları var. Zaten attığım çalışmalarda 10 larca hayvanda tespitler mevcuttu. Ekonomi literatüründe İktisat ve ekonomik araçların ilk çıktığı günden bugüne kadar 100 lerce çalışma ile Faiz'in sonuç enflasyonun neden olduğu konusu kapanmıştır. Bu 50 sene evvel bitmiş ve Faizin sonuç olduğu kesin olarak karar verilip bitirilmiş bir tartışmadır. Faizin neden olarak kurgulandığı kabul almış tek bir akademik model bulun diplomamı yırtarım. Gelelim bireysel borç alıp verme ilişkisine, faizin burda neden olması doğaldır. Borç veren kişi getiriye göre karar verir. Bunun en güzel örneği de bugün faizleri yükseltmek zorunda kalmamız durumudur. Yabancı yatırımcı gelsin diye faizleri artırıyoruz bugünlerde, Yabancı yatırımcı için faiz bir neden ve getirisinde bir artış görmeli ki Türkiye'ye gelsin. Aynı sizin örneğiniz gibi borç veren için bir neden ama... Ekonomi Macro'dur micro modeller gerçeği göstermez. Biz bugün Abd'li yatırımcıyı yabancı yatırımcıyı buraya çekmek isterken herşey sabit olsa neden faizleri arttıralım ki? Reel getirisi düştü, Enflasyon 9 dan 12'ye çıktı. Beklenti ise 14. Türkiye 2 yıldır politika faizini 8 de GLP'yi 13'te tutuyordu. Yani 2 yıl önce 13-9 dan 4 reel faiz verirken faiz artışı yapmamış olsak 13-14 den -1 faiz verecektik. Faiz neden mi? Sonuç mu? Faiz sonuç borç veren burda faiz getirisi düştüğü için gelmekten vazgeçmişti ama faizi de bu vazgeçmeye de neden olan enflasyonun %9 dan 12 ye beklenen enflasyonun %14' çıkmasıdır. Söyle diyeyim ekonomiyi iyi bilmez ve yorumlamazsan, Avusturya Macaristan imparatorluğu prensi ferdinand'ın öldürülmesini savaşın başlatan neden olarak sanmak ile faizi neden sanmak aynıdır. Gerçek neden enflasyondur, daha da derine inersek İthal enflasyondur, daha da derine gidersek yüksek cari açık ve döviz pozisyon açığı ve de kurdaki hızlı oynaklıktır. Bu bir sarmaldır. İthalatta bağımlı olduğun ve esnekliği düşük olan mallar kullanıyorsan (mesela petrol, mesela enerji doğalgaz...) ve de bu malların ikameleri yurt içinde üretilmiyorsa (araba cep telefonu bilgisayar teknoloji) o ülkenin döviz açığı olur. (Kendi ihraç ettiği malların ekonomik değeri ithalatı karşılamadığı için.) Bu döviz açığı yerli para biriminin değeri ve enerji fiyatları ile doğrudan etkilenir. Örneğin Petrolün 120 dolardan 40 dolara düştüğü dönemde Türkiye'nin cari açığı oldukça gerilemiştir. Bir sonraki sarmal ise, bu açığı finanse edicek bir yer bulmak gerekliliğidir. Esnek döviz kuru ve tam sermaye hareketliliği altında bir ülkeye yabancı sermayenin gelmesi için yurt içi faiz oranlarının dünya dan cazip olması gerekir. (Diğer koşullar sabit iken.) (Diğer koşullar ekonomi dışı risklerdir.) X isimli yatırımcı, Abd'de %3 faiz %1 beklenen ve gerçekleşen enflasyon ortamında %2 reel getiri elde etmektedir. Türkiye'de %17.50 faiz, %12 gerçekleşen %14 beklenen enflasyon ortamında reel getirisi %3.5-4 civarıdır. (Bugün) TCMB faizleri artırmadan önce faiz 13.5 beklenen enflasyon ise 12 idi yani reel faiz 1.5 idi ABD'den bile daha düşüktü. Rasyonel bir insan diğer değişkenler sabit ise %3,5-4'ü %2'ye tercih eder. Ama ABD yatırımcıların güvenli limanıdır. ABD tahvilleri uluslararası piyasada güvenilir liman olarak bilinir. Gelişmekte olan ülkelerde büyüme oranları son 5 yılda düştü. Bu ülkelerde ekonomi dışı sorunlar da var. Kendimizden örnek verelim. Türkiye Cumhuriyeti 2014-2019 arasında toplam 2 yerel seçim 3 genel seçim 1 referandum olmak üzere 5 yılda 6 seçim yapmış olacak. Bu yatırımcı için güven endeksini düşüren bir değişkendir. Son 5 yılda nerdeyse her yıl seçim olması bir sorundur. Bu periyotta seçim olmayan tek yıl 2016'dır. Bu yıl ise daha kötü bir şekilde geçmiştir. Ülkemiz bir darbe girişimi ile sarsılmıştır. Darbe girişimi olması, varlık sahiplerini tedirgin etmesi mülkiyet kavramında endişe duyulması sonuçlarını getirmiştir. Ülkemizde bunun yanında Batı ile kıyaslanabilir bir hukuk yoktur. Olmadığı gibi burda bit ölse batıda fil ölmüş gibi haber yapılmaktadır. Hocam bu bilgileri nerden alıyorsunuz siz? Pakistan mı faiz den temizlenmiş. https://tradingeconomics.com/pakistan/interest-rate Bu hangi ülkenin faiz oranları ? http://www.bloomberght.com/haberler/...b-faiz-artirdi Bu hangi ülkenin merkez bankası. Sizden rica ediyorum ciddi olarak uzmanlık alanınız olmayan konuda iddialı ve sağda solda yazan şeylere inanmayın. Serbest Sermaye Hareketliliğini Yani Serbest Piyasayı ve Dalgalı Kur rejimini seçmiş bir ülkenin FAİZİ yasaklamasının %0.01 bile ihtimali yoktur. Çünkü sürdürebilirliği yoktur. Bunun 1000'de 1 tek ihtimali vardır. Bitmeyecek petrol rezervin dogalgaz rezervin ve döviz geliri elde edecek kaynakların tekonolojin varsa, yabancı sermayeye hiçbir alanda ihtiyacın yoksa ancak ve ancak bu durumda bende faiz 0 hatta negatif dersin. (Japonya'da faizlerin nasıl negatif seviyelere indiğinin tarihini okumunızı tavsiye ediyorum.) |
||
![]() |
![]() |
![]() |
#7 | |
![]() Alıntı:
Hayvanlar arasındaki eşcinsel davranışlar konusunu geçelim; daha önce de belirttiğim üzere bu spekülatif bir konudur. Madem hayvanlar arasında eşcinselliğin var olduğunu iddia ediyorsun öyleyse bana 'Şu şu hayvan cinsinde yüzde şu kadar kadar hayvan arasında erkek erkeğe cinsel ilişki ve dişi dişiye cinsel ilişki yaşanmaktadır" şeklinde bilgiler verebiliyor olman gerekiyor. % 30 - % 40 civarında oranda eşcinsel davranışa rastlanıldığı iddia edilen penguenler arasında mesela % 5 - % 10 civarı oranda erkek erkeğe ya da dişi dişiye cinsel ilişki yaşanmaktadır diyebiliyor musun? Doğaya genel olarak baktığımız zaman hayvanlar arasında eşcinsel ilişki olduğunu görmüyoruz dediğim zaman bunu sadece evcil hayvanları nazar-ı dikkate alarak söylemiyorum. Hayvanlarla ilgili belgeseller seyrediyoruz. Doğada mesela fil sürüleri arasında ya da bufalo sürüleri arasında veya diğer hayvan sürüleri arasında eşcinsel ilişkiye rastlamıyoruz. Bana bunun tersini söyleyebilir misin? Filler arasında erkek erkeğe, dişi dişiye cinsel ilişkiler yaşandığını ya da bufalolar arasında erkek erkeğe, dişi dişiye cinsel ilişkiler yaşandığını veya başka hayvan sürüleri arasında erkek erkeğe, dişi dişiye cinsel ilişkiler yaşandığını söyleyebilir misin? Yalnız şu hususa dikkatini çekmek isterim ki eşcinsel ilişki yaşanıyor mu diye soruyorum; 'spekülatif olan' eşcinsel davranış yaşanıyor mu diye sormuyorum. Ayrıca şu da var ki bahsettiğin araştırmalarda eşcinsel davranış diye gösterilen davranışlar gerçekte farklı anlamlarda olabilir ve yapılan başka araştırmaların sonucunda durumun gerçekte bu şekilde olduğu anlaşılabilir. Şeytan'ın insanları kandırıp aldatma yolları türlü türlüdür. Şeytan, insanları Allah adına da kandırabilir bilim adına da. Müslüman, hayatı boyunca daima uyanık olmalı ve uyanıklığını son nefesi de dâhil olmak üzere daima sürdürmelidir. Çünkü Şeytan'ın insana karşı hem kıskançlığı nedeniyle hem de Cennet'ten kovulmasının kiniyle büyük bir düşmanlığı vardır. Biz insanoğluna apaçık bir düşman olan Şeytan'ın yani İblis'in diğer bir kötülüğü de sahip olduğu 'ne kötülük yaparsam kârdır' anlayışıdır. Bu hususta şu misali verebilirim: İblis-i lâin, insanı öncelikle küfre düşürmek için bütün gücüyle uğraşır ve bu uğraşından asla vazgeçemez. Bu yüzden hiçbirimiz hayatımız boyunca ve de son nefesimizde imanımızı koruyabileceğimiz hususunda kendimizden emin olamayız. Çünkü imanımızı çalmaya ahdetmiş ve bu ahdinden asla dönmeyip imanızı çalma çabasından asla vazgeçmeyecek olan İblis'in düşmanlığıyla Müslümanlar olarak her birimiz hayatımız boyunca karşı karşıyayızdır. İblis eğer bir insanın imanını çalamazsa bile ona ne kadar zarar verebilirse vermeye çalışır. İblis, küfre sokamadığı insanın zulüm yapması veya günah işlemesi için elinden geleni yapar ve imanını çalamadığı insanların arasında bazılarının kendisinin onlara yaptığı telkinlerle yaptıkları zulümler veya işledikleri günahlar yüzünden belli bir süre de olsa Cehennem'de yanmasına neden olmaya çalışır. Yukarıdaki bahse, Şeytan'ın insanı küfre sürükleme yollarından biri olan bilim meselesini açmak için yer verdim. Milyonlarca insan, Evrim teorisi isimli uyduruk teoriye bilim adına inanıp kâfir olarak ölerek cehennemlik olmuştur Allahu âlem. Evrim teorisine göre canlılık sudaki tek bir hücrenin bölünüp çoğalması sonrasında birbirlerinden evrimleşerek oluşmuştur ve tek tanrılı dinlerin kutsal kitaplarında anlatılan yaratılış bu teoriye göre reddedilmektedir. Evrim teorisi isimli masallar bütünü, Şeytan'ın milyonlarca insanın cehennemlik olmasındaki vesilelelerinden biridir. Evrim teorisine inanıp yaratılışı reddederek kâfir olarak ölenler niçin Allah'a inanmadıkları âhirette kendilerine sorulunca ne cevap verecekler? 'Bize Evrim teorisine göre canlıların birbirlerinden evrimleşerek oluştuğu, yaratılışın var olmadığı söylendi ve biz de buna inanarak kâfir olduk. Bize bunları anlatanlar Evrim teorisinin kanıtlanmış bilimsel bir gerçek olduğunu söyleyerek bizi kandırdılar ve biz onların bizi kandıran sözlerine inandık' mı diyecekler? Evrim teorisine inanıp yaratılışı reddederek ölen kâfirlerin kandırılarak aldatıldık diyerek yapacakları bir savunma kendilerini kurtarmaya yetmeyecek ve Cehennem'e atılarak orada sonsuza kadar yanmaktan onları kurtaramayacaktır. Bilimin insanı küfre ve zulme sevk etme yönünde kullanılarak Şeytan'ın hedefleri doğrultusunda eğilip bükülmesi tehlikesine karşı uyanık olmak durumundayız hatta zorundayız. Çünkü Şeytan-ı lâin, bilim yolunu kullanarak da pek çok kişinin imanını çalıp onların kâfir olarak ölmesine neden olmuştur ve neden olmaya da devam etmektedir. Faiz konusunda aynı şeyden bahsetmiyoruz sanırım. Faizden kastettiğim ve bildiğim kadarıyla İslam'ın da haram olarak yasak ettiği faiz, paradan para kazanmak şeklindeki faizdir. Enflasyon oranındaki faizi bu faiz kapsamında değerlendirmemek doğrusudur. Çünkü enflasyon oranında faiz almak var olan parayı aynı alım gücüyle korumaktır ve aslında buna faiz dememek ve bunun için başka bir kelime kullanmak lazım. Çünkü burada bildiğimiz mânâda bir faiz alımı söz konusu olmuyor, borç olarak verilmiş olan para, borç verilirken sahip olduğu alım gücüyle geri alınmış oluyor. Farklı şeylerden bahsedersek anlaşmamız söz konusu olmaz. Misal verdiğim üzere bir kişinin paradan para kazanmak maksadıyla diğer bir kişiye borç vermesinde verdiği borcun nedeni faizdir. Benzer bir şeyi bankalar için de söyleyebiliriz. Bankaların müşterilerine kredi yani borç vermesinin nedeni faizdir. Bankalar müşterilerine karşılığında faiz almak yani paradan para kazanmak maksadıyla borç verir. Görüldüğü üzere burada da faiz bir nedendir, borç vermenin nedenidir. Ülkeye faizle para kazanmak için gelen sermaye sahiplerine 'yabancı yatırımcılar' değil de 'yabancı tefeciler' ya da 'yabancı kan emiciler' desek uygun olur. Sistemde faiz olmalı ki sözde yabancı yatırımcılar özde yabancı tefeciler ülkeye gelsin mantığını doğru bulmuyorum. Çünkü 'yabancı yatırımcılar' denilen tefeciler paralarını bir ülkeye o ülkenin insanlarının kara kaşının kara gözünün hatırına değil de yapacakları tefecilik, 'kan emicilik' için götürür. Bakın burada da faiz nedendir görüyorsunuz değil mi? Yabancı tefeciler faiz alarak paralarına para katmak nedeniyle hangi ülkenin ekonomisinde daha yüksek oranda faiz geliri elde edeceklerse paralarını o ülkeye götürüp tefecilik yaparak oturdukları yerden paradan kazanıyorlar. Önceki mesajımda yapmış olduğum alıntıya itirazın nedir anlamış değilim. Alıntıdaki bilgilerin doğru olmadığını mı iddia ediyorsun? Hayrettin Karaman, ülkemizin tanınmış profesörlerinden biridir ve o hâlen Yeni Şafak gazetesinde köşe yazarlığı yapmaktadır. Onun 1989 yılında vermiş olduğu ve bir önceki mesajımda bir bölümünü alıntılamış olduğum röportajında söylediklerini yalanlıyor musun? Prof. Dr. Hayrettin Karaman'ın verdiği bilgiye göre Pakistan ekonomisi 1980'li yıllarda faizden temizlenmiş. Pakistan ekonomisinin şimdiki durumu nedir bilmiyorum; belki orada faizsiz ekonomik sistem sürdürülemeyerek tekrardan faizli bir ekonomik modele dönülmüş olabilir ya da ülke içinde şu anda farklı bir model uygulanıyor olabilir. Ekonomi konusunda uzmanlığım yok; ama senin işin bu konu üzerine olduğuna göre eğer vaktin varsa şu hususlarda bir araştırma yapıp o araştırmanın sonuçlarını burada paylaşırsan çok iyi olur: Dünya üzerindeki 200 civarındaki ülke arasında faizsiz ekonomik sisteme sahip olan ne kadar ülke vardır ve bunların kaç tanesi İslam ülkesidir. Faizin yasaklandığı İslam ülkelerindeki faizsiz ekonomi modeli ya da modelleri nasıl işlemektedir. 'Şeriat gelecek dertler bitecek' yanlış anlayışına hiçbir zaman kapılmadım. Osmanlı devletinde şeriatın kuralları geçerliyken Mehmet Âkif'in halkımızın bir kısmının ya da önemli bir bölümünün veya çoğunun sahip olduğu yanlış tevekkül anlayışını eleştirdiği şiirlerini hatırlatmak isterim. Çalışmazsan, üretmezsen, kendini geliştirmezsen şeriat da gelse pek bir şey değişmez ve aynı yoksullukta debelenip durursun. Meselenin bir boyutu budur. Benzer bir şeyi anayasa mevzuunda da söyleyebiliriz. On yıllar boyunca Türk entellektüellerinin önemli bir bölümü temel meselemizin anayasa meselesi olduğunu düşünüp, anayasanın düzenlenmesiyle meselelerimizin büyük ölçüde çözüme ulaşacağını zannederek yanılmışlardır. Çünkü temel meselemizin ne olduğunu anlamamışlar, anlayamamışlardır. Türkiye ve Türk milleti olarak temel meselemiz zihin meselesidir. Zihinler düzeltilmedikçe şeriat da gelse anayasa da yenilense istenilen gelişme ve ilerleme sağlanamayacaktır. Osmanlı devletindeki ve Türkiye Cumhuriyeti'ndeki toplamda iki yüzyıldan fazla süren modernleşme çabalarımız temel meselemizin ne olduğu doğru tespit edilemediği için hep hüsranla ve başarısızlıkla sonuçlanmıştır. İnsanların başındaki sarığı çıkartıp onların başına fes taktırmakla da, fesi çıkartıp onların başına şapka taktırmakla da bu işler olmadı, olmaz; çünkü başın üstündeki baş örtüsü değişti, değiştirildi; ama başın içindeki zihin değiştirilmediğinden, değiştirilemediğinden dolayı istenilen ve beklenilen ilerleme ve gelişme sağlanamadı. Aklı hep çok önemsedim ve bu minval üzere hareket etmenin hem gerektiği hem de doğrusunun bu olduğu kanısındayım. Fakat aklın doğru kullanılması, doğruyu ve doğru yolu bulabilmesi için ona rehberler gerekmektedir ve o rehberler de Kur'an-ı Kerim ve Sünnet-i Seniyye'dir. Kur'an'la ve Sünnet'le birlikte hareket ederek onları kendine rehber edinen akıl, akl-ı selim dediğimiz doğru akıldır ve insanların ve toplumların sahip olması gereken akıl işte bu akıldır. Gelişmiş Batı dünyasının 'Mars'a otomobil gönderme' teknolojik seviyesine ulaşmışken bile sahip olduğu bâtıl akılla sapıklık bataklığında çırpına çırpına debelenip durmasının nedeni; aklı, doğru rehbersiz bir şekilde kendi başına bırakmış olmasıdır. Onlar akla vahyin rehberliğini vermedikleri müddetçe; insanoğlunun Mars'a yerleşmesini sağlasalar da, maddeleri ve canlıları ışınlamayı başarsalar da, ışık hızını geçecek hıza ulaşsalar da ve bunlar gibi başka fevkalâde ilerlemeleri gerçekleştirseler de sahip oldukları bâtıl akılla sapıklık bataklığı içinde çırpınmaktan kurtulamayacaklar. Konu Cihannur tarafından (06-12-2018 Saat 23:09 ) değiştirilmiştir.. |
||
![]() |
![]() |
![]() |
Etiketler... Lütfen konu içeriği ile ilgili kelimeler ekliyelim |
islam, islam hukuku, islamiyet, laik hukuk, laiklik |
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
|
|