Siyaset Forum - Siyasetin Kalbi
Haberler Dünyadan ve Ülkemizden son dakika haberler burada.



Cevapla
Stil
Seçenekler
 
Alt 07-14-2018, 15:17   #1
Kullanıcı Adı
ak61
Standart
Ebu Hanzala konusunda net fikirlerim yok.
Ancak, kendisi eski Türkiye'nin daha iyi olduğunu felan söylüyordu. Başörtüsü yasağı olduğu dönemlerin daha iyi olduğunu felan söylüyordu. Düşünce özgürlüğüdür ben katılmıyorum ancak kendisi benim kanaatimce fazlaca siyaset yapmaktan içerde. Hakkında IŞID felan tarzı bazı suçlamalar olduğu dışında da bilgim yok. İçerde olduğunu sizden öğrendim.

A.Kuytul ise çok enteresan bir adam, Son 2 yıldır felan işi gücü bıraktı AK Parti aleyhine konuşma yapmaktan başka bir şey yapmıyor. Bir din adamının işi siyasetmidir. Kendi işini yap ilmini yay, senin işin Erdoğan'ın kadınlarla tokalaşmasını eleştirmek değil. Senin işin Ak Parti'yi Müslümanlara zulm eden bir odak olduğunu anlatmak değil, işin buysa siyasi parti kur siyaset yap.

Gelelim Adnan Oktar'a ben bu adamın Müslümanlıkla uzaktan yakından alakası olduğunu düşünmüyorum, adam TV şovmeni gibi bir şey. Etrafında açık seçik kadınlar, konuştukları cümleler yaptıkları programlar dine zarar veren ahlak dışı işler.

Mal varlıklarına el koymaya gelirsek. Bizim ceza kanunumuzda zaten, bir suçun geliri varsa bu gelire devlet tarafından el koyulabilir. Eğer bu şahıslar mal varlıklarını bir suç işleyerek, ahlak dışı bir faaliyet yürüterek elde etmişse bunun gelirine el koyulur.
Birisi din simsarlığından, insanları aldatarak bir malvarlığı edinmişse devletin buna el koyması gayet hukukidir.

TCK Madde 54
İyiniyetli üçüncü kişilere ait olmamak koşuluyla, kasıtlı bir suçun işlenmesinde kullanılan veya suçun işlenmesine tahsis edilen ya da suçtan meydana gelen eşyanın müsaderesine hükmolunur. Suçun işlenmesinde kullanılmak üzere hazırlanan eşya, kamu güvenliği, kamu sağlığı veya genel ahlak açısından tehlikeli olması durumunda müsadere edilir.
TCK Madde 55
Suçun işlenmesi ile elde edilen veya suçun konusunu oluşturan ya da suçun işlenmesi için sağlanan maddi menfaatler ile bunların değerlendirilmesi veya dönüştürülmesi sonucu ortaya çıkan ekonomik kazançların müsaderesine karar verilir. Bu fıkra hükmüne göre müsadere kararı verilebilmesi için maddi menfaatin suçun mağduruna iade edilememesi gerekir.
5549 sayılı Suç Gelirlerinin Aklanmasının Önlenmesi Hakkında Kanun Madde 17
(1)Aklama ve terörün finansmanı suçunun işlendiğine dair kuvvetli şüphe bulunan hallerde 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 128 inci maddesindeki usûle göre malvarlığı değerlerine elkonulabilir.

(2) Gecikmesinde sakınca bulunan hallerde Cumhuriyet savcısı da el koyma kararı verebilir. Hâkim kararı olmaksızın yapılan elkoyma işlemi yirmidört saat içinde görevli hâkimin onayına sunulur. Hâkim en geç yirmidört saat içinde onaylanıp onaylanmamasına karar verir. Onaylanmama halinde Cumhuriyet savcılığının kararı hükümsüz kalır.


CMK 128

MADDE 128 - (1) Soruşturma veya kovuşturma konusu suçun işlendiğine ve bu suçlardan elde edildiğine dair somut delillere dayanan kuvvetli şüphe sebebi bulunan hallerde, şüpheli veya sanığa ait;(1) a) Taşınmazlara,
b) Kara, deniz veya hava ulaşım araçlarına,
c) Banka veya diğer malî kurumlardaki her türlü hesaba,
d) Gerçek veya tüzel kişiler nezdindeki her türlü hak ve alacaklara,
e) Kıymetli evraka,
f) Ortağı bulunduğu şirketteki ortaklık paylarına,
g) Kiralık kasa mevcutlarına,
h) Diğer malvarlığı değerlerine,
Elkonulabilir. Somut olarak belirlenen Bu taşınmaz, hak, alacak ve diğer malvarlığı değerlerinin şüpheli veya sanıktan başka bir kişinin zilyetliğinde bulunması halinde dahi, elkoyma işlemi yapılabilir. (Ek üç cümle: 21/2/2014 - 6526/10 md.) Bu madde kapsamında elkoyma kararı alınabilmesi için ilgisine göre Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu, Sermaye Piyasası Kurulu, Mali Suçları Araştırma Kurulu, Hazine Müsteşarlığı ve Kamu Gözetimi, Muhasebe ve Denetim Standartları Kurumundan, suçtan elde edilen değere ilişkin rapor alınır. Bu rapor en geç üç ay içinde hazırlanır. Özel sebepler zorunlu kıldığında bu süre talep üzerine iki ay daha uzatılabilir.(2)
(2) Birinci fıkra hükmü;
a) Türk Ceza Kanununda tanımlanan;
1. Soykırım ve insanlığa karşı suçlar (madde 76, 77, 78),
2. Göçmen kaçakçılığı ve insan ticareti (madde 79, 80) ile organ veya doku ticareti (madde 91), (3)
3. Hırsızlık (madde 141, 142),
4. Yağma (madde 148, 149),
5. Güveni kötüye kullanma (madde 155),
6. Dolandırıcılık (madde 157, 158),
7. Hileli iflas (madde 161),
8. Uyuşturucu veya uyarıcı madde imal ve ticareti (madde 188),
9. Parada sahtecilik (madde 197),
10. (Mülga: 21/2/2014-6526/10 md; Yeniden düzenleme: 24/11/2016-6763/25) Suç işlemek amacıyla örgüt kurma (madde 220, fıkra üç),
11. İhaleye fesat karıştırma (madde 235),
12. Edimin ifasına fesat karıştırma (madde 236),
13. (Ek:24/11/2016-6763/25) Tefecilik (madde 241), (4)
14. Zimmet (madde 247),
15. İrtikap (madde 250)
16. Rüşvet (madde 252),
17. Devletin Güvenliğine Karşı Suçlar (madde 302, 303, 304, 305, 306, 307, 308),
18. (Değişik: 2/12/2014-6572/41 md.) Anayasal Düzene ve Bu Düzenin İşleyişine Karşı Suçlar (madde 309, 311, 312, 313, 314, 315, 316),
19. Devlet Sırlarına Karşı Suçlar ve Casusluk (madde 328, 329, 330, 331, 333, 334, 335, 336, 337) suçları.
b) Ateşli Silahlar ve Bıçaklar ile Diğer Aletler Hakkında Kanunda tanımlanan silah kaçakçılığı (madde 12) suçları,
c) Bankalar Kanununun 22 nci maddesinin (3) ve (4) numaralı fıkralarında tanımlanan zimmet suçu,
d) Kaçakçılıkla Mücadele Kanununda tanımlanan ve hapis cezasını gerektiren suçlar,
e) Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanununun 68 ve 74 üncü maddelerinde tanımlanan suçlar,
Hakkında uygulanır.
(3) Taşınmaza elkonulması kararı, tapu kütüğüne şerh verilmek suretiyle icra edilir.
(4) Kara, deniz ve hava ulaşım araçları hakkında verilen elkoyma kararı, bu araçların kayıtlı bulunduğu sicile şerh verilmek suretiyle icra olunur.
(5) Banka veya diğer malî kurumlardaki her türlü hesaba elkonulması kararı, teknik iletişim araçlarıyla ilgili banka veya malî kuruma derhâl bildirilerek icra olunur. Söz konusu karar, ilgili banka veya malî kuruma ayrıca tebliğ edilir. Elkoyma kararı alındıktan sonra, hesaplar üzerinde yapılan bu kararı etkisiz kılmaya yönelik işlemler geçersizdir.
(6) Şirketteki ortaklık paylarına elkoyma kararı, ilgili şirket yönetimine ve şirketin kayıtlı bulunduğu ticaret sicili müdürlüğüne teknik iletişim araçlarıyla derhâl bildirilerek icra olunur. Söz konusu karar, ilgili şirkete ve ticaret sicili müdürlüğüne ayrıca tebliğ edilir.
(7) Hak ve alacaklara elkoyma kararı, ilgili gerçek veya tüzel kişiye teknik iletişim araçlarıyla derhâl bildirilerek icra olunur. Söz konusu karar, ilgili gerçek veya tüzel kişiye ayrıca tebliğ edilir.
(8) Bu madde hükmüne göre alınan elkoyma kararının gereklerine aykırı hareket edilmesi halinde, Türk Ceza Kanununun "Muhafaza görevini kötüye kullanma" başlıklı 289 uncu maddesi hükümleri uygulanır.
(9) (Değişik:24/11/2016-6763/25) Bu madde hükümlerine göre elkoymaya ve onuncu fıkra uyarınca kayyım atanmasına ancak hâkim karar verebilir.
(10) (Ek: 10/11/2016 - 6758/13 md.) Bu madde uyarınca elkonulan taşınmaz, hak ve alacakların idaresi gerektiğinde bu malvarlığı değerlerinin yönetimi amacıyla kayyım atanabilir. Bu durumda 133 üncü madde hükümleri kıyasen uygulanır.

 


Konu ak61 tarafından (07-14-2018 Saat 15:21 ) değiştirilmiştir..
ak61 isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Konuyu Beğendin mi ? O Zaman Arkadaşınla Paylaş
Sayfayı E-Mail olarak gönder
Alt 07-15-2018, 13:35   #2
Kullanıcı Adı
Cihannur
Standart
Alıntı:
ak61 Nickli Üyeden Alıntı Mesajı göster
Ebu Hanzala konusunda net fikirlerim yok.
Ancak, kendisi eski Türkiye'nin daha iyi olduğunu felan söylüyordu. Başörtüsü yasağı olduğu dönemlerin daha iyi olduğunu felan söylüyordu. Düşünce özgürlüğüdür ben katılmıyorum ancak kendisi benim kanaatimce fazlaca siyaset yapmaktan içerde. Hakkında IŞID felan tarzı bazı suçlamalar olduğu dışında da bilgim yok. İçerde olduğunu sizden öğrendim.

A.Kuytul ise çok enteresan bir adam, Son 2 yıldır felan işi gücü bıraktı AK Parti aleyhine konuşma yapmaktan başka bir şey yapmıyor. Bir din adamının işi siyasetmidir. Kendi işini yap ilmini yay, senin işin Erdoğan'ın kadınlarla tokalaşmasını eleştirmek değil. Senin işin Ak Parti'yi Müslümanlara zulm eden bir odak olduğunu anlatmak değil, işin buysa siyasi parti kur siyaset yap.

Gelelim Adnan Oktar'a ben bu adamın Müslümanlıkla uzaktan yakından alakası olduğunu düşünmüyorum, adam TV şovmeni gibi bir şey. Etrafında açık seçik kadınlar, konuştukları cümleler yaptıkları programlar dine zarar veren ahlak dışı işler.

Mal varlıklarına el koymaya gelirsek. Bizim ceza kanunumuzda zaten, bir suçun geliri varsa bu gelire devlet tarafından el koyulabilir. Eğer bu şahıslar mal varlıklarını bir suç işleyerek, ahlak dışı bir faaliyet yürüterek elde etmişse bunun gelirine el koyulur.
Birisi din simsarlığından, insanları aldatarak bir malvarlığı edinmişse devletin buna el koyması gayet hukukidir.
Yazdıklarımla neyi kastettiğimi anlamamışsın. İnsanların şirketine veya şirketlerine kayyum atanabilir mi, mal varlığına el konulabilir mi konusuna girmedim. Vurguladığım şey şu ki normal yargılama süreçleri gerçekleştirilmeden yani 1- İddiada bulunulması 2- İddiaya karşı savunma yapılması 3- Yerel mahkemece hüküm verilmesi 4- Yargılamanın temyiz aşamasından geçerek kesinleşmesi safhaları tamamlanmadan insanların şirketine veya şirketlerine kayyum atanıp mal varlığına el konulamaz! Çünkü bu aşamalar gerçekleştirilmeden insanların mal varlığına el konulursa yapılan işlem hukuki bir işlem değil eşkiyalık olur!

Konuyla ilgili basit bir misal vereyim: Herhangi bir insana emniyet güçlerinin bir operasyon yaptığını ve mevcut uygulamada olduğu üzere hemen birkaç gün içinde onun şirketine veya şirketlerine kayyum atanıp mal varlığına el konulduğunu varsayalım. Ya o insan suçsuzsa ne olacak? Yerel mahkemede yargılanması sonucunda ya da Yargıtay aşaması sonrasında beraat ederse ne olacak? Adamın ticari itibarını bitirip şirket düzenini allak bullak ettikten sonra malını mülkünü ona geri versen ne anlamı var!

Ayrıca şu da var ki evli olan veya çoluğu çocuğu bulunan bir insanın tüm mal varlığına hukuken el konulamaz! Çünkü insanların mallarında hanımının ve çoluk çocuğunun da hakkı vardır. Evli olan veya çoluk çocuğu bulunan insanlardan mallarının müsaderesini gerektirecek kadar büyük suç ya da suçlar işlemiş olanların mal varlığının en fazla üçte ikisine âdil yargılama sonucunda el konulması hukuki olabilir diye düşünüyorum. Geri kalan üçte bir oranındaki malın mülkün ise suçlunun hanımına ve çocuklarına devredilmesi doğrusudur.

Alparslan Kuytul'a ve Adnan Oktar'a operasyon yapılmasının ardından birkaç gün içinde onların mal varlığına el konulması onlara yapılan büyük birer zulümdür. Burada hukuk yok! Bu insanları yargıladınız mı? Yargılamadınız! Bu insanları yargılamadan onların şirketine veya şirketlerine niye kayyum atayıp mallarına mülklerine niye el koyuyorsunuz a zalimler?!

Bir parantez de Türkiye'de yayın hayatını devam ettiren İslami gazetelere açmak istiyorum. Adnan Oktar gözaltına alındıktan sonra ertesi gün Türkiye, Yeni Şafak ve Yeni Akit gazeteleri başta olmak üzere İslami gazetelerin görebildiğim kadarıyla çoğunluğunda Adnan Oktar'a ve talebelerine yapılan operasyonu olumlayan ve Adnan Oktar'a sert sözlerle yüklenen haberler yer aldı. Yazıklar olsun! Bu şekilde davranmış olan hangi İslami gazete varsa hepsine yazıklar olsun! Sizde hiç vefa yok mu hiç mürüvvet yok mu?! Bu insan (Adnan Oktar), İslam'a hizmet yolunda çok mücadele verdi, çok kitap yazdı ve çok belgesel hazırlattı; uyduruk Evrim teorisine karşı verilen mücadelenin en ön safında yer aldı ve materyalizm bâtıllığının hiçliği gösteren pek çok deliller sundu. Bunları nasıl unutursunuz?! Yaptığınız bu vefasızlığınız ve mürüvvetsizliğiniz alnınıza kazınmış ve yüzünüzden hiç silinmeyecek birer yüz karası oldu! Yaptığınız bu kötülük, üzerinden yüz yıl geçse unutulmaz! Nasıl ki Sabah'ın, Hürriyet'in, Milliyet'in 28 Şubat manşetleri onların alınlarına kazınmış ve yüzlerinden asla silinmeyecek birer yüz karası olduğu gibi; Türkiye'nin, Yeni Şafak'ın, Yeni Akit'in ve Adnan Oktar gözaltına alındıktan sonra onun hakkında kötüleyici haber yapmış olan diğer İslami gazetelerin Adnan Oktar'a ve talebelerine karşı yapmış olduğu vefasızlık ve mürüvvetsizlik izi de bu gazetelerin yüzlerinden asla silinmeyecek birer yüz karasıdır! Yazıklar olsun!

Ebu Hanzala'ya sadece fikirleri yüzünden 15 yıla yakın hapis cezası verdiler. Hukuk mu bu?! Asla değil! Zulüm bu! Lanet olsun!

Bizler hür insanlarız. Türkiye'nin mevcut zulüm rejiminin köleleri gibi düşünmek zorunda değiliz ve onların düşündüğü gibi düşünmüyoruz. Bu zalim rejimin köleleri niye biz Müslümanlara saldırıyorlar, niye? Sizin dininiz size bizim dinimiz bize ey kâfirler!

Türkiye'nin mevcut zulüm rejiminden nefret ediyorum. Adnan Oktar, Alparslan Kuytul, Ebu Hanzala ve bunların benzeri durumda olup zalim rejim tarafından tutsak edilmiş olan 'fikir suçlusu' Müslümanlar'ın bir an önce serbest bırakılmasını diliyorum. Ele geçirdiğin Müslüman tutsakları derhâl serbest bırak Allah düşmanı rejim! Müslümanlar'dan uzak dur İslam düşmanı rejim!

Türkiye'nin mevcut İslam düşmanı rejiminin şimdiki hedefi ne acaba? Sırada hangi dîni cemaat var? Bundan sonraki muhtemel operasyonla İsmailağa Cemaati'ne mi saldıracak yoksa Süleymancılara mı saldıracak veya başka bir dîni cemaate mi saldıracak bu Allah düşmanı zalim rejim?!

Türkiye'nin mevcut zalim rejimi zulümle kuruldu. Türkiye'nin cari rejiminin kuruluşunda İstiklâl mahkemeleri zulümleri vardır. İstiklâl mahkemeleri denilen 'mahkemeler' hukukla alâkası bulunmayan soytarılık düzenleridir ve o 'mahkemeler'de insanlar hukuksuz bir biçimde zulümle cezalara çarptırılmış ve aralarından bazıları da şehid edilmiştir. İstiklâl mahkemelerinin sonrası da yine zulümdür. Türkiye'de 1923-1950 yılları arasında 27 sene boyunca CHP'nin gayrimeşru tek parti diktatörlüğü hüküm sürmüş ve millet o gayrimeşru diktatörlüğün zulmü altına inim inim inlemiştir. CHP iktidardan düştükten sonra da bu alçak zulüm rejiminin zulmü bitmek bilmemiştir. 27 Mayıs 1960 askerî darbesiyle birlikte Türkiye'de gizli askerî diktatörlük dönemi başlamıştır ve o gizli askerî diktatörlük döneminde 27 Mayıs mahkemesi olan hukuksuz Alçak Zulüm Divanı'nın zulümleri başta olmak üzere devamlı zulüm üretilmiştir. Bu rejimin işi gücü zulüm üretmektir! Bu rejimin dünü de bugünü de zulümle doludur ve zulüm yapmadığı toplum kesimi de yok gibidir. Bu alçak zulüm rejimi, dindarlara da Kürtlere de Alevilere de solculara da ülkücülere de zulüm üstüne zulüm yapmıştır.

AK Parti iktidara geldikten sonra bazıları AK Parti'yi rejimi yıkmaya çalışmakla suçlamıştı ki o iddiada bulunanlar haklıymışlar; fakat yöntem konusunda yanıldılar. AK Parti, rejimi onların tahmin ettiği yolla yani laik rejimi İslami bir düzene dönüştürerek yıkmıyor; zulmü gittikçe arttırarak veya zulmün gittikçe artmasına ses çıkarmayarak, göz yumarak yıkıyor. Bu zalim rejimi kuruluşundan bugüne kadar devamlı olarak yaptığı zulümler yıkacak! Kanaatim budur.

Yüce Allah'tan duam odur ki Türkiye'nin mevcut zulüm rejiminin yıkıldığını dünya gözüyle görmeden canımı almasın.

Konu Cihannur tarafından (07-15-2018 Saat 15:50 ) değiştirilmiştir..
Cihannur isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Alt 07-15-2018, 15:28   #3
Kullanıcı Adı
ak61
Standart
Alıntı:
Cihannur Nickli Üyeden Alıntı Mesajı göster
Yazdıklarımla neyi kastettiğimi anlamamışsın. İnsanların şirketlerine kayyum atanabilir mi, mal varlığına el konulabilir mi konusuna girmedim. Vurguladığım şey şu ki normal yargılama süreçleri gerçekleştirilmeden yani 1- İddiada bulunulması 2- İddiaya karşı savunma yapılması 3- Yerel mahkemece hüküm verilmesi 4- Yargılamanın temyiz aşamasından geçerek kesinleşmesi safhaları tamamlanmadan insanların şirketlerine kayyum atanıp mal varlığına el konulamaz! Çünkü bu aşamalar gerçekleştirilmeden insanların mal varlığına el konulursa yapılan işlem hukuki bir işlem değil eşkiyalık olur!

Konuyla ilgili basit bir misal vereyim: Herhangi bir insana emniyet güçlerinin bir operasyon yaptığını ve mevcut uygulamada olduğu üzere hemen birkaç gün içinde onun şirketine veya şirketlerine kayyum atanıp mal varlığına el konulduğunu varsayalım. Ya o insan suçsuzsa ne olacak? Yerel mahkemede yargılanması sonucunda ya da Yargıtay aşaması sonrasında beraat ederse ne olacak? Adamın ticari itibarını bitirip şirket düzenini allak bullak ettikten sonra malını mülkünü ona geri versen ne anlamı var!

Ayrıca şu da var ki evli olan veya çoluğu çocuğu bulunan bir insanın tüm mal varlığına hukuken el konulamaz! Çünkü insanların mallarında hanımının ve çoluk çocuğunun da hakkı vardır. Evli olan veya çoluk çocuğu bulunan insanlardan mallarının müsaderesini gerektirecek kadar büyük suç ya da suçlar işlemiş olanların mal varlığının en fazla üçte ikisine âdil yargılama sonucunda el konulması hukuki olabilir diye düşünüyorum. Geri kalan üçte bir oranındaki malın mülkün ise suçlunun hanımına ve çocuklarına devredilmesi doğrusudur.

Alparslan Kuytul'a ve Adnan Oktar'a operasyon yapılmasının ardından birkaç gün içinde onların mal varlığına el konulması onlara yapılan büyük birer zulümdür. Burada hukuk yok! Bu insanları yargıladınız mı? Yargılamadınız! Bu insanları yargılamadan onların şirketine veya şirketlerine niye kayyum atayıp mallarına mülklerine niye el koyuyorsunuz a zalimler?!

Bir parantez de Türkiye'de yayın hayatını devam ettiren İslami gazetelere açmak istiyorum. Adnan Oktar gözaltına alındıktan sonra ertesi gün Türkiye, Yeni Şafak ve Yeni Akit gazeteleri başta olmak üzere İslami gazetelerin görebildiğim kadarıyla çoğunluğunda Adnan Oktar'a ve talebelerine yapılan operasyonu olumlayan ve Adnan Oktar'a sert sözlerle yüklenen haberler yer aldı. Yazıklar olsun! Bu şekilde davranmış olan hangi İslami gazete varsa hepsine yazıklar olsun! Sizde hiç vefa yok mu hiç mürüvvet yok mu?! Bu insan (Adnan Oktar), İslam'a hizmet yolunda çok mücadele verdi ve çok kitap yazdı; uyduruk Evrim teorisine karşı verilen mücadelenin en ön safında yer aldı ve materyalizm bâtıllığının hiçliği gösteren pek çok deliller sundu. Bunları nasıl unutursunuz?! Yaptığınız bu vefasızlığınız ve mürüvvetsizliğiniz alnınıza kazınmış ve yüzünüzden hiç silinmeyecek birer yüz karası oldu! Yaptığınız bu kötülük, üzerinden yüz yıl geçse unutulmaz! Nasıl ki Sabah'ın, Hürriyet'in, Milliyet'in 28 Şubat manşetleri onların alınlarına kazınmış ve yüzlerinden asla silinmeyecek birer yüz karası olduğu gibi; Türkiye'nin, Yeni Şafak'ın, Yeni Akit'in ve Adnan Oktar gözaltına alındıktan sonra onun hakkında kötüleyici haber yapmış olan diğer İslami gazetelerin Adnan Oktar'a ve talebelerine karşı yapmış olduğu vefasızlık ve mürüvvetsizlik izi de bu gazetelerin yüzlerinden asla silinmeyecek birer yüz karasıdır! Yazıklar olsun!

Ebu Hanzala'ya sadece fikirleri yüzünden 15 yıla yakın hapis cezası verdiler. Hukuk mu bu?! Asla değil! Zulüm bu! Lanet olsun!

Bizler hür insanlarız. Türkiye'nin mevcut zulüm rejiminin köleleri gibi düşünmek zorunda değiliz ve onların düşündüğü gibi düşünmüyoruz. Bu zalim rejimin köleleri niye biz Müslümanlara saldırıyorlar, niye? Sizin dininiz size bizim dinimiz bize ey kâfirler!

Türkiye'nin mevcut zulüm rejiminden nefret ediyorum. Adnan Oktar, Alparslan Kuytul, Ebu Hanzala ve bunların benzeri durumda olup zalim rejim tarafından tutsak edilmiş olan 'fikir suçlusu' Müslümanların bir an önce serbest bırakılmasını diliyorum. Ele geçirdiğin Müslüman tutsakları derhâl serbest bırak Allah düşmanı rejim! Müslümanlardan uzak dur İslam düşmanı rejim!

Türkiye'nin mevcut İslam düşmanı rejiminin şimdiki hedefi ne acaba? Sırada hangi dîni cemaat var? Bundan sonraki muhtemel operasyonla İsmailağa Cemaati'ne mi saldıracak yoksa Süleymancılara mı saldıracak veya başka bir dinî cemaate mi saldıracak bu Allah düşmanı zalim rejim?!

Türkiye'nin mevcut zalim rejimi zulümle kuruldu. Türkiye'nin cari rejiminin kuruluşunda İstiklâl mahkemeleri zulümleri vardır. İstiklâl mahkemeleri denilen 'mahkemeler' hukukla alâkası bulunmayan soytarılık düzenleridir ve o 'mahkemeler'de insanlar hukuksuz bir biçimde zulümle cezalara çarptırılmış ve aralarından bazıları da şehid edilmiştir. İstiklâl mahkemelerinin sonrası da yine zulümdür. Türkiye'de 1923-1950 yılları arasında 27 sene boyunca CHP'nin gayrimeşru tek parti diktatörlüğü hüküm sürmüş ve millet o gayrimeşru diktatörlüğün zulmü altına inim inim inlemiştir. CHP iktidardan düştükten sonra da bu alçak zulüm rejiminin zulmü bitmek bilmemiştir. 27 Mayıs 1960 askerî darbesiyle birlikte Türkiye'de gizli askerî diktatörlük dönemi başlamıştır ve o gizli askerî diktatörlük döneminde 27 Mayıs mahkemesi olan hukuksuz Alçak Zulüm Divanı'nın zulümleri başta olmak üzere devamlı zulüm üretilmiştir. Bu rejimin işi gücü zulüm üretmektir! Bu rejimin dünü de bugünü de zulümle doludur ve zulüm yapmadığı toplum kesimi de yok gibidir. Bu alçak zulüm rejimi, dindarlara da Kürtlere de Alevilere de solculara da ülkücülere de zulüm üstüne zulüm yapmıştır.

AK Parti iktidara gelince bazıları AK Parti'yi rejimi yıkmaya çalışmakla suçlamıştı. O iddiada bulunanlar haklıymışlar; fakat yöntem konusunda yanıldılar. AK Parti, rejimi onların tahmin ettiği yolla yani laik rejimi İslami bir düzene dönüştürmekle yıkmıyor; zulmü gittikçe arttırarak veya zulmün gittikçe artmasına ses çıkarmayarak, göz yumarak yıkıyor. Bu zalim rejimi kuruluşundan bugüne kadar devamlı olarak yaptığı zulümler yıkacak! Kanaatim budur.

Yüce Allah'tan duam odur ki Türkiye'nin mevcut zulüm rejiminin yıkıldığını dünya gözüyle görmeden canımı almasın.

Dediğiniz olağan süreçtir. Olağanüstü durumlarda vardır, Ancak;

(2) Gecikmesinde sakınca bulunan hallerde Cumhuriyet savcısı da el koyma kararı verebilir. Hâkim kararı olmaksızın yapılan elkoyma işlemi yirmidört saat içinde görevli hâkimin onayına sunulur. Hâkim en geç yirmidört saat içinde onaylanıp onaylanmamasına karar verir. Onaylanmama halinde Cumhuriyet savcılığının kararı hükümsüz kalır.

Acil durumlarda savcı da el koyma kararı verebilir, daha sonra mahkeme bu kararı onar yada kaldırır.



Devletin elinde kuvvetli suç süphesi olduğuna dair belli deliller var ise burda TEDBİR amaçlı yapılan kayyum atamalarını eleştirmek mantıklı değil.

Ebu Hanzala ve A.Kuytul'a çağrım çıkar cübbeni siyasete gir. Din adamının işi değil siyaset yapmak. Siyaset yapanı dinsiz imansız gibi göstermek. Burası Türkiye Cumhuriyeti, yanlış yapan kimliği dinine bakılmaksızın bedelini öder.



Bu rejim de Türkiye Cumhuriyeti'de biz gençler olduğu sürece yıkılmaz. Siz şahısların münferit davranışlarını koskoca bir Ülke ve rejimine yüklüyorsunuz. Hiç adil değil. Ak Parti bu rejimdeki bozuklukları düzeltti. Müslümanları 2.sınıf insan olmaktan çıkardı. Bağırsaklarını temizledi. Artık adil düzen kuruluyor.



Ak Parti gelmemiş olsaydı, bu ülke ya iç savaşa ya da bölünmeye gidecekti. Çok şükür ki, %5'lik vesayet ideolojisinin hükmü kapandı.

HAKİMİYET MİLLETİNDİR
ak61 isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Alt 07-15-2018, 16:33   #4
Kullanıcı Adı
Cihannur
Standart
Alıntı:
ak61 Nickli Üyeden Alıntı Mesajı göster
Bu rejim de Türkiye Cumhuriyeti'de biz gençler olduğu sürece yıkılmaz. Siz şahısların münferit davranışlarını koskoca bir Ülke ve rejimine yüklüyorsunuz. Hiç adil değil. Ak Parti bu rejimdeki bozuklukları düzeltti. Müslümanları 2.sınıf insan olmaktan çıkardı. Bağırsaklarını temizledi. Artık adil düzen kuruluyor.
Ülkeye bir şey yüklediğim yok. Ülke, devlet, rejim bunların hepsi ayrı kavramlardır. Rejim bozuk olup zulüm rejimi olduğu için devamlı zulüm üretiyor, başından beri olan bu ve ıslah olacağı da yok. Bidayetinden bu yana devamlı olarak yaptığı zulümler bu rejimi çürüttü.

Bu ülkede insanların ve tüzel kişilerin hukuk güvenliğine sahip olduğunu iddia edebilir misin?! Birisi fikrini söyledi diye ona 15 yıla kadar hapis cezası veriyorlar; hukuk nerede, insanların hukuki güvenliği nerede?! Başka birilerine operasyon yapıyorlar ve daha yargılamadan etmeden birkaç gün içinde şirketine veya şirketlerine kayyum atayıp tüm mal varlığına da el koyuyorlar. Niye? Ortada hukuk yok çünkü! Çürümüş, kokmuş bu zulüm rejimin hukuk sistemi iflas etti!

Yapılan bütün o zulümlerden asla razı değilim ve tümüne de karşıyım. Keşke elimde imkân olsa da bu zulüm rejiminin tutsak etmiş olduğu Müslümanları cezaevlerinden kurtarabilsem. Ona gücüm yok ama yapılan zulümlere fikren itiraz edip tepkimi gösterebilirim ki bunu yapıyorum ve Türkiye'nin mevcut zalim rejiminin esir almış olduğu Müslüman tutsakların hapishanelerden kurtulması için Allah'a dua ediyorum.

Konu Cihannur tarafından (07-15-2018 Saat 16:54 ) değiştirilmiştir..
Cihannur isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Cevapla


Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir)
 

Yetkileriniz
Konu Acma Yetkiniz Yok
Cevap Yazma Yetkiniz Yok
Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı




2007-2026 © Siyaset Forum lisanslı bir markadır tüm içerik hakları saklıdır ve izinsiz kopyalanamaz, dağıtılamaz.

Sitemiz bir forum sitesi olduğu için kullanıcılar her türlü görüşlerini önceden onay olmadan anında siteye yazabilmektedir.
5651 sayılı yasaya göre bu yazılardan dolayı doğabilecek her türlü sorumluluk yazan kullanıcılara aittir.
5651 sayılı yasaya göre sitemiz mesajları kontrolle yükümlü olmayıp, şikayetlerinizi ve görüşlerinizi " iletişim " adresinden bize gönderirseniz, gerekli işlemler yapılacaktır.


Bulut Sunucu Hosting ve Alan adı