Siyaset Forum - Siyasetin Kalbi
Haberler Dünyadan ve Ülkemizden son dakika haberler burada.



Cevapla
Stil
Seçenekler
 
Alt 08-25-2009, 14:08   #1
Kullanıcı Adı
FarukARSLAN.
Standart
Alıntı:
Enfal Nickli Üyeden Alıntı Mesajı göster
İskilipli Atıf Hoca'nın bir filmi vardı. Orada genç bir avukat Hoca'ya iade-i itibar davası açmaya karar veriyordu benim seyrettiğim yere kadar. Filmi sonuna kadar seyretmedim. O yüzden sonunu bilmiyorum. Kafama takılan yer şurası: Bu film gerçeği anlatmıyor muydu ki biz şu an bu haberle muhatap oluyoruz?
Filmin sonu, İskilibli rüyasında Efendimiz'i götüyor, "daha ne bekliyorsun Atıf, Gel" gibisinden çağrıda bulunuyor.
Atıf Hoca'da savunma dilekçesini yazarken uyuya kalıp görüyor onu. Ve uyandığında yırtıp atıyor bir şey yazmıyor ve şehadete gülerek tebessümle gidiyor.

Film gerçek de o gençin girişimleri "film"..

//

Alıntı:
O dönemin yasalarında şapkaya karşı çıkmanın cezası 1 yıldan daha az bir hapisti. Sadece halkı isyana teşvik suçunun cezası idamdı. İskilipli Atıf Hoca'nın tam olarak hangi gerekçeyle idam edildiği aslında bilinmemektedir.

O dönemde yasa masa yok; 3 Ali var, ip var, İstiklal Mahkemeleri var, istibdad var.

Alıntı:
Son olarak mahkeme huzurunda şapka konusunda da ciddi çıkışları olur. En bilineni mahkeme heyetinin "feste bir bez, şapkada bir bez. Neden karşı çıkıyorsun?" diye sormaları üzerine hocanın verdiği cevaptır. "Arkanızdaki bayrakta bir bez. O zaman indirip İngiliz bayrağı asın."
Şapkaya karşı idi ki o soru soruldu işte. Mahkemenin toplanış amacı başka olsa aylarca tutup gelip bir de bu soruyu sormazlardı.
"3 yıl önce şapkaya karşıydın şimdi de karşı mısın?" gibisinden bir soru olurdu.
Kel Ali cevabını iyi alıyor gerçi ama zalimin zulmü de iyi kanıtlanıyor.


Alıntı:
Atıf Hoca'yı idama götüren asıl sürecin, Said-i Nursi ve birkaç din adamıyla birlikte kurdukları bir islam cemiyeti olduğu söyleniyor. Bu cemiyet, padişah tarafından zorla kullanılmış bir cemiyettir. Ankara hükümetinin yaptıklarının dinen uygun olmadığına yönelik, İstanbul hükümeti tarafından bu cemiyete zorla fetva çıkartılıp, Yunan uçaklarıyla anadoluya dağıtılmıştır.
İlla Milli Mücadele döneminde "Saray-İllegal İslam Cemiyetleri ve düşmanla işbirliği" safhasına getireceksiniz işi.

Saray istemiş, cemiyet zorla kullanılmış fetva çıkarılmış, Yunan uçaklarıyla Anadoluya dağıtılmış.

Ne âlâ ne âlâ..
M. Kemal'in İngiltere bağlantılarını, "işgalde valileri olmaya dahi arzulu" olması sözleri sümen altı, saraya tu kaka.
Milli Mücadeleye düşman imiş..

Bırakın Allah aşkına, İngiliz desteğiyle, emriyle hareket edilip çıkıp saray onla bunla işbirliği yaptı demek yalan oğlu yalan bi tarihtir.
1940'lara kadar hüküm sürmüştü bu trişkalar.
Artık demode..
Hulki Cevizoğlu, Murat Bardakçı gibiler "şok, yeni belge" diye çene çalsalar da mantıktan kaybediyorlar.
"Yakın tarihi ezmek istiyorlar ama o ezilmiyor. Bir fırsatını bulur bulmaz ortaya çıkıyor."

(Tarık Zafer Tunaya)

Ayrıca Vakit Gazetesi'ni o günlerde o gibi saçmalıklara alet etmek saçmalığın da saçmalığıdır.
Milli Mücadele yanlısı 9 İstanbul Basını'ndan birisidir Vakit.
Bu aşikar.

Hatta ben değil, Atatürk Araştırma Merkezi diyor;

Alıntı:
Kurtuluş Savaşımızı destekleyen Millî Mücadele basınını da Anadolu ve İstanbul basını olmak üzere iki grupta toplamak mümkündür. İstanbul basınında Millî Mücadele’den yana olan önemli gazeteler Tasvir-i Efkâr, Vakit, İkdam, Zaman, Akşam, Tercüman, İstiklâl, İleri ve Yenigün’dür. Millî Mücadele’ye karşı olan İstanbul gazeteleri ise Peyam-ı Sabah, İstanbul, Alemdar gazeteleridir. Anadolu basınında da, Millî Mücadele’den yana olan önemli gazeteler İzmir’e Doğru, Açıksöz, Arkadaş, Yeni Adana, Albayrak, Anadolu, Babalık, Dertli, Işık, Öğüt, Emel, Ahali, İstikbal, İrade-i Milliye ve Hakimiyet-i Milliye gazeteleridir. Millî Mücadele’ye karşı olan bazı Anadolu gazeteleri ise Ferda, İrşat, Zafer isimlerini taşımaktadır.
İnönü Zaferi'ne de alkışı çakan gazete;

Alıntı:
İstanbul basını üzerindeki sansürün ağırlığı genellikle 1921 yılı başlarına kadar bütün şiddetiyle devam etmiş; ancak bu denetim, I. ve II. İnönü Zaferleri ve bunları izleyen diğer başarılardan sonra, Ankara Hükûmeti’nin gittikçe güçlenmesi ve olayların millî harekât lehine gelişmesi sonucu ister istemez bir ölçüde hafiflemiştir. Bu tarihten itibaren İstanbul basınında, Millî Mücadele’den ve Mustafa Kemal Paşa’dan çoğu kez sansürsüz olarak söz edilmeye başlandığını görüyoruz. İşte bu gelişmeler sebebiyledir ki, Vakit gazetesi, II. İnönü Zaferini “Türk silâhları bu defa da pek şanlı bir muzafferiyet elde etmiştir” başlığı altında veriyor ve şunları ilâve ediyordu: “... Anadolu baştanbaşa sevinç içindedir. Her tarafta halk gönüllü kaydedilmekte ve düşmana kesin darbeyi indirmeye koşmaktadır. “
http://www.atam.gov.tr/index.php?Page=DergiIcerik&IcerikNo=953

"İskilibli'nin Gazetesi Vakit" Milli Mücadele yanlısı ama gazetenin sahibi "İsyan"dan idam ediliyor..
Hey benim güzel cicili bicili tarihim..

 


Konu FarukARSLAN. tarafından (08-25-2009 Saat 14:47 ) değiştirilmiştir..
FarukARSLAN. isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Konuyu Beğendin mi ? O Zaman Arkadaşınla Paylaş
Sayfayı E-Mail olarak gönder
Alt 08-25-2009, 15:14   #2
Kullanıcı Adı
Eşref
Standart
Alıntı:
FarukARSLAN. Nickli Üyeden Alıntı Mesajı göster
İlla Milli Mücadele döneminde "Saray-İllegal İslam Cemiyetleri ve düşmanla işbirliği" safhasına getireceksiniz işi.

Saray istemiş, cemiyet zorla kullanılmış fetva çıkarılmış, Yunan uçaklarıyla Anadoluya dağıtılmış.

Ne âlâ ne âlâ..
Konunun tam izahını şu alıntıyla daha doğru bir şekilde yapayım;


Fakat tam bu sıralar cereyan eden bir başka hadise hocanın idam edilmesinde mühim bir amil (sebep) olmuştur. İstanbul hükümeti Anadolu’daki Kuvva-i Milliye (milli kuvvetler) hareketine karşı halkın teveccühünü (yönelişini) kırmak için bir fetva yayınlamış, ama Anadolu ulemasının (alimlerinin) karşı fetvası bunu boşa çıkarmıştı. Bunun üzerine Şeyhülislam Mustafa Sabri efendinin marifetiyle Teali-i İslam cemiyeti namına yazılmış ve bastırılmış bir beyanname zorla Teali-i İslam cemiyeti idare heyetine imzalatılmaya çalışılmıştı. Ama Atıf Hoca ve Tahir-ül Mevlevi’nin şiddetle karşı koymaları üzerine de mühürsüz olarak Yunan uçaklarınca Anadolu’ya atıldı. Buna karşın, o zamanın Vakit gazetesinde Atıf Hoca tekzibname (yalanlama) yayınladıysa da, Ankara İstiklal mahkemesi zabıtlarında okuduğumuza göre, bu beyanname Hocaefendi’ye karşı güdülen kinin mühim bir amili (sebebi) olarak zihinlerde kaldı.



Kaynak:
http://www.haber7.com/haber/20080215...put-yaniti.php
Eşref isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Alt 08-25-2009, 15:59   #3
Kullanıcı Adı
depare
Standart
Alıntı:
KaraEsref Nickli Üyeden Alıntı Mesajı göster
Konunun tam izahını şu alıntıyla daha doğru bir şekilde yapayım;


Fakat tam bu sıralar cereyan eden bir başka hadise hocanın idam edilmesinde mühim bir amil (sebep) olmuştur. İstanbul hükümeti Anadolu’daki Kuvva-i Milliye (milli kuvvetler) hareketine karşı halkın teveccühünü (yönelişini) kırmak için bir fetva yayınlamış, ama Anadolu ulemasının (alimlerinin) karşı fetvası bunu boşa çıkarmıştı. Bunun üzerine Şeyhülislam Mustafa Sabri efendinin marifetiyle Teali-i İslam cemiyeti namına yazılmış ve bastırılmış bir beyanname zorla Teali-i İslam cemiyeti idare heyetine imzalatılmaya çalışılmıştı. Ama Atıf Hoca ve Tahir-ül Mevlevi’nin şiddetle karşı koymaları üzerine de mühürsüz olarak Yunan uçaklarınca Anadolu’ya atıldı. Buna karşın, o zamanın Vakit gazetesinde Atıf Hoca tekzibname (yalanlama) yayınladıysa da, Ankara İstiklal mahkemesi zabıtlarında okuduğumuza göre, bu beyanname Hocaefendi’ye karşı güdülen kinin mühim bir amili (sebebi) olarak zihinlerde kaldı.



Kaynak:
http://www.haber7.com/haber/20080215...put-yaniti.php
Bu olayın olduğu sene 1920 yılı ve sadece kin güdüldüğünden bahsediyor asılma sebebi olduğu söylenmiyor...
Senin alıntıladığın bu yazının devamında bir yerde de şu sözler söyleniyor..

"1923 yılında yayınladığı “Tesettür-ü Şer’i” ve 1924’de neşrettiği “Din-i İslam’da Men-i Müskirat” adlı eserleri ile “Atıf Efendi Kütüphanesi Neşriyatından” adıyla yeni bir serinin telifine başladı. Bu seriyi 10 sene içerisinde 50 kitaba ulaştırma azmindeydi. Üçüncü eser “Frenk Mukallitliği ve Şapka”dır. Dikkat edilirse, üç eser de devrin idaresini rahatsız edecek cinstendir ve devam etmesine meydan verilmemiştir."

Zaten en son "Frenk Mukallitliğini" çıkardıktan sonra 1926 yılında asılıyor...
depare isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Alt 08-25-2009, 16:10   #4
Kullanıcı Adı
Eşref
Standart
Alıntı:
depare Nickli Üyeden Alıntı Mesajı göster
Bu olayın olduğu sene 1920 yılı ve sadece kin güdüldüğünden bahsediyor asılma sebebi olduğu söylenmiyor...
Senin alıntıladığın bu yazının devamında bir yerde de şu sözler söyleniyor..
Zaten bu olaylar bir süreçtir. Ve bu sürecin sonunda idam ediliyor. Böyle olduğu için de 26'daki mahkemede bu fetvayla ilgili Hocaya sorular da yöneltiliyor. Hoca da gazete de yayınlanmış tekzipiyle yanıt veriyor. Ama inandırıcı bulunmuyor.

İskilipli Atıf Hocanın idamında sorumlu mahkeme heyetidir. Çünkü o dönemin şartlarında yasalara pek fazla uyulmuyordu. Kararlar, mahkeme heyetinin insiyatifindeydi. Zaten şimdiki gibi bir adalet sistemi de bekleyemeyiz.
Eşref isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Cevapla


Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir)
 

Yetkileriniz
Konu Acma Yetkiniz Yok
Cevap Yazma Yetkiniz Yok
Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı




2007-2026 © Siyaset Forum lisanslı bir markadır tüm içerik hakları saklıdır ve izinsiz kopyalanamaz, dağıtılamaz.

Sitemiz bir forum sitesi olduğu için kullanıcılar her türlü görüşlerini önceden onay olmadan anında siteye yazabilmektedir.
5651 sayılı yasaya göre bu yazılardan dolayı doğabilecek her türlü sorumluluk yazan kullanıcılara aittir.
5651 sayılı yasaya göre sitemiz mesajları kontrolle yükümlü olmayıp, şikayetlerinizi ve görüşlerinizi " iletişim " adresinden bize gönderirseniz, gerekli işlemler yapılacaktır.


Bulut Sunucu Hosting ve Alan adı