|
|
|
|
#1 |
|
herhangi bir makama ve mevkiye elin yetişmediği zaman ayağının altına başka bir vasıta bul.sakın kuranı kerimi vasıta yapma..üstad saidi nursi.
|
|
|
|
|
|
|
| Sayfayı E-Mail olarak gönder |
|
|
#2 |
|
Heyhât!.. Bugünkü ve yakın tarihin şeriat mümessillerine baktığımız zaman bu ahlak ve terbiyeden eser göremiyoruz!
Şeriat vecdi, aşkı, ahlakı ve terbiyesinden... Birçok insanlar, günümüzün ve yakın günün, yani bu seyrin insanları, bir çilingirin kırk-elli tane anahtarla cebinde gezmesi gibi, bildiği basit şeylerin gururu ve yanlış tefsiriyle gezer durur. Keser, biçer ve en öne geçer, sofrada en çok yemeği yer, ölünün başında nutuk çekr, kendinden hikmet savurur... Nasıl yetiştirilecek şeriat adamı?.. Bütün gaye bu.., Yani içi Allah korkusuyle dolu, şeriate kainat nizamının anahtarı diye bakan... Ahlak ve terbiyede üstün... Yine heyhat!.. Maalesef batılı kendi papazına batıl tarafından bu terbiyeyi veriyor. Papaz, esasında bir yanlışı güzellik klişeleriyle cazibeli kalarken, biz, hakikati kabalaştırma yolunda asırlarca mesafe aldık. Niçin bu terbiye yok?.. Teşekküllerimiz var!.. İşte önümde o teşekküllerden birçokları var... öğretmen, İmam-ı Hatip, Enstitü mensupları, vesaire... Niçin İslam muaşereti, İslam edebi, İslam zevki üzerinde telkinler yok?.. Öğretmen, verdiği dersin sadece dış kanavasından ibaret kalıyor. Böyle şey olur mu? |
|
|
|
|
|
|
#3 |
|
Bir aralık Güzel Sanatlar Akademisi'nde hocalığım oldu. Kültür dersi hocalığı... Girdim sınıfa... Sınıfın gayet enteresan, hepsi kibarzâde Galatasaray mezunu malum tipleri...Karşılıklı oturduk. Talebede usûldür, hocasını imtihan eder. Hoca da talebesini... İki taraf evvelâ bir göz düellosu yapar. Konferanslarda da aynı şeydir. Evet; sınıf konuşmamı bekliyor, sesime kadar merakta...
Şöyle bir yoklama yaptım; döndüm dedim ki: - Çocuklar garibinize gidecek ama sorayım; İslamın kaç mezhebi vardır? Bunu bana söyleyecek var mı? - Tıss... - Hayret! dedim; yahu, fenalaşıyorum, hepiniz Müslüman çocuğusunuz; hepsi mezhep ismi istiyorum o kadar... Bir müddet sonra -şimdi gülenler ağlasın- bir delikanlı kalktı: - Efendim müsaade ederseniz ber söyleyeyim! Dedi. - Niçin söylemedin? Diye mukabele ettim. - Sebebi var efendim! - Söyle! Söyledi... Tek tek... Sordum: - İsmin ne? - Dimitro... Buyurun!.. Hayasından da önce müslümanların cevabını bekliyor. Bakın inceliğe... - Tûh suratınıza, dedim; utanmazlar!.. ![]() Necip Fazıl / Batı tefekkürü ve İslam tasavvufu / sayfa 187-188 |
|
|
|
|
![]() |
| Etiketler... Lütfen konu içeriği ile ilgili kelimeler ekliyelim |
| bugün, bölüm, bölümler, etkileyen, hayat, hayatınızı, okuduklarınızda |
| Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
|
|