|
|
#11 |
|
Arkadaşlar, bu konuyu daha önce çok konuştuk. Bakın Mısır, Müslüman-Hristiyan çatışmalarına sahne olan bir ülke. Türkiye gibi değil. Böyle bir ülkede elbette laik bir sistem olmalı.
İçimizde hukuk dersi alan kardeşlerimiz muhakkak vardır. Hukuk kurallarının tanımı yapılırken, "halkın inancına ve kültürüne ters düşecek kurallar konulamaz" der. Hukuk kuralları bu çerçevede oluşturulur. Mesela Türkiye'de hukuk, sünneti yasaklayamaz. Bu halkın inancına ters düşer. Baş örtüsünü de yasaklayamaz. Bu da halkın inancına ters düşer. Ama 1996'larda, hukuka aykırı bir şekilde, bu yasağı koydular. Kimin yaptığı da belli. Bunu baz alarak hareket etmeyelim. Laik sistem çift yönlüdür. Birincisi devlet, halkın dini işlerine karışamaz. Yani devlet kalkıp size "namaz kıl, yoksa seni cezalandırırım" diyemez. Namaz kılmak dinin insanlara bir emri. Ama o emir Allah'ın kişiye özel emri. Yani ister yaparsın, ister yapmazsın. Müslüman değilsen, zaten yapmazsın. Devlet bu konuda size emir veremez. Vermemelidir de. Devlet ancak adam öldürmek, hırsızlık gibi sizin isteğinize bırakılmayan konularda emir verebilir. İkinci yönü ise dinin devlet işlerine karışmamasıdır. Atıyorum bugün başbakanımız, Amerika ile Türkiye arasında dostluk anlaşması imzalasa, bir din adamı çıkıp "Bu olmaz! Dine aykırı! Bir Müslüman, bir Hristiyan'ı dost edinemez! Edinirse o da ondandır" diyemez. Devlet ayrı, insan ayrı. Devletler arası dostluklar farklı, insanlar arası dostluklar farklı. Bu nedenle insanı esas alan dinin, devlet işlerine karışmaması gerekir. Laiklik bu şekliyle uygulandığı sürece, son derece yararlıdır ve başbakanımızın söylediği de budur. Artık bunu lütfen idrak edelim. |
|
|
|
|
| Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
|
|