Siyaset Forum - Siyasetin Kalbi
Forum Köşe Yazarlığı Ak Parti Forum Köşe Yazarları buraya.



Cevapla
Seçenekler
 
Alt 01-30-2009, 20:40   #1
Kullanıcı Adı
ersegun
Standart
Sayın Alperen, cevabınız için teşekkür ederim. Ancak merak ettiğim meseleyi tam olarak açıklamayan bir metin olmuş. Tarif ettiğiniz üzere google'dan konuyu arattığımda birkaç sitede mevzuyla ilgili bilgiye ulaştım.

KKTC'nin forsa alınıp sonra da çıkarılmasına dair net bir bilgiye ulaşamadım. Ancak aşağıda, alıntıladığım , yine bir forumda kaynak belirtilmeden sunulmuş olan bir yazıyı ekliyorum. Yazarından kaynağı istedim, gönderdiğinde burada paylaşırım.

Edebi girişimleri olan kişilerin, yazdıkları yazıların mümkün mertebe okunur hale getirerek sunmaları önemlidir. Dolayısıyla, anlatılan konunun zihinde yer edebilmesi için başka ayrıntılara dikkat çekmemesi (imla, Türkçe dilbilgisi kuralları, bilgi veriliyorsa kesinliği..vs) de gerekir.

Siz gibi, okumaya meraklı biri olduğumu naçizane belirteyim, o yüzden bence okunmaya değer bir makale, yazım kurallarını da kesinlikle dikkate almalıdır.

Başarılar dilerim.

Yazı ektedir.


TARİHTE ONALTI TÜRK DEVLETÎ MESELESİ
Ülkemizde ilmî manada tarihçilik ve tarih yazımı Türkiye Cumhuriyeti ku­rulduktan sonra Atatürk'ün direktifleriyle başlamıştır. Millî tarihin kişiler ve milletler üzerindeki önemini bilen Atatürk; daha derli toplu, daha doğru te­meller üzerine kurulmuş. Türk'ü ve Türk milletini esas alan bir Türk tarihinin yazılmasını istemiştir.
Atatürk, dönemin tarihçilerini Ankara Türk Ocağı binasında toplayarak çok acele "Türk tarihinin ona batlarını" ihtiva edecek bir çalışmanın yapılmasını istemiştir. Neticede 1930 yılında bir cilt olarak "Türk Tarihinin Ana Hatları" adlı eser neşredilmiştir. Fakat bu eserde çok hata olması nedeniyle, kitapta yer alan her konunun kendi uzmanlarınca yeniden yazılması kararlaştırılmıştır (İsmail Hakkı Uzunçarşılı. "Türk Tarihi Yazılırken". Belleten, c.III. 1939. s. 349).
Türk tarih tezi çerçevesinde. Türk tarihinin ana hatları ve Türklerin mede­niyete hizmetlerini tetkik etmek ve yazmak maksadıyla da Türk Tarih Kurumu kurulmuştur (Afet. "Atatürk ve Tarih Tezi". Belleten, c.III. 1939. 5. 243).
İşte bugün Cumhurbaşkanlığı forsunda 16 yıldızla sembolize edilen bağım­sız Türk Devletleri, o günkü bilgiler dahilinde tesbit edilmiştir.
Cumhurbaşkanlığı Forsu'ndaki güneşin Türkiye Cumhuriyetini, etrafındaki 16 yıldızın da bağımsız Türk devletlerini temsil ettiği görüsü ilk olarak Harita Yüzbaşı Akîb Özbek'in "Türkiye Cumhurbaşkanlığı Forsu ve Taşıdığı Anlam, İs tanbul 1969. s. 7" adlı eserinde yer almıştır. Günümüzde bu görüş herkesçe kabul görmesine rağmen, bu konuda kesin bir bilgi de bulunmamaktadır.
14 Eylül 1937 tarih ve 7175 sayılı Kararname ile Türk Bayrağı Nizâmnâ­mesi yürürlüğe konulmuştur. Bu nizâmnâmenin 36. maddesine ekli 2 numaralı lavhasında-, "Reisicumhur Forsu"nun şekli, ölçüsü ve diğer hususiyetleri belir­tilirken. Fors'taki güneşin Türkiye Cumhuriyeti'ni çevresindeki 16 yıldızın ba­ğımsız Türk devletlerini temsil ettiğine dair herhangi bir açıklama yapılma- miştir. 27/1/1978 tarih ve 7/14576 numaralı Türk Bayrağı Tüzüğü değişikliğinde de buna dair her hangi bir bilgi bulunmamaktadır.


Prof. Dr. Bahaeddin Ögel'in konuya ilişkin hazırladığı bir raporda ; ".... bu 16 bağımsız Türk devleti savını nasıl ve ne zaman tesbit edildi bilinmemektedir. Duyduğumuz ve anladığımıza göre Atatürk'ün huzurunda bu konu müzakere edilmiş ve devlet sayısı böyle uygun görülmüş. Bu iyi niyetle, o zamanki bilgi seviyesiyle 16 Türk devleti sayısı üzerinde durulmuştur" (Bahaeddin Ögel, Cum-hurbaşkanlığı Forsu, 16 Türk Devletine Ait Bayraklar Raporu, 1984, s. 2).
Tarihte, 16 Türk devleti kuruldu fikri, bugünkü bilgiler dahilinde eksik bir bilgidir. Abdülkadir Donuk, tarihte kurulmuş Türk Devletlerinin isimlerini ve kuruluş tarihlerini verdiği yazısında : " tarihte; imparatorluk , deflet, beylik, atabeylik ve hanlık nevinde kumlan Türk topluluklarının sayısı 120'yeyakındır. Aşağıdaki listede de görüleceği üzere bu Türk devletleri ayrı ayrı bölgelerde ve be-lirli tarihler arasında tam bir istiklâle sahip olarak hüküm sürmüşlerdir. Yuka-rıda görülen tablo aynı zamanda şu bakımdan da hatalıdır. 2. sırada zikredilen Batı Hıın imparatorluğu yanlış olarak bu ad ile belirtilmiştir. Halbuki bu devlet Büyük Hun imparatorluğunun bir parçasıdır. Batı Hıın imparatorluğu denildi­ği zaman Avrupa Hunları anlaşılır ki, bu da listede aynca (n.3) gösterilmiştir. Diğer bir hata da 13. sırada yer alan Altınordu Devleti, hükümdarlık anlayışı, teşkilâtı vb. bakımlardan tipik bir Moğol devletidir. Bu itibarla sıralamada yer almaması gerekirdi' (Abdülkadir Donuk, "Tarihte 16 Türk Devleti Meselesi ve Türk Devleti'nin Karekteri", Türk Kültürünü Dergisi, Sayı: 251, Ankara 1984).
Tarihte kurulan Türk devletlerinin sayısının 16'dan fazla olduğu tarihçileri­miz arasında bilinen bir konudur. Son otuz yıldan beri bu saha ile meşgul olan değerli bilim adamlarımız yazılarında, konferanslarında ve derslerinde, bu ko­nu üzerinde zaman zaman durarak, meselenin doğru bilinmesi hususunda ken­dilerine düşün vazifeyi yerine getirmişlerdir.
Türk tarihinin zaman, yer ve devlet sayısı yönlerinden sınırlandırmanın çok zor olduğu dile getirilerek, bu 16 müstakil Türk devleti görüşü birçok ta­rihçi tarafından tenkit edilmiştir (Türkoğlu Gök-Alp, "Zaman. Yer ve Devlet Sayısı Bakımlarından Türk Tarihini Sınırlamak Mümkün müdür?", Birinci Türko-loji Kongresi Bildirileri, istanbul 1980, s. 211 vd. )
Ziya Gökalp, Türk tarihi nereden başlamalı ? sorusuna: ".... meçhulden baş-lavarak mağlııma doğru gelme yerine, mağlumdan başlayarak meçhule doğru gitmenin daha doğru olacağını belirtmişti*". Yine Gökalp, "... amme hukukuna göre devlet üç unsurdan meydana gelir; ahali, arazi ve hükümet. Bu açıdan ba-kıldığında 1071'den sonra Anadolu'daki sülalelerin birer devlet değil, Türkiye Devleti'nin birer halkasıdır" (Ziya Gökalp, Türk Medeniyeti Tarihi, İstanbul 1976).
Rıza Nur da; "Selçuklu Devleti, Osmanlı Devleti ayırımının yanlış olduğunu, bunların ikisinin de aynı devlet olduğunu belirtmektedir. Ona göre sadece ha-nedanlık değişmiştir. Çünkü millet bir, toprak bir olduğu halde niçin ayrı devlet olsunlar? Selçuklu hanedanı sönüp, Osmanlı hanedanı iktidara geçince Os­manlılar, Selçuklu varisleri bak iddia etmesinler diye özellikle Osmanlı Devleti demişlerdir" (Rıza Nur, Türk Tarihi, c.I, 1924, s. 5-11). Aynı düşünceyi Mükri-min Halil Yinanç "Milli Tarihimizin Adı, 1969, s.12-13"de de görmekteyiz.
Türk tarihinin bir sisteme kavuşturulması için en çok uğraşanlardan biri de Nihal Atsız'dır. Görüşlerini. "Türk Tarihi Üzerine Toplamlar" ve daha sonra "Türk Tarihinde Meseleler, 1966" adlı çalışmalarında ele almıştır.
Atsız, 'Türk tarihi kendi şartlarına göre düzene sokulabilir. İlk önce ikiye ayırmalıyız: 1-Anayurttaki Türk tarihi 2- Yabancı illerdeki Türk tarihi. Anayurt-taki Türk tarihi, en eski çağlardan XI. yüzyıla kadar Doğu Türkeli (Moğolistan, Rusya Avrupası'nın doğu bölümleri), XI. yüzyıldan sonra Türkiye. Azerbaycan, Irak, Kuzey Suriye. Yabancı illerdeki Türk tarihi; yabancı milletlere dayanarak kuruldukları için sürekli olmamışlar erimişlerdir. Mısır, Çin. İran ve Doğu Avru-pa'da kumlan Türk devtletleri gibi.
Türk tarihi denince aklımıza Anayurt Türk tarihi gelmektedir. Anayurt ise, önce Türkistan, sonra da Türkiye'dir. Şu halde XI. asırdan sonra iki Türk devleti vardır" (Nihal Atsız. Türk Tarihinde Meseleler, 1966, s. 7-13).
Cevdet Gökalp. "bugün Türkiye'de devlet tabiri rastgele ve gelişi güzel kulanılıyor. Örneğin: Osmanlı Devleti. 'Selçuklu Devleti vs. Türk/erin bugüne kadar kurdukları devlet sayısı ile bir de 16 devlet görüşü vardır. Bun/ar birbirleri ile ilişkisiz rakamlardır. Türk tarihi Orta Asya re Türkiye'de olmak üzere 1500 ila 10.000 yıllık geçmişe sahiptir. Dolayısıyla Türkler tarihte iki derlet kurmuşlardır. Orta Asya Türk Devleti ve Türkiye Devleti. İlmî ve millî açıdan tarihimizi bu şe­kilde zaman re mekân bakımından çerçeveleyerek öğrenmeliyiz" (Cevdet Gökalp. "Türk Tarihte. Kaç Devlet Kurmuştur", Önasya, c.III Yılr.V Sayı 35. s.4-5).
Talisin Ünal da, Cumhurbaşkanlığı Forsu'ndaki 16 yıldızın tarihte müstakil hakimiyet kuran Türk devletlerini temsil ettiğini. 1969 yılında Ajans-Türk Matbaası'nda basılan bir takvimde de bu devletlerin isimleri kronolojisine değinerek: "...bu kronolojiyi hazırlayanların neyi esas kabul eniklerini bilmek hayli zor bir konudur. Bu kronoloji; coğrafi mıntıka esasına göre mi, devletlerin büyük veya küçük olusuna göre mi, bir Türk devleti yıkılırken ötekinin kurulması esasına göre mi hazırlanmış, seçilmiştir? Bu belli değildir. Bizim bildiğimiz 'kronoloji tarih sırasına göre hazırlanır. Buna göre de yapılmamıştır. (Tahsin Ünal. "Forsa . Dair\ Türk Kültürü Sayı: 83. Yıl:l969, s. 1-2).
Yukarıda bahsedildiği üzere, Türk devletlerinin sayısında bir tereddüt kimdir ve niçin sadece 16 Türk devletinin Cumhurbaşkanlığı Forsu'nda temsil edildiği sorusuna pek cevap verilmemekte, yorum yapmaktan da kaçınılmaktadır.
Sıralama ve kronoloji farklılıkları bir tarafa bırakılırsa Ajans-Türk tarafından basılan 16 Türk Devleti bayraklarıyla ilgili albümdeki ve Türk Kültürü Araştır-ma Enstitüsü'nün 1973'de yayımladığı Türk Kültürü Kara Kuvvetleri sayısındaki (s. 919) Türk devletlerinin adlan aynıdır. Ancak Türk Kültürü'nde alt gurup olarak :
- Avarlara
a- Peçenekler
b- Kumanlar
c- Bulgar Türk Devleti
- Hazar İmparatorluğuna
a- Türgeşler
b- Karluklar
- Altınordu Devleti'ne de
a- ilhanlılar
b- Çağatay devletleri eklenmiştir.

Bununla beraber Atatürk'ün doğumunun 100. yılı münasebetiyle Türk Kül­türü Araştırma Enstitüsü tarafından neşredilen ve Türk Devletleri ile bayrakla-rını muhtevî 1981 yılı Takvimi'nde de iki durum göze çarpıyor. Haritalar ile bayrakların verildiği sayfalar gözden geçirildiği zaman, burada 19 devlete rastlanıyor. Bu listeye Saka-İskit Türk imparatorluğu. Anadolu Selçukluları ve Cen­giz imparatorluğu eklenmiştir. Kasım ayına ait yaprakta "Tarihte bağımsız ege-menlik kurmuş 16 büyük Türk imparatorluğu" anlatılırken ise. sayı 18'e inmek-tedir. Burada Gazneliler yer almamıştır .

Ankara Üniversitesi'nin 1984 yılında neşrettiği 16 Türk Devleti'nde ise Batı Hun imparatorluğu ile Avrupa Hun İmparatorluğu'nun birleştirildiği. Gök-türk İmparatorluğu'nun iki hakanlığa ayrıldığı, ayrıca Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeri'nin de eklenerek sayının 17 olarak tesbit edildiği müşahade olunuyor. İbrahim Kafesoğlu, Türk Kültürü'nün neşrettiği 1981 yılı Takvimi'nin ciddî ve ilmî bir değerlendirmesini yapmıştır (I. Kafesoğlu. “Atatürk'ün Doğumunun 100.Yılı Takvimi Üzerine Düzeltme ve Düşünceler". Türk Kültürü Arastınna-lart, XVIl-XXI/l-2. Ankara 1979-1983)- Kafesoğlu bu yazısında takvimde yer alan devletlerin birinin hayali (Saka-İskit) bazılarının da Türk değil Moğol ol­duğunu söylemekte ve kendisi yeni bir tasnif yapmaktadır.

Buna göre:
l- Hun imparatorluğu
a. Asya Hun imparatorluğu (M.Ö.VIl.yy. - M.S.48)
b. Batı (Avrupa) Hun imparatorluğu (350-469)
c. Ak-Hun (Orta Doğu Hun-Eftalit imparatorluğu) ( 367-560)
2- Gök-Türk Hakanlıkları
a.I. Gök-Türk Hakanlığı (552-581)
b.II. Gök-Türk Hakanlığı (682-744)
c. Türgiş-Karluk Hakanlıkları (717-840)
3- Uygur Hakanlığı (445-840)
4- Hazar Hakanlığı (630-965)
5- Avar (Apar-Abar) Hakanlığı (558-807)
6- Büyük Bulgarya Hakanlıkları (630-1236)
a. Tuna Bulgar Hakanlığı (679/681-864)
b. İtil (Volga) Bulgar Devleti (670'den sonra 1236)
7- Kara-Hanlı Hanlığı (840-1042)
a. Doğu Kara-Hanhğı (1042-1211)
b. Batı Kara-Hanlığı (1042-1212)
8- Gazneli Devleti (969-1187)
9- Büyük Selçuklu imparatorluğu (1040-1157)
a. Iran-Horasan Selçuklu Kolu
b. Kirman Selçukluları
c. Suriye Selçukluları
d. Anadolu Selçuklu Devleti (1092-1308)
10- Harzemşahlar Devleti (1097-1231)
11- Timurlular Devleti (1370-1507)
12- Kara-Koyunlu Devleti (I380'e doğru- 1468)
13- Ak-Koyunlu Devleti (1350'ye doğru-1502)
14- Delhi (Hindistan) Türk Sultanlığı (1206-1413)
a. Hind-Türk imparatorluğu (1526-1858)
15- Mısır-Türk Devleti (1252-1382)
16- Osmanlı imparatorluğu (1299-1920)

Bu devletlerin hususiyetleri Kafesoğlu'nun yazısında özlü bir biçimde orta­ya konulmuştur (Bahaeddin Vediyıldız. "Cumhurbaşkanlığı Bu tasnifte ise iran'da Türkmenler tarafından kurulan ve önemli bir devlet olan Safeviler, Nadir Sahlar (Afşarlar) ve Kaçarlar unutulmuştur.

Burada bir hakikat vardır ki. Cumhurbaşkanlığı Forsu 1922 yılından beri kullanılmaktadır. Forstaki 16 yıldızla sembolize edilen devletler, kendi coğrafyalarının da dışında etkili olanlardır; yani imparatorluk hüviyeti gösterenlerdir.

Ancak eski devlet isimlerinde, yeni bilgilere ulaşılmasıyla zaman içinde değişiklik olmuştur. Türk Hun, Türk Osmanlı gibi adlarda ise. Türk kelimesi kaldırılmıştır. Aslında Türk adı, Atatürk tarafından Türk Tarih Teziyle birlikte sıkça kullanılan bir tabir olarak ortaya çıkmıştır. Bununla beraber, yine zaman içeri­sinde. Türklerle ilgisi somut şekilde ortaya konamamış bazı devletlerin listeden çıkarıldığı (İskit gibi), buna karşılık Türk devleti olmayan Altınordu Devleti'nin (kurucuları Moğol) listeye alındığı, buna karşılık İran'daki Safevî, Nadir Şahlar ve Kaçarların listeye alınmadığı, keza Akkoyunlu, Mısır Türk devletlerinin de isimlerinden bahsedilmediği görülmektedir.

Atatürk'ün dediği gibi, " Büyük ve haysiyetli bir millet olan Türklerin tarihi insanlık kadar eskidir. Osmanlılar ve Selçuklulardan önce de Türkler, dünyanın dört bucağında devletler; imparatorluklar vucııda gelinmelerdir. Nerede bir Türk devleti batmış ise, bunun yıkıntıların üzerinde daima yeni yeni devletler kurmuşlardır. Şimdi de böyle bir tarihî an gelmiş çatmıştır. Osmanlı Devleti çökmüş-tür, fakat tarihî zincir kopmayacaktır".

Sonuç olarak. 16 Türk devleti. Cumhuriyetin ilk yıllarındaki bilgi seviye­siyle tesbit edilmiştir. Türk devletlerinin sayısının çok daha fazla olduğu yukarıdaki açıklamalardan da anlaşılmaktadır. Ancak, Türk tarihini zaman, yer ve devlet sayısı ile bunları kronolojik olarak sıralamanın güçlüğü ortadadır. Bu yöndeki farklı görüşlere yukarıda kısaca değinilmiştir. Yeni yapılan araştırmalar ışığında Türk tarihinin ve devletlerinin kronolojisi ve sayıları da değişmiştir ve bundan sonra da değişecektir. Tarih ilmi yeni araştırmalar ve buluşlarla gelişimini sürdürecektir.

Bununla beraber, yukarıda yaptığımız değerlendirmelerden sonra. Cumhurbaşkanlığı forsundaki 16 Türk Devletine ait tarafımızdan hazırlanan yeni bir listeyi aşağıda veriyoruz. Bu liste, devletlerin muştaki! oluşu ve dünya devletleri arasında taşıdıkları önem göz önüne alınarak hazırlanmıştır. Daha kesin bir liste için. Türk tarihçilerinin bir araya gelerek tartışmaları gerekmektedir.

16 Türk Devleti :
1- Asya Hun imparatorluğu (M.Ö.IV. y.y- M.S. 48)
2- Avrupa (Batı) Hun imparatorluğu (375-454)
3- Ak Hun (Eftalit) imparatorluğu (367~-557)
4- Göktürk imparatorluğu (552-744)
5-Avar imparatorluğu (565-805)
6- Hazar imparatorluğu (651-983)
7- Uygur imparatorluğu (744-840)
8- Karahanlılar Devleti (940-1042)
9- Gazneliler Devleti (963-1183)
10- Büyük Selçuklu imparatorluğu (1040-1157)
11- Harzemşahlar Devleti (1097-1231)
12- Türkiye Selçukluları Devleti (1092-1308)
13- Timur imparatorluğu (1370-1507)
14- Hindistan Türk İmparatorluğu (Babürler) (1526-1858)
15- Safevi Devleti (1502-1736)
16- Osmanlı imparatorluğu (1299-1922)

 

ersegun isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Konuyu Beğendin mi ? O Zaman Arkadaşınla Paylaş
Sayfayı E-Mail olarak gönder
Alt 01-31-2009, 14:29   #2
Kullanıcı Adı
şeysü
Standart
Aslında sorun neyi öncelediğimizle direk olarak alakalıdır belkide.
Eğer bizim önceliğimiz milliyet dediğimizi Türkçülük ise o zaman sorun başlıyor, ama yok eğer bizim önceliğimiz daha üst bir yapı olursa "İslâm" gibi o zaman sorun temelden ortadan kalkıyor.
Cumhuriyetin ilk yıllarında yönetici erklerin yapmak istedikleri şey, bu toplumu ne ile beraber bir arada tutabiliriz? sorusuna "Türkçülük" cevabını vermeleriyle alakalıdır belkide.
"İslâm" diye bir olguyu öncelleyebilmeleri mümkün değildi, çünkü aşağı indirdikleri yapı -Osmanlı- "İslâm" savıyla ayakta duruyordu.
Bunun yerine koymak için size birşeyler lazımdı ve Türkçülüğü kullanmaya çalıştınız.
Ancak bu anlayış kalıpları dar olan bir kalıptı. Çünkü bu toplumda sadece Türkler değil başka milletler de yaşamaktaydılar ve yaşıyorlarda.
Bu açıklığa da şu cevabı vermeye çalıştılar o zamanki aydınlarımız ve Mustafa Kemal: Türklük kendini Türk hissetmektir. Yani üst kimlik olarak bunu kabul etmek. "Bundan dolayı NE MUTLU TÜRKÜM DİYENE sözü söylenmiş olabilir.
Yoksa Atatürk'ün bu topraklar içinde başka milletlerin de yaşadığını bilmemesi düşünülemez.
Her olayı kendi şartlarında düşündüğümüzde bu fors açıklamalarını da kendi dönemlerinde değerlendirmekte fayda vardır zannındayım.
şeysü isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Alt 02-04-2009, 17:42   #3
Kullanıcı Adı
ak61
Standart
Alıntı:
şeysü Nickli Üyeden Alıntı Mesajı göster
Aslında sorun neyi öncelediğimizle direk olarak alakalıdır belkide.
Eğer bizim önceliğimiz milliyet dediğimizi Türkçülük ise o zaman sorun başlıyor, ama yok eğer bizim önceliğimiz daha üst bir yapı olursa "İslâm" gibi o zaman sorun temelden ortadan kalkıyor.
Cumhuriyetin ilk yıllarında yönetici erklerin yapmak istedikleri şey, bu toplumu ne ile beraber bir arada tutabiliriz? sorusuna "Türkçülük" cevabını vermeleriyle alakalıdır belkide.
"İslâm" diye bir olguyu öncelleyebilmeleri mümkün değildi, çünkü aşağı indirdikleri yapı -Osmanlı- "İslâm" savıyla ayakta duruyordu.
Bunun yerine koymak için size birşeyler lazımdı ve Türkçülüğü kullanmaya çalıştınız.
Ancak bu anlayış kalıpları dar olan bir kalıptı. Çünkü bu toplumda sadece Türkler değil başka milletler de yaşamaktaydılar ve yaşıyorlarda.
Bu açıklığa da şu cevabı vermeye çalıştılar o zamanki aydınlarımız ve Mustafa Kemal: Türklük kendini Türk hissetmektir. Yani üst kimlik olarak bunu kabul etmek. "Bundan dolayı NE MUTLU TÜRKÜM DİYENE sözü söylenmiş olabilir.
Yoksa Atatürk'ün bu topraklar içinde başka milletlerin de yaşadığını bilmemesi düşünülemez.
Her olayı kendi şartlarında düşündüğümüzde bu fors açıklamalarını da kendi dönemlerinde değerlendirmekte fayda vardır zannındayım.
Zaten öyle olsa "Ne Mutlu Türk Olana" derdi.
Oysaki "NE MUTLU TÜRK'ÜM DİYENE" çok farklıdır.
ak61 isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Alt 02-01-2009, 04:40   #4
Kullanıcı Adı
Eşref
Standart
Çok ilginç bir yazı olmuş. Türkoloji eğitimi almış birisi olarak hayretler içersinde okudum. Nereden başlayıp hangi konuya değinsem onu bile bilmiyorum. Forumumuzda benim gibi Türkoloji eğitimi almış, başta M-U-R-A-T kardeşim olmak üzere birkaç arkadaşım daha var. İnşAllah onlarda yardım ederse bu konu tam anlamıyla açıklığa kavuşur. Tabi FarukArslan gibi tarih eğitimi alan kardeşlerimizde bizleri eksik kaldığımız noktalarda aydınlatırsa, çok sağlıklı bir sonuç elde ederiz.

Öncelikle Türkoloji konusunda birkaç şey söylemek istiyorum. Türkçe'de yabancı kökenli pekçok kelime olduğunu biliyoruz. "-loji" de günümüzde hala kullanılan yabancı kökenli bir ektir. Latincedir. Latincedeki esas anlamı aklın yolu, akılcılık şeklindedir. Günümüzde bu kelime ekleşmiştir ve bilimsellik ifade eder.

Şimdi neye dayanarak "mezara defnedilmiş, yani ölü milletler için kullanılan bir ek" denmiş? Ben anlayamadım. Etimolojik sözlüğe başvurduğumda, yine böyle bir kavramla karşılaşmadım. Eğer öyle olsa bile, o zaman Japonlarda mı Japonoloji adıyla kültürlerini araştırırken ölü bir millet konumuna düşüyor?

Bakın, bu ek bilimsellik ifade eder. Biyoloji, Farmakoloji yada Japonoloji gibi sözcüklerde kullanılan -loji eki ile Türkoloji'deki -loji eki aynıdır ve Türklük üzerine bilimsel çalışma anlamını taşımaktadır.

Bu çalışmalar ise kesinlikle milliyetçilik yada ırkçılık konularına yönelik değildir. Başta Türk dili araştırmaları, Türk edebiyat ve Türk tarihi üzerinedir. Bu nedenle de günümüzde Türk Dili ve Edebiyatı bölümü mezunlarına "Türkolog" ünvanı verilir.

Birde Türkoloji kavramı ile Osmanlı yok sayılmaya çalışılıyor denmiş. Türkoloji derslerine bir bakın. Çalışmaların tamamına yakını Osmanlı'ya, Osmanlı dönemine aittir. Osmanlı'nın yok sayılması ne mümkün!

Türk tiyatrosu konusuna hiç girmeyeceğim. Osmanlı, Darülbedayi'yi kurduğunda da, bir kesim tarafından buna benzer şekilde eleştirilmişti. Sonra olay, tiyatroyla da kalmadı, televizyona sıçradı. Televizyon hakkında da buna benzer eleştiriler yapılarak tiyatro gibi izlenmesi doğru değildir, günahtır dendi. Yorum yapılacak bir konu değil bence.

Konu Eşref tarafından (02-01-2009 Saat 04:45 ) değiştirilmiştir..
Eşref isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Alt 02-01-2009, 12:56   #5
Kullanıcı Adı
Eşref
Standart
Sonuç olarak. 16 Türk devleti. Cumhuriyetin ilk yıllarındaki bilgi seviye­siyle tesbit edilmiştir. Türk devletlerinin sayısının çok daha fazla olduğu yukarıdaki açıklamalardan da anlaşılmaktadır. Ancak, Türk tarihini zaman, yer ve devlet sayısı ile bunları kronolojik olarak sıralamanın güçlüğü ortadadır. Bu yöndeki farklı görüşlere yukarıda kısaca değinilmiştir. Yeni yapılan araştırmalar ışığında Türk tarihinin ve devletlerinin kronolojisi ve sayıları da değişmiştir ve bundan sonra da değişecektir. Tarih ilmi yeni araştırmalar ve buluşlarla gelişimini sürdürecektir.


Günümüzde dil ve tarih üzerine yapılan çalışmaların büyük bir çoğunluğunu hatta tamamına yakınını Atatürk dönemindeki çalışmalar oluşturur. Biz Atatürk'ten sonra dil ve tarih alanında ciddi hiçbir çalışmada bulunmadık. Bu nedenle o dönemin bilgi seviyesini hiç küçümsememek gerekir.

Tarihte kaç tane devlet kurduk bilinmez. Sayısı çoktur. Ama bunlar içinde imparatorluk haline gelmiş olanları bilmemiz aşikar olmalı. Ben tarih araştırmalarında (karanlık dönem hariç) yeni bir Türk imparatorluğunun bulunabileceğine ihtimal vermiyorum. Bu açıdan 16 büyük Türk devleti tespitinin sağlıklı olduğunu söyleyebilirim.
Eşref isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Alt 02-01-2009, 20:53   #6
Kullanıcı Adı
alperen
Standart
"Hatta 1983'te Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyetinin kurulmasıyla kısa süren bir kafa karışıklığı yaşanmış, devlet erki, on altıyı bozmak ile Kuzey Kıbrısı 'satmak' değil ama hadi 'tanımamak' diyelim- arasında bocalamıştır. Allahtan ki, pek kimsenin dikkatini çekmeyen sahipsiz Batı Hunlarının listeden atılıp KKTC'nin eklenmesiyle fors krizi çabık atlatılmışıtır"(Kaynak Mostar dergisi-sayı 23, ocak 2006- sayfa 32- M.MÜCAHİT KÜÇÜKYILMAZ)
alperen isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Alt 02-01-2009, 23:09   #7
Kullanıcı Adı
Eşref
Standart
Alıntı:
alperen Nickli Üyeden Alıntı Mesajı göster
"Hatta 1983'te Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyetinin kurulmasıyla kısa süren bir kafa karışıklığı yaşanmış, devlet erki, on altıyı bozmak ile Kuzey Kıbrısı 'satmak' değil ama hadi 'tanımamak' diyelim- arasında bocalamıştır. Allahtan ki, pek kimsenin dikkatini çekmeyen sahipsiz Batı Hunlarının listeden atılıp KKTC'nin eklenmesiyle fors krizi çabık atlatılmışıtır"(Kaynak Mostar dergisi-sayı 23, ocak 2006- sayfa 32- M.MÜCAHİT KÜÇÜKYILMAZ)

Gerçekten çok ilginç.
Eşref isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Alt 02-02-2009, 23:47   #8
Kullanıcı Adı
alperen
Standart
tay ekleri moğolca. birzamanlar Agop Dilaçarın başkanlık yaptığı Türk Dil Kurumu sözüm ona dilde arınma yani dilde uydurukçuluk adına moğolca ekini sayıştay, yargıtay, danıştay vs. diye serpiştirivermişler. Hakeza ul ve ıl ekleri de Fransızcadır, fars arap düşmanlığı altında şarta koşul demişler. Uydurukça kelimelerin hemen hepsi problemli. Türk'ü anladık, peki yanına ilave edilen lojiye ne demeli. Biri yerli kelime , yanına ilave edilen ek ise kökü dışarda bir kelime. Türk bilimi desek bütünlük sağlanabilrdi belki. Bu anlamda Türkü mezara defnetmek tabirini kulandım mecazi manada.
Bu arada yalçın kardeşime tekrar teşekkür ederim.
alperen isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Alt 02-04-2009, 23:03   #9
Kullanıcı Adı
FarukARSLAN.
Standart
Durum böyleyken, Memlukler için Mısırlı demek, bana pek akılcı da gemedi açıkçası.


Bilmem.. Okul müfredatı bu..
Bende müfredattaki (yapmacık) tarihten bir dolu şeye karşıyım mesela..

Ama kullandıkları dille felan ırklarının ayrı olarak tanımlanabileceğini sanmıyorum. Şu an mesela Azerbaycan'da Azerice resmen ölü durumda.. Can çekişiyor..
Bir Suriye'de Arapçadan çok Fransızca konuşuyorlar..
Yine Kırgız ve Özbeklerde Edebiyatta Çinin esiri altındalar..

Ama ne Suriye'ye Fransız diyebiliriz ne de diğerlerine başka ırktaş..
Ve tarihte milletin ve üst kademenin kullandıkları dil ayrı olan ülkeler de vardır.. Bu erken yıkılmalarına sebep olmuşsa da yine de 'devlet' statüsünü kazanmışlardır böyle.. Irklarına da halel gelmemiştir..
Bu yüzden Memlüklüler'e de 'Mısırlı' harici denilen şeyler çok yalnız başına kalan bir 'yanlış' olmaktan öteye bir şey olmaz kanımca...
FarukARSLAN. isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Alt 02-04-2009, 23:09   #10
Kullanıcı Adı
Eşref
Standart
FarukArslan kardeşim, Eyyubiler konusunda yanılıyor olabilirmiyim diye elimdeki kitaplara göz gezdirdim. Dediğim gibi hiçbirisi Eyyubileri bir Türk devleti olarak ele almamış.

Eyyubiler konusunda sadece Fuat Bozkurt'un "Türklerin Dili" adlı kitabında bir yazıya ulaşabildim. Buna göre Kıpçak çocukları, savaşçı ve güçlü yapıları sebebiyle köle olarak satılmak üzere Mısır topraklarına getirilmiş. Fakat bu Türk çocukları, kısa sürede hem askeri alanda hemde devlet alanında yüksek katmanlara ulaşmış.

13. yüzyıl başında Selahaddin'den sonra gelen eyyubi sultanları döneminde Türklerin sayısı çok artmış. Türkler, çoğunluğu Ravza adasında bulunan güçlü bir askeri birlik oluşturup, üst düzey subaylardan Aybey, Eyyubi devletini ortadan kaldırarak, Memlük devletini kurmuş.

Kitap konuyu bu şekilde ele alıyor. Yani bir Türk devleti olarak görünmüyor. Zaten Eyyubilerin dili de Türkçe değildir. Arapçadır. Ama internette araştırma yapınca, Eyyubiler için Türk devleti diyen sitelerde var. Fakat ben bu siteleri sağlıklı bulmadım.

Son olarak Wikipedia'ya baktım. S. Eyyubi'nin ailesi için kabul gören görüşün, Ermenistan bölgesinden gelen Kürtler olduğunu, ama bazı araştırmacılara göre de Türk olduğunu belirtmiş.
Eşref isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Cevapla

Etiketler... Lütfen konu içeriği ile ilgili kelimeler ekliyelim
türk adı nerden geliyor?, türkler


Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir)
 
Seçenekler
Stil

Yetkileriniz
Konu Acma Yetkiniz Yok
Cevap Yazma Yetkiniz Yok
Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı




2007-2026 © Siyaset Forum lisanslı bir markadır tüm içerik hakları saklıdır ve izinsiz kopyalanamaz, dağıtılamaz.

Sitemiz bir forum sitesi olduğu için kullanıcılar her türlü görüşlerini önceden onay olmadan anında siteye yazabilmektedir.
5651 sayılı yasaya göre bu yazılardan dolayı doğabilecek her türlü sorumluluk yazan kullanıcılara aittir.
5651 sayılı yasaya göre sitemiz mesajları kontrolle yükümlü olmayıp, şikayetlerinizi ve görüşlerinizi " iletişim " adresinden bize gönderirseniz, gerekli işlemler yapılacaktır.


Bulut Sunucu Hosting ve Alan adı