|
|
|
|
#1 | |
|
Alıntı:
Birincisi Atatürk'ün Kurtuluş savaşında Kürtlerden yardım istediği doğrudur. Peki vaadler neydi? Atatürk'ün 1919 yılında gönderdiği mektubu bir oku bakalım önce; http://www.milliyet.com.tr/2005/11/23/guncel/gun06.html "...hayat ve memat anında mukadderatı yekdiğerine tamamen merbut ve öz kardeş olan Türk ve Kürt arasına düşman parasıyla nifak sokmaya çalışan..." Burada geçen "tamamen merbut" sözü sence ne demek? Bir Osmanlıca sözlükten aç oku. Neymiş anlamı. Üstelik dikkatini çekerim bu mektup 1919 tarihli. (Elinde sözlük olmayanlar için tercüme deyim. Merbut, ayrılmazlık, bağlılık demektir.) Peki diyeceksiniz ki bu özerklik konusu nereden çıktı? Atatürk, Kürtlerin savaş sırasında desteğine karşılık onlara özel bir statü vermeyi istiyordu. Bu statünün niteliği ise netlik kazandırılamadı. Çünkü 1919 yılında bir İngiliz casusu olan Mr. Novel (ki bu ismi mutlaka iyi araştırın derim) Diyarbakır çevresinde kapsamlı bir araştırma yapmış ve bölgedeki Kürt halkının çoğunlukta olduğunu tespit etmiş. Fakat İngiltere Hükümetine gönderdiği raporda Kürtlerin milliyetçi olmadığını, aşiretler halinde ve yönetime bağlı yaşadığını rapor etmiştir. Kışkırtılması halinde bunun Türkler için ciddi bir parçalanma olacağını açıkça beyan etmiş ve bundan sonra da bölgede çalışmalarda bulunmuştur. Kürt-Türk çatışması için. Şimdi yazsam sayfalar alır. Dediğim gibi bu ismi iyi araştırın. Bakın neler neler yapmış o yıllarda. Atatürk bunun üzerine bölgede kapsamlı bir çalışma başlatmış. Kürtlerin bu oyuna gelmeyeceğini Amerika'ya da bizzat kendisi rapor etmiş. "İmparatorluğu bölmek ve Türkler ile Kürtler arasında bir kardeş savaşı çıkarmak ve bağımsız bir Kürdistan kurma planlarına ortak etmek üzere Kürtler’i kışkırttılar. İleri sürdükleri tez, İmparatorluğun nasıl olsa dağılacağıdır. Bu düşüncelerini gerçekleştirmek için büyük paralar harcadılar. Her türlü casusluğa başvurdular. Noil adında bir İngiliz subayı, uzun süre Diyarbakır’da bu yolda çaba gösterdi ve her türlü yalan ve aldatmaya başvurdu. Ama bizim Kürt yurttaşlarımız düzenlenen oyunun farkına vararak, O’nu ve yüreklerini para ile satan bir grup haini bölgeden kovdular...” ( Atatürk’ün Tamim Telgraf ve Beyannameleri 24 eylül 1919) Bu raporu hazırlarken de bölgedeki önmli Kürt aşiret liderleriyle görüşmüştür. Ve onlardan İngilizlerin Kürdistan oyununa gelmeyeceklerinin sözünü alan Atatürk, durumu Kazım Karabekir'e yine 1919 yılında şu şekilde bildirmiştir; "Kürtler, Türk kardeşlerinden kesinlikle ayrılmayacaklarını, bu uğurda son kişilerine varıncaya kadar ölüme hazır olduklarını söylemişler. Ayrıca İngilizler’in kendilerine vermek istediği önemli miktardaki parayı almayarak namus ve yurtseverliklerini göstermişlerdir...” (Atatürk’ün Tamim Telgraf ve Beyannameleri 1919) Yani Atatürk'ün daha 1919 yılında Kürtlere bağımsızlık vermek gibi bir vaadinin olmadığı, Kürtlerinde böyle bir istekte bulunmadığı, aksine birlik ve beraberlik için yaşamanın esas tutulduğu çok açık ve nettir. Peki, Atatürk Kürtlere vermek istediği özel statü konusunda sonradan neden vazgeçti? Bunun iki temel sebebi var. Birincisi Kürtlerin "Kürt" kimliği ile değil aşiretler halinde yaşamasıdır. Yani milliyetçilik kavramı Mr. Novel'inde tespit ettiği üzere Kürtlerde yoktu. Mr. Novel milliyetçiliği zaten sonradan geri plana atacak ve o bölgede dini kullanarak Kürtleri kışkırtmaya çalışacaktır. Yani milliyetçilik olgusu ile o bile isyan etmeleri için Kürtleri birleştirememiştir. Çünkü Kürtler için aşiret kavramı vardı. Zaten o dönemlerde çıkan isyanlara baktığınızda bunu bir Kürt isyanı olarak kabul etmek de yanlıştır. Bir aşiret isyanıdır. Kürtler farklı aşiret liderlerine bağlı olarak yaşam sürüyorlardı. Aşiret liderinin sözü, her zaman için son söz niteliğindeydi. Devlet yada merkezi otorite bile geçersiz kalıyordu aşiret lidernin sözü karşısında. Yeni yapılanma süreci içersinde tüm aşiretlerin yok sayılıp tek bir Kürt çatısı altında birleştirmek bu nedenle çok zordu. Çünkü aşiret liderleri asla başka bir aşiretle birleşip ortak bir yasa düzeni içersinde yaşamaya yanaşmıyorlardı. Her bir aşirete de özerk bir statü vermek imkansızdı. Hala da imkansız. Üstelik Kürtler ve Türkler, anadolu toprakları içinde birbirlerine öylesine içli dışlı olmuşlardı ki özel statüyle ayrılacak alanı belirlemekte imkansız hale gelmişti. Bu çıkmaza düşen ülke, sonunda Türk'ü, Kürt'ü her etnik kökeni bir çatı altında toplamanın daha doğru olacağına karar verdi. Şimdi merak ettiğim konu, bütün bu olaylara rağmen, nasıl oluyorda ayrımcılık yapan Atatürk oluyor? Kürt'ü Türk'ü ayıran Atatürk oluyor? Bana bunu bir izah edermisin kardeşim.
|
||
|
|
|
|
|
| Sayfayı E-Mail olarak gönder |
|
|
#2 |
|
M-U-R-A-T kardeşim. Birincisi Türkiye'de hala Cumhurbaşkanı aynı zamanda ordunun başı yani başkumandandır aynı zamanda. Bu sistemin gereğidir ve sadece Atatürk'e özel bir durum değildir. İkincisi halk Atatürk'ü seçmedi diyorsun. Zaten Atatürk'ü halk değil meclis seçti. Tıpkı şimdiki cumhurbaşkanımızı halkın değil meclisin seçmesi gibi. Halkın cumhurbaşkanı seçme yetkisi mi varki Atatürk'ü seçmesin?
İkincisi şapka konusu. Sen bu konuyu istersen iyice bir araştır. Ben edebiyat okudum. Şapka sorunu Atatürk daha doğmadan önce vardı. Tevfik Fikret'in hayatını bir oku bakalım. Neler olmuş o dönemlerde. 2. Mahmut için "Gavur Padişahı" "Mazaallah dinden çıkartır bunlar" diyenler ne oldu da Atatürk düşmanı kesildi? Gavur Padişah yanlısı oldu? Bunları da yaz ki aydınlanalım. |
|
|
|
|
|
|
#3 |
|
M--U--R--A--T arkadaşım, senin kafan yerinde değil.Sen İran'a gitte oradaki mollalarla beraber sırtına biraz zincir vur belki kendine gelirsin.
Konu Saltuk Buğra Han tarafından (10-02-2008 Saat 23:37 ) değiştirilmiştir.. |
|
|
|
|
|
|
#4 | |
|
Alıntı:
bu mudur yani ![]() biraz aşın kendinizi Allah aşkına. bu yorum mu şimdi? gidecekmişim irana kendime zincir vuracakmışım. ancak böyle cevap verirsiniz zaten. ben atatürke hakaret etmedim. atatürkün yaptıklarını anlattım. takdiri okuyana bıraktım. malesef atatürk hakkında en ufak bir söz söylediğimiz zaman ve bu sözler "ulu atam", "yüce komutan" "büyük insan" gibi atatürkün sıfatlarından oluşmuyorsa malesef suç kabul ediliyor, hakaret adlediliyor tartışmaya girilmiyor ve yukarıda örneği olduğu gibi mesajlar silinebiliyor. böyle bir çağda Allah'ı bile sorgulama cüretine giren insanlar dahi hoş görülürken atatürkün şapka kanununa bir anlam veremediğimi belirten ben, çok sert biçimde eleştiriliyorum. benden cevap istiyorsunuz veriyorum ama ardından siliyorsunuz. illa olumlu sözler mi yazmam lazım? atatürkün 1929 seçimlerinde büyük hezimete uğradığını bilmiyor musunuz? neden iktidarda kalmaya diretti? neden seçimleri kazanan kazım karabekir paşa ve yandaşlarına ülkeyi yönetme iznini vermedi? bu insanlar dindar insanlardı ve şapka kanununda olsun diğer bazı adımlarda olsun atatürkün yanlış yaptıklarını bas bas bağırarak söylüyorlardı. atatürk bunları "şeriatı geri getirirler" bahanesiyle istemedi. bunu herkes biliyor ama biri çıkıpta söylemiyor. açın isterseniz sözlüğü isterseniz tarihi kitapları. yapılan bu olayın anlamının "dikdatörlük" olduğunu görürsünüz. bide "EGEMENLİK KAYITSIZ ŞARTSIZ MİLLETİNDİR" sözüne ne demeli? hani nerde milletin egemenliği? ben atatürkün trablusgarpta ve filistinde büyük hezimete uğradığını trablusgarp yani bugünkü libyada 1 milyon insanımız gözgöre göre şehit edildi. filistinde atatürk ün ordumuzu urfaya çektiğini bilmiyor musunuz?? buna kaçmak denmiyor mu? malesef denmiyor, tarih kitaplarında buna büyük akıl eseri yapılmış bir hareket deniyor. böylece askerimiz ölmedi deniyor. kaçmak ölümden beter değil mi ordumuz için? savaşmadan toprak veren bir osmanlı padişahı tanıyor musunuz? şapka kanunu. avrupalılara benzeme adına girişilmiş bir olay. Allahaşkına bu kanunun çıkarıldığı dönemdeki halkımızın ekonomik durumunu inceleyin. bazı kaynaklarda o dönemde anadolu insanının açlıktan ayakkabı bağı dahi yediğini bile yazar. ne diye savaştığımız fransızları ekonomi alanında güçlendiriyoruz? biz o dönemde şapka üretecek kapasitede değildik. fransızlardan gelen şapkalar bizi medeni yapacaktı! şapka kanununu destekleyenlere, haklı görenlere hiç bir itirazım yok. medeniyeti basit bir şapka da görebilirler. fakat neden itiraz edenler idam edildi? açın kitapları okuyun kaç tane alim, şeyh, hoca sırf şapka kanununun gereksizliğine işaret ettikleri için idam edildiler. hani nerde demokrasi? bu yazdıklarımda suç unsuru teşkil eden hiçbir şey yok. bunları herkes biliyor ama sadece ben yazıyorum. eğer suç teşkil ediyorsa da sorumluluğu alıyorum. zırt pırt mesaj silmeye gerek yok. |
||
|
|
|
|
|
#5 |
|
|
|
|
|
|
|
|
#6 | |
|
Alıntı:
Takdir ederim karşı çıkmalarına ve şu anda benim de sözde karşı geldiğimi ama eğer yarın bir gün Türkiye'nin başına da öyle bir şey geldiğini düşünürsek, bende dahil ve elbette sizlerde fiili olarak karşı gelmesinide biliriz. Ama amerikanın buna cesaret edeceğini sanmam her ne kadar savaşmamışda olsak, onlar tarihden çok iyi bilirki Türk kanının içinde bulunan savaş genleri atalarımızdan bize geçti ağaçlara bitkilere geçmedi.O genler mutasyona uğramadıkca ki uğramayacaktır hayatta buna cesaret edemezler. Bundan emin olabilirsin. |
||
|
|
|
|
|
#7 |
|
Kerkük, Musul ve Batı Trakyayı da içine alan Misak-ı Millinin gerçekleşmemesine hiç takılmayan, her Türkün isteme hakkı olduğu bu sınırları sözümona 'faşistlikle' suçlayan bazı ileri zeka ürünü aydınlarımızın(!) söz konusu başka şeylere gelince, bu ülkeyi nasıl olur da böleriz diye düşünmeleri bir hayli ilginç doğrusu!..
|
|
|
|
|
|
|
#8 |
|
ben atatürkün trablusgarpta ve filistinde büyük hezimete uğradığını trablusgarp yani bugünkü libyada 1 milyon insanımız gözgöre göre şehit edildi. filistinde atatürk ün ordumuzu urfaya çektiğini bilmiyor musunuz??
Murat kardeşim, sen bunu yazabiliyorsan, üzgünüm ama ya art niyetlisin yada tarih bilgin sıfır. Trabulsgarp savaşında, Osmanlı padişahı oraya ordu mu gönderdi? Gözden çıkartılmış toprağa Atatürk bir umut, kurtarırız belki diyip gitti, savaştı. Padişahın gözden çıkardığı toprağı kendi çabalarıyla kurtarmaya çalıştı. Ama kazanamadı. Bunun neresi suç? "ben atatürke hakaret etmedim. atatürkün yaptıklarını anlattım. takdiri okuyana bıraktım. malesef atatürk hakkında en ufak bir söz söylediğimiz zaman ve bu sözler "ulu atam", "yüce komutan" "büyük insan" gibi atatürkün sıfatlarından oluşmuyorsa malesef suç kabul ediliyor, hakaret adlediliyor tartışmaya girilmiyor ve yukarıda örneği olduğu gibi mesajlar silinebiliyor." Benim yazılarımda Ulu Atatürk Yüce Atatürk gibi şeyler geçmiyor. Ama sözlerimi senin iddia ettiğin gibi suç kabul eden de yok kardeşim. Senin sözlerin işte bu yüzden siliniyor kardeşim. Düşünce yapın yanlış. Yoksa İskipli Hoca konusunda benimde çok eleştirilerim oldu. Ama tarihi doğru yorumlamak ve objektif olmak zorundasın. Konu Eşref tarafından (10-03-2008 Saat 23:20 ) değiştirilmiştir.. |
|
|
|
|
|
|
#9 |
|
O dönemde bunların yapılması zorunlu idi.yeni bir Türkiye cumhuriyeti doğmuş bu cumhuriyetin sağlam temellere oturtulması için elbetteki sert adımlar atılması gerekirdi.Gülümseyerek rica ederek olacak şeyler değil bunlar.Gerekirse asılacak, taşlar yerine oturana kadar başkalarına rahatsızlık veren bu sözde sıkıntılar çekilecekti.Neye karşı geliyorsun fes giysem ne olacak şapka giysem ne olacak her ikisinin de malzemesi fransadan gelmiyormuydu.Diyelimki şapka yok fes giymeye devam ,o zaman sorardım sana acaba sende fes giyermiydin.Kusura bakmayın ama bana göre Dünyanın en komik şapkası.
Arap yahudi çatışmalarında topraklarının yahudilere verileceğini anlayan arapların o tarihlerde islam dünyasının batıya karşı istiklal mücadelesi veren tek lider olan Mustafa Kemal paşanın resimlerini bulup poster haline getirerek gösteriler düzenlediğinide hatırla istersen.Bunun nedeni batıya karşı meydan okuyan tek lider Atatürk'ün olması idi. Tövbe haşa elbetteki peygamber değil hatası da olabilir ama , o kadar badireler atlatmamıza rağmen şu anda güçlü bir devlet olma yolunda hızla ilerlemekte isek bu onun zamanında sert adımlar atarak oluşturduğu cumhuriyetin ve ondan sonra sevabıyla günahıyla ülke adına hizmet etmeye çalışan bir kaç maalesef bir kaç liderin diyebileceğim kişilerin hizmeti sonucudur.Arkadaşım böyle şapkaymış çarşafmış bu işlerle uğraşmayalım bana kendini aş diyorsun ama sende biraz kendini aş.Şu anda ne kimse şapka giymek için zorlanıyor, nede fes giymek için yanıp tutuşuyor,nede çarşaf piyasasında patlama var.Herkez gönlüne göre giyiniyor ve kimsede karışmıyor. Konu Saltuk Buğra Han tarafından (10-03-2008 Saat 23:49 ) değiştirilmiştir.. |
|
|
|
|
|
|
#10 | |
|
Alıntı:
Ama sırf şapka yüzünden de insanların istiklal mahkemelerinde asılması hoş değildi. |
||
|
|
|
![]() |
| Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
|
|