|
![]() |
#1 |
![]() MOHAÇ SAVAŞI
Kanunî, sabah namazından sonra,gözleri yaşlı ellerini göğe kaldırarak askerlere hitab etti İlahî, kudret ve kuvvet senden, imdad ve himaye senden. Ümmet-i Muhammed'e yardım et. Müslümanı yerindirme, kâfiri sevindirme " diye dua eder.* Bu duayla Osmanlı saflarındaki askerlerde cesaret ve din şevki artar. süvariler, atlarından sıçrayıp yere atladılar. Yüzlerini toprağa sürüp secde ettiler Allah'tan zafer dilediler.şevk ile atlarına bindiler Padişahları ugrunda canlarını vereceklerine and içtiler. Padişah, cenk elbisesiyle merkezdeki yerini almıştı. Sabah namazından saatler geçtigi halde taarruz başlamadı Kanunî, düşmanın yaklasmasini bekliyordu. Nihayet bekledigi an geldi ikindi vakti Macarlar taarruza geçti mohaç savaşı 29 Agustos l526 (20 Zilkade 932) Çarbamba günü ikindi vakti Macar hücumuyla başladı Osmanlılar 'ın savaş planına vakıf olmayan Macarlar, altmış bin kişilik bir hücum ile işi halledeceklerini ümit etmişlerdi.Osmanlılar ise Macarları merkeze çekip çenbere alarak imha etmek istiyorlardi.* Macar komutanı Piyer Pereney ile Papaz Tomori, bütün kuvvetleriyle Vezir-i A'zam ve Rumeli askerine hücum ettiler. Osmanlı kuvvetleri geri çekilip düşmanı içeriye aldılar. Macar kuvvetleri içeri alınıp toplarin önüne getiriliyordu. Bâli Bey kuvvetleri, düşmanın arkasını çevirerek Macar süvarilerini ikiye ayırdılar.* Macarlarin Kral Layoş komutasindaki kolu, Anadolu kuvvetlerine yüklendi. Padişah ordusunun kalbine hücum ettiler. Kendisini muvaffak gören düsman içeri girdi. 35 Macar şövalyesi Kanunî'ye sokulup Pâdişahı esir alıp öldürmeye yemin etmislerdi. Bunlar, Marczalinin komutasında bulunuyorlardı.* Yeniçerilerin siddetle çarpistigi Padişahın etrafinda küçük bir kuvvetin kaldığı bir anda Marczali ile Kanunî bizzat karşı karşıya geldi marczalinin arkadaşları, imha edilmişlerdi. Kanunî, tek başına üç sövalye ile dövüştü bir kaç ok yediyse de oklar, zırhı delemedi.Kanunî, üç şövalyeyi bizzat kendi kılıcıyla öldürdü Macar kuvvetleri topların önüne getirildi "akıncı" ve "deli" kuvvetlerince çevrildi 300 topa ateş verilince Macarlarn dehşete kapılıp darmadağın oldular. savaşta komutan olan layoşun bataklikta ölüsü bulunmustu Osmanlilarin kilicindan kurtulan askerler gece bataklığa düşüp boğulmuşlardı.* Mohaç Muharebesi iki saat sürdü.Osmanlı ordusunun mevcudu 300 bin, Macarlarınki l50 binden fazla idi. tarihçi Peçevî, "Mohaç gazasında ikiyüz bin kâfir katl ve esir olundu denilse belki noksanı var, mübalağası yoktur" derken, iki tarafin kuvvetlerinin denk oldugunu belirtmek ister.* Lütfü paşa da Macar askerlerini şu ifadelerle dile getirir: "200 bin atli otuz bin piyade tüfenk Macar kuvvetleri 230 bin civarında idi. savaş Osmanlı planına uygun cereyan etti Kral Layoş, askerini üçe ayırmış, toplara karşı,bir gedik bulamamıştır. Osmanlıların Rumeli ve Anadolu kolu Macarları çenbere almıştır.* Osmanlılar, mohaç ovasında Allah Taala'nin: âyet-i kerimesi'nin işaret ettigi gibi galip gelmişlerdi. Macar Kralının komutası altında Macarlar'dan Alman, Leh, Çek, italyan ve ispanyollar'dan meydana gelen büyük bir ordu bulunmakta idi. Mohaç zaferinin ertesi günü akıncılar, düşman ülkelerine akınlara gönderilmişti. Macar ordusu imha olunmuştu. Osmanlıların önünde engel kalmamıştı. Mohaç ovasındaki üç günlük istirahattan sonra Osmanlı ordusu Macaristan ın başkenti Budin üzerine yürür. l0 Eylül l526'da şehir teslim olur. Ordu budine gelmeden Hiristiyan olan halk kaçmıştı budinde Yahudiler çoğunluktaydı reisleri Salamon oglu Yasef, Budin kalesinin anahtarlarını Sultan Süleyman'a teslim etmişti. Pâdisah, şehir halkının can ve malına karsi yapilacak tecavüzü en büyük cezalarla tecziye edeceğini bildirir.* Pâdisah, budinde on dört gün kalıp Kurban Bayramını geçirir. Budin'den istanbul'a dönüşte Segedin ve Baç şehirleri ele geçirilir. Beçnede Macar kuvvetleri bozguna uğratılır.asil osmanlı ordusuyla vuruşacak hiç bir kuvvet kalmaz Mohaç'tan sonra Macarların, Erdel voyvodası,Transilvanya valisi Zapolya'nın 30 bin kişilik askerinden başka kuvvet kalmamıştı. Yaka yakaya bogaz bogaza cenk edilen Mohaç Meydanı Kral Layos ile tüm Macar ordusunun imhasina mal olmus Macar Devleti'ne son vermisti.tarih, Osmanli himayesinde bir Macaristan taniyacakti. Osmanlılar Macar tahtına Zapolyalı Janos'useçer Alman Imparatoru Sarlken'in kardesi Ferdinanda Macar kırallık tacının giydirilmesi ile Macaristan'da iki krallık ortaya çıkar. Macaristan'ın batı ve kuzey batısı Ferdinand Orta Macaristan ile Erdel Zapolyanın hâkimiyetinde bulunuyordu. MACAR TACI KORONA Sultan Süleyman, l0 Mayis l529'da iki yüz bin kişi ile sefere çıkar. Macar topraklarına girdiğinde,Zapolya Pâdisahın kulu olmak istedigini bildirir Ey Pâdişah-i âlem penah, kâfirlerden kullarının nihayeti yoktur. Ben senin tebean olmaya geldim Padişahtan muradım vardır, emr olunursa hizmet-i şeriflerine girelim." der sözleri beğenen Kanunî"Muradın desin, elimizden geldikçe bitirmesine sa'y edelim cevabını verir Hammer'in ifadesiyle Kanunî, Zapolyayı ayakta karşılamış, elini öptürmüş altın tahtın karşısına altın sandalye koydurmuş, birine ibrahim Paşa'yı digerine Zapolyayı oturtmuştur. Bu uygulama, Osmanlı protokolüne göre Macar Krallığı 'nın durumunu göstermektedir.* Küçük Bali Bey'in, Ferdinand kaçırılırken ele geçirdigi tac,Sekbanbasi tarafindan Zapolyanın başına konmuştu. bir Yeniçeri generalinin, Osmanlı protokolunda ancak sancakbeyi (Tümgeneral) derecesinde olan bir şahsın Macaristan Kralı'na tac giydirmesi, Türk tarihinin unutulmaz hadiselerinden biri olarak kalacaktır. Macar krallık tacı, Ferdinandın casuslarınca çalınıp Viyana'ya kaçırılıyordu. Osmanlı istihbaratı, derhal harekete geçti Bosna sancakbeyi Bali Bey, Viyanada tacı ele geçirip Kanunî'ye gönderdi Kanunî Budine gelerek şehiri, ele geçirdi Kanunî, senelik vergi karşılığında budini Zapolyaya vererek Macar tacini giydirdi Macar tacı, Macarlar tarafindan kutsaldı tacı giymeyen hükümdar sayılmıyordu Ferdinand Macaristan Kralı olmak için tacı istiyordu. "Korona" tacı üst üste geçmis iki taçtan müteşekkildir.* Asıl tacı l000 yılında Papa, aziz mertebesine çıkarılan ve Şamanlığı bırakıp Katolik Mezhebi'ne giren Büyük istvan'a göndermiştir Bizans imparatoru Mikhail Dukas Malazgirtten sonra papaya gönderdigi altın çelenk,taca geçirilir ve Korona tacı son şeklini alır 2. Macaristan Seferi Viyana Kuşatması Osmanlılar sayesinde Macar Kralı seçilen Zapolya, bu imkanı değerlendiremez. Osmanlılar'a karşı avrupadan yardım ister Macar kralı seçilmiş Ferdinand Budine yürür zapolya kuvvetlerini Tokaj'da mağlup eder zapolya kayınpederi Lehistan Kralı'nın yanına sığınmak zorunda kalır Zapolya, Osmanlılar'dan tekrar yardım ister. yardım talebi, Osmanlıları sür'atlen harekete geçirir 29 Subat l528 antlaşmasına göre Osmanlı Devleti, Zapolyayı hükümdar olarak tanır. Ferdinand vergi vermek şartıyla Macar Kralı olarak tanınmasını istediyse de teklif kabul edilmez Budin'in Zapolyaya iade etmesi istenir.* Kanunî, Vezir-i a'zam ibrahim Paşaya II. Macaristan seferinin serdarlığını tevcih ederek büyük yetkiler vermisti.kanuni Macaristan yönetimine asker ve kaynak kullanmak yerine, Zapolyanın idaresinde yarı bağımlı bir Macar Devleti'ni Habsburglar'a karşı tampon bir devlet olarak birakmayi tercih ediyordu VİYANA SEFERİ Budin'e giren Kanunî, Ferdinand ile karşılaşmak niyetiyle Viyana'ya hareket eder ordu, Avusturya - Macar sınırındaki Ovar kasabasini ele geçirir Viyana önlerinde toplanmaya baslar.Ferdinand'in ise kuvvet toplamak için Avusturya içlerine çekilmisti. Viyana şehrinin muhasarasında Osmanlı ordusu hazırlıksızdı Belgrad, Mohaç ve Budin'deki ağır toplar olmaksızın, orta ve hafif toplarla kalede istenilen gedikler açılamadı. Almanlar, kaleyi büyük bir fedakarlıkla savunuyorlardı. Surların önünde iki taraf da ağır zayiatlar veriyordu.ancak Surlar altından lağım açılamıyordu.* aralıksız süren çalışmalar sonucu surlarda gedikler açılıp hücumlarda bulunuldu havaların soğumaya başlaması, kışın yaklaşması erzak sıkıntısının had safhaya ulaşması, askerin gücünü etkiliyordu. Kanunî, l7 günlük muhasarayi kâfi görmüştü ancak bu kadar kisa sürede böyle müstahkem bir mevkiin düsürülmesi, ordu ne kadar kuvvetli olursa olsun imkansızdı.* l4 Ekim l529'da hücum başarıya ulaşmayınca, muhasaranın kaldırılmasına karar verilir. Halbuki son hücumda gedikler açılmış kalenin dayanma gücü tükenmek üzeredir kışın kar ve yağmurun yağması üzerine "Pâdisah-ı islâm emriyle leskere (askere) zarar ve ziyan müretteb olmasın diye kanuni "bir adami on bunun gibi hisara vermezen" deyip kuşatmayı kaldırır* Kanunî haklı ve yerinde bir karar alarak Kış ve soğukların bastırmasıyla viyana kuşatmasını kaldırır hakan askerini düsünmüştür bölgedeki kar yağışı ve şiddetli kış soğukları felaket getirebilirdi. Şarlken (Charles Quint) Avrupa'dan topladığı kuvvetleri Linz'e yığıyordu. Viyana ancak iki hafta dayanabilirdi. Ancak kale feth edilse bile sonra ne olacaktı ?* Kanunî çekilir çekilmez, Linz'deki Alman ordusu şehri muhasara edecekti. muhasara için Viyana'da çok büyük bir askerî güç bırakmak icab ediyordu. Şehirde, Türk topçu ateşinden yıkılmadık bir yer kalmamıştı. Böylece şarlken taht şehrinin tahribi ile cezalandırılmıştı.* Kanunînin viyana seferinde l4 bin Osmanlı askeri şehid olmuş ve yaralanmıştı. Almanya tamamen perişan olmuştu. Viyana sefer-i hümayûnu 7 ay, 7 gün devam etmişti. Macaristan'daki Osmanlı hakimiyeti sağlamlaşmış, Avusturya ve Kuzey Macaristan tahrib edilmiş saldırı ihtimali ortadan kalkmıştı. Üçüncü Macaristan (Alaman Seferi)* Kanunî, istanbul'a döndükten sonra, Macaristan'da olaylar cereyan etti. Ferdinand, Budin'i tazyike basladı. İstanbuldan Macaristanı istedi Budini kuşattı ancak alamadı Sultan Süleyman'in emriyle Macaristan tahtina getirilen yanoşu tanımak istemiyorlar Onu krallıktan düşürmek için çesitli bahaneler arıyorlardı.* Kanunî, Budin'in kuşatıldığından haberdar olunca krala verdigi sözlen l9 Ramazan 938 (25 Nisan l532)'da sefere çıkar. Alman imparatoru Şarlken ile hesaplaşmak istiyordu. l00 bin kişilik bir kuvvetle sefere çıkan Kanunî, Niş'e vardığında Ferdinand'ın elçileri Macaristan Ferdinand'a verildigi takdirde her sene 25.000 - l00.000 duka vergi vereceğini kabul ediyordu.* teklifi reddeden Kanunî, Ferdinand'ın topraklarına ilerledi pek çok kasaba, Yahya Pasa oğlu Bali Bey ile onun oğlu Mehmed Bey ve Bosna Beyi Hüsrev Bey tarafindan zapt edildi Osmanlı ordusu zorlu bir muharebeyle Kösegi ele geçirdi. Ferdinand harbe davet edildi Ferdinand ile Şarlken, Osmanlılardan çekindikleri için oyalama ve yıpratma taktigi kullanıyorlardı.* taktikleri işe yaramadı Osmanlı ordusu ileri harekâta devamla şehirleri zaptetti. Gratz gibi şehirler yakılıp yıkıldı Osmanli orduları, Macaristan'da Ferdinandın topraklarını ele geçirmişti.ancak Şarlken ile Ferdinand ortaya çıkamıyorlardı. Mevsimin geçmis olmasından dolayı geri dönüldü.* sefer sonunda Ferdinand, antlaşma istemeye mecbur olmuştu.seferde sulh talebiyle gelen şarlkene hitab eden kanuni mektubunda erlik ve imparatorluk dâvasi ettiği halde kaç kere üzerine geldigini, kendisinden,nâm göremedigini, Hak Teâlâ'nın takdirinin yerine gelmesi için Beç sahrasında beklediğini aksi halde avratlar gibi taç giymemesini bildiriyordu. Alaman seferinde osmanlı ordusu ikiyüz binden fazlaydı"Çekaloz" denilen ve kaz yumurtasi seklinde gülle atan 300 kadar küçük top vardı. Akıncı ve deliler 80 bindi sefer yedi ay sürmüştü. Padişah, l532 senesi Kasım ( 939 Rebiülahir ) ayı sonlarına doğru istanbul'a gelmişti.* son seferin başarılı sonuçlanmasıyla şenlikler yapıldı. İstanbul, Üsküdar, Eyyub ve Galata kandiller ile donatıldı. pazarlar, dükkanlar,çarşılar geceleri dahi açık tutuldu. Halk,her gün ziyafetlerle eglendi. II. Bâyezıd döneminde fethedilen Mora Koron kalesi, Andrea Doria komutasında hile ile alınmıştı. İç kaleye Frenkler, dış kaleye yerli Rumlar yerleştirilmişti. Koron'dan sonra Patras ve inebahti ele geçirilmişti. Avusturya bu yerleri koz olarak sürecek ve Macaristan Ferdinand'a verilirse Koron kalesi ile Afrikadaki Barbaros'a ait Arcel adasının iade olunacağını bildirmişti.* Vezir-i A'zam ibrahim Paşa'nın cevabı " Biz, harple almayı tercih ederiz" olmuştu.* Semendire Sancakbeyi Bâli Mehmed Bey'in Mora Sancakbeyi atanmasi ile 940 Ramazan (l534 Mart) koron ele geçirildi Koron kalesinde üç kısım kâfir vardı. Sancakbeyi, aralarına nifak soktu. köyleri talan etmeye çıkan kâfirleri kırarak iki gruba ayırdı. Dış kaleyi tutan Rum ve Arnavutlar, burayi Mehmed Bey'e teslim etti Frenkler de canlarına emân verilmek şartıyla savas yapılmadan teslim oldular." Budin seferi* BUDİN SEFERİ Ferdinand yıllar sonra Zapolya'nın ölümüyle küçük Sigismund'u tanımayarak tekrar ayaklanacak ve Kraliçe isabella'nın Osmanlıları yardıma çağırmasıyla, Macaristanın durumu yeniden gözden geçirilerek Budin tamamen Osmanli idaresine geçecektir. Zapolyanın l540 daki ölümüyle Macaristan işleri karismaya başlar. Kraliçe isabella istanbuldan oğlu Sigismund'un Macar Kralı olmasını ister Fakat, Ferdinand ile Şarlken Budin'i muhasara ederler. başarı elde edemezler. Macaristan'a yeni bir sefer mecburiyeti doğar. kanuni l54l de Budin'in Ferdinanda geçmemesi için Rumeli Beylerbeyi, ve üçüncü vezir Sokullu Mehmed Paşa 'yı 3 bin yeniçeri ve süvariyle budine gönderir. kendiside sefere çıkar. Budin'i alamayan Ferdinand kaçmak istediyse de muvaffak olamayarak imha edilir.Ordugâhları Türklerin eline geçer. Başkomutanları öldürülür. Padişah Budin'e yaklaştığında böyle müjdeli bir haber alır l543 te Macaristan Seferin'den dönen Kanunîye Ferdinandın elçileri Macaristanın terk edilip kendilerine verilmesine karşılık l00.000 taahhüd ediyordu. Kanunî teklife sıcak bakmadı Ferdinand, değişik milletlerden 80.000 kişilik bir orduyla budini kuşattı Osmanlılar, Budin'e yardım göndermek için derhal hazırlıklara başlarlar.* Peşte önlerine gelen ferdinandın ordusu 8.000 kişilik bir kuvvetle budin kalesini muhasaraya alır. Osmanlı kuvvetlerine göre kat kat üstün olan ordu, Kanuni'nin büyük bir ordu ile gelmekte olduğunu duyunca bozguna uğrayıp geri çekilir* Peşte muhasarasının hazırlıklarını tamamlayan Sultan Süleyman, oğlu Sehzâde Bayezid la Macaristana gider Osmanlı kuvvetleri Pojega Nana ve Valpo kalelerini zaptetederek Siklos'u kuşatır Kanunî, Siklos'un kuşatılmasına yardima gider. kale 8 Temmuz l543'te alinir.* Peçuy sehri teslim olmuştur Kanunî Budin'e gelir. Osmanlılar tarafından feth edilip Avusturyalılar tarafindan zaptedilen Estergona varilir. şiddetli bir muharebe baslar. kaledekiler, l0 Agustos l543'te teslim olurlar. Estergon'un fethi ile sonuçlanan seferde Ferdinand'ın elinden Macar kirallarinin merkezi Gran (Estergon) ve kıralların kabirlerinin bulundugu istoni Belgrad ile Drava nehri üzerindeki Valpo, Siklos ve Tata gibi yerler alinir. harekât sonucunda Budin'in ilhakı gerçekleşmiş olur. savaşda Avusturyalılar, ordugahların etrafina hendekler kazıp manialar koydular ve İstabur - Tabur" adi verilen istihkâmlar yapmışlardı. Macarlarca bu tahkimata verilen "Tabur" adi, tarihlerimizde "Istabur" şeklinde ifade edildiğinden, Kanunî'nin dördüncü Macaristan seferine "Istabur seferi" denilmiştir. Budinde küçük kral, Padişah ın karargahına getirilir. piyadeler Budin'e girer Kraliçeye Budin'in küçük Kral Sigismund büyüyünceye kadar Türk idaresinde kalacagi söylenir. Sigismund,ahidnâme ve nâib olan annesiyle birlikte Zapolyanın eski beylik mahalli Erdel (Transilvanya )'e gönderilir. Böylece Zapolyanın idaresindeki Macaristan Osmanlı topraklarına ilhak olunup on iki sancaklık Budin Beylerbeyliği kurulur Beylerbeyliğe Bagdad Valisi aslen Macar olan Süleyman Pasa tayin edilir Macaristan, Osmanlılara, Ferdinand'a ve Sigismund'a ait olmak üzere üç kısma ayrılır Erdel seferi Osmanlilarla basa çikamayacaklarini anlayan Ferdinand ile Sarlken, bes yillik bir baris antlasmasi yaparlar. Erdel hâdisesi, harbin yeniden baslamasina sebep olur. Erdel Kiraliçesi eski Macar Kirali Zapolyanın zevcesi izabella, Osmanlı himayesindedir Kiraliçenin müsavirlerden birisi Ferdinand taraftarıdır Erdel'in verilmesine çalisiyordu. Osmanli Ferdinand'i tehdid etmiş Ferdinand aldırmamıştı Osmanli ordusunun iran seferindeyken bir sey yapamayacagindan emindi. Kanunî, Avusturya kuvvetlerinin Erdel'e girdigine kani olunca Avusturya elçisinden durumu sordurtarak onu haps ettirdigi gibi Rumeli Beylerbeyi Sokullu Mehmed Pasa'yi Erdel üzerine yürümekle görevlendirmisti. 10 Temmuz l55l'de Sofya'dan hareket eden Sokullu, Slankamen'den ayrılarak Beçe önlerine gelip ele geçirir.Beçkerek ve Çanad'dan başka oniki kaleyi zaptederek Osmanlı hâkimiyetine katar. Lipva'yı ele geçirip Timisvarı kuşatır.iklim şartlarından dolayı Belgrad'a döner. Sokullu Paşa'nın çekilmesiyle Avusturya ordusu Erdel'e girer lipva'yı alır Segedin'i muhasara eder. Segedin sancakbeyi Segedine gelen Ali Pasa, Avusturya ordusunu imha eder savaş 1562 yılına kadar sürer. Ferdinand, Erdelden vazgeçip Macaristan için 30.000 duka altın ödemiş ve sekiz senelik bir muahede imzalanmıştır l562)Bogdan Seferi http://www.enfal.de/otarih48.htm II. Bâyezıttan beri boğdan Osmanlılara bağlı bir voyvodalıktı voyvodalık Kili ve Akkirman kaleleriyle devletin nüfuzuna girmiş yarim asırdan fazla devleti uğraştıracak hareketlerde bulunmamışlardı. voyvodalık vergi vermekte ihmal göstermişse de göz yumulmuş sadece ikaz edilmişti. Kanunî, Macaristan seferinde boğdanı Voyvoda Petru Rares'e bırakmıştı. Voyvodalık, her yıl Osmanlı Devleti'ne 4000 duka altın, 40 kısrak ve 20 tay göndermekle yükümlü tutulmuş. kararlaştırılan hediyeler bizzat Rares'ten alınarak karşılığında vezirlere mahsus samur kürk sancakbeyi alâmeti olarak iki tug hediye edilmişti Rares, gizlice Osmanli Devleti aleyhinde çalışmaya başlamıştı. Ferdinand ile muhabere müzakerelerine baslayan Rares, Erdel sınırlarına tecavüz etti Zapolyaya karşı Ferdinand ile birleşti vergilerini göndermedi Osmanlılara bagli Venedikli Gritti'yi öldürttü Rares'in bu faaliyeterinden Kanunî l538 Mayıs'ında Boğdan üzerine yürümeyi kararlaştırır. Barbaros'un donanma ile denize açıldığının ertesi günü istanbul'dan hareket eden Osmanlı ordusu, Edirne'ye ulaştığında Kanunî "Seferimiz Boğdan üzerinedir" diyecektir. Kanunî, Rares'in azıgnlığa son verip itaat etmesi halinde merhametli davranacağını bildirmişti.* Rares'in samimi olmadigi anlasilmis sefere devam edilmiştir. dehşete düşen Rares, Transilvanyaya kaçmıştır Osmanlı ordusu Yaş sehrini yakip yıkmış Suçeva sehrini almıştır. Kanunî, umumi af ilan ederek voyvoda seçilmesini ister. Kanunî Rares'in kardeşi Lacustayı voyvoda arayarak berat verir. sefer sonunda Osmanlılar, Prut ile Dinyester nehirleri arasındaki yerleri ele geçirirler Elde edilen yerler, sancak haline getiriliŕ. yıktırılan Kili kalesi inşa edilip Akkirman müstahkem bir kâle haline getirilir Bender sehri ele geçirilir Boğdana voyvoda vaziyete hâkim olamaz Sultan Süleyman, voyvodaliğı tekrar rarese verir KANUNİ VE MACARİSTAN SİYASETİ bir buçuk asır Türk hâkmiyetinde kalan Macar yönetiminde son derece akıllı hareket eden Osmanlılar, Budin'e tayin edilecekleri birinci derecede değerli kimselerden seçiyorlardı muktedir bir serdar,siyasî kuvveti olan diplomatlar ve son derece mert, dürüst ve faziletli* kimselerden seçiliyordu Osmanlı idaresinde gelişen Macar medeniyeti ile Müslüman dünyası, aynı coğrafyada yaşıyorlardı. Macarlar'dan devr alınan kültür ve medeniyet mirası eserler muhafaza edilerek şehrin Müslüman ülkesi haline gelmesine gayret edilmiştir.* Budin, saraylar, câmiler, mescidler, medreseler, imâretler, köprüler, hanlar, ziyâret ve mesirelerle tipik bir Müslüman Türk beldesi oluvermişti.* Osmanlılar, Budin'i önemli bir merkez kabul ediyorlardı. İla-hi kelimetullah için islâm sehri haline getirmeyi önemli ve vazgeçilmez bir hedef sayıyorlardı Bu sebeplede, l54l'de Osmanlı Devleti'ne ilhak olunan Macaristan toprakları, payitaht beldelerinden sayılarak Budin merkez olmak üzere, yeni bir eyâlet teşkil edilmiş beylerbeyinin idaresi altına konulmustur.* Budin beylerbeyinin protokolde önemli bir yeri vardı Koçulu kayığa binmek, solak yürütmek selâhiyetine sahipti Budin Beylerbeyi tımar tevcihi, kethüda tayini gibi haklara sahibti hudud muharebelerinde komutan tayin edilirdi komşu devletlerin ihtilaflarında hakemliğine müracaat olunurdu. Kanunî'nin Macaristan fütûhatında, bir tek hedefi oldu ilâ-yi kelimetullahı ve islâmiyeti uzaklara götürmek günümüzde, Kanu-nî'nin Macaristan ve Batı seferlerini tenkid edenler bu gücün iran ile Türkistan taraflarına,Türk ve Müslüman sahalarına harcanıp bu sayede türklerin tek bir bayrak altında toplanması sağlanamazmıydı demektedirler. bu tenkidlere söyle cevap verelim 1) O dönem, günümüzden uzaktır. devrin zihniyetini kavramak mümkün olamayabilir. Bunun içinde tarih ile uğraşanlar, dönemin olaylarını incelerken o günün sartlarini, hesaba katmak zorundadırlar.bu sâyede doğruya ulaşabilirler. 2) Arap ve Müslüman devletlerin topraklarını, uzun zaman idaresinde tutan Osmanlı Devleti, başarısını muazzam bir disiplinle yetistirdigi askerî güce borçludur ordunun kaynağını devşirme yani gayr-i müslim çocuklar oluşturmaktadır Avrupa seferlerinde kayb edilen nüfus gayrı müslimler devşirilerek müslüman nüfusa ikame ediliyordu Devşirme sistemiyle Kur'an'a muhalefet edilmiyor, savaslarda ölen ve yaralanan asil Müslüman nüfus korunmuş oluyordu. Böylece Osmanlı Devleti, islâm'ın yayilmasinı sağlıyordu.ve Osmanli, Bati ile savaşmakla kârli çıkmış oluyordu. c) Cihadın faziletleri ve Müslüman olmayan bir devletle cihâd yapmanin, hayırlı ve sevaplı bir mücadele olmasi. ilâ-yi kelimetullah mücadelesinin ne kadar hayırlı bir iş olduğu* Kur'an -i Kerim'de ve Hz. Peygamber'in hadislerinde belirtilmiştir.Müslümanlar, cihâdla ilgili müjdelere nail olmak için devamlı Müslüman olmayanlarla mücadele vermişlerdir. d) Ganimet elde etme arzusu. ve Fethedilen memleketlerin maddî imkânlarindan istifade etmenin etkisi avrupa seferlerinde önemlidir savaşmak için ordu ve paraya ihtiyaç vardır. Bu da zenginlerden elde edilir. Orta Avrupa ve Macaristan için sefer yolu kısa ve ulaşılması kolaydır.* XVI ve hatta sonraki asırlarda günümüzdeki gibi milliyetçilikten söz edilemez Türkmenistan'daki Türklerle birlik sağlanmak istenmesi, türklük bilinciyle degil,Müslüman ve Sünnî olmalarından kaynaklanmaktadır İRAN SEFERLERİ Sultan Selim'in vefatıyla umutlanan ismail, Anadolu propagandasını arttırıp Kanunî'nin cülusunu tebrik etmedi şah Ismail ölünce küçük çocuk onbir yaşındaki Tahmasb tahta geçti iran Gilan beyliği ve Sünnî ulema Osmanlilardan yardim istedi Kanunî'nin niyeti Türkistan'a varıncaya kadar bütün Türk illerini tek bayrak altında toplamak Kızılbaş Safevî tehlikesinin kökünü kazımaktı.Mohaç seferinden önce Doğu'ya sefer yapmayi düşünmüş Tahmasb'a "Tehdidnâmeler göndermişti Doğu ile ilgilenmeye karar veren kanuni. Nihayet iran'a harbin açılmasına karar verir Bağdad'ı ele geçiren Zülfikar Bey şehrin anahtarını istanbul'a gönderir Osmanlilar, Viyana kusatmasinda iken Tahmasb, Bağdadı ele geçirir Kanunî'nin çıkacağı Doğu seferinden önce, Bağdad ile Bitlis'te meydana gelen hâdiseler, doğu seferini zaruriyet haline getiriyordu Türkmen Musul oymağından Zülfikar Han,Kelhur Hâkimi idi. Bağdad Beylerbeyi amcasını asker bulundurmadan yaylaya çıkmasıyla bir baskınla öldürüp 40 gün kusattigi Bağdadı almış kendisini Bağdad Beylerbeyi ilan etmişti. Tebriz'in kendisini cezalandıracağını bilen Türkmen Beyi, Bagdad'ın anahtarlarını Kanunî'ye göndermiş kanuni adına sikke kestirip hutbe okumuştu. Osmanlılara bağlılığını ilana başlamıştı.* Padişah,Viyanadayken Irak'a yardım edemedi. Tahmasb, ordusu ile Bağdadı günlerce kuşatmış l0 Haziran l529 da Zülfikar Han ile kardeşi Ahmed Bey'i uyurken öldürerek Bağdad kalesini ele geçirmişti Irak merkezi bağdat Osmanlılar'a tabi olmuş ancak korunamamıştı buda Padişahı manevî bir borç altına sokmustu İran harbindeki ikinci hâdise ise iran beylerinden Ulama Han'ın Osmanlılar'a, Osmanli ümerâsindan Bitlis Hâkimi Şeref Hanın ise Safevîler'e sığınmamalarıdır. Şah Kulu isyanında Şah Ismail'in yanına kaçan Ulama Han, Azerbaycan Beylerbeyi ve önemli bir siyasetçiydi Şah ın basveziri Çuha Sultan'ın, isfahanda Samlu Hüseyin Han tarafindan öldürülmesiyle şahtanvezirlik istemişti Ulama han Şaha gitmek isterken, rakipleri onu âsi gösterir beylerinin ve aşiretinin ezilmesinden ürken Ulama Han, sancaklarıyla Vanda Osmanlılara bağlılık bildirir. İstanbulun buyruğuyla, Bitlis Beyi Şeref Bey'in "vasıtasıyla istanbul'a gelir Ulama,Şeref Hanın şah'a meyli olduğunu söyler ocaklık statüsü kaldırılıp beylerbeyilik haline getirilen Bitlis ulamaya verilir Seref Han, Sünnîdir Bitlis'in iran toprağı olduğunu ilan etmiş ve Tahmasb'dan yardım istemiştir. O Osmanlılar 'ın, kendisini ata topraklarından mahrum edeceğini sanıyordu. Dulkadir ve Diyarbakır Beylerbeyi yardımıyla Bitlis'i kuşatan Ulama, Safevî ordusunun yardıma geldigini duyunca Diyarbekir'e çekilmistir.* Ahlat'ta şah'a ziyafet çeken Şeref Bey, tahmasba armağanlar sunar, kendisine de murassa kılıç kemeri ve altın sırmalı kaftan hediye edilir. Tahmasb,ferman vererek "Eyâlet penâh" diye hitab eder.Tahmasb, Osmanlılara bağlı bir uç beyliğini himayesine almış ve iran savaşına sebep olmustur Bu, bir Osmanli toprak parçasının başka bir devlete geçmesi demektir Osmanlı siyaseti bunu kabul etmez bunun üzerine iran seferi elzem hâle gelmiştir. İrana bizzat hükümdar sefere çıkmıştır O, iranı ortadan kaldırıp, Sünnî Türkistan'la birleşmek,ve kendisini arkadan vuran şii kösteğini ortadan kaldırmak arzusunda idi.* Kanuninin Anadolu'yu isyanlarla karıştıran şiîliğe karşı düsünce ve tutumunu gösteren gazeli Sultan II. Mahmud'un kızı Âdile Sultan tarafindan hicri l308 miladi l890 yılında istanbul'da bastırılmıştır "Allah, Allah diyelüm, Sancak-ı Sâhî çekelüm, Yürüyüp her yanadan şark'a sipahî çekelüm, İki yerden kuşanalum yine gayret kuşağın, toz ile toprağa, bu râhi çekelüm. Gözüne, sürme deyü dûd-i siyahi çekelüm. Bize farz olmus iken : olmamız Islâm'a zahîr, Nice bir oturalum, bunca günahı çekelüm, Umarum rehber ola bize Ebûbekr ü Ömer, Ey Muhibbî, yürüyüp Sark'a sipahî çekelüm. l. Irakeyn Seferi ve Sınır bölgelerinde cereyan eden hâdiseler üzerine Kanunî, Osmanlı Pâdisahı hem de islâm Halifesi adına hutbe okunan ve kale anahtarlari da gönderilen Bağdad'ı "Kızılbaş zulmünden" kurtarıp Irakı almak üzere harp hazırlıklarına başlamıştı. BAĞDAT SEFERİ Tahmasbın muhtemel bir harekâtina karşı acele yetişmesi arzulanan Kanunî, iran sınırlarına yola çıkar.Konya'dan geçerken Allah'a hamd ve senâ ile büyük şair ve mutasavvıf Mevlana Celâleddin-i Rûmî'nin türbesinde semâ âyininde bulunulur. tilâvet ve Mesnevî'den parçalar okunması dervişlerin ney sesleri kanuniyi çok memnun etti Sultan Süleyman, Tebriz'e girerken şehir halkı tarafindan tezahüratla karşılandı. Pâdişah'la serasker ibrahim paşanın orduları birlesti divan toplanarak seraskere, beylerbeyilerine, ağalara, hil'atleri giydirildi. Ordu ihsanlara kavuştu Ordu,yoluna devam eder. Tahmasb geri çekilir Şahın taraftarları Osmanli bayragi altına geçerler. Tahmasb, Osmanli ordusunun önüne çıkmaktan çekinip yıpratma taktikleri kullanıyor Osmanlı ordusunun geçeceği yerleri tahrib ettiriyordu. Irak-ı Acem'e giren Osmanli ordusu ıssız ve harab bir arazide çok güç şartlar altında Sultaniye'ye gelebilmişti. Havaların soğuması, erzak darlığının başgöstermesiyle Bağdad'a yüründü yürüyüs, dünya tarihinde eşine ender rastlanan bir vak'aydı hayvanlar telef olmuş, toplar büyük zarar görmüşlerdi.esyalar kayıp ve zayi' oldu. toplar yolda bırakılıp toprağa gömüldü. Bu işler, serasker kethüdası Basdefterdâr Iskender Çelebi'yi alakadar ediyordu.İbrahim Pasa ile arasında anlaşmazlık vardı yollardaki telefe çok kızan Pâdisah'a, işin sorumlusu olarak Iskender Çelebi gösterildi. Başdefterdar azledilerek zeâmetleri alınır. birçok güçlükler yenilerek Bagdada varılır. Bağdad önlerinde kale muhafızı Tekelü Mehmed maiyetindekilerle şehri terk eder Bağdad, mukavemetsiz olarak 28 Kasim l534 te teslim olur. iki gün sonra da Pâdisah sehre girer Bağdad, Osmanlı ülkesine ilhak edilerek Bati'da "Dâru'l-cihad" Belgrad' Doğu'da ise "Dâru's-selâm" denilen Bağdad, Osmanli ülkesine katılmış olur bağdad Birçok evliya türbesini bulundurdugu için "Burc-i evliyâ", Abbasî halifelerinin baskenti olduğundan "Dâru'l-hilâfe", isimleriyle anılıyordu. Kanunî, Bağdad da birçok mübarek yeri ziyâret ve tamir ettirmişti.imam A'zamın Şia tarafindan yağmalanan kabrini buldurup ziyâret ederek temizletir üzerine çini ile türbe ve câmi yapılmasını emreder.Imam Musa Kazım 'ın ve islâm büyüklerinin türbelerini ziyâret eder Sünnî ve Şiileri memnun eder.Şeyh Abdülkadir Geylanî'nin kabri üzerinde bir türbe ve imâret yaptırır. Tahmasb, Tebrizde Ulama hanı takibe başlamıştır ulama Van kalesine kapanmıştır Kanunî,Tebriz'e varır.Tahmasb'in Sultaniye'de olmasından Derguzin'e gelen Kanunî Tahmasb'in izine rastlamayınca tekrar Tebriz'e döner. Osmanli ordusunun çekilmesiyle Tahmasb,Van'ı ele geçirir Arab ve Acem'e girilmesiyle "Irakayn Seferi" olarak anılan bu harekatın, faydası, Bağdad ve çevresinde, osmanlı hâkimiyetinin kurulmasıdır sefer sonucu, Osmanlıların karşısına çıkamayan Safevîler'in ortadan kaldırılamayacağı anlaşılmıştır ve Osmanlı safevibseferlerinin asıl gâyesi, Safevîleri belirli bir sınır dışında tutmak olmustur* Irakayn seferi sonrası büyük Vezir-i A'zam ibrahim Paşa, l5 Mart l536'da idam edilecektir. Irakayn seferindeki hataları yetkilerini sınırsızca kullanmasi Defterdar Çelebi'nin öldürülmesindeki rolleri Kanunî'nin çok sevdigi vezirini devlet selâmeti için gözden çıkarmasına yol açmistir Padişah, Bağdad'da bölgenin kadastrosunu yaptırır kadılar nasb ettirerek adâlet ve doğruluk prensibine bağlı bir adlî sistem geliştirir. Basra itaatini arzettiğinden buraya dokunulmadı.kanuni dinî âbide ve türbeleri ziyâret edip Kerbelâ ve Necef'e giderek buraları ziyaret eder. RE: Kanuni sultan süleyman* İkinci Iran Seferi* Kaynak*http://enfal.de.com* Tebriz seferi Kanunî'nin, Irakayn seferinden on iki yıl sonra Avrupa ve Akdeniz ile meşguliyetinden faydalanan Tahmasb Gürcistan ve Sünnî Sirvan'a hakim olmus Özbekleri püskürtmüştü Azerbeycan ve Irak-i Acem'de Siîlik tesis edilmisti. Tahmasb Anadolu'ya ajanlar göndererek Türkmenleri Erdebil ocağına bağlı tutmaya çalışmıştı.* Safevîler'in dayandığı Türkmen gruplarının birbirlerine irtibatsızlıkları, iranı sarmamaktaydı. Şahın kardeşi Elkas Mirza, Safevîler'in Sirvan hâkimi iken bağımsızlığa kalkıştığı için kardeşi tarafindan takibata uğramıştı. Mirza, takibattan kurtulmak için Derbend ve Kıpçak taraflarına kaçacak, ve Osmanlılara sığınacaktır. Elkas Mirza iyi karsilanıp kendisine ikramda bulunulur. Elkas gelir gelmez Pâdişahı Şark seferine tahrik ediyordu.tahmasbın eline geçen yerlerin alınması bakimindan sefer gerekliydi. Avusturyalılar ile antlaşma imzalandığından iran seferine karar verilir.* Tahmasb'ın Sünnîler'e tasallutu, Rüstem Paşa ve Elkas Mirza'nın teşvikleriyle doğu seferi kesinleşmiştir Bosna valisi Ulama Han iranı iyi bildiği için lala tayin edilir. Elkas, maiyetiyle 2l Mart l548'de, Pâdisah ise 29 Mart'ta Istanbul'dan Tahmasb da Tebriz'den Senb-i Gazan'a gelir Şahın, âdeti Osmanlılar 'ın karşısına çıkmamaktı Tahmasb Osmanlı menzilindeki yiyecek ve yemlikleri, yok etmek, Anadoluya Kızılbaş ajanlarını göndererek mezhebdaşlarını ayaklandırmak siyasetini güdüyordu. Osmanlı kuvvetlerinin bir kısmını geride bırakmak zorunda kalacakdı olaylar, Şahın arzuladığı gibi gelişmiyordu Osmanlı Padişahının Erzurum'a ulaştığı sıralarda, propaganda için Anadolu'ya gönderilen dört Safevî casusu, yakalanmıştı. Vanı Safevîlerden kurtarmak isteyen Sultan Süleyman, Ulama ve Pîrî Paşaları burayı zapta memur ederek Tebrize hareket eder. Padişahın ordusu tebriz'e girer. Van'a gelen Pâdisah, dokuz günlük bir çarpışmadan sonra 24 Agustos l548'de Vanı iranlılardan alır Defterdar Sarı ilyas Çelebi'yi Van Beylerbeyliğine tayin eder Tahmasb, Van'ın kaybedildiğini ögrenince Erciş, Ahlat Âdilcevaza tahripkâr akınlarda bulunur. Kars kalesini tamir eden işçileri ve Pasin mirlivası muhafızlarını kılıçtan geçirip öldürtür. Kaleyi yerle bir eder. Erzincan'ı ateşe vermekten çekinmez.* haberler, Kanunî'ye ulaşınca, vezir Ahmed Pasa'yı Şahın üzerine gönderir. Elkas Mirza yı Kâsan, Kum ve Isfahana yağmaya gönderir. Kuvvetleri imha edilen Tahmasb, çekilerek Karabağ'a gider. Kanunî ise Haleb'e gelip kışı orada geçirir. Gürcü seferi Tahmasbın, harekete geçmesiyle Kanunî Diyarbekir'e gelir. iki devlet arasinda bulunan Gürcistan'in iranlilar'a yanaşarak iki yüzlü hareketleri ve sınır tecavüzlerinden dolayı işin sağlam bir sonuca bağlanması gerekiyordu. Gürcüler, Livane Artvin sancağına girip ispir'e dayanmışlardı.Padişah, Diyarbekirde III. Vezir Ahmed Paşa başbuğluğunda Erzurum,Karaman, Dulkadir ve Rum Beylerbeyileri ile Sancakbeylerini yeniçeri Kethüdalarını, gürcü seferiyle görevlendirir Gürcü Atabeyi Keyhüsrev'in merkezi Tortuma yürüyen Ahmed Paşa, ll Eylül l549 'da burayı kuşatır. Corci Aga teslimi reddettigi için savasa giriilir. Toplarla dövülen kale surları yıkılıp tortum feth olunur. Ahmed Paşa, Tortum Çayını ele geçirir. Fethedilen yerlere dört sancak itibar edilir ikinci iran seferinde Hakkari'yi içine alan Van eyâleti kuruldu Atabeglerin yurdu dört sancak haline getirildi Sirvan ülkesi Osmanlilar'ın yardımı ile bagimsizligini kazanmıştır Nahcivan Seferi* Osmanlı orduları vandan çekilince Tahmasb, Sirvan'ı ele geçirdi Özbek hükümdarı Abdüllatif Han ile Şehzade Barak Han'ın Amuderya'yı geçip Horasan'a akin etmeleri üzerine Tahmasb, Kazvin'den Sultaniye yaylaklarına vararak hazırlıklara başlamıştı.* Ubeyd Han oğlu Abdülaziz Han ölünce Özbek Hanları, ülkesi Buhara'yı ele geçirmek üzere dönmüşlerdi. ferahlayan şah, Tebriz'e ve Karabağa gelip. Sirvanşahlardan Derviş Mehmed Hanın ülkesi Seki'yi istila eder.Erzurum Beylerbeyliğine getirilen Van Beylerbeyi Iskender Pasa, Gürcü Atabeylerin elinde kalan son yerleri Ardanuç'u almış sancak merkezi haline getirmistir.* İskender Pasa, Ardanuç'ta Akkoyunlulardan kalma eski bir câmii kalıntılarını onarttirarak, buraya bir boyahane ile 6l dükkân vakfetmiştir.sancak merkezi haline getirilen ardanuç kısa zamanda islâmlaşmıştır İskender Pasa'nin Ardanuç'u fethettiğini duyan Keyhüsrev,Tahmasb'dan yardım isteyince o da iskender Paşa üzerine yürür. kışın yaklaşması ile sonuç alamadan Karabağ'a döner.* Tahmasb,ordusuyla Osmanlı topraklarını işgale başlar. İskender Paşa'yı sıkıştıran Tahmasb, Ahlat ve Van civarını yakıp yıkar. Ahlat'ı ele geçiren Şah, büyük bir katliam yaptırır. Erciş ve Bargiriyi de zapteden Safevîler Doğu Anadolu'da tahrip ve öldürme faaliyetlerine devam ederler.* Kanunî Erdel harekatını durdurup, doğu seferine hazırlıklara başlar Kanunî, Rumeli askerini Sokollu Mehmed Paşa komutasında Anadolu'ya gönderir.Rüstem Paşa yeniçeri ve bölük halkıyla istanbul'dan hareket eder. Kışı Haleb'de geçiren Kanunî, Diyarbekir divanında askerin Erzurum'da toplanmasını emreder Tahmasb pasif savunmasını sürdürür. Kanunî yetişmeden Hakkari, Gevaş, Van ve Adilcevaz taraflarını yağmalayıp yakıp yıktırır.* Kars ovasinda gelen Kanunî, Tahmasbı savasa davet eder. Rafizîlik'ten ve halkin mallarini yagmalamaktan vazgeçmesini,bütün korkusu top ve tüfek ise bunlari birakabilecegini, savasmak için sadece kilicin yeterli olacagini bildirir Kanunî, mektubunda tahmasbı ulemanın verdiği fetvalarla Hz. Peygamberin şeriatına davet ediyordu.* Kanunî, Nahçıvan'a ulaşır.çevrenin çöle dönmüş olduğunu görür. saray ve konakları yağmalar Tahmasb Osmanlının karşısına çıkmaktan çekinir Kanunî geri dönme kararı alır.Osmanlı kuvvetleri ile Safevîler arasinda çarpışmalar meydana gelir.Safevîler dağıtılır. Osmanli ordusu geri dönerek Beyazit'a gelir.* Şahın mektubunu taşıyan elçiler Tahmasbın, Padişah, şarka on defa gelse bile karşısına çıkılmayacağını belirtiyor barış istiyordu. Osmanlılar 'ın cevabı ülkesinde oturup, fitneye fesada karışmaması idi. Kanunî, Safevîler'in kutsal saydıkları Erdebil ve Tebriz'i tehdidde bulunmuştu buda Safevîler'i korkutup telaşa düşürmüştü.* Safevi düşmanlığının kaldırılması ve barış* mütarekesini uygun karşılayan Kanunî, şahın elçisine baharda Osmanlı ordusunun harekete geçip Erdebil ve Tebriz'i tahrib edeceğini ispatlamış; Tahmasb'i barış hususunda harekete geçmeye mecbur birakmistir. Süleyman han dönemi taht savaşları* Şehzade mustafa enfal.de.com dan alıntıdır Rüstem Paşa, Ankara'ya geldiğinde Kanunî'nin büyük oğlu ve tahtın en kuvvetli adayi Amasya Sancakbeyi Şehzade Mustafa hakkinda haberler gönderme ihtiyacını duyar. 38 yaşında bulunan Şehzade Mustafa, Kanunî'nin büyük oğlu olması hasebiyle taht vârisi olabilecek durumdaydi.* ogullarindan birinin tahta geçmesini arzu eden Hurrem Sultan, ona karsi iyi düsünmüyordu. Bu yüzden Sehzâde Mustafa gözden uzak tutuluyordu. İlim ve marifette de kudretli olan Sehzâde Mustafa şehzadeler tarafindan kıskanılmakta idi.asker kendisini çok seviyordu.* Şehzade Mustafa ,babasının yaşlandığını, sefere iktidarının bulunmadığını, bu sebeple Rüstem Pasa'yı Dogu seferi ile görevlendirdiğini, bu yüzden kendisine düşman olduğunu,bunun yok edilirse kendisine taht yolunun açılacağı gibi telkinlerle saltanat davasina sürüklenmişti.* Rüstem Pasa isevmedigi ve muhalif oldugu Mustafa hakkinda Kanunî'ye mektuplar göndermişti. Rüstem Pasa'yi geri çağırtan Kanunî, bizzat sefere çıkmaya karar verir. l2 bin civarindaki yeniçeriyle 28 Agustos l553 te istanbul'dan Üsküdar'a geçen Kanunî merasimle karşılanır Kanunî, oğlu Cihangirle Bolvadin'e gelir. kendisine âsi olarak tanıtılan büyük oğlu Amasya Sancakbeyi Sehzâde Mustafa sefer için yanına çağırtır. 5 Ekim l533 günü Konya Ereğlisinde babasina yetisen mustafa mekr-i Rüstem" yüzünden o gün Pâdişahın emriyle çadırında boğdurularak cenazesi Bursa'ya gönderilir.* Rüstem Pasa sadaretten azledilir Kara lakaplı Vezir Ahmed Paşa getirilir. Hürrem Sultan ve Rüstem Paşa'nın işbirliği ve hileleri ile meydana gelen elim hâdise, halkda büyük bir infiale sebep olmuştu Kanunî, sefer arifesinde nahoş bir olaya sebebiyet vermemek için Rüstem Pasa'yi azletmiştir Şehzadenin ölümü, Anadolu halkını yaraladığı gibi, nimetleriyle perverde olan yüzlerce bilgin, sair, san'atkâr ve şeyh de beklenmedik ölüme ağlıyordu .Kanunî'nin süt kardeşi Mehmed Çelebi, Pâdisaha Sehzâde Mustafa'ya kıydığı için ağır sözler söylemişti. Şehzâde'nin, iftiraya kurban gittigi devletin tamamında ve dünyada hâkimdi Nahçıvan seferinden önceki iran sefer-i hümayûnunda Kanunî ile Şehzade, görüşüp dertlenmişler Kanunî, oğluna hak vermişti.* Şehzade mustafa ölmeden önce babasıyla son karşılaşmasında babasıyla görüşmeden öldürülmüştü. Şehzade Mustafaya ikinci vezir Ahmed ile üçüncü vezir Haydar Paşalar, Amasya'dan gelmemesi için haber göndermişlerdi.Şehzade böyle bir yola tenezzül etmedi.babası ile yüz yüze geldiklerinde onu ikna edeceğine inanıyordu Halk ve askerce sevilen Şehzadenin katli, halkın üzüntüsüne sebep olmuştu. şairler Rüstem Pasa, Hürrem Sultan hatta Kanunî'yi yeren şiirler kaleme almışlardır. sancakbeyi Taşlıcalı Yahya Bey mesnevisinde Rüstem Paşa 'nın idamini istemişti. Yahya Bey, Türk fikir hürriyetinin âbidelerinden olan eserinde Padişahı tenkid etmış "nizâm-i âlem"i için ileri gitmemiştir. Rüstem Paşa, Kanunî'ye şikayette bulunarak Yahya Bey'in cezalandırılmasını istemisti. Kanunî "Bu makulelere kulak tutma ve intikam kasdin etme" diyerek Yahya Bey'i, himaye etmiş saygı göstermiştir.* Halebte Kanunî,ikinci bir acı ile sarsılır. ağabeyinin öldürülmesiyle Cihangir'in hastalığı ilerleyip vefat eder Cihangir, şehzadelerin en küçügüdür kanuni tarafindan çok sevilmektedir gayret ve çabalar, Şehzadenin hastalığına mani olamaz Cenaze Namazı Haleb'de kılınıp naaş istanbul'a gönderilir. (D.1531 istanbul Ö.1553 halep) Kanunî,budin seferinden istanbul'a dönüşte Saruhan sancakbeyi olan oğlu Mehmed'in Manisa'da vefat ettiğini öğrenerek büyük bir üzüntü ile sarsılır. mateme bürünür. İstanbul'a geldikten sonra oğlunun naaşının Manisa'dan istanbul'a getirilmesini emreder Bâyezid Camii'nde bütün istanbul halki ile birlikte cenaze namazini eda eder.* Pâdişahın emir ve arzusuyla cenaze, Şehzade Camiiye defn olunur. (1521-1543) Sehzâde Bâyezid Olayı*http://www.enfal.de/otarih48.htm Kanunî döneminin önemli olaylarından biri de, şehzadeler arasındaki taht mücadelesidir. Şehzade Mustafa ve Cihangir'in vefatıyla taht vârisi iki şehzade kalmıştı. Bunlar, Selim ile Bâyezid idi. iki kardeş rakip duruma gelmişdi. Kanunî'nin, yaşlanması tahta kimin geçeceği konusunu gündeme getirmişti.* oğullarından birini tahta geçirmek isteyen Hürrem Sultan, Şehzade Mustafa'nın katline sebep olmuş kendi oğulları arasında tercih yapma durumuna gelmişti. Hürrem Bâyezıd'ı tercih etmiş öz ve büyük oglu Selim'e cephe almamıştır Şehzade Selim Nahçivan seferinde babasının yanında bulunmuş yumuşak huyluluğu ile babasında müsbet bir tesir bırakmıştı Hürrem Sultan Bayezida kanat germiş, daha iyi bir sancağa naklettirmişti.Bâyezid, Kütahya'da Mekke emîrinin elçilerini kabul etmis saltanata müyesser olduğunda Haremeyn-i Serifeyn'e gönderilen Sürre -i Hümayûn" arzularindan bahsetmişti.* Bâyezid, şahsiyeti, kültürü ve yaşayışıyla tahta en yakın adaydı Selim'in, eğlence hayatına karşılık Bayezid, ilim ve irfan sahibiydi .Hurrem Sultanın vefatıyla Bâyezid, büyük hâmisini kaybetmişti Selim ile Bâyezidı Lala Mustafa Paşa entrikalarala birbirine düsürdü.* Kardeşler arasındaki çekismelere Kanunî, müdahele etti Şehzadelerden her birine 300.000'er akça terakki ederek sancaklarını değiştirdi. Selim'i Manisa'dan Konya'ya, Bâyezid'i de Kütahya'dan Amasya'ya tayin ederek. Selim'in sehzâdesi Murad'a Akşehir, Bâyezid'in büyük oğlu Orhan'a da Çorum sancaklarını tevcih eder. Şehzade Bâyezid pâyitahttan uzak bir yere yapılan tayini, hakaret kabul ediyordu.tayin işinde Selim'in parmağının olduğunu, Selim'in tercih edildigini yazarak "bu hakaretten ölmek yeg idi" diyerek hissiyatını belirtmisti Bâyezid, 28 Ekim l558'de Kütahya'dan ayrilmak zorunda kalmıştı. Şehzade beyazıt çok yavas yol alıyordu çok kalabalık bir kafile ile yola çikan Şehzadenin yolda iltihak edenlerle kuvveti artıyordu. endiseye kapılan Kanunî, Selim'e Sokollu Mehmed Paşayı Bâyezida Pertev Paşayı gönderir ancak Bâyezıdın tutumunda bir değişiklik olmamıştır.* Bâyezid, babasina tehdid mektupları göndermekten çekinmez bir mektubunda "Bendenizi sorarsanız gündüz - gece her zaman hayır duanıza meşgul bilesüz, amma ki gam ve gayretten helâk bilesüz. Ah bilmem ne idem bana karındaşımın hatırı içün zulm eyledünüz, beni yerümden yurdumdan ayırdınız" diordu.* Beyazıtın davranışları yüzünden Kanunî, Selim'e meyletmiştir. Bayezid, birçok eşkıyayı toplayıp 20.000 civarındaki bir kuvvete sahip olmasıyla iki taraf geri dönülmez bir eşiğe gelmistir Selim harekete geçip askerî hazırlığa koyulmuştur Bâyezid kendi başına Selim, babasının direktifleriyle hazırlanmıştı Bâyezıd, Selim'in, merkezden gelen Beylerbeyleri ile hareket haberini alinca, l5.000 kisilik bir kuvvetle Ankaraya geçer haberin istanbul'a ulaşmasıyla Kanunî tedbir alır Sokollu Mehmed Paşa ile Rumeli Beylerbeyini Konya'ya gönderir. Selim'e muharebesini Konya'da kabul etmesini emreder. Seyhülislâm Ebu's-Suûd Efendi'den, fetva alir. iki kardes h.22 Saban 966 (m.30 Mayis l559) konya ovasında çarpışmışlardır İlk günki çarpışmalarda üstünlük sağlanamaz ikinci gün Lala Mustafa Paşa Bâyezidın kuvvetlerini bozguna ugratır Amasya'ya çekilen Bâyezıdınn af isteğini Kanunî red eder iran'a iltica eden Bâyezid, Tahmasb,tarafından Osmanlılara teslim edilir 23 Temmuz l562'de şehzade, ve oğulları bogdurularak katledilir Sivas'a defnedilir Sehzâde Bâyezid hâdisesi,iç karışıklıklara sebep oldu. devlet, beyazıtın taraftarlarıyla mücadele etti idarî degisiklikler yapıldı yeniçeriler muhafiz olarak Anadou'ya yayıldı Şehzadelerin sancağa çıkma usûlünde değişiklikler yapıldı. KANUNî DÖNEMI DENİZ SEFERLERİ*http://www.enfal.de/otarih48.htm Sultan Süleyman döneminde, Osmanli armadası Akdeniz, Kızıldeniz ve Hind Okyanusu'nda faaliyetteydi .Kanunî döneminden önce Sultan II. Bâyezid ile Sultan Selim zamanlarında da donanma, teknik ve insan gücü bakimindan büyük bir gelişme göstermiş Avrupanın denizci devletleri ile mücadele edecek güce ulaşmıştı. Kanunî devrinin savas ve zafer meydanı,denizlerdi O denizler ki, aslan gibi kükreyen dalgaların üstünde yelken açan levendler ile şehbazların olmazları oldurduğu, erlik, yiğitlik meydanı, uğraş ve savaş mahalli idi.Kanunî'nin ilk yıllarında,donanma Belgrad'ın fethinde Tuna nehrinin ağzında Rodos'un zaptında büyük rol oynamıştır. teknik ve askerî bakımdan güçlendirilen donanma, tecrübeli ve üstün denizcilerin elinde zaferden zafere koşacaktır zaferlerde en büyük pay Barbaros Hayreddin Paşanın olacaktır. muhtesem hükümdar Kanunî'nin en büyük bahtı, Zenbilli Ali Ebu's-Suûd Efendinin kanunları fetvaları, koca sinanın Süleymaniye'leri,kılıç ve cenk erlerinin âbideleşmis eserleridir tarihin dünya durdukça zihinlere ve hâfizalara haykıran sesi vardır. bu ses, nice memleketler zaptedip devletlere omuz silken asîl levendlerdir* bir Akdeniz ülkesi olan Osmanli Devleti, kuruluşundan itibaren Akdeniz'le ilgilenmek zorunda kalmıştır. Orhan Gazi döneminden itibaren Trakyayı vatan edinme,istanbul'un fethi ve Hac yolundaki korsanların Müslüman hacılara karşı giriştikleri faaliyetlere son vermek için akdenizde harekete geçmek zorunluydu Barbaros'un Osmanli Hizmetine Girmesi ve hilatı http://www.enfal.de/otarih48.htm Sultan Süleyman, Andrea Doria komutasındaki düşman donanmasının başarıları üzerine,deniz kuvvetlerine önem verir donanmaya yön verecek, tecrübeli bir denizciye ihtiyacı vardır Kanunî, Barbaros'u şarlken'in donanmasına karşı çıkacak yegâne güç olduğuna inanıyordu. Barbaros'a hatt-ı humâyûn gönderirerek onu istanbul'a çagirir.* Kanunî'nin,hatt-i humâyûnunu alan Barbaros, Cezayir'de evlatlığı Kara Hasan ı vekil Ramazan Çelebi yi müşavir birakarak 20 çektiriden mürekkeb bir filo ile yola çıkar. yolda Deli Yusuf komutasındaki on altı çektiriyle Korsikadaki Bonifaçyo Boğazından geçip Sicilya adasındaki buğday götüren on sekiz gemiyi zapt ile yükünü ve mürettebatini aldiktan sonra gemileri atese verir. Deli Yusuf şehid olmuştur muzaffer ve hamiyetli kaptanın istanbul'a gelişi, paha biçilmez şanına layık olan bir şenlik ve zafer alayi ile kutlandı Cezayir'den kırk kadırga ile gelen barbaros yolda, kahramanlığına yeni zaferler ilave ederek italya sahillerini Elbe ve Sardunya adalarini vurup yağmalayarak Sicilya'ya geçti.* Barbaros, Kaptanpaşalığa getirildikten sonra ispanyol Avrupa ittifakını yenip, Akdeniz'de Osmanlı üstünlügünü kurmak için çalışmıştır Padişahın huzuruna çıkan Barbaros'a Kanunî, beylerbeyilik rütbesiyle tersane islerini tam selâhiyetle vererek Irakayn seferindeki Vezir-i A'zam ibrahim Paşa'nin yanına gönderir Haleb'te bulunan Vezir-i A'zam, Hayreddin Paşa'ya Gelibolu Kaptanlığı ile Cezayir-i Bahr-i Sefid Beylerbeyliği tevcih ederek hil'at giydirir kendisini Kemankes Ahmed Paşa'nın yerine "Kaptan-ı Derya"lığa tayin eder 6 Nisan l534 Böylece barbaros Gelibolu Sancakbeyligi pâyesiyle Kaptan-ı Deryalik, derecesine yükseltilmis olur. Kanunî, barbarosu sadece Cezayir hâkimi tasdikiyle kalmaz devetin dördüncü paşası ve donanma baş komutani olarak tayin eder. amiral gemisine çekmesi için devlet sancağını, Kaptanpaşa kılıcını ve elbisesini, diğer masrafları için de 80.000 sultanî ve yeniçeri verir. Barbaros, divan toplantısında donanmanın zayıf noktalarını ciddi bir şekilde tenkid etmiştir ispanyol donanmasını geçmek için, kolayca hareket edebilen gemiler gerekiyordu. kadırgalar ve ağır gemiler kolay bir hedefti ateş kudreti olan kadırgaları himaye için kalyon ve fustalar lazımdı Korfu Seferi* http://www.enfal.de/otarih48.htm Venedik iki taraflı bir siyaset takib ediyordu Osmanlılar aleyhine ittifaklara giriyor. Şarlken ile ittifak edip Türk gemilerini vuruyordu. Osmanlı elçisi Yunus Beye saldırıp düsmanlığını ortaya koydu Papa, Türkler'e karşı Hiristiyanları toplamış Şarlken ile Fransa Kralının arasını bulup on senelik mütareke yaptırmıştı. Venedik te dahil olmuştu. Kanunî'Irakayn seferinden sonra Istanbul'da gemiler inşaa etti Vezir Lütfi Paşa ile Barbaros Paşa denize açıldı Kanunî, oğlu Selim ve Mehmed ile birlikteyken Andrea Doria Osmanlı filosuna hücum etti Barbaros hareket ettiyse de yakalayamadı. Amiral, Barbarostan kaçıp kurtuldu Doriadan ümidini kesen Barbaros ve Osmanlı donanması, Lütfi Paşa ile Preveze'ye gelir. Kanunî, Lütfi Paşa'ya Venedikliler'e ait Korfu'nun muhasarasını emr eder. Ve Bastia'da karargâh kurar.tam kale fethedilecekken kuşatmanın kaldırılmasını emreder. havalar soğumuş kusatma zamanı geçmistir kusatma esnasında bir top mermisi askerin içine düser. dört gazi şehid olur. Padişah: " Bir mücahid kulumu böyle bin kaleye vermem" diyerek kusatmayi kaldirir. Sultan süleymanın dini kişiliği http://www.enfal.de/otarih48.htm Avusturya elçisi busbeck anlatıyor Cerbe'de destan yazan Osmanlı donanması, ganimetler ve zaptettiği gemilerle Piyâle ve Turgut Paşaların emrinde Dersaâdete gelmis merasimle karşılanmıştı. İlk Osmanlı kadırgası, Salîb Haçlı donanmasının, bayrağını denizde sürüyerek ilerliyor Hiristiyan bayrakları ve gemiler denizde sürükleniyordu. Düşman kadırgaları basit birer tekne haline sokulduklarından Türk gemilerinin yanında küçük ve adi şeyler gibi görünüyorlardı.* Kaptan Paşa Toplarını ateşleyerek Padişahı selâmladı donanma-yi hümâyûnun haşmeti ve zaferin büyüklüğü, Sultan'da en ufak bir gurur doğurmadı. Kanunî'nin vezirlere " insan bunları görüp te tekebbüre kapılmamalı, her şeyin Cenâb-ı Hakk'in inâyetiyle olduğunu fikredip , Allah'a şüküretmelidir" demiştir Kanunî' dinî vazifelerini ifâya ve câmiye namaza giderken husû ve hüzün içerisindedir ifadeleri hal ve hareketleti Kanunî'nin, yüksek islâmî kişiliğini ve manevî olgunluğunu ortaya koyar bu hal,ve hareketler hükümdarlarda ve velilerde çok az rastlanılan manevî bir kemâlin tezahürüdür. Malta Kuşatması Enfal.de.comdan alıntıdır Fethi için büyük hazırlıklar yapılan büyük zayiatlar verilen malta kusatmasında, kalenin sağlam surları adaya dışardan yardım gelmesi kuşatmadaki büyük hatalar kuşatmanın uzaması ve erzak sıkıntısı ordudadaki hastalıklar adanın fethine imkân vermemiştir Sultan Süleyman, başarısızlığı hazmedemeyecek yeni bir sefer emri verecektir Avrupa'ya yeni bir kara harekatının yapılması bu seferi ikinci plana itmiştir. Kanunî, son seferi Sigetvardan önce donanmaya denize açilma emrini vermiştir Sakız Adası bütünüyle Osmanli hâkimiyetine geçmiştir Sakız Adası'nın fethi Enfal.de.comdan alıntıdır Sakız Adası Sultan Mehmed zamanında vergiye bağlandı bura sakinleri,Osmanlıların hakkında bilgi sızdırıp vergilerini aksatmaktadırlar Malta kuşatmasında Osmanlılar'a karşı savaşmışlardır. Osmanli hâkimiyetindeki Egede böyle bir adanın bulunması, Osmanlıya zarar vermektedir Kâtib Çelebi'Kanunînin sakız seferinı şu sözlerle ifade ediyordu: "Mısır diyarına giden hacıların yol üzerinde Sakız Adasındaki kâfirler görünüşte haraca bağlıdır her daim kâfirlere bilgi sızdırıp islâma zarar vermekten geri durmazlar Piyâle Pasa 70 parça kadırga ile Çesme'ye gelir.Sakızlılar, hediye ve armağanlar göndermişlerse de Padişahın emri kesindir. 24 Ramazan 973 (14 Nisan 1566 )'da Piyâle Paşa, kan dökmeden adayı Osmanlı hâkimiyetine alır. Kanuni dönemi Hint deniz seferlerinin sonuçları* Enfal.de.comdan alıntıdır Osmanlıların, XVI. asırdaki uzak denizlerdeki faaliyetleri,portekiz hâkimiyetine büyük bir engeldir seferler sonucu baharat ticareti canlanmış Kızıldeniz limanları, Portekizden kurtulmuşlardır . Bu da Osmanlilarin Kizildeniz ve Basraya hâkim oldukları l540 tan itibaren başlamıştır.* Basra ve Kizildeniz kervanları Akdeniz ticaretini canlandırmış, Haleb, Trablus şam, iskenderiye Kahire liman ve şehirleri gelişmiştir Portekiz baharat ticareti gerilemiş, Osmanlı gümrüklerinde büyük artışlar meydana gelmiştir. Sumatra'daki Açe Sultanlığından baharatlar Kızıldeniz'e akmıştır KANUNî'NİN SON DÖNEMLERI zigetvar seferi Enfal.de.comdan alıntıdır Bismillahirrahmânirrahîm. Elhamdü lillâhi rabbil'alemin Errahmânir'rahim Mâliki yevmiddin İyyâke na'budü ve iyyâke neste'în İhdinessırâtel müstakîm Sırâtellezine en'amte aleyhim ğayrilmağdûbi aleyhim ve leddâllîn Saltanat hususunda rakip kardesi bulunmayan Sultan Süleyman, hükümdarlığını yarım asır biyunca zaferlerle süslemiş, ordusuyla hem batıya hem de doguya seferlerde bulunmus ve son seferinde ordusunun komutanı olarak muharebe sahasinda vefat etmistir. şöhretini seferlerine zaferlerine kanunlarına, devlet teşkilâtına ve ordusuna borçludur* Osmanlı - Avusturya antlaşmasından sonra hududda karışıklıklar çıkar. Avusturyalılar Seçen'e Budin ve Timaşvar beylerbeyleri de Samos nehrine karşı harekete geçerler. Avusturyalılar Kostanoviç'e ilerlerler. İmparator Ferdinand ölünce Erdel'de karışıklıklar çıkar Avusturyalıların Erdel'e asker göndermesiyle Budin Beylerbeyi Erdel'e 6.000 kişilik bir yardım kuvveti gönderir. Semiz Ali Paşanın vefatiyla 27 Haziran l565'te Sokullu Mehmed Paşa vezir-i a'zam olur Avusturya'ya harp fikri kuvvetlenir Sokullu, Avusturyadan, Tokaj ile Szerencz'in iade edilmesini verginin ödenmesini, barışın bunlara bagli oldugunu bildirir. görüsmeler sonuç vermez Nisan sonu l566 da Avusturya'ya harp ilan edilir. Ve sultan süleyman son kez ordusunun başında zigetvar seferine çıkar ve muharebede vefat eder Sultan Süleyman'in Şahsiyeti* Enfal.de.comdan alıntıdır 26 Yaşında tahta geçip 46 yıl hükmeden Kanunî saltanatında Osmanlı Devleti, üç kitada hâkimiyet sürmüş bir cihan devletidir. Osmanlı orduları Asya, Avrupa ve Afrika daki zaferleriyle devlet arazisi üç kıtaya hükmetmiştir. Kanuni bizzat yaptığı seferlerle ordunun komutasını almış devletin genişleme ve yükselmesinde etken olmuştur siyasî başarılar, sosyal yapıyı belirlemiş, hukuk ve adalet öne çıkmıştır. Ordunun gücü ve disipliniyle devlet, cağının en büyüğü haline gelmiştir. Hak ve adâletiyle halkı ve ordusu tarafindan sevilen kanuni askeri kanunlar koymuştur* Hareket ve davranışlarında vakar sahibi olan Kanunî, uzun boylu,yuvarlak yüzlü, ela gözlü, siyah kirpikli, kaşlarının arasi biraz açık, doğan burunlu, seyrek dişli, geniş omuzlu, mevzun ve yakışıklı, söz ve hareketleri ölçülü, aheste yürüyüşlü, arslan heybetli ve mert sözlü idi. Âlim, ve hakimlerden hoşlanır, hoş sohbet, maddî ve manevî bütün iyi hasletleri şahsında toplamış bir padişah idi. Süleyman han insanların kabiliyet ve derecelerini iyi bilip takdir ederdi. kendisine gelişi güzel tavsiye edilemezdi.adam yetiştirmesini bilirdi. oğlu Selim ve torunu III. Murad onun zamanında yetişmiştir* O, çok konusmaz,kararlarında acele etmezdi.çok düşünür, istişarelerde bulunurdu verdiği karardan geri dönmezdi. Devlete halel getirecek konularda müsamaha göstermezdi.* Sultan Süleymanın, fevrî olmaması, düşünüp taşınarak ve danışarak karar vermesi, onun başarı yolunu açan en büyük hasletlerdendir Devlet kudret ve nüfuzunu her seyin üstünde tutmuş devletin menfaatlerine aykırı hareketlere en büyük cezayı vermiştir Kanunî'nin mimari anlayışı Enfal.de.comdan alıntıdır O, memlekete hizmet eden bir hükümdardır. Süleymaniye külliyesinden oğulları namına yaptırdığı Şehzadebaşı ve Cihangir câmileri kızı Mihrimah Sultana yaptırdığı Edirnekapı ve Üsküdar Câmileri, zevcesi Hürrem Sultan adına Haseki sultan Câmiiyi koca sinana yaptırarak, istanbul'un görütüsü çok değiştirilmiştir* istanbul'a su getirtilmesi yolunda büyük çabalar sarf etti. İstanbul'daki kırk çesme denilen su yollari Kanunî'nin büyük eserlerindendir. Büyük Çekmece Köprüsü yaptirmistir. hayir eserleri ülkenin her yerinde vardır.Bağdad'da şiîlerin yıktıkları imam A'zam Ebû Hanife türbesini tekrar yaptırmıştır Bağdad'da Kadirîye Tarikatının kurucusu Şeyh Abdülkadir el-Geylanî türbe ve camisini tamir ettirmiş vakıflar tahsis etmiştir.* Konya'da Mevlana Celâleddin Rumî türbesi yanında iki minareli bir cami ile semahâne, derviş hücreleri yaptırmıştır Kefe ve iznik'te kilise iken, câmie çevrilen mabedleri harablıktan kurtarmış, şam'da câmi, medrese, imâret ve mektep yaptırmıştır. Kubbetu's-sahranın mukaddes mekânin duvarlarını çinilerle süslettirmiştir.* Ka'beyi,tamir ve tezyine çalışan ilk Osmanlı Padişahıdır. tezyinat için Şeyhülislam Ebu's-Suûd Efendi'den fetva almış ve inşaatı Hanefî, Safiî, Malikî ve Hanbelî mezheblerinin imamlari huzurunda yapılmasını emretmistir.dört mezheb için 4 medrese yaptırıp Osmanlı usûlüne göre talebe yetiştirmiştir. Mekke'nin en büyük ihtiyacı su yolları için tahsisat ayırmıştır. RE: Kanuni sultan süleyman* Kanuni ve kanunname Enfal.de.comdan alıntıdır Sultan Süleyman, Osmanlıda "Kanunî" lakabını taşıyan tek padişahtır. Osmanlı devleti'nde "Ser'î" ve "Örfî" kanunlar uygulanmaktadır. Kanun-nâme"ilk defa Fâtih han zamanında ve esaslı olarak da Sultan Süleyman zamanında uygulanmıştır ve Kanunî sıfatını almasına sebep olmuştur* kanun-nâme üç ana bölümden oluşur ceza kanunu, vergi kanunu reâyâ ve askerî kanunlar vardır Kanun-nâmedeki maddeler, Ebu's-Suûd Efendi'nin fetvaları ile oluşturulmuştur "Sultan Süleyman Kanun-nâmeleri" adı ile asırlarca kalmıştır. kanun-nâme, Kanunî'yi dünya tarihinin büyük hukukçuları arasına sokmaktadır. Kanun-nâmede devletin bütün vatandaşlarının eşit olduğu , hepsinin aynı cezayı göreceği, nakledilir: Şahsi hukuk itibariyle sınıf ve mevki gözetmeyen eşitlik prensibi, Osmanlı imparatorluğunun en eski özelliğidir" hükümdarlar adâletli ve titiz davranmak zorundadırlar bu islâmın emridir islam adâlette cezada insanlarda ayırım yapmaz. herkes eşittir aynı haklara sahiptir islam insanların zorla Müslüman yapılmasına müsaade etmez. Padişahlar Hıristiyanların papazlarına, kiliselerine ve mezheplerine bağlı kalmalarına izin vermiştir* Sultan Süleyman ilim ve kültür adamlarını himaye eder desteklerdi Kendisi de şair olan Muhibbi mahlasiyla şiirleri ve Kanunî divanı vardır. Topkapı Sarayında kendi el yazısıyla manzumeleri müsveddeleri mevcuddur. sağlık kuruluşlarında manzumeleri bulunur "Âlem içre muteber bir nesne yok devlet gibi Olmaya devlet cihanda bir nefes sıhhat gibi Saltanat dedikleri ancak cihan gavgasıdır Olmaya baht-u saadet dünyada vahdet gibi"* O, sadece şiir söylemekle kalmaz şair ve edipleride yetiştirir meşhur şair Bâki'yi elinden tutup yetişmesine himmet etmiştir. Nimet ve kadirşinas olan Sultan Süleyman yetiştirdiği ulema ve şuâranın eserlerini kütüphanesinde saklardı.büyük sadrazamlar vasıflı defterdar ve nişancılar büyük âlimler yetiştirmiştir Süleyman hanın insanları nasıl değerlendirdiğini ortaya koymasi bakımından şu olay büyük bir değer taşımaktadır. bir gün ona, dünyanın velinimetinin kim olduğunu sorarlar "Padişah hazretleridir" denmesi üzerine "Hayır, velinimet reâyâ yani köylüdür ki, ziraat ve çiftçilik ile uğraşmak emrinde huzur ve rahatı terk ile kazandıkları nimetleri bizlere it'am ederler"demiştir Tarihçi eyyubi sultan süleymanı anlatıyor Enfal.de.comdan alıntıdır İslâm'dan alınan ilhamla meydana getirilen Osmanlı medeniyeti, aynı zamanda bir iç ve ruh medeniyeti idi. şehri istanbul, yeryüzünün efsane cenneti hâline gelmişti. Kanunî tarafindan imar ile genişletilen şehir, bağlar, bostanlar tarlalardan saraylardan Beyoğlu'na ve Galata'ya taşarak, Kasımpaşa, Piyâle Paşa, Ayaz Paşa ve Piripaşa mahallelerini kazanmıştı. İstanbul'a bir Müslüman Türk şehri karakterini kazandıran hususiyetler, câmii, mescid, sebil imâret, han, hamam tekke türbe medrese kütüphâne çesme meydanlar ve çınarlardı ,her semt, her mahalle, kültür ve medeniyete sahip millî ruhun tâ kendisi idi. medreseler, yeşilliklerle yazılmış şiirler gibi idi. Bahçe zevki bahçe mimarligi, san'at ile tabiat şaheseriydi Kanuni dönemi öyle bir dönemdi ki, toplum neyi isteyeceğini tayin edebilecek seviyedeydi ne yaptığını biliyordu. hareketlerinde yanılmıyordu. Gözün gördügü, elin değdiği, kulağın duyup dudağın söyledigi her şey, millî ve dinî bir özellik taşıyordu. Şehrin göbeğinde sayısız saraylar, câmiler, hanlar ve hamamlar vardı.kıyılarda köşelerde, öyle sokaklar, mahalleler bulunuyordu ki, bu kuruluş ve vakar, iffet, hicab ve edep motifleri ölüm tehdidi karşısında dahi doğruyu söyleyen bir dudak gibi yerliye de yabancıya da kendisinin Müslüman Türk olduğunu söylerdi. şehrin yükü ,asla bir semte yayılmamıştı. Zevk ve san'at, her tarafa dağılmıştı. Bu cemiyet, çiçegi, ağacı ve hayvanı ailesinin bir ferdi gibi muhabbetle seviyor, onlara, hayatını kıymetini veriyordu. İstanbul'da, bahçesiz bir ev, ağaçsız bir bahçe düsünülemezdi. çınarlar, meşeler, ardıçlar, erguvanlar, çitlenbik şehirde koru adıyla saltanatına devam ederdi. An'aneler hayvanların gönüllü hâmisi idi.bu masum yoldaşlara saygısızlık ağır suç ve"günahtı ona el vurana kötü gözle bakılır nefretlen kendinden uzaklaşılırdı Emrinde ve hizmetindeki yaratılmışlara âzamî şefkat ve nezâketi imanının gereği kabul eden osmanlı an'anesini, agaç sevgisi ile hayvan sevgisi takib eder. Bunlara saygısızlık yapanlara cephe almak imandan sayılırdı Kanunî devrinde bir Venedik'li kuyumcunun,kuşa eziyet ettigini görenler tarafindan sürüklenerek kadıya götürülmesi,bunun en güzel örneğidir Bismillahirrahmânirrahîm.Elhamdü lillâhi rabbil'alemin Errahmânir'rahim Mâliki yevmiddin İyyâke na'budü ve iyyâke neste'în İhdinessırâtel müstakîm Sırâtellezine en'amte aleyhim ğayrilmağdûbi aleyhim ve leddâllîn Rahmân ve Rahîm olan Allah'ın ismiyle.Hamd o âlemlerin Rabbi,O Rahmân ve Rahim,O, din gününün maliki Allah'ın.Ancak sana ederiz kulluğu, ibadeti ve ancak senden dileriz yardımı, inayeti. Hidayet eyle bizi doğru yola,O kendilerine nimet verdiğin mutlu kimselerin yoluna; o gazaba uğramışların*ve o sapmışların yoluna değil.
![]() |
|
![]() |
![]() |
|
Sayfayı E-Mail olarak gönder |
![]() |
#2 |
![]() Yavuz sultan selim*
Bismillahirrahmânirrahîm.Elhamdü lillâhi rabbil'alemin Errahmânir'rahim Mâliki yevmiddin İyyâke na'budü ve iyyâke neste'în İhdinessırâtel müstakîm Sırâtellezine en'amte aleyhim ğayrilmağdûbi aleyhim ve leddâllîn Rahmân ve Rahîm olan Allah'ın ismiyle.Hamd o âlemlerin Rabbi,O Rahmân ve Rahim,O, din gününün maliki Allah'ın.Ancak sana ederiz kulluğu, ibadeti ve ancak senden dileriz yardımı, inayeti. Hidayet eyle bizi doğru yola,O kendilerine nimet verdiğin mutlu kimselerin yoluna; o gazaba uğramışların*ve o sapmışların yoluna değil. HAMMERE GÖRE SULTAN SELİM Hammere göre sultan selim Kendisinden öncekiler sakal biraktiklari halde o, sakalini tiras ettirerek biyik birakti. Yuvarlak yüzlü olan Sultan Selim'in gözleri büyük ve parlak idi. Siyah kaslari ile büyük biyiklari da onun güçlü ve heybetli niteliklerini sahsiyetini karekterize ediyordu. Fikrinde cür'et ve selamet vardi. Siiri sever ve söylerdi. Öfkeli ve sert, egilimiyle kendisini halkina adamıştı Hammere göre sultan selim halk arasinda gezer taninmamak için elbise degistirirdi. istihbaratçıları her tarafa girip çikar kendisine haber getirirdi. Selim,Misir seferi esnasinda Ravza Adasi'nda emri üzerine insa edilmis bir Arap köskünün duvarina kendisine ait olan iki beyit yazdirmistir."* tamamiyle sahsinda toplayan,sert disiplinli azimli iradeli, cevval ve dinamik oldugu için Osmanlilarca "Yavuz" adi ile anilan bir sultandi. Sehzâde Ahmed, babasi II. Bâyezid'in yerine tahtına adaydı.o, Amasya'da hükümdarlara yakismayacak eglencelere katilirken Yavuz* Iran'in Anadoluda felâket halini gelmiş Kizilbas tehlikesini önlemeye çalisiyordu. Yavuz, Kizilbas propagandasinin korkunç tehlikesini gören ilk sehzâde oldu. Tehlikeli bu durumu* babasi ile sadrazama yazdi. tepkinin gelmedigini gördü.bu yanginin söndürülmesi için, Anadolu'nun degisik bölgelerinden gelen yigitler ile Erzincan ve Iran üzerine akinlarda bulundu.* Sultan selim Siîlige karsi Sünnîligin lideri durumuna geldi. Onun seferlerini haber alan yigitler Trabzon'a kostular. içten bir arzu ile dögüsmeye basladilar. bu bir cihâd idi. akinlardan sonra memleketlerinde Yavuz'un kahramanlik ve yigitliklerini anlatmaya basladilar. Insanlarin toplu bulunduklari yerlerde "ozanlar türkü çikarup " Yürü Sultan Selim devrân senindür" kelimatini zikreder oldular... Sehzâde Korkud ile Ahmed, iç bölgelerde yasarken Yavuz sinirda çarpisiyor, ilerisi için* bilgi ve tecrübeler elde etmeye çalisiyordu. Bu durum, hem halk hem de Kapikulu askerlerinde Yavuz'un, dedelerinin yolunda yüreyebilecek yegâne padisah namzedi oldugu kanaatini uyandirmisti. Müslüman bir toplum bünyesi ile Osmanli Devleti, Islâm Hukukunu, devletin bütün organlarinda uygulamaya gayret ediyordu."ilây-i kelimetullah" anlayisinin sonucu olan "cihâd ve gazâ" fikri devlet ile halk için yerine getirilmesi gereken bir farz telakki ediliyordu. devletin siyasî, idarî askerî organlari buna göre düzenlendi devletin* elemanlari buna göre yetistirildi. II. Bâyezid döneminin sonlarinda Kapikulu, Akinci ve Timarli askerler,istirahata çekilmislerdi. eski sefer ve zafer hikâyelerini anlatır olmuslardi. Nigbolu'lar, Varna'lar ve Kosova'lar* masal olmuslardi. Damarlarinda kahramanlik ve yigitlik bulunan erler, eskinin hasretini çekiyor, tarihe* destanlar yazdiracak bir liderin gelmesini bekliyorlardi.* Yavuz Trabzon'dan sefer haykirislariyla zaferlere susamis bütün tebeasına nurlu ve parlak günlerin isaretini vermeye baslamisti.25 Nisan l5l2 de padisah oldugu zaman 46 yasinda olan Yavuz devlete zarar vermedikleri takdirde kardeslerine dokunmayacagina dair babasina söz vermisti. Sultan selim Padisahligi devr aldiktan sonra, II. Bâyezid, Dimetoka'ya gitmisti. Yavuz onu ugurladıktan sonra yeniçerilerin kiliçlarini çattilar, padisahin kendilerine "râm" olacagini* bahsis verecegini umuyorlardi.umduklarini bulamadilar. kiliçlarin altindan geçmeyi yenilgi sayann yavuz Yedikule'de yol degistirdi. Böylece yeniçerilere görünmeden saraya geldi.yeniçerilerin saraya gelerek "Caize" istemelerine engel olamadi. hükümdar, sayilari takriben 35.000 civarinda olan kapikullarinin mensuplarina cülûs bahsisi vermek suretiyle ise baslamis oldu. Sultan Selim tahta çiktiktan sonra ilim adamlari, devlet erkâni ve memleketin ileri gelenleri, kendisine bey'at ederler.babasinin dönemindeki görevlileri yerinde biraktiktan sonra ellerini kaldirip söyle dua eder: " Ya Rabbi, senin kudretin, beni saltanata getirdi. Bana devlet ve saltanat islerini kolaylastir. Ona riayet etmeyi bana nasib eyle." YAVUZ SULTAN SELİM ŞAH İSMAİL Sah Ismail propagandasi sonucunda düsülen durumu Trabzon sehrinden endise ile takib eden Yavuz, babasini tahttan indirerek devleti ele almisti. II. Bâyezid devri sona ererken gevsek faydalanmak isteyenler emelleri için harekete geçip halkin huzurunu bozmuslardi. Bu hâle sebep vezirden devletin en küçük görevlisine kadar her zümre kanunsuz hareketlere girismiştir* Şah ismailin grupları sadece propagandasini yapmakla kalmiyor, ayni zamanda "Nezir" adindaki vergiyi ona ödüyorlardi. Rumelide Seyh Bedreddin taraftarlari bunlarla hareket ediyorlardi. Sünnî Müslüman'i öldürmek kâfir öldürmek kadar gazâdir, sevabtir diyorlardi.bu gruplar, Sah Ismail'in gelmesini bekliyorlar Bunlar, "Sah Sah" diye Osmanli'yi yikmak istiyorlardı II Bâyezid döneminin sonlarinda devlet bozulup dejenere oldu Devlet adamlarinin vergi ve gelirden baska bir sey düsünmediler"halkin bir kismı yokluktan öldü halki idare edenler"azgun ve bozgun" oldu Yavuz Sultan Selim, Sah Ismail'in, ülkesine karsi giristigi tahriklere son vermek, bu arada Osmanli hududlarina olan tecavüzünü önlemek maksadiyle Iran üzerine yürümeye karar verir. Siîlerle mücadeleyi görev sayan Selim, sipahilerin kisminin Iran'a gitmesini önlemisti.Kizilbas - Safevî münasebetlerini yok etmek Anadolu Kizibaslarina siddetli bir darbe indirmek niyetinde idi. kiyâm ile karsilasmamak ve ordunun vurulma ihtimalini önlemek için, Sah Ismail taraftarlarini ve 40 bin kisiyi bulan Erdebil Tekkesinden iki bin kişiyi ölüm, geri kalanlarini sürgün cezasiyle cezalandirdi Yavuz sultan selim-şah ismail Yavuz Iran üzerine yürümenin gerekliligine inandı devlet erkâni ile askerlerin de inanmasi gerekiyordu.seferin tehlikeleri vardi. çok uzun sürecek yol ve yolculuk messakatine katlanmak gerekiyordu.Sah Ismail'e açilacak seferin mesrulugu mutlaka kabul edilmeliydi Gerçekten de mezhebleri ayri da olsa Müslüman bir orduyu, Müslüman ordunun üzerine sevk etmek söz konusu idi.birbirleri ile harb edecek olanlar ayni irktan kimselerdi.birbirleri ile akraba olanlar bile vardi.* Safevî halifeleri tarafindan kandirilmis olan Anadolu Kizilbaslarinin durumu kritikti.çarpismada beklenmeyen bir durum meydana gelip Iran lehine bir hareketin dogmasi imkânsiz degildi. Yeniçeriler proplem çikarabilirlerdi.Haci Bektas-i pir olarak kabul eden Yeniçerilerin, Hz. Ali'ye karsi duyduklari sonsuz baglilik, zayif bir Iran Kizilbaslarına karsi harekete geçmelerini güçlestirebilirdi.* Zeynel Pasa'nin, Karaman Beylerbeyi olmasından sonra edilmesi harekete geçen osmanlı ordusu Çermük'e gelir.Selim,esir edilen Kizilbasları Sah Ismail'e gönderir.Pâdisah Sah Ismail'i tahrik ediyor, memleketinde yürüdügü halde kendisinden bir haber alinmadigini belirttikten sonra, onun korktuguna hükm ederek bir tabibe müracaat etmesini tavsiye ediyordu. Yavuz sultan selim-şah ismail iran seferi Yavuz Mektubunda, "Ey Ismail, ülkemin sinirinda görünmekle bana meydan okudun. Iste geldim,ne senden ne de askerinden bir eser görmedim. Ölümüsün sagmisin bilemiyorum, hile ve aldatmaktan baska bir sey bilmez misin korkuyorsan bir tabib getir ki seni tedavi etsin.* Yavuz şah ismaile Seni korkutmamak için askerlerimden kirk bin kisiyi Kayseride biraktim. Düsmana ancak bu kadar lutuf gösterilebilir" yönetimden vaz geç inzivaya çekil Yavuz Sah Ismail'e bir de kadin elbisesi göndermiştir Şah ismaile kendisini gizlemeye devam ederse erkek sayilmayacagini bildiren Selim, Sünnî Özbek Hani ve Memlûk Sultani Kansu Gavriye mektup yazip, düsman memleketinde bulundugunu bildirir. Çermük'ten çıkan Osmanli ordusu, Sökmen'e gelir. Sökmen'de Gürcü Beyi Mirza Çabuk'un elçileri iki bin bas koyun ve bir miktar zahire getirmislerdi. Gürcü Beyi bu vesile ile dostlugunu göstermis oluyordu. Yavuz Tebriz'e dogru hareket emri vermisti.Agri vilayetine bagli Elesgirt Sakalli Köyüne gelen ordu Düsman yok, harab memlekette nice seyahat ederiz diye mirildanip isyana basladi selim'in çadirina tehdid dolu mektuplar birakiliyordu. yigit padisah atina atlayip askerin içine dalmis, heybetle "Ehl ü iyal kaydinda destûrdur, gerü karilarinun yanina gitsünler, biz buraya gerü dönmek içün gelmedük! Rahat isteyen bu yola yarasmaz.* Iran seferi sırasında çıkan yeniçeri isyanında yavuz yeniçerilere şöyle buyurdu Bizi isteyüp fi - sebilillah can ve bas feda edecek yigitler lazım Ölümden korkanlar gerü dönsün! Düsmanla çarpisacak merdler benümle gelsün.içünüzde er yogise ben yalinüz giderüm" diyerek askerin hamiyet duygularini tahrik etmisti.* Asker, bu cesaret ve yigitlik âbidesi yavuzun at oynatisina, heybetli hitâbetine küçük bir kiliç kimildatisina dahi vurgun ve âsikti. Sevdikleri hükümdar komutana büyülenmis yekpâre bir kitle gibi baglandi. hareket emri veren Sultan' yavuzu tek bir yeniçeri bile terk etmedi. YAVUZ SULTAN SELIM'IN DOGU SIYASETI Yavuz Trabzon valisiyken Sah Ismail'in faalietleri sonucu meydana gelen ve Siîlige* isyaninın tehlikeli boyutlarini gören Yavuz babasinin yerine geçip güvenligi sagladiktan sonra yüzünü doguya çevirdi. Bunun önce agabeyleri taht kavgasina son vermek üzere harekete geçer. içerideki huzursuzluk kaynaginı kurutmayi düsünür. Stanford Shaw, onun hakkinda "II. Mehmed (Fâtih)'in fetih politikasini izlemek ve dünya imparatorlugu kurma hedefini gerçeklestirmek arzusundaydı gerçek hedefi Islâm birligini kurmak ve Islâm dünyasi için tehlike olan Siîligi önlemek idi. Erdebil Sufileri neslinden gelen Seyh* Sah Ismail'in,Anadolu'lu Boy ve Uluslardan Anadolulu Musullu, Tekelü, Bayburdlu,Karamanlu, Afsar, ve Karacadag Sufilerini etrafina toplamak suretiyle* Azerbaycan,Diyarbekir, niayet Bagdad'i alip Akkoynlu Türkmen Devleti'ne son vermesi, Anadoluda* ve Osmanli Devleti'nin aleyhine yeni bir buhranin zuhuruna sebep olmustu. Ehl-i Beyt sevgisi iddiasiyle Iran'da Siî devleti kuran Sah Ismail'in, dedesi Seyh Cüneyd ve babasi Seyh Haydar halifeler (daî = propagandaci) göndermek suretiyle Anadolu'nun, Bâtinî fikirlere sahip halki arasinda propaganda faalieyetleri gayesine ulasmistır Osmanlida Siî faaliyetleri sehzâdeler arasi rekabet zamanına tesadüf eder.timarlari ellerinden alinip baskalarina verilen Tekeli sipahileri, propagandanin tesiriyle Sah Ismail'in vaadlerine aldanarak Iran'a göç etmişlerdir Osmanlı tımarlı sipahileri Sah Kulu (Seytan Kulu)'nun isyaninda önemli rol oynamislardi. Bâyezid'in aldigi tedbirler, Siî tehlikesini bertaraf edememisti.II. Bâyezid, oglu Selim'e tahti teslim ederken "Kizilbastan ehl-i Islâmin intikamini aliviresin" demisti.ülke ve Sünnî Islâm dünyasinda Siî tehlikesini önleyebilecek sehzâdenin Selim oldugu hususunda herkes ittifak edilmisti. Nitekim halk ve ozanların "Yürü Sultan Selim devrân senündür" diye türkü çikardikları belirtilir. Bâyezid'in son senelerinde sehzâdeler arasindaki vaziyetten istifade eden Sah Ismail, faaliyetlerini artirmis Sehzâde Ahmed'in, Kizilbasligi kabul eden oglu Murad'i himayesine almisti. Yavuz'un agabeyi Sehzâde Ahmed'in en büyügü Murad adini tasiyan dört oglu vardi. Murad, babasinin Amasya'dan ayrilmasindan sonra bursa valiligini yapti.Amasya ve Çorum çevresinde Kizilbaslarin tesiriyle Siîligi* benimsemeye basladi. Siîler harekete geçtiler. Sahkulu,çevresinde toplanan Kizilbaslar,sehirleri yakip yiktilar. Sahkulu, Bati ve Güney Anadolu'da Nur Ali Halife ise* Amasya ve çevresine gönderilmisti. OSMANLI - SAFEVî MÜNASEBETLERI* Taht sorunlarını halleden Sultan Selim Sah Ismail'e büyük bir darbe vurmak için hazirlanmaya baslar. Öncelikle Anadolu'daki Kizilbaslardan bir kismini haps etmis veya öldürtmek suretiyle çikabilecek kızılbaş isyanını önlemeye çalısmistır Sah Ismail, Memlûk Devleti için büyük bir tehlike idi.o Kahire'de bulunan Sünnî halifeye karsi Siî mezhebini destekleyip orayi da kendi mezhebine sokmak için çaba harciyor gayesi için her hareketi mübah görüyordu.Frenkleri, Memlûkler aleyhine kiskirtip denizden ve karadan Suriye üzerine yürümesini teklif etmisti. ÇALDIRAN ZAFERI KARDEŞLER SAVAŞI Savas, 23 Agustos l5l4* Çarsamba günü Iran taarruzu ile basladi. Dogubâyezid'in 80 km. güney dogusuyla Van Gölü'nün kuzey dogusunda Çaldiran Ovasi'nda mevzilenen Osmanli ordusunun sag kolunu, Anadolu Beylerbeyi Sinan Pasa ile Zeynel Pasa'nin emrindeki Anadolu ve Karaman kuvvetleri, sol kolunu ise Rumeli Belerbeyi Hasan Pasa komutasindaki Rumeli askerleri teskil ediyordu. Selimin yanında ise sipahi, silahdâr, ulûfe ile Hersekzâde Ahmed Pasa, gibi devlet büyükleri, kadiasker din ve hukuk adamlari bulunuyordu.* Savaş sırasında yavuzun önünde tüfekçi ve yeniçeriler, araba ve develerden meydana gelen bir siper sag ve sol cenahta ise l0.000, kisilik Anadolu ve Rumeli azapları, birbirine zincirlerle baglanmis 500 topun önünde dizilmislerdi.öncü kuvvet Dulkadirli Türkmenleri Sahsuvaroglu Ali Bey'in ardçi kuvvetler de Sadi Pasa'nin emrinde idiler. Osmanli ordusunun dizilisine karsilik Ustaçlu, Rumlu,Afsar ve Karamanlu Türkmenleri'nden 80.000 kisilik süvari kuvvetinin başında bulunan Sah Ismail, ordusunu ikiye ayirmak ve sol kanattan Ustaçluoglu ile birlikte çevirme hareketi sonunda azepleri yarmak ve saflarini geçmek suretiyle yeniçerileri arkadan vurmak niyetinde idi. gayesini gerçeklestirmek için sag cenahin komutasini üzerine almisti. mükemmel techiz edilmis 40.000 seçkin süvarisi ile osmanlıdaki Rumeli kuvvetlerinin üzerine hücum eder Kaynak enfal.de.com ÇALDIRAN ZAFERI KARDEŞLER SAVAŞI Sah'in,kaçmasiyla Iran ordusu direnemeyerek safakla baslayan korkunç savas,aksam üzeri, Osmanlilarin galibiyetiyle sona ermisti Tarihin en büük meydan savaslarindan olan Çaldiran Savasi'nin kazanilmasinda "tertip islerindeki" üstünlügün, atesli silahlara sahip olmanin, Osmanli askerinin essiz fedakârliginin ve son olarak Yavuz Sultan Selim'in askerî dehasinin büyük payi vardir. Bu muzafferiyeti müteakip Siî ordugahi hazineleri, Sah'in ve ümerasinin zevceleri i Osmanlilarin eline geçer. Çok çetin geçen Çaldiran Savasi'nda, her iki taraftan da pek çok insan ölmüstü.Çaldiran sahrasinda divân kurduran Selim, sehid düsenlerin nâmina bir kabir yaptirip üstüne ölüm tarihlerini bildiren amûd (direk) diktirmistir.Çaldiran Zaferi, Güney Anadolu ile Ortadogu'nun anahtarlarini da Yavuz'a takdim etmisti. Çaldiran Zaferi'nden sonra Hoy Sahrasi'na gelerek Dukakinzâde* Pirî Çelebi ve büyük* tarihçi Idris-i Bitlisî'yi Tebrize gönderen Sultan Selim sehirliye emân vermis yerlere serilmis kiymetli halilar üzerinden geçerek tebrize girmistir.Timur'un torunu Bediüzzaman Mehmed Hâfiz ve oglu Hasan Can* Sultan Selim'e siginmislardi.Sultan Selim'in* hürmet ve saygisina mazhar olan Bediüzzaman, Osmanli ordusu ile Istanbul'a gelecek Eyüb'de vebadan vefat edecektir. Sultan Selim'in, bir haftalik ikameti esnasinda Tebriz'deki faaliyetleri, onun hakkinda bilgi vermektedir. O, Tebriz Sâhib - Âbad mahallesinde mavi altin sarisi çinilerle süslü Sultan Hasan Câmii'nde, Hülefa-i Rasidîn ile Ashab-i Kirâm'in isimlerini hutbede okutmus, Sah Ismailin* hazinelerine el koymustu. Sah Ismail'in, gasb ettiği emanetleri Istanbul'a sevk etmiş Tebriz'in mahir usta ve sanatkârlarindan bir kismini Istanbul'a göndermiştir Sah taraftarlari (Kizilbas) ile meskun mintikada kalmayi tehlikeli bulan Sultan Selim Tebriz'i terk edip Nahçivan yoluyla Karabag'a çekilmek zorunda kalmistir.kisi Ilhanli merkezinde geçirince devlet büyüklerinde telaş ve karışıklık çikmıştır ordu, Aras Nehrine geldigi zaman, yeniçeriler, padisahin etrafini sararak, parça parça olmus elbiselerini göstererek dönmek isterler. Böyle bir hareketle karsilasan Selim Istanbul'a hareket eder.çaldıran zaferini bildirmek için, komsu devletlere fetihnâmeler yazilip gönderilir. Selim, Amasya'da iken, Sah tarafindan gönderilen elçilik heyetini kabul etmez.Kemah kalesine siginmis olan ve kalenin metanetine güvenen Kizilbaslar, Osmanli topraklarina durmadan tecavüz ettikleri için, Yavuza Kemah Kizilbaslar elinde bulundukça, Bayburt ile Erzincan gibi sehirlerde güvenliğin mümkün olmayacagini" bildirirler.Dogu Anadolu'da hakimiyet* kurmayi gerekli gören Pâdisah, Yildirim zamaninda Osmanliya katilıp, Timur istilasinda kaybedilen Kemah kalesinin kusatilmasini Biyikli Mehmed Pasa'ya emreder.* Çaldıran savaşından sonra Pâdisah'in istirak ettigi hücumla alinan Kemah kalesinin muhafizligina Karaçin oglu Ahmed Bey tayin edilir. Iran seferinde Osmanli ordusunun yiyecek kollarini vuran Dulkadirogullari'nin ülkesi alinarak Maras ve Elbistan Osmanli topraklarina ilhak edilir. Daha sonra Istanbul'a hareket edilir** Çaldiran Zaferi'nden sonra, Diyarbekir ve Dogu Anadolu'nun birçok sehri, Osmanlilarin eline geçer. Selçuklulardan sonra bozulan Anadolu birligi tekrar ve kalici olarak saglanmis olur. Biyikli Mehmed Pasa, Diyarbekir Beylerbeyligi'ne getirilir. Tarihçi Idris-i Bitlisî de onun yanina verilir. Idris-i Bitlisî'nin gayretleriyle Harput,Bitlis, Hisnikeyfa, Urfa, Mardin, Cezire ve Rakka'ya kadar Güney Dogu Anadolu bölgesi ile Musul Osmanli idaresine geçer. Çaldıran savaşı ile Tebriz - Haleb ve Bursa Ipek yolu Osmanlilarin kontroluna girmis olur. Siî akidesinin yayilmasi durdurularak propaganda malzemesine set çekilmis olur. Yine bu zaferle geçici de olsa Safevî tehlikesi ortadan kalkmis oluyordu.. zaferden sonra Yavuz Sah" ünvanini kullanmaya baslamis, bu ünvan "Sultan Selim Sah" diye sikkelere islenmistir. Yavuz'dan sonra gelen padisahlar ayni ünvani kullanip basilan paralara bu ünvani yazdirdilar. Bundan dolayi bu ünvanla basilan paralara "Sâhî" adi verilmektedir. YAVUZ DÖNEMINDE CELÂLîLER Yavuz döneminde, sadece Kizilbaslar degil, ayni zamanda sinir içinde bulunanlar da devleti ugrastiriyordu.Osmanli sinirlarinda Safevî* propagandaları tesirini göstermis sayilari küçümsenmeyecek bir insan kütlesinin Safevî Devleti'ne baglanmisti.* Osmanlilar aleyhine çalisan insanlar, ayaklanmak için uygun bir zaman kollamakta idiler. sehzâdeler arasindaki rekabet ve Yavuz'un, babasina isyanını* degerlendirip Sah - Kulu'nun idaresi altinda harekete geçerler. memleket adina büyük bir tehlikeye sebep olurlar. Birçok cana mal olan ve güçlükle bastirilan bu ayaklanmadan sonra sükûnet saglanamadi.* Osmanlıda Nur Ali isyani bas göstermisti. Sah - Kulu isyanindan daha az korkunç degildi. Sultan Selim'in aldigi tedbirler olmasaydi, daha korkuncuna sahid olunacakti.onun, yerinde* müsamaha göstermeden harekete geçmesi, isyan alevinin etrafi sarmasina mani olmus, atesin söndürülmesine yetmemisti. Bu itibarla Siîlik ve Safevîlik adina, zaman zaman isyanlar ortaya çıktı . YAVUZ SULTAN SELIM'IN GÜNEY SIYASETI Tuttugunu koparan Yavuz* âdil ve mazbut dinî bir idarî, kurarak Islâm âlemini tek elde toplamak gayesini güdüyordu.kendisini bu hedefinden uzaklastirmak isteyen her seye karsi mücadele etme kararinda idi.dur durak bilmeyen babasi II. Bâyezid'in zamani,baba mirasi ile yetinen kisir ve durgun bir devir idi muhtesem mazi mirasina yeni bir seyler ilave edilmeliydi.tempoyu yükselten Sultan Selim'in gayesi belli idi.Islâm birligi kurmak ve Osmanli Devleti'ni de bu birligin merkezi haline getirmek istiyordu. Yavuzun dostane çabalarina ragmen, savas olmadan islam birliği saglanamiyordu. birlik davasinin gerçeklesmesinin tek vâsitası kiliçtan baskasi degildi.kilici kimlere çalacagini planlamistı birlige engel olanları çok iyi taniyordu onlarla mücadele etmeliydi. Önce, Iranlilar'i hizaya getirecek, sonra da iki tataflı bir siyaset takip ederek Suriye ile Misir'in arasina gerilmis olan Dulkadirogullari'ni ortadan kaldirip güney yolunu açacakti.sira, "Sâhib-i Haremeyn" ünvanini tasiyan Memlûk Devleti ile ugrasmaya gelecekti.* bahadir ve cesur insanlarla savasmak yavuz zamanında harp tarihinin ender gördügü cenklerden biri olacakti. hem gözünü hem de gönlünü Sark'a ve Sark'i tek elde toplmaya dikmis olan hükümdar, "Sâhib-i Haremeyn" ünvanini, Memlûk Sultani'nin elinde birakmama azminde idi. Yavuz Sultan Selim'in düsüncesini degerlendirdigimiz zaman Güney Dogu Siyasetini üç baslik altinda ele almak gerekir. 1. Dulkadirogullari Beyligi'nin Ortadan Kaldirilmasi, 2. Diyarbekir'in Zapti, 3. Memlûk Devleti ile Olan Münasebetler ve Bu Devletin Ortadan Kaldirilmasi. Yavuz sultan selim -dulkadiroğulları Iran seferinde çikan Sultan Selim, Alaüddevle'nin, Sah Ismail'e karsi harbe katilmasini istemisti. Alaüddevle bu istegi kabul etmedigi gibi kendisine tabi asiret kuvvetlerini, Osmanlilarin zahire kollarini vurmak için görevlendirmisti.Osmanlilarin yardimi ile Dulkadir Beyi olan Sehsuvar Bey, Kahire'ye götürülüp idam edilmisti. Osmanlilara iltica etmis olan oglu Ali Bey, devlet hizmetine girmis, gerek Çaldiran'dan önce ve sonra büyük hizmetler görmüstü.kendisine padisah tarafindan,gedik ahmet* Pasanın altin kilicı hediye edimilşti ayrıca Çaldiran Seferi'nden dönülürken Kayseri ve Bozok sancaklarida Böylece Dulkadir Beyligi'nin sinirlarindaki bölgeye tayin edilmis olur. Sehsuvaroglu'nun sancaga tayininden süphelenen Alaüddevle,durumu Memlûk Sultani'na sikâyet eder.Sultan'in, Kemah seferine gittigi bir sirada Yavuz'a elçi gönderip sikâyet etmis Ali Bey'in* sancaklardan alinmasini rica etmisti. Yavuz ise Alaüddevle'nin elindeki Dulkadir ülkesinin Ali Bey'e verilecegini bildirmesi Memlûk hükümdarini tedirgin eder.Sultan Selim Rumeli Beylerbeyi Hadim Sinan Pasa'yi 40.000 kisilik kuvvetle Dulkadir üzerine gönderir. Sehsuvar oglu Ali Bey'i birlige rehber ve öncü tayin eder. Kendisi de Kayserideki Incesu'ya gelip bekler. Osmanli rumeli beylerbeyi Sinan Pasa'nin, Dulkadir hududlarini geçtigi haberini alan* dulkadiroğlu Alaüddevle muharebeye hazirlanir. Göksun muharebesinde yenilir kaçip Elbistan'in güneyindeki Turna Dagi ( Nurhak )'na sigindiysa da takip olunur.yapilan savasta basta kendisi ile dört oglu ve beylerinden otuz kadari maktul düser. Dulkadir Beyligi, zapt edildikten sonra basta Maras ve Elbistan Osmanlilarin hâkimiyeti altinda kalmak üzere Sehsuvaroglu Ali Bey'e verilir. Dulkadir ailesini bir hamlede ortadan kaldiran Hadim Sinan Pasa, vezir-i a'zamliga tayin edilir. Osmanlilar Dulkadir topraklarini elde etmesi ile* Memlûk Devleti'ne bagli Suriye denilen bölge ile el-Cezire mintikalarini tehdid edecek duruma gelmislerdi. Zira artik* memluklularla ayni sinirlari paylasıyorlardi. Bu da Osmanli - Memlûk savaslarini hazirlayan sebeplerden biri olarak kabul edilmektedir. Dulkadir Beyligi'nin, Osmanliya ilhakindan sonra Istanbul'a dönen Sultan Selim, devlet yönetiminde* tedbirlere bas vurma ihtiyacini hisseder. tedbirler yeniçeriler ve Haliç Tersanesi ile ilgiliydi. Misir seferine çıkmadan bu isleri tamamlamaliydi.her firsatta ayaklanan,ordunun içinde islâthat yapmak donanmayi güçlendirmek gerekiyordu.Arap ordularinin,Akdeniz'de Müslüman hâkimiyeti kurmak için,deniz kuvvetlerine de ihtiyaç duyduğunu tarihten ögrenmişti ve tecrübeleri onun* fikrini destekliyordu. Yavuz sultan selim ve yeniçeri ocağı Dulkadir Beyligi'nin ilhakindan sonra Istanbul'a dönen Pâdisah Çaldiran öncesi, ve Amasya'da asker tarafindan yagma ve isyan hareketleri üzerine tedbirler alip uygulamaya koyma zaruretini duymustu.askeri disipline alip ocagi islâh etmek arzusunda idi.ocak ihtiyarlarini çagirarak Amasya itaatsizliginin müsebbiblerinin kimler oldugunu sorar. ocak anlayis ve yardimlasmasi geregi "Cümlemüz mücrimüz, devletlû Hüdâvendigâr'dan afvumuzu reca eylerüz" diye cevap verirler. Iskender Pasa ve Sekbanbasi Balyemez Osman Aga idam edildiler. Kadiasker Tâcizâde Câfer Çelebi, "Ilmiye Sinifi"ndan oldugu için, siyaset edilir. Yavuz, büyük hatip, sair ve Türk mektebinin* büyük temsilcilerinden biri olan Tâcizâde'nin ortadan kaldirilmasina çok üzülür.isyan tesvikçilerini ortadan kaldirdiktan sonra Yeniçeri Ocagi'nin islahi ihtiyarlarla anlasip tedbirler alir "Yeniçeri Agasi", saray tarafindan, saltanat makaminca tayin edilecekti.böylece yüksek kumanda heyeti daha saltanat makamina baglandi Selim'in, yorulmayan* gayret ve azmini devlet kademelerinin her safhasinda görmek mümkündür. Yavuz sultan selim haliç tersanesi Kaynak enfal.de.com* Yavuz Sultan Selim,yaptığı askerî islâhatlardan sonra, deniz kuvvetlerinin Venedik ve Ispanya üstün bir duruma gelmesini istiyordu. Güçlü bir donanmaya sâhip olmak için Haliç Tersanesi'nin, genisletilmesini düsünüyor deniz gücünün yeniden kuvvetlenmesine çalisiyordu.donanma Hiristiyan donanmalarina karsi koyacak güçte degildi. Sehzâdelik yillarindan beri çok az uyku ile yetinip, kitap ve tefekkürle mesgul olan Pâdisah, Vezir Pirî Pasa'yi çagirarak,Tersanenin genişletilmesini* akrep Hiristiyan devletlerin denizi gemilerle örttüklerini, Rumeli sahillerinde Papalik, bayraklarinin dalgalandigini, bunun da vezirin tenbelligi ile kendisinin müsamahasindan dogdugunu,güçlü bir donanma* istedigini söyler. Pasa, "bunu, kendisinin de düsündügünü,belirtir* Böylece Haliç'te l60 gözlü, büyük bir tersane vücuda getirilerek gemilerin insaasina baslanir.* Haliç tersanesi bitmeden Avrupa vergi ödemeye baslarlar. Pirî Pasa ile Macaristan Osmanlilarla* mütareke imzalar. Lehistan anlasmaya dahil olur. Eflak Prensi vergi verecegini Pâdisah'a arz eder . Bütün bu gelismeler, Misir'a el atma arzusunda olan Pâdisah'a lüzumlu donanma ile Avrupa barisini sagladi. Bu tesebbüsler, Yavuz'un siyasî yönünün büyüklügünü ve onun azametini göstermeye kâfidir. Yavuz sultan selim-memluklukar Iran'a karsi sefer hazirliklari etrafta duyurulmus ise de, gerçekte Selim Portekiz donanmasina karsi* acz gösteren Memlûk Devletine harekete etmiş bulunuyordu.Kizildeniz'i kapatan Portekiz donanması Cidde'ye gelmişti Bu Haremeyn"in, tehlikeye girmesi demekti. Islâm âleminin kalbi* mateme bogulacak ve huzursuz bir hâle gelecekti. Hindistan'in Saul limaninda Memlûk donanmasi Portekizlileri hezimete ugratmisti. Ancak Portekizliler, Misir donanmasina büyük bir zayiat vererek bunun intikamini aldilar.* Portekiz memluklularla intikamla kalnadı Aden'i ele geçirdiler. Kansu Gavri,savas için yeni bir donanma hazirladi.Osmanlilardan* yardim aldi. Süveys'te tamamlanan ve Selman Reis komutasina verilen donanmaya 2000 Osmanli denizcisi katilmisti. Memlûk idaresinin zayifligini bilen Sultan Selim, büyük bir donanma insaasini emr etmisti. Misir'in zaptindan sonra kurulan Süveys donanmasi ile Kizildeniz'e açilmıştır Yavuz Sultan Selim'in, Misir seferi* esnasinda Haleb'in fethedilmiş Memlûk idaresindeki Malatya, Urfa, Behisni Ergani, Harput, Divrigi Siverek ile diger sehirler Osmanli idaresine geçmisti. Takib edilen siyaset yüzünden iki devlet arasindaki münasebetlerin bozulmasina sebep olan Aalüddevle Bozkrt Beyin Selim tarafindan bertaraf edilip Dulkadir Beyligi'nin Sehsüvaroglu Ali Bey'e verilmesi, Memlûklularda endiseye sebep olmustu. Selim'in Suriye islerine karismasindan çekinen Memlûklular, Iran savaslarinda ayri mezhebten olmalarina ragmen, Sah Ismail'in sahsinda müttefik oluyorlardi.Sah Ismail de Memlûk Devleti'ne müracaat etmis, Iran'dan sonra Suriye'nin de Selim tarafindan isitila edilecegine dikkati çekmisti.bunun üzerine, Kansu Gavri, Sünnî ülemanin karsi koymasina ragmen, ittifak için adamlarinı Sah Ismail'e yollamis Osmanlilarin yeniden Iran üzerine yürümelerini önlemistir. Iran ile Memlûk Devleti'nin, Osmanlilara karsi, hareketine mani olmak için tedbirler alinmasi gerekiyordu. Güneydogu'daki fetihlerin elde tutulmasi için, Memlûk Devleti'ne bir darbe indirilmesi gerekiyordu.Siâ belasina büyük bir darbe indirip,ilerlemesini durduran asirlarca Hiristiyan dünyasinin müsterek ve güçlü kuvvetlerine karsi koyan Osmanlılar kendisini Islâm riyâsetinde görmek istiyordu. Yavuz için bu zarurî bir vazife idi.* Islâm riyâseti "Hilâfet" ve "Haremeyn"e sâhip olmak, artik Osmanli Hânedani'nin hakki oldugu düsünülüyordu. Islâm dünyasindaki "ehl-i hall* akd"in kanaati böyleydi dogu denizlerinde Portekizlilerden büyük zararlar gören Memlûk Devleti, karsi koyacak gücü bulamiyordu. Portekiz, Hindistan'a yerleserek Hindistan ve Avrupa arasindaki ticaretin kendi denetiminde olan Güney Afrika'dan deniz yolundan yapilmasini istiyordu. Aden Körfezi'nde Sokotra, Hürmüz'ün ele geçirilmesiyle abluka, daha uygulanir olmus Memlûk ekonomisinde sürekli bunalim meydana getirmislerdi.* Dogu Akdeniz'e tam hâkimiyetin temini, Anadolu emniyetinin sürekli olabilmesi için Misir seferine karar verilir.Misir Sultani Kansu Gavri, Dülkadir Devleti'nin ortadan kalkmasiyle "Sâhib-i Haremeyn" olarak hutbenin kendi adina okunmasını Sultan Selim'den istemisti.Pâdisah ise "Koca Çerkes er ise hutbesini Misir'da okutmaya devam etsün" diyerek Misir'in gelecegi hakkindaki niyetini belli etmisti.bir vakitler Avrupada muhtesem bir Müslüman - Arap medeniyeti kuran,Irak, Acem, Hind Çin diyarlarinda kol atip buyruk yürüten o büyük Islâm devletinden sonra "Sâhib-i Haremeyn" ünvanina sahip olmak, yerinde sayan Memlûk Sultanligi'na nasil birakilirdi? Yavuz sultan selim -memluklular Yavuz düsünce ve anlayışı ile, bir zamanlar Islâm dini adina giristigi cihadlar ile yeryüzüne baris, adalet, fazilet insanlik dagita dagita ögretici ve kurtarici olarak kitadan kitaya geçerken, âdil ve her kesimi memnun eden sosyal bir ahenkle gittigi yerlere tek Allah fikrinin huzurunu da tasiyarak yeni dünya nizaminin müjdelerini vermisti. Haliç tersanesinin genisletilmesi,ve seyahat maksadiyle Iran ve Arabistan'a gitmenin yasaklanmasi, Memlûk Sultani Gavri'nin telaslanmasina ve Yavuz Sultan Selim'e mektup göndermesine sebep olmustu. Yavuz'un Misir hareketinden dört ay önce yazilmis mektupta Gavri, Pâdisah'a oksayici bir uslûpla "Oglum Hazretleri" ifadesini kullaniyordu. mektubunda osmanlı tacirlerini sikâyet ettikten sonra ayrica denizden ve karadan Misira gelinmek istendigini Müslüman padisahlar olduklarini, hükümleri altindakilerin mü'min oldugunu belirtiyordu. iki taraf ta, gerçek niyetlerini saklamak suretiyle birbirlerini kollama gayreti içindedirler. Edirne'den memluklulara gönderilen mektupta Sultan Selim, yegane gâyesinin "müfsid bî - dinin âsâr-i küfr ve dalaleti âlemden mahv eylemek niyetini kendilerinin hayir dualarini beklediklerini, sadece müfsid-i bî-din üzerine gitmek istediklerini, din düsmanlarini ortadan kaldirmayi hedeflediklerini, bunu yapmanin da ser'-i serif geregi oldugunu bildirdikten sonra kendileri ile proplemleri bulunmadigini, insa ettirdigi gemilerin ise denizcilik bakimindan kâfirlere karsi cihad etmek ve onlara gâlip gelmek için bunun gerekli oldugunu bildirir.* Yavuz memluklulara yazdığı mektupta söyle diyordu: " Malumunuzdur ki, denizcilik bakimindan cenâb-i âlimizin küffâr-i haksâre gazâ ve cihadi eksik olmayup hifz-i derya için gemilerimiz devamli hazirdirlar ve din düsmani Safevî hükümdarini ortadan kaldirmak için kendi tarafini tutar ve desteklerse Allah'in muradi ne ise onun olacagini bildirmisti. Yavuz sultan selim -memluklular Gayesinin, Misir'i zapt ve ilhak olmadigini Kansu Gavri'ye bildiren Yavuz mektubunda söyle der: "Selâtin-i Islâmiyeden hiç birinin kendüye veya memleketine zarar eristirmek hatira hutûr etmemistir etmez de. Madem ki Hususan, sizlerle derece-i übüvvet ve aramizda baba ve evlad sevgisi varken Haremeyn-i Mükerremeyn hürmeti mer'î iken makam-i âlimizden simdiye degin tekdire bais bir kaziyye adavet ve düsmanlik olmamistir." Islâm dünyasinin iki büyük devleti, birbirlerinden emin olmadiklari için maksatlarini gizliyor hazirliklarini yapmaktan geri kalmiyorlardi.Selim, Sah Ismail üzerine yürümeden Memlûklulari bertaraf etmek üzere hazirliklara baslar. Kansu Gavri de Selim'i tehdid etmek maksadiyle Haleb'e gelmisti. Yaninda Sehzâde Ahmed'in oglu Kasim Çelebi'yi getirerek Osmanli tahtinin yegâne vârisi ilan etmisti.* Kansu Gavri Selim'i tehdid etmek maksadiyle Haleb'e gelmis Sehzâde Ahmed'in oglu Kasim Çelebi'yi Osmanli tahtinin yegâne vârisi ilan etmisti. bunun üzerine Memlûk Sultanligindan Ehl-i Sünnet Sünnîleri elde etmek üzere tesebbüse geçen Selim, Memlûk emirlerini kendi tarafina çeker muvaffak olur.Osmanlilar gibi Hanefî Mezhebi'ne mensûb bulunan Antep, Haleb ve Sam valileri, Selim'in dâvetine koşarlar Hanefî ve Safiî halkin destegini saglayan Selim, kisi Edirne'de geçirdikten sonra l5l6 senesinde Veziriazam Sinan Pasa'yi 40.000 kisilik bir kuvvetle Maras üzerinden Firat taraflarina sevkeder.* Seferin, Iran üzerine oldugunu ilan eden Sinan Pasa,hududdaki Memlûk nâiblerinden Firat'i geçmek üzere müsaade istemisti. Selim'in hareketlerini takib eden Kansu Gavri, Veziriazam Sinan Pasa'nin Firat'i geçmek için müsaade istemesi, Dulkadir Beyligi'nin Osmanliya geçmis olmasi, Selim'in harp için hazirliklarinda oldugunu ögrenmis olmasi gibi sebeplerden Sehzâde Ahmed'in ogluyla Maras'i geri almak ve Sah Ismail'e yardimda bulunmak için 50.000 kisilik bir ordu ile Sam'a oradan da Haleb'e gelmisti. gelisini de, memleketi teftis etme bahanesine baglamisti.* Kansu Gavri, Sam'a gelirken yerine kardesinin oglu Tomanbay'i "Nâibu'l- gayb"i olarak birakmisti. Lütfi Pasa'nin ifadesiyle Kansu Gavri'nin Haleb'e, teftiş bahanesiyle gelmesi üzerine Selim, haber göndererk " Git Misir'da otur, babam yerindesin, beni hayir duadan unutma. Ben, Sah Ismail üzerine gidiyorum" deyince, Kansu Gavri "Memleketimdir, gitmem" diyecektir. Sultan Selim " Senin arzun böyle olunca, açiktan düsmanlik yapiyorsun, Sah Ismail ortalikta yok, senin Haleb'de oturman askerim ve vilayetim için hayirli degildir. Senin düsmanligini görüp dururken görünmeyen düsmana varip seni arkamda birakamam" diyen Sultan Selim, Malatya'dan Haleb'e dogru yürümeye baslar. Selim, Kansu Gavri'nin Haleb'e gelişi ile Rumeli Kadiaskeri Zeyrekzâde Rükneddin ümerâdan Karaca Ahmed Paşayı memluklulara elçi gönderir heyet kabul görmez geri döner. Selim, askerin Kayseri'de toplanmasini emrederek l5l6da Üsküdar'a geçmis, oglu Süleyman'i Edirne'de, Pirî Pasa'yi Istanbul'da Zeyrekzâde'yi Bursa'da muhafiz biraktiktan sonra, yeniden teskil olunan Osmanli donanmasini Suriye sahillerine göndermisti. Elçilerine yapilan hakarete tahammül edemeyen Selim,hakareti, harb sebebi sayar. Misir Sultaninin, 50.000 kisilik büyük bir orduyla ve yaninda Abbasî Halifesi Alallah oldugu halde Halebte gelip mevki almasi, Osmanlilara aradiklari firsati verir Dönemin Osmanli Seyhülislâmi Zenbilli Ali Efendi, Islâm ve seriat düsmanlarina yardim eden Memlûk ümerasina karşı harb için fetva vermistir Pâdisah, Aksehir, Konya, yoluyla Elbistan ovasina gelip Vezir-i a'zam Hadim Sinan Pasa kuvvetlerine iltihak eder. Böylece savas kaçinilmaz bir hal almis oluyordu. Yavuz sultan selim -memluklular MERC-I DÂBIK SAVASI Yavuz mektubunda Kansu Gavri'yi, Sah Ismail'i ve elçilerine hakaretten savasa davet edip: nerede ve nasil isterse kendisi ile karsilasmaya hazir oldugunu bildirir. Misir Sultani'ndan gelen Yavuz, "Bana, gönderecek, ulemâdan bir zât yokmuydu?" diyerek Memlûk elçisini tahkir ile gönderdikten sonra Ayintab (Gaziantep) istikametine dogru yol alir. Malatya'yi zapt eder. Ayintabta vali Yunus ve kendilerine iltihak edenlerle birlikte, Haleb'e bagli bazi sehirleri de alirlar.Haleb'in ekâbir ve ümerasi da kendilerini Memlûklularin elinde birakmamak sartiyle Osmanli ordusunu memnuniyetle karsilayacaklarini bildirmislerdir. Memlûk Sultani Kansu Gavri, yaninda Abbasî Halifesi el-Mütevekkil Alallah oldugu halde 80.000 kisilik ordusuyla Haleb'den çikarak Merc-i Dâbik'a karargâh kurar.Selim'e gönderdigi mektupta özür diler. Selim,bu özre güvenebilirmiydi? Gavrinin Haleb'e gelisi de kendi ifadesine göre sadece teftis içindi.savastan sonra karargâhinda l00 kantar altin ve 200 kantar gümüsten ibâret olan ordu hazinesinin ele geçirilmesi düsünülürse, sadece memleketi teftis degil, Yavuz'u maglub ettikten sonra, Istanbul'u zaptetmek gayesiyle lüzumlu masraflari beraberinde getirdigi rivayet edilmektedir.gavrinin Kilis tarafındanMerc-i Dâbik a gelmesi bütün baris ümidlerini bosa çikarmisti. Merci-i Dâbik'a, Memlûk ordusundan sonra gelen Osmanli ordusunun sag kolunda, Anadolu Beylerbeyi Zeynel Pasa, Sol kolunda Rumeli Beylerbeyi Küçük Sinan Pasa, merkezde Kapikulu askerleriyle Yavuz Sultan Selim yerlerini almis bulunuyorlardi. Ön tarafa zincirler ile birbirlerine baglanmis toplar yerlestirilmisti. Osmanlilar, âdetleri üzerine hilâl seklindeki harp nizamlarini uyguladilar. Osmanlilarin bu harp düzenine karsilik Memlûk ordusunun sag kolunda Haleb Nâibu's-saltanasi Hayir Bey, sol kolda Sam Nâibu's-saltanasi Sibay, merkezde de Sultan Gavri maiyetiyle cephe almislardi. Merc-i Dâbik hezimetinden sonra, Misir'a kaçan Memlûk emirlerinin gayretleriyle Kahire'de Memlûk Devleti'nin basina Tomanbay getirilmisti.Yavuz Sultan Tomanbay'a iki elçi gönderrek hâkimiyetini tanimak sartiyle Gazze'den öteye olan Misir topraklarini Memlûklar'a birakmak istedigini,belirterek sulh teklifinde bulunacaktı Tomanbay, Sultan Selim'in sartlarini kabul edip sulh istediyse emirler, siddetle karsi koyarak bu teklifleri reddederler.* Yavuz Sultan Selim, Haleb Ulu Câmii'nde hatibin kendisine Mekke ve Medine'nin hâkimi mânasina gelen "Hâkimu'l-Haremeyn es-Serifeyn"yerine kendisine "Hâdimu'l-Haremeyn es-Serifeyn" (Haremeyn'in hizmetkâri) ünvanin verilmesini istemisti. Böylece Isâm tarihinde diyânetperverligin üstün oldugunu gösterdigi gibi, Hz. Peygamber'in,Züheyr'in kasidesine karsi bürdesini (hirka) vermesini örnek alarak böyle bir harekette bulunmustur. Bu hareket Selim'in Islâm'a ve Resûlullah'a ne kadar bagli oldugunun en açik nümûnesidir Yavuz sultan selim-memluklular Sultan Selim, Hama ve Humus üzerinden Sam (Dimask)'a dogru ilerler. Memlûkler tarafindan terk edilip bosaltilan Sam, mesayih ve diger ileri gelenlerce Osmanlilara teslim edilir. Sam'a giren Sultan Selim, burada iki gün kadar kalir ordusunu yeni bir nizam ve düzenlemeye tabi tutar memleketin ihtiyaçlari ile ilgilenir. Bu arada Muhyiddin el-Arabî'nin kabri yanina bir câmi yaptirir. Sultan Selim, Osmanli idaresine geçen Suriye ve Lübnan mintikalarini teskilâtlandirdigi sirada, Güney Suriye ve Filistin'deki Safed, Nablus, Kudüs Aclun ve Gazze gibi belli basli sehirleri ele geçiren Vezir-i'azam Sinan Pasa, Memlûk Devleti'nin Gazze Valisi Canberdî Gazalî'yi maglub etmek suretiyle Osmanli kuvvetlerine Misir yolunu açmis bulunuyordu. Yavuz sultan selim-memluklular ridaniye savaşı Memluk emirlerine göre Suriye Osmanli idaresine geçmisti. Yavuzun Hülagu ile Timur hâdiselerinde oldugu gibi Misir üzerine gelemeyecek, Suriye ve Filistin'den geri dönecegini zannediyorlardi. Hülagu ile Timur'un yapamadigini, Selim'in yapabilecegine inanmiyorlardi.Pâdisah'in, Anadolu'ya dönmesinden sonra zapt edilen yerler, geri alinacakti.Misir ümerasi, Tomanbay'in muhalefetine ragmen Osmanli elçilerini öldürmekten çekinmez. Elçilerinin Misirliar tarafindan öldürülmesi, artik Misir'a yapilacak seferi kaçinilmaz hâle getirir. Sultan Selim'in, memluk topraklarında Hayir Bay vâsitasiyle kendi lehinde propaganda faaliyetlerine giristi Ancak sonuç alamayan Selim, sür'atle ilerleyecek ve sirasiyle el-Aris, Hân Yunus, Sâlihiyye ve Belbis'i zaptederek Kahire önünde Matariye ile Cebel Ahmer arasinda bulunan Ridâniye'ye ulasacaktir. 50 bin kisilik Memlûkler toplarla siper ve hendek kazmak suretiyle tahkim ettikleri Ridâniye'de Osmanlilarla savasmak üzere tesebbüse geçmişlerdir Yavuz sultan selim-memluklular Tomanbay'in ölümünden sonra Misir Osmanlilarin bir eyâleti haline gelmisti.* Sultan Selim,itaat etmeye gelen hey'etleri kabul etmisti.en önemli olani, Haremeyn Serifinin oglu Ebû Nümey'in başındaki hey'et idi. Şerif Ebu'l-Berekât, Ka'be'nin anahtarlari yaninda mukaddes emânetler ve hediyeler göndermisti. Ebû Nümey, babasinin Memlûk idaresinden çektigi eziyetleri anlatti. Haremeyn Şerifi Memlûk Sultanlarindan duydugu memnuniyetsizlik ile Sultan Selim'in, Suriye'de mukaddes mahallere göstermis oldugu büyük alaka sebebiyle, severek Osmanli idaresine girmiştir Mekke şerifi Sultan Selim'in adini hutbede zikretmisti. Sultan Selim tarafindan iyi karşılanan şerifin oğlu Ebû Nümey, zengin hediyelerle geri dönmüstü. Haremeyn fukarasina dagitilmak üzere gemilerle bölgeye 200 bin dinar gönderilmisti. Ilk defa olarak hac kervâni Sürre Sultan Selim'in, Sam'dan Ka'be için gönderdigi bir örtüyü teslim için Hicaz'a hareket etmistir.* Bu tarihten (h. 923 / m. l5l7) itibaren Osmanli Sultanlari "Hâdimu'l-Haremeyn es-Serifeyn" (Haremeyn'in Hizmetçileri) ünvanini aldilar. Bu ünvan, Osmanli Pâdisahlarina hem Islâm, hem de Hiristiyan âleminde büyük bir itibar te'min etmisti. Yavuz ikamet etmek için Kahire'de kösk insa ettirir. burada kaldigi müddet zarfinda bu köskte ikamet eder. Mayis sonlarinda Pîrî Pasa komutasindaki Osmanli donanmasini teftis için Iskenderiye'ye giden selim Kahire'ye dönerek üç ay kaldiktan sonra Hayirbey'i vali tayin ederek Misir'dan ayrilir. Böylece, 8 ay Misir'da ikamet etmis olur. Yavuz sultan selim dönemi Yavuz Sultan Selim, Misir'da kaldigi süre içinde bazi islâhatlarda bulundu.Suriye ile Misir'in toprak ve vergi islerini bir sisteme ve düzene sokar. Osmanlilar, bir kisim Türk ve Islâm devletlerinde bazan eski kanunlari degistirmeden muhafaza ediyorlardi.vergi konusunda halk için zulüm niteligini tasiyan vergileri "Fena bid'atlar" addederek ortadan kaldiriyorlardi. Memlûk Sultanligi'nin ortadan kalkmasi, Osmanli Devleti'ne Asya Kit'asin'da Suriye, Filistin ve el-Cezire ile Hicaz'i, Afrika'da Misir gibi stratejik önemi büyük bir bölgeyi kazandirdi.Kizil Deniz'in iki sahiline de sâhip olan Osmanlilar, Hind ve Ak Deniz arasindaki Kizil Deniz ticaret yoluna hâkim olmuslardi. Böylece, Arabistan, Haremeyni's-Serifeyn, Zebid, Aden, Yemen, Habesistan, Nu, Magrib'e kadar, Umman sahilinden Firat ve Bagdad'a kadar olan memleketlerin emir ve sultanlari Yavuz un emrine girmis oluyorlardi.* Yavuz Sultan atalarinin kurduklari devlete büyük bir katkida bulunmus oluyordu. Sultan Mehmed tarafindan iyi bir sekilde gelistirilen orduyu kullanarak, gerek onun ve gerek II. Bâyezid'in stratejik ve idarî temellerinden yararlanarak Safevîleri yenmekle kalmamis, ayni zamanda Müslüman devletlerin önemli bir kismini kendine baglamisti. Sultan Selim, Istanbul'a hareket etmeden idarî bir tedbir olarak Kahire'deki hükümdar ogullarinı halife ve akrabalarini, âlim, seyh ve beylerden, tehlike arzedebilecek olanlari Istanbul'a göndermisti. Istanbul'a gönderilenler arasinda Misir'daki Abbasî Halifesi Alallah ile amcasi Halil'in ogullari ve Sultan Kansu Gavrî'nin oglu Mehmed de vardi. kütüphânelerdeki kiymetli eserler ile mimar ve san'atkârların bir kismini da Istanbul'a göndermisti. nakiller deniz yoluyla yapilmisti. Yavuz Sultan iyi tahsil görmüs, vaktini okuyup arastirmakla geçiren âlim bir hükümdardi. vahdet-i vücud" felsefesini begendiginden,felsefenin Anadolu'da yayilmasini temin eden ve "Seyh-i Ekber" nâmiyle söhret kazanmis Muhyiddin ibnu'l-Arabi'ye karsi büyük bir hürmeti vardi. Merc-i Dâbik zaferinden sonra Sam'a girdigi vakit, "Seyh-i Ekber"in kabrini sormus ve bu büyük zâtin kabrini buldurmustu. Misir dönüsünde dört ay kadar Sam'daki ikameti esnasinda seyhin kabrine türbe ve yanina bir de câmi ile her gün fakirlere yemek dagitmak üzere bir de imâret yapilmasini emretmisti.Yavuz bu câmide ilk Cuma namazini kilmis vaaz ile Kur'an okumaya me'mur görevliler tayin etmisti. Sam'dan sonra yoluna devam eden sultan Selim, Haleb'e gelir. daha sonrada Istanbul'a gelir. Merasim ve tantanalı bir karsilamadan hoşlanmayan Sutan Selim,Topkapi Sarayi'na gelir. Istanbul'da on gün kadar kalan Yavuz payitahttan ayrilarak Edirne'ye hareket eder. Pâdisah'in Edirne'ye gelmesinden sonra Sehzâde Süleyman, gelirine 500 bin akça ilave edilerek Saruhan Sancagi'na tekrar döner.* Sultan Selim'in, Bati ile olan münasebetleri hükümdarlik makamina geçmesiyle cülûsu tebrik için gelen devletlerin elçileri ile baslamisti. Bu münasebetlerin baslangici babasina karsi giristigi hareket esnasinda, Rumeli'de bir sancak istemesi ve Hiristiyanlarla mücadelesinde 25 bine ulasacak bir askerî birlik toplamasi ile olmustu Yavuz sultan selim dönemi avrupa siyaseti Sultan selimin tahta çikisi esnasinda Avrupa'li hükümdarlar, cülûsu tebrik etmek hem de eski anlasmalari yenilemek için elçi göndermislerdi. Sehzâde Ahmed isyanından dolayi elçilerle fazla ilgilenemiyordu.Raguza elçilerini fazla bekletmemis ve eskiden beri Osmanlilara vergi veren bu cumhuriyetin temsilcilerine Bursa'da eski imtiyazlarini taniyan bir ahidnâme vermisti.bu ahidnâmede Sultan Selim, Raguza'lilarin verecekleri vergiler için "buyurdum ki, babam zamaninda verdikleri l2500 filori sâl be sâl her sene âdet-i kadime üzre elçileriyle dergâh-i muallama göndereler" diyordu. Pâdisah, avrupa elçileri ile de gerekli anlasmalari imzalamayi faydali buluyordu.Anadolu'da Kizilbas karisikliklarinı ve Safevî Devleti'ni dikkate almadan Bati'ya yönelmek akilli ve dogru olmazdi.Bati'li devletlerle dostça münasebetlerde bulunmayi lüzûmlu sayan Sultan Selim, avrupa elçilerine olumlu davranmis, Eflâk ve Bogdan'in hediyelerini kabul ettigi gibi, babasi zamaninda, Bogdan ile imzalanan anlasmayi yenilemisti. Bu muahede ile Bogdan Bâb-i Humâyun'un tabii ve haraçgüzâri sayılmisti. Yavuz sulltan selim-venedikliler Osmanlilarin için venedik önemliydi yavuz tahta çikar çikmaz, Venedik reisine bir mektup göndermis, II. Bâyezid'in, kendi istegiyle hükümdarliktan ayrildigini belirtmisti. mektubu götüren Semiz Çavus, kalabalik bir maiyet ile Venedik'e gidip Sark'a yakisir bir debdebe izhar etmisti.on asilzâde tarafindan senatoya götürülmüstü. Bu Venediklilerin, Osmanli elçisine karsi çok samimi davrandiklarini göstermektedir. cülûsu tebrike gelmis Venedik elçisi Nicolo Giustianiani'ye de Pâdisah büyük iltifatlarda bulunmus,Sehzâde Ahmed'in isyanini bastirmak üzere Anadolu'ya giderken, Bursa'ya kadar beraberinde götürmüstü. karsilikli dostluk ve itimad belirtilerinin bir mânasi olmaliydi. Osmanlilar Dogu seferi esnasinda, Venedik'ten gelecek tehlikeleri önlemek, Adriyatik, Ege ve Akdeniz kiyilarindaki topraklarda güvenligi saglamak istiyorlardi. Venedikliler ise Osmanlilar ile baris halinde bulunmayi, faydali görmüs olmalilar. Çünkü her seyden önce Türk gemileri ile Mustafa Pasa idaresindeki filo, onlar için endise konusu idi. Sultan II. Bâyezid zamaninda Osmanlilara karsi girisilen mücadele, Venedik'i sarsmisti ki,Osmanlilarla dost kalmayi menfaatlarina daha uygun görüyorlardı.* Venedik, Antonio Giustiniani adindaki elçisini Osmanlilara gönderdi. Edirnede Venedik Cumhuriyeti'nin, Osmanli Devletinin saadet temennilerini bildiren zat, Pâdisah tarafindan iyi karsilanmakla beraber anlasma,imza edilemedi. müzakerelerin devam ettigi siralarda Osmanli kuvvetleri, Venediklilerin yardimda bulundugu Hirvat Bani Johan'in arazisini bastan çigneyip iki bin Hiristiyani götürürler. Venedikliler bütün isteklerini elde edemeselerde II. Bâyezid zamanindaki ticarî imtiyazlari yeniden elde ederler. Yavuz sulltan selim-venedikliler Osmanlilarin için venedik önemliydi yavuz tahta çikar çikmaz, Venedik reisine bir mektup göndermis, II. Bâyezid'in, kendi istegiyle hükümdarliktan ayrildigini belirtmisti. mektubu götüren Semiz Çavus, kalabalik bir maiyet ile Venedik'e gidip Sark'a yakisir bir debdebe izhar etmisti.on asilzâde tarafindan senatoya götürülmüstü. Bu Venediklilerin, Osmanli elçisine karsi çok samimi davrandiklarini göstermektedir. cülûsu tebrike gelmis Venedik elçisi Nicolo Giustianiani'ye de Pâdisah büyük iltifatlarda bulunmus,Sehzâde Ahmed'in isyanini bastirmak üzere Anadolu'ya giderken, Bursa'ya kadar beraberinde götürmüstü. karsilikli dostluk ve itimad belirtilerinin bir mânasi olmaliydi. Osmanlilar Dogu seferi esnasinda, Venedik'ten gelecek tehlikeleri önlemek, Adriyatik, Ege ve Akdeniz kiyilarindaki topraklarda güvenligi saglamak istiyorlardi. Venedikliler ise Osmanlilar ile baris halinde bulunmayi, faydali görmüs olmalilar. Çünkü her seyden önce Türk gemileri ile Mustafa Pasa idaresindeki filo, onlar için endise konusu idi. Sultan II. Bâyezid zamaninda Osmanlilara karsi girisilen mücadele, Venedik'i sarsmisti ki,Osmanlilarla dost kalmayi menfaatlarina daha uygun görüyorlardı.* Venedik, Antonio Giustiniani adindaki elçisini Osmanlilara gönderdi. Edirnede Venedik Cumhuriyeti'nin, Osmanli Devletinin saadet temennilerini bildiren zat, Pâdisah tarafindan iyi karsilanmakla beraber anlasma,imza edilemedi. müzakerelerin devam ettigi siralarda Osmanli kuvvetleri, Venediklilerin yardimda bulundugu Hirvat Bani Johan'in arazisini bastan çigneyip iki bin Hiristiyani götürürler. Venedikliler bütün isteklerini elde edemeselerde II. Bâyezid zamanindaki ticarî imtiyazlari yeniden elde ederler.* Yavuz sultan selim venedikliler Osmanlı Venedik antlaşması venedik için çok iyi olmustu. devamli savaslardan dolayi bosalmis olan hazine bu suretle doldurulabilirdi. Venedik Osmanlilarin her konuda kendilerine yardim edeceklerini umuyorlardi. Nitekimiki devlet arasinda Napoli aleyhine müzakereler cereyan edecektir. Venedik Sah Ismail'in istedigi yardimi red eder. Papa'nin va'd ettigi önemli menfaatleri dikkate alip Osmanlilar aleyhine harekete geçmez. Çaldiran zaferini tebrik eder.ve Osmanlilar ile Venedik arasinda devam edecek olan dostluk münasebetleri gelistirilir Bismillahirrahmânirrahîm.Elhamdü lillâhi rabbil'alemin Errahmânir'rahim Mâliki yevmiddin İyyâke na'budü ve iyyâke neste'în İhdinessırâtel müstakîm Sırâtellezine en'amte aleyhim ğayrilmağdûbi aleyhim ve leddâllîn Rahmân ve Rahîm olan Allah'ın ismiyle.Hamd o âlemlerin Rabbi,O Rahmân ve Rahim,O, din gününün maliki Allah'ın.Ancak sana ederiz kulluğu, ibadeti ve ancak senden dileriz yardımı, inayeti. Hidayet eyle bizi doğru yola,O kendilerine nimet verdiğin mutlu kimselerin yoluna; o gazaba uğramışların*ve o sapmışların yoluna değil. Çaldıran Savaşı (23 Ağustos 1514) Sultan Selim, Şahkulu isyanını cezalandırmak ve Osmanlılar için tehdit haline gelen Şah İsmail’i bertaraf etmek için çıktığı İran Seferini tamamlayarak Çaldıran Savaşı’nın yaşandığı Çaldıran Ovasına ulaştı (23 Ağustos 1514). Sultan Selim, uzun süre Şah ile mektuplaşmış, birbirlerine meydan okumuşlardı mektuplarda Sultan Selim’in Şaha Farsça Şah* ise Türkçe kullanmıştır Fars Topraklarına hükmeden Şah ve*Safevilerde Türklük ve Türk Kültürü ön plandadır Sultan Selim, sefere başlarken şaha gönderdiği* mektupta Şah ın “İslamiyet’e aykırı hareketlerini tenkit etmiş, mezalimlerden bahsederek katlinin vacip olduğunu ifade ederek kılıcından evvel İslamiyet’i kabul etmesi lazım geldiğini” yazmıştı. Şah ise harbe hazır olduğunu ifade ederek “Er isen meydana gelesin, bizde intizardan kurtuluruz” diyerek cevap vermiştir. Seferde Sultan Selim, Şah a mektup* göndererek “Davete icabet edip memleketine geldik.sen meydanda yoksun. Padişahların hâkimiyetindeki memleket onların nikâhlı karısı gibidir. Yiğit olan ona başkasının elini dokundurmaz.bunca gündür memleketinde yürüyorum senden haber yok. Bundan sonra erkeklik sana haramdır. Miğfer yerine yaşmak, zırh yerine çarşaf giyip serdarlık ve şahlıktan vazgeçesin” diyerek mektupla beraber hırka, şal ve çarşaf göndermiştir. |
|
![]() |
![]() |
![]() |
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
Seçenekler | |
Stil | |
|
|