![]() |
#1 |
![]() ![]() Cellatlar ayrı yerlere defnedilmiş Her toplumda cellatlar korkulan hatta kimilerince lanetlenen kişiler olmuşlardır. Öyle ki Osmanlı döneminde cellatlar sadece yaşarken değil, öldükten sonra bile toplum tarafından dışlanmış ve mezarları bile ayrı tutulmuş. ![]() Mezar taşlarında yazı yok Eyüp Mezarlığı'ndaki, Pierre Loti kahvesinin çevresinde yer alan ve başlarında dikdörtgen taşlar bulunan bu mezarlık dünyada tek cellat mezarlığı olma özelliğini taşıyormuş. Taşıyormuş diyoruz çünkü.... ![]() Cellat mezarlarının yerinde apartmanlar Yüzlerce cellatın mezarının bulunduğu bu mezarlar zamanla yok olmuş. Günümüzde sadece sekiz dokuz tanesi kalmış durumda. Cellat mezarlarının yerinde şimdi apartmanlar ya da başka insanların mezarları yer alıyor. ![]() Bölge halkı mezarlarla iç içe Eyüp Mezarlığı ile iç içe girmiş mahallelerde oturanlar için, ölülerle komşu olmak gayet normal ve alışılmış bir durum. Çocuklar bile korkmadan mezarların arasında oyunlar oynuyor. Bazı yollar ada ada yer alan mezarların adasından geçiyor. ![]() Sarayda cellatlar her zaman hazır bulunurdu Osmanlı'da adam asmak, boğmak ve kelle kesmek, bir ceza şekliydi ve bunun için de sarayda her zaman cellatlar bulundurulurd. Bir gurup cellat, padişah ve diğer yüksek rütbeliler için her an hazır durumda beklerlerdi. ![]() İnfazlar nerelerde yapılırdı Sarayda verilen ölüm cezaları, Topkapı Sarayı bahçesinde bulunan bir çeşmenin önünde infaz edilirdi, cellatlar infazdan sonra kanlı baltalarını ve ellerini burada yıkarlardı, bu çeşmenin sağında ve solunda kesilmiş kafaların teşhir edildiği kelle taşları vardı bu taşlara ibret taşları da denirdi. ![]() İnfaz çeşmesi Bu çeşmenin bir adı da cellat çeşmesi veya siyaset çeşmesi idi, cellatların kaldığı yer ise çeşmenin bulunduğu duvarın arakasındaydı. Bu çeşme halen Topkapı Sarayı'nın ön bahçesinde bulunmakta, her gün önünden ne olduğunu bilmeden yüzlerce kişi geçmektedir. ![]() İnfaz şekilleri, yani öldürme şekilleri, kişinin konumu, mevkii, rütbesine ve işlediği suça göre değişirdi. Osmanlı sultanları ve şehzadelerinin kanı dökülmez, yay kirişi, ip ve kementle boğularak öldürülürlerdi. Bu öldürme şekli Türklerin Müslüman olmadan önceki dinleri olan Şamanizm’den geliyordu. Doğan Avcıoğlu, “Türklerin Tarihi” adlı eserinin ikinci cildinde:” Şamanist Türkler kan akıtarak öldürmekten çekinirler, Osmanlı padişah ve şehzadeleri boğularak öldürülürdü” der. ![]() Kelleler padişaha sunulurdu İnfaz edilecek halktan biri ise, kelle kesme şekli uygulanırdı. İstanbul dışında, imparatorluğun uzak vilayetlerinde idam edilen devlet adamlarının öldürüldüklerini ispat etmek için, kesilen başları meşin bir kırbaya (torba) konur, torba balla doldurulur, İstanbul’a getirilir, gümüş bir tepsinin içinde padişaha sunulur, beden ise öldürüldüğü yere gömülürdü. ![]() İki yerde mezarı olan devlet adamları Bu nedenle, başı başka yerde, bedeni başka yerde gömülü iki mezarı olan devlet adamları, sadrazamlar çoktur.. Bunlardan en meşhuru Viyana kuşatmasındaki başarısızlığı ile başı kesilen ve bir bal torbası içinde İstanbul’daki sultana gönderilen ve sonrada denize atılan Merzifonlu Kara Mustafa Paşa idi. ![]() Kesilen başlar halka sergilenirdi Bu kesilen başlar bazende Topkapı Sarayı’nın ilk giriş kapısına asılır halka gösterilirdi. Bu kapı sarayın en dıştaki ilk kapısıdır, kesik başların konulduğu oyuklar halen durmaktadır. Kafalar üç gün kalırdı burda, bazen yüzlerce kafa olurdu. ![]() Gayrimüslimlerin infazı Cellatlar, Müslüman olan kişilerin infazdan sonra başlarını, cesedi sırt üstü yatırarak koltuğunun altına , Müslüman olmayanları ise yüzü koyun yatırarak, başlarını kıçlarının üzerine koyardı. ![]() Öldürülenin üzerinden ne çıkarsa celladın Öldürülen kişinin cesedi ve üzerindeki kıymetli eşya, para ve giyecekleri cellatın malı sayılırdı. Cellat cesedi isterse atar, isterse ölünün sahiplerine mevki, rutbe ve konumuna göre parayla satardı. ![]() Dilsiz ve sağır olurlardı Osmanlıda cellatlar dilsiz ve sağır olurlardı, bu iş için seçilen kişilerin dilleri kesilirdi. Osmanlı tarihinde en hazin boğarak öldürme olayı 28 Ocak 1595 te cereyen etmiştir. ![]() Padişahlar kardeşlerini infaz ettirirdi Fatih Sultan Mehmet’in imparatorluğun devamlılığını sağlamak amacıyla çıkardığı, “Nizamı Alem” fermanı gereğince, fermanın metni şöyledir ![]() ![]() Cellatlar insani duygulardan uzak ve merhemetsizdir Osmanlı’da halk, İslam dininin adam öldürmeyi yasaklaması, can alan bu kişilere toplum tarafından hoş bakılmaması nedeniyle, bir çok insani duygu ve özelliklerden yoksun olan, acıma, merhamet, sevgi hisleri bulunmayan cellatları mezarlıklarına almamış, kendi aralarına gömülmelerini istememiştir. ![]() Tarihçi Reşat Ekrem Koçu: ” Toplum, din ve ahlak anlayışımızın en güzel örneklerinden biri olarak, cana kıyan, kesen veya boğan celladın ölüsünü halkın, mezarlıklarına kabul etmemesi son derece takdire şayandır.” demiştir. Bu nedenle, Osmanlı cellatlar için İstanbul’un en ücra yerinde mezarlık yapmış ve cellatlar halktan ayrı olarak buraya gömülmüştür. ![]() İki yerde cellat mezarlığı olduğuna inanılır İstanbul’da iki yerde cellat mezarlığı olduğu bilinmektedir, Haldun Hürel.”İstanbul’u Geziyorum Gözlerim Açık” adlı eserinde bunlardan birinin,Edirnekapı’dan Ayvansaraya inen kara surlarının Eğrikapı civarında olduğunu yazar. Diğer bir cellat mezarlığı da Eyüpte, mezarlıklar arasından dar bir yokuşla çıkılan, Fransız yazar Pierre Loti’nin bir müddet yaşadığı, şimdilerde müze-kafe olan evin önünden gidilerek çıkılan, Karyağdı bayırında, Karyağdıbaba tekkesinin biraz ilerisindedir. ![]() Lanetli mezarlık - dokunanlar ölür Kuş uçmaz kervan geçmez bu mezarlığa, zamanında mahallelinin "lanetli mezarlık" dediği, gündüzleri dahi buradan geçmeye korktuğu biliniyor. Hatta bu mezar taşlarına lanetli olduklarına inandıkları için dokunamazlarmış bile. Çünkü buraya gömülenlerden birinin geride kalan aile fertleri birer hafta arayla bilinmeyen bir hastalıktan öldüler. ![]() Yakınları bulamasın diye mezar taşlarında yazı yok Mezar taşlarında hiçbir yazı ve işaret bulunmaması ise anlaşılır bir durumdur. Bu, öldürülen kişinin geride kalan yakınlarının, bunları mezar taşlarından bulup, mezarlarını tahrip etme eş ve çocuklarına kötülük veya başkaca bir hatalı tutum ve davranış içinde olmamaları için alınan bir koruma önlemi olsa gerektir. Böylece en azından, cellat baba seçmeme şansı olmayan günahsız çocukların kimler oldukları, varsa annesi, babası, akrabaları bilinmeyecek, cellat yakınları diye dışlanmayacaktır.
![]() |
|
![]() |
![]() |
|
Sayfayı E-Mail olarak gönder |
![]() |
#2 |
![]() Sevgili Eşref faydalı bir paylaşım olmuş.
![]() |
|
![]() |
![]() |
![]() |
#3 |
![]() Teşekkür ederim Ukbâ Abi. Bugün Sabah Gazetesi'nin internet sitesinde bu haberi gördüm. İlginç ve faydalı bir konu olarak gördüm.
Bu arada daha önce bir tarih kanalında ortaçağ avrupasında infaz ve işkence şekillerini/aletlerini görmüştüm. Resmen kan dondurucuydu. Şu linkten bazı örnek infaz ve işkence aletlerine göz atmanız mümkün; http://www.internethaber.com/en-kork...i-10179-p5.htm Her ne kadar bu haber bize soğuk gelse de idamın aslında ne kadar gerekli bir uygulama olduğunu, özellikle günümüzde yaşadığımız olaylarla iyice anlamış durumdayız. Fakat ne kadar günahkar olsa da her kişi idama insanca gitmelidir. Geçmişimizle bugünümüzle her konuda olduğu gibi bu konuda da duyarlı olduğumuzun bir kanıtıdır bu haber. Ayrıca toplumumuzun cellatlara olan bakış açısı da duygusallığından, insani vasıflarımızın son derece gelişmiş olmasından kaynaklanmaktadır. |
|
![]() |
![]() |
![]() |
#4 |
![]() Haklısın Eşref'im .
Hazır senide yakalamış iken geçen gün siyaset akedemisinde bir profosör konuşma yapıyordu. Konuşmasında darbe kültürünün 1800 yıllarda Mustafa reşit paşa tarafından başladığını söylemişti ilk temellerin o günlerde atıldığını ifade etmişti . Bir kaç gün öncede darbenin anatomisi isimli bir kitap aldım orda da tanzimat kararları ile yeni modernleşmenin ilk hareketini Mustafa reşit paşa yapmıştır diye ifade etmesi beni şaşırttı. Bu konu hakkında bir bilgin varmı. |
|
![]() |
![]() |
![]() |
#5 | |
![]() Alıntı:
http://tr.wikipedia.org/wiki/Baltali...C5%9Fmas%C4%B1 |
||
![]() |
![]() |
![]() |
#6 | |
![]() Alıntı:
Fakat Yalçın abi, kendi şahsi düşüncemi soracak olursan, darbe kültürü 1800'lerde somutlaşmış olabilir. Türkiye'de TSK tarafından geçtiğimiz zaman içinde bir afiş bastırılmıştı. Slogan olarak da; Güçlü Ordu, Güçlü Türkiye yazıyordu. Televizyonlar günlerce bu konu konuşuldu. Sonuç olarak bu slogananın, darbeci zihniyetin bir ürünü olduğu, olması gerekenin "Güçlü Türkiye, güçlü ordu" olması gerektiği sonucuna varılmıştı. Yanılmıyorsam da tartışmalar sonucunda o afi değiştirilmişti. Bunu şu nedenle anlattım. Bu örnekten yola çıkacak olursak, Osmanlı'da Güçlü Devlet Güçlü Ocak (ocak devlet içindir) anlayışı Kanuni sonrası Duraklama döneminde değişmiş ve Güçlü Ocak Güçlü Devlet (devlet ocak içindir) anlayışı ortaya çıkmıştı. Belki bu zihniyeti, o dönemin devlet adamları kendi isteğiyle getirdi. Fakat bu zihniyetin bir sonucu olarak ordu (ocak) devletten güçlü hale gelip darbeleri de gerçekleştirecek ortamı hazırladı. |
||
![]() |
![]() |
![]() |
#7 |
![]() hiç duymadığım ve bilmediğim bilgilerdi sağolasınız.
|
|
![]() |
![]() |
![]() |
#8 | |
![]() Alıntı:
Olabilir ama bence 1800'lerde olan pek çok olayın doğrudan askerle değil, yabancı güçlerin Osmanlı üzerinde oynadığı kirli oyunlarla ilgisi var. Eğer bu bir darbeyse bu darbenin derin gücü İngiltere'dir. |
||
![]() |
![]() |
![]() |
#9 |
![]() Duraklama (1579 - 1699)
Osmanlı'da duraklama dönemi Sokullu Mehmet Paşa'nın ölmesiyle başlamıştır. Deneyimsiz kişilerin tahta geçmesi ile merkezi yönetimin bozulması sonucu, devlet yönetiminde otoritenin sarsılması, halkın devlete olan güveninin azalmasına ve iç isyanların çıkmasına neden olmuştur. Özellikle yeniçeriler artık padişaha karşı gelmekteydi. Yeniçerilerdeki 'Ocak, devlet içindir.' anlayışı yerine 'Devlet, ocak içindir.' anlayışı gelişmiştir. http://tr.wikipedia.org/wiki/Osmanl%...ratorlu%C4%9Fu İzahını yapmaya çalıştığım konu budur. Belki o gün için Osmanlı'da bir darbe olmamış olabilir. Ama darbenin Osmanlı'daki kökleri, bence bu noktada başlamaktadır. |
|
![]() |
![]() |
![]() |
#10 | ||
![]() Alıntı:
Alıntı:
http://tr.wikipedia.org/wiki/Baltali...C5%9Fmas%C4%B1 |
|||
![]() |
![]() |
![]() |
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
|
|