|
![]() |
#1 |
![]() Mehmet Emin Akın hocaefendinin, İran dini lideri Ali Hamaney'e yazdığı mektuptan alıntı:
''Rafsancanî resmî bir konuşmasında Afganlıları (Taliban’ı) terörist gördüğünü bu nedenle dünyanın her tarafından teröre karşı olduklarını bunun için de Afganistan’da teröre karşı ABD ile yardımlaştıklarını bu işbirliğinin süreceğini söylerken, ABD’ne Irak’ta ve Afganistan’da sizler bir tek kurşun sıkmamışken, nasıl kalkıyor, ABD’ni “en büyük şeytan” ilan ediyor ve ABD’ne düşman olduğunuzu söylüyorsunuz? Afganistan’daki Müslümanlar bizim kardeşlerimiz oldukları gibi aynı dine iman etmekle sizin velayetinize hak eden ve sizinle kardeş olması gereken insanlar; onlar mezhebî ihtilaflardan ve sizin sahabeye karşı olumlu olumsuz tavrınızdan ötürü size iyi bakmıyor olabilirler. Ama bu ABD ve Nato güçlerinin orada her gün Müslüman kanı akıtması karşısında susmanız, Allah’ın dininin ahkâmını iptal etmez. Bu, ne onların size karşı mezhebi yanlış tavırlarını ve ne de sizin siyasi çıkarlarınız ve dünya sistemine karşı olan mücadelenizde onları ihmal etmenizi haklı kılar.. Eğer onlara destek vermeniz âlimleriniz tarafından haram kılınıyorsa -ki bunu duymadık- Filistin’deki Müslümanlara yardım etmeniz de haramdır. Çünkü Onlar da tıpkı Taliban’ın tabi olmadığı gibi sizin mezhebinize tabi değiller Filistindeki ABD Afganistan’daki ABD’dir. Irak’taki İsrail askerleri, yine sizin düşman olduğunuz İsrail’in askerleridir. İsraille savaşacağınıza önce ABD’ne 200 milyon dolar karşılığı işgale karşı direnmeme fetvası veren Sistanî’yle ve ABD’nin işbirlikçisi Irak’la savaşın. Irak’ta Müslümanlara yardım etmediniz (Cihad edenleri kasdediyorum mezhepçilik taassubuyla kitalde bulunanları değil. Adaletsiz ve zalim olanları değil.) Afganistan’da Müslümanlara yardım etmediniz sözünüzün misdakı nerede? Suriye’deki Müslümanların arkasında ABD ve İsrail olduğunu hem sizler ima ediyorsunuz, hem de Cumhurbaşkanı Ahmedî Nejâd ve Hem de Hizbullah lideri. Siz bunu gerçekten bildiğiniz için mi, Beşşar’ın ardında duruyorsunuz, yani mündessin dedikleri sızmalar veya beşinci taburun varlığından haberdar olduğunuz için mi Suriye’de ezilen Ehl-i Sünnet Müslümanların ve de Kürtlerin karşısında yer alıyorsunuz? Peki, madem her taşın altında ABD ve İsrail var, Irak’ta olanlar kim? Orada Şiilerin ardındaki İsrail ve ABD ile niçin savaşmıyor da Suriye’deki kırk yıldır ezilen, açlığa ve sefalete mahkûm edilen ve korkuyla büyüyüp yaşlanan ve ölen bir halkın yanında olmuyorsunuz? Siz Irak’ta ve Afganistan’da Müslümanların en büyük düşmanı ilan ettiğiniz ABD ve İsraille neden savaşmıyorsunuz da Suriye’de güya İsrail ve ABD’nin projesiyle savaşmayı göze alıyorsunuz? Hayır hayır..! İran samimi olamaz. İran bunu yapamaz. Suriye’deki iktidar; Tunus gibi, Mısır gibi bir iktidarın ve rejimin eline geçerse, ne kaybınız olur? Zaten siz de bu iki ülkedeki isyanları ve kıyamları desteklemediniz mi? Şimdi neden Mısır ve Tunus modeli bir devlet olabilecek olan Suriye’yi desteklemiyorsunuz? İslam’ın kaybedeceğinden korktuğunuz için mi, Şia’nın Suriye ve Akdeniz’deki gücünün zayıflayacağı korkusundan mı?'' Mehmet Emin Akın http://www.mehmeteminakin.com/html/m...wcontent&id=80
![]() Konu werret tarafından (01-06-2012 Saat 23:03 ) değiştirilmiştir.. |
|
![]() |
|
Sayfayı E-Mail olarak gönder |
![]() |
#2 |
![]() Mehmet Emin Akın hocaefendinin, İran dini lideri Ali Hamaney'e yazdığı mektuptan alıntı:
''Semahatlı Muhterem Rehberi Büzürg.. Rasulullah’ın (sallallahu aleyhi ve sellem) Sünnetini ve O’nun Ehl-i Beyti’nin ilmine ve mirasına saygı duyuyorsanız, gelin bu İslam düşmanı Baas rejiminin Suriye’nin ciğerine saplanmış bir hançer gibi kanımızı akıtmasına izin vermeyelim. İnanın Şam’da sokağa gösteri için çıkanların hemen tamamına yakını abdest alıp iki rekat namaz kıldıktan sonra cihad ve şehadet niyetiyle çıkıyorlar. Bunların kanlarının akıtılmasında eliniz olamaz; bu kanlı el vallahi sizin devletinizi de mezhebinizi de yıkar.. Bir de bu mazlum insanları katledenleri düşününüz; ne namaz kılıyorlar, -kılacak olanları olsa bile ki onlar kesinlikle Ehl-i Sünnettir- ne askerlerin namaz kılmalarına izin veriyorlar. Ordusunda namazı, oruç tutmayı ve Kur’an bulundurmayı yasaklayan bir devletin; rejimine, dinine mi yardım edin diyor Allah ve Rasulü, Ali, el-Huseyn ve Mehdi (aleyhisselam)? Küçücük çocukları bile acımadan işkence ile öldürenler ve kadınların namuslarına el uzatanlara acaba hangi Ali radiyallahu anhu ve hangi Huseyn radiyallahu anhu izin verebilir di? Yarın siz Allah’ın katında hangi Ali ve Huseyn sevgisiyle çıkarsınız.? Dinimize hakaret eden ve Beşşar’a Rab diye secde eden ve İhlas suresini bile tahrif edip Beşşar “el-Ehad” olarak niteleyebilenler, sizin ne kadar kardeşleriniz oluyormuş da siz ve Hizbullah onların yanında duruyorsunuz, yüreğiniz burkulmadan ve vicdanlarınız sızlamadan. Suriye’deki Müslümanların şehidleri Hama’da bugüne belki yetmiş binin üzerine çıktı. Siz devrimde bile bu kadar şehid vermediniz. Bu insanların ölümü sevmeye başladıklarını görmeniz ve buna göre Beşşar’a yol göstermeniz gerekirken bir de onu destekliyorsunuz. O zaman, sizi tanımak ve anlamak bu ümmetin üzerine farz olmuş demektir. Ama biz Tehran sokaklarında sizin kanlı cesedlerinizi yerlerde gördüğümüz zaman, Şah’a lanet ediyor ve size de gözyaşı döküyorduk.'' Mehmet Emin Akın http://www.mehmeteminakin.com/html/m...wcontent&id=79 Konu werret tarafından (01-06-2012 Saat 22:18 ) değiştirilmiştir.. |
|
![]() |
![]() |
#3 | |||||
![]() Alıntı:
![]() Alıntı:
Özgür Suriye Ordusu'nun kahraman askerleri namaz kılarlarken... ![]() Tuğ-General Mustafa Ahmed el-Şeyh Suriye Ordusu'ndan ayrılıp Özgür Suriye Ordusu'na katıldığını açıkladı...
Konu werret tarafından (01-06-2012 Saat 23:04 ) değiştirilmiştir.. |
||||||
![]() |
![]() |
#4 |
![]() ''Özgür Suriye Ordusu desteklenmeli Baas rejimi, Arap Birliği’nin Suriye’de şiddeti sona erdirmek amacıyla sunduğu protokolü imzalamasından bu yana katliamlarını sona erdireceğine daha da artırdı. Kamuoyu gözlemcilerle ve Şam’daki ikiz saldırılarla meşgulken Beşşar Esed’in çeteleri Humus’ta Bâbu Amr mahallesine tanklarla saldırdı. Her gün en az kırk-elli kişi hayatını kaybediyor. Gözlemciler heyetinin başındaki Sudanlı General Muhammed Ahmet Mustafa El Dabi’yle ilgili ciddi suçlamalar var. General El Dabi’nin hakkında Darfur’da görev yaptığı süre içinde insanlığa karşı işlediği suçlar nedeniyle Uluslararası Ceza Mahkemesi tarafından tutuklama kararı çıkarıldığı fakat daha sonra isminin listeden silindiği söyleniyor. Daha da ötesi El Dabi’nin Sudan Baas Partisi üyesi olduğu ve Şam’ın Sudanlı generali bu nedenle tercih ettiği belirtiliyor. Bu niteliklere sahip bir kişinin tarafsız bir gözlemci olamayacağı açık. Arap Birliği gözlemcilerinin askeri tesislere girmesi yasak olduğu için Baas rejiminin yaklaşık yetmiş bin tutukluyu askeri tesislere taşıdığı ileri sürülüyor. Ayrıca, gözlemcilerin sayısının beş yüzden yüz elliye indirilmesi ve heyetin tamamen Baas rejiminin kontrolünde hareket etmesi nedeniyle heyetteki tarafsız isimlerin dahi görevlerini hakkıyla yerine getirebilecekleri şüpheli. Böyle olunca da gözlemciler heyetinin çalışmalarının “embedded” gazetecilerle yapılan tek yanlı bir propaganda gezisinden pek farkı kalmıyor. Suriye’de oluk oluk akan kanın tek bir açıklaması var: Beşşar Esed, ya gösterileri kanlı bir şekilde bastırarak koltuğunu koruyabileceğine hâlâ inanıyor ya da “devrilmeden önce ne kadar insan öldürebilirsem kâr” mantığıyla hareket ediyor. İşlenen katliamları başka bir şeyle izah etmek mümkün değil. Böyle giderse bir ayda en az bin beşyüz kişi hayatını kaybedecek. Bütün yükü Arap Birliği gözlemcilerinin üzerine yıkıp sonucu beklemek ve vahşeti seyretmek sorumluluktan kaçmaktır. Bu aralar Ankara’dan da ses yok. Hükümet sanki Arap Birliği’nin arkasına saklanmış gibi… Önceki gün Bâbu Amr tanklarla dövülürken Arap sokağı yine aynı soruyu soruyordu: “Katliama izin vermeyeceğini söyleyen Erdoğan nerede?” Yapılması gereken, Baas çetelerine karşı Özgür Suriye Ordusu’nu desteklemek. Silahsız insanları öldürmeyi reddettikleri için ordudan ayrılan askerlerin hem kendilerini hem de sivil halkı koruyabilmesi için para ve silah yardımına ihtiyacı var. Bana ulaşan bilgiler Özgür Suriye Ordusu’nun yardım toplamak için açtığı banka hesaplarının hükümet tarafından kapatıldığı yönünde. Para ve silah olmazsa bu insanlar kendilerini nasıl koruyacaklar? Sivil hakın korunması için dışarıdan müdahaleye karşı olduğunuzu tekrarlayıp duruyorsunuz, Baas rejiminin içeriden devrilmesi için gereken yardımı engelliyorsunuz. Peki ne bekliyorsunuz; Beşşar’ın hidayete ermesini mi? Suriye’de mücadelenin Libya’daki gibi topyekun bir çatışmaya dönüşmemesi ve devrimin barışçıl kalması arzusu anlaşılabilir. Fakat bu arzu sivil halkın hayatının korunması için bir takım tedbirlerin alınmasına engel değil. Sözkonusu korumayı dışarıdan müdahaleyle sağlayamıyorsanız, insanların içeride kendilerini koruma çabalarına destek olmalısınız. Özgür Suriye Ordusu mutlaka desteklenmeli ve başarılı olması için her türlü ihtiyacı karşılanmalı… Bu kontrollü bir şekilde yapılabilir. Böylece bir yandan Suriye halkının dış müdahale olmadan kendini koruması sağlanmış olacak, bir yandan da işlerin çığırından çıkması engellenebilecektir.'' İsmail Yaşa - 28 Aralık 2011 http://www.milatgazetesi.com/2011/12...desteklenmeli/ |
|
![]() |
![]() |
#5 | |||||||
![]() Alıntı:
|
||||||||
![]() |
![]() |
![]() |
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
|
|