Antalya Büyükşehir Belediye Başkanı Mustafa Akaydın, CHP teşkilatı ve üniversite arkadaşlarını belediyede üst düzey birimlere getirdikten sonra şimdi de, arkadaşlarının akrabalarını aile boyu belediye kadrosuna katmaya devam ediyor. Attaleia Krallığı'nın kurucusu II. Attalos'un uygulamalarını aratmayacak bir ‘ailevi kadrolaşmaya' giden Akaydın, belediyeyi arkadaşlar, enişteler, bacanaklar, damatlar, gelinler ve oğullarla doldurdu.
AKAYDIN ONU, O BACANAĞINI, BACANAĞI DA OĞLUNU…
Geçtiğimiz günlerde üniversiteden arkadaşı Mahmut Akbaş'ı ve Akbaş'ın kızı, damadı ve damadının ağabeyini belediyedeki müdürlüklere getiren Akaydın'ın, son olarak Antalya Belediyespor'un Yönetim Kurulu Başkanlığı'na getirdiği CHP'li Recep Tokgöz, bacanağı Mustafa Karyağdı'yı Spor Müdürü yaptı. Spor Müdürü olan Karyağdı ise oğlunu Belediyespor'un basketbol takımının antrenörlüğüne getirdi.
“BEN BABASIYIM, O ŞİMDİ ANTRENMANDA”
Vakit'in ulaştığı Karyağdı sözkonusu kadrolaşmayı doğruladı. Telefonla ulaştığımız Spor Müdürü Mustafa Karyağdı, “Bülent şu an antrenmanda, antrenmanı yarıda kesemez. Ben onun babasıyım” dedi.
Antalya Büyükşehir Belediye Başkanı Mustafa Akaydın'ın belediyede başlattığı ‘Yüzde yüz CHP malı” kadrolaşma hız kesmeden devam ediyor. Üniversiteler Arası Kurul (ÜAK) eski Başkanı Mustafa Akaydın, Antalya Büyükşehir Belediye başkanı olur olmaz başta Akdeniz Üniversitesi'nden 40 arkadaşı olmak üzere, CHP Antalya İl Başkanı'nın kızı, SHP eski İl Başkanı ve daha pek çok CHP sempatizanını belediyede göreve getirdiğini itiraf etmişti. Akaydın'ın şimdi de Antalya merkez ilçe Muratpaşa Belediyesi'nin CHP kontenjanından Meclis üyesi seçilen Recep Tokgöz'ü Antalya Büyükşehir Belediyespor'a Yönetim Kurulu Başkanı yaptığı ortaya çıktı. Tokgöz'ün de yönetim kurulu başkanı olur olmaz bacanak Mustafa Karyağdı'yı kulübe spor müdürü olarak atadığı, kulübe spor müdürü olan Mustafa Karyağdı'nın da ilk iş olarak oğlu Bülent Karyağdı'yı Antalya Büyükşehir Belediyespor basketbol takımına antrenör olarak görevlendirdiği belirlendi.
BEN BABASI MÜDÜR, OĞLUM DA ANTRENÖR
Vakit'in ulaştığı Recep Tokgöz'ün bacanağı Mustafa Karyağdı, belediyedeki kadrolaşmayı doğruladı. Antrenörlüğe getirilen Bülent Karyağdı'nın telefonuna çıkan Spor Müdürü Mustafa Karyağdı, “Ben buranın müdürüyüm. Bülent şu an antrenmanda. Antrenmanı yarıda kesemez. Ben babasıyım ben konuşayım” dedi.
SÜLALE BOYU KADROLAŞMA
Kadrolaşmada hız kesmeyen ve Antalya Büyükşehir Belediyesi'nde kadrolu eleman alımlarını sürdürüp, önceki dönem Belediye Başkanı olan Menderes Türel'in ekibini hızla tasviye eden Akaydın'ın en son Antalya Büyükşehir Belediyesi Destek Hizmetleri Daire Başkanı olarak göreve getirdiği arkadaşı Mahmut Akbaş'ın kızını, damadını ve damadının ağabeyini Belediyede müdür olarak göreve başlattığı ortaya çıkmıştı. Akbaş ailesini belediyedeki müdürlüklere getiren Akaydın, Mahmut Akbaş'ı bir kez daha terfi ettirerek, Antalya Su ve Kanalizasyon İdaresi (ASAT) Genel Müdür Yardımcılığı'na getirdi.
KIZ, DAMAT, DAMATIN AĞBEYİNE ÜST DÜZEY GÖREV
Akaydın ile birlikte Akdeniz Üniversitesi'ndeki 25 yıllık görevinden ayrılarak Büyükşehir Belediyesi Destek Hizmetleri Daire Başkanı olan Mahmut Akbaş'ın kızı Yasemin Coşgun'u, Özel Kaleme aldırırken damadı Süleyman Coşgun'u da Harita ve İstimlak Müdürü olarak göreve başlattığı belirlenmişti. Yine Akbaş'ın damadının ağabeyi Hakkı Coşgun'un da belediyede İdari İşler Şube Müdürlüğü görevine getirildiği kaydedilmişti.
“KADROLAŞMA DOĞRU, BEN ATATÜRKÇÜYÜM”
Akaydın tarafından ailecek belediye yerleştirilen Büyükşehir Belediyesi Destek Hizmetleri Daire Başkanı Mahmut Akbaş Vakit'e yaptığı açıklamada, ilginç bir savunmada bulunarak Kadrolaşmayı itiraf edip, “Neden benim samimi bir Atatürkçü olduğum, laik olduğum ve samimi bir sosyal demokrat olduğum gündeme gelmiyor da, Sayın Akaydın tarafından kızımın, damadımın ve damadımın ağabeyinin müdür yapılması gündeme geliyor?” demişti.
AKAYDIN: BENİM İNİSİYATİFİMLE GERÇEKLEŞTİ
Diğer taraftan kadrolaşmayla ilgili Vakit'e konuşan Başkan Akaydın da “Üniversite yıllardan beri tanıdığım aileyi belediyeye aldım bunda yadırganacak ne var? Olay tamamen benim inisiyatifimle gerçekleşti” demişti.
II. ATTALOS KİMDİR?
Milattan Önce 200'lü yıllarda Antalya ve Bergama yöresinin kralı olan II. Attalos, Attalos Soter'in oğlu, II. Eumenes'in kardeşi. II. Eumenes'in ölümünden sonra kral olan II. Attalos, krallık sınırlarını güneydoğuda genişletmek için gittiği Pisidya' dan (bugünkü Göller Bölgesi) kıyıya inerek Attaleia (bugünkü Antalya) kentini kurdu. Bitinya kralı M. Prusias, Bergama'nın güneyini yağmalarken Asklepios'un heykelinin de bulunduğu birçok heykeli birlikte götürdü. Önceden Bitinyalıları tutan Roma, sonra Bergama'nın yanında yer alarak II. Prusias'ya ağır bir savaş tazminatı ödetti. II. Attalos, İÖ 149′da babasına karşı ayaklanan Nikomedes'i destekleyip Bitinya tahtına geçmesini sağladı, aynı yıl Makedonyalılara karşı yapılan savaşta Romalılara yardım etti. II. Attalos, krallığını güçlendirmek için etrafında arkadaşları ve akrabalarından oluşan büyük bir yönetim ağı kurdu.
ALDAŞ'A YOLDAŞ DOLDURMUŞTU
Akaydın, daha sonra Antalya Büyükşehir Belediyesi'ne bağlı, Dünya Bankası'ndan kredi alınması maksadıyla müşavir firma olarak kurulan ALDAŞ'ta Menderes Türel'in yönetim kurulu başkanı olduğu dönemde 20 civarında olan personel sayısını 40'a yükselterek, “Aldaş'a yoldaş doldurdu” yorumlarına neden olmuştu.
CHP İL BAŞKANININ KIZINI VE SHP İL BAŞKANINI KADROYA ALMIŞTI
Akdeniz Üniversitesi Rektörlüğü dönemindeki icraatlarıyla “Akdeniz Üniversitesi'ni CHP'nin arka bahçesine çevirdi” eleştirilerinin hedefi olan Mustafa Akaydın, Antalya Büyükşehir Belediye Başkanlığı görevine gelir gelmez yaptığı kadrolaşmayla da “Akaydın arka bahçeyi belediyeye taşıdı” suçlamalarına muhatap olmuştu. Üniversiteler Arası Kurul (ÜAK) Başkanı iken, Cumhurbaşkanlığı, YÖK Başkanlığı seçimleri ve özgürlüklerin önünü açan kanun değişikliği süreçlerinde rektörleri sık sık toplayıp, “Türkiye laiktir laik kalacak” sloganları attırarak birçok provokasyona ev sahipliği yapan Mustafa Akaydın, başta Akdeniz Üniversitesi'nden olmak üzere 40 arkadaşını, CHP Antalya İl Başkanı'nın kızını, SHP eski İl Başkanını ve daha pek çok CHP sempatizanını belediyede göreve getirdiğini Vakit'e itiraf etmişti.
1996 yılından bu yana Mescid-i Aksa'nın altının kazılmaya başladığını söyleyen İslami Hareket'in lideri Raid Salah, kazıların başlama emrini Siyonist İsrail Başbakanı Binjamin Netenyahu tarafından verildiğini söyledi. Salah, fanatik Yahudilerin Mescid-i Aksa'nın zemininden tapınak çıkacağı iddialarını da “gerçek dışı” olarak nitelendirdi. Ellerinde İbranice bir belgenin olduğunu vurgulayan Salah, bu belgede, “Attiyrat Kohnim” ismindeki bir dernek üzerinden Yahudilerin yoksul Kudüslülere, bazı önemli yerler için metre kare başına 2,2 milyon dolar vermeye hazır olduklarını söyledi.
İslami Hareket'in lideri Raid Salah, Siyonist İsrail devlet başkanı Benjamin Netenyahu'nun Mescid-i Aksa üzerindeki politikasını “delice macera” olarak niteledi. Salah, terör devleti İsrail'in yeni hükümetinin Kudüs ve Mescid-i Aksa üzerine yaptığı sinsi planlara karşı da tüm Müslümanları uyardı.
SİYONİSTLER, DELİCE MACERA PEŞİNDELER
Yahudilerin Mescid-i Aksa'yı yıkarak altından bir tapınak çıkaracaklarını “gerçek dışı” olarak değerlendiren Raid Salah, “Neteyahu'nun, Kudüs'ün Yahudi şehrine dönüştürme planı ve Mescid-i Aksa'nın altından tapınak çıkacağını iddia etmesi, delice maceradan başka bir şey değildir” dedi.
FİLİSTİNLİLERE BEDEL ÖDETİYORLAR
Kazıların başlama emrini Siyonist İsrail Başbakanı Binjamin Netenyahu tarafından verildiğini vurgulayan Salah, “Amaç, Mescid-i Aksa'nın yok edilip yerine Süleyman Mabedi'nin inşa edilmesidir” diye konuştu.
Yeni hükümet döneminde tırmanan sorunlara da değinen Salah, “Netenyahu'nun, bu akılsız ve düşünceden uzak tavırları yüzünden onlarca Filistinli şehit oldu ve hala mücadelemiz devam ediyor” dedi.
METREKARESİ 2,2 MİLYON DOLAR
Ellerinde İbranice bir belgenin olduğunu belirten Salah, bu belgede, Kudüs'ün önemli yerlerinin nasıl bir kirli siyasetle alınmaya çalışıldığını anlattı. “Attiyrat Kohnim” ismindeki bir dernek üzerinden Yahudilerin, fakir Kudüslülere, bazı önemli yerler için metre kare başına 2,2 milyon dolar teklif ettiklerini söyleyen Salah, belgede iddia edilen rakamların dudak uçurtucu olduğunu belirtti. Salah, fakir halkın para ile kandırılmaya çalışıldığını ancak Kudüslülerin bu oyuna gelmeyeceğini sözlerine ekledi.
BATILI ŞİRKETLER DE DESTEKLİYOR
Kudüs'ün Yahudileştirilme projesine batılı şirketlerinde destek verdiğini vurgulayan Salah, Müslümanların duyarsızlığı karşısında, tüm dünyadaki Yahudilerin bu meseleler üzerine eğilerek, Kudüs'ün Yahudileştirilmesi ve Mescid-i Aksa'nın yerine, kendi tapınaklarının kurulması için bütün güçleriyle desteklediklerinin altını çizdi.
"Bu pis işlere beni Albay Üçok bulaştırdı. Bu işler hörmetli işler!" diyen Binbaşı Tulga'dan bomba itiraflar...
Üçok ile emekli binbaşı Sinan Tulga arasında çıkan anlaşmazlığın, Tulga'nın Kara Kuvvetleri Komutanlığı, Deniz Kuvvetleri Komutanlığı, Kara Harp Okulu, 4. Kolordu, Sabiha Gökçen Havalimanı, KKTC Güvenlik Kuvvetleri Komutanlığı, Işıklar Askeri Lisesi gibi pekçok kuruma iş yapan ALA Uluslararası Limited Şirketi'nde satış koordinatörü olarak görev yaptığı esnada rüşvet olarak verilen 50 bin liralık bir senet yüzünden olduğunu Tulga, itiraf etti.
Geçtiğimiz hafta ‘rüşvet ve sahtecilik' suçlarına adı karıştığı için tutuklanan Hava Kuvvetleri Komutanlığı Adli Müşaviri Ahmet Zeki Üçok'un, uluslar arası savunma ve silah şirketi ALA Uluslararası Ltd. Şti.'de satış koordinatörü olarak görev yapan emekli Binbaşı Sinan Tulga ile davalık olduğu ve Tulga'nın mal varlıklarına haciz koydurttuğu ortaya çıktı. Tulga'nın Ankara 17. Asliye Hukuk Mahkemesi'ne başvurarak, haciz işlemini kaldırttığı davada Tulga'nın avukatlığını Ergenekon Silahlı Terör Örgütü'ne üye olmak suçundan tutuklu bulunan emekli Albay Levent Göktaş'ın yapması dikkat çekti. Göktaş, avukatlık ofisinde bulunan ‘irticacı kamu görevlileri' belgesi, Beykoz'da bulunan silahlar ve Rus ajanı olduğu söylenen bir kadınla olan ilişkisinden doğan çocuğuyla gündeme gelmişti.
HAKİMLİK YAPARKEN, TİCARET YAPMIŞ
Kendisine sunulan hayat kadınları ve rüşvet karşılığı sanatçı ve zengin ailelerin çocuklarının askerlik işlemlerini hallettiği iddiasıyla yargılanmak üzere cezaevine gönderilen Hava Kuvvetleri Komutanlığı Adli Müşaviri ve Genelkurmay'ın Ergenekon davasına paralel olarak yürüttüğü Karargah Evleri davasını yürüten Hakim Albay Ahmet Zeki Üçok'un, askerlik mesleğinin yanı sıra ticaret yaptığı ve ticaret yaparken düştüğü anlaşmazlıklar nedeniyle mahkemelerde davalık olduğu belirlendi.
TULGA, ALA ULUSLARASI SİLAH ŞİRKETİ'NDE SATIŞ KOORDİNATÖRÜ
Üçok ile emekli binbaşı Sinan Tulga arasında çıkan anlaşmazlığın, Tulga'nın Kara Kuvvetleri Komutanlığı, Deniz Kuvvetleri Komutanlığı, Kara Harp Okulu, 4. Kolordu, Sabiha Gökçen Havalimanı, KKTC Güvenlik Kuvvetleri Komutanlığı, Işıklar Askeri Lisesi gibi pekçok kuruma iş yapan ALA Uluslararası Limited Şirketi'nde satış koordinatörü olarak görev yaptığı esnada rüşvet olarak verilen 50 bin liralık bir senet yüzünden olduğu iddia ediliyor. Söz konusu iddialarla ilgili görüşlerine başvurduğumuz şirketin İdari Amiri Mehmet Ünaldı, sözkonusu şirketin resmi internet sitesinde Tulga'nın satış koordinatörü olarak görünmesine rağmen, Tulga'nın şirketlerinden ayrıldığını iddia ederken, şirketin Genel Müdürü, Nilgün Aladağlı Rodoplu ise sorularımıza cevap vermekten kaçındı.
HACİZ BAŞLATTIRMIŞ
Vakit gazetesinin elde ettiği Ankara 17. Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 3 Ekim 2007 tarihli kararında, Üçok iş yaptığı STK İnş. Proje Orman Ür. Elk. Elkt. Bilişim Hiz. Gıda İth. İhr.San.Tic.Ltd.Şti'nin sahibi ve uluslar arası savunma ve silah şirketi ALA Uluslararası Limited Şirketi'nin satış koordinatörü emekli binbaşı Sinan Tulga isimli bir şahısla anlaşmazlığa düştü. Tulga'nın Üçok'a verdiği 50 bin TL'lik senetten sonra başlayan anlaşmazlık sonucu taraflar anlaşmayı fesh etti ve Üçok Tulga'dan 50 bin TL tahsil etmek için İcra Müdürlüğü'nden haciz işlemi başlattırdı. Haciz işlemleri devam ederken, Tulga Ankara 8. İcra Müdürlüğü'ne itiraz ederek haciz işlemini durdurdu. Üçok bunun üzerine 17. Asliye Hukuk Mahkemesi'ne başvurarak Tulga'nın itirazının iptalini istedi ancak mahkeme Tulga'nın lehine aldığı kararla, itirazın haklı olduğunu belirtti.
MAHKEME: DAVA HUSUMET NEDENİYLE AÇILMIŞ
Mahkeme, Üçok'un itirazını reddettiği kararında, haciz takibinin Tulga'nın yetkilisi olduğu şirket aleyhine yapıldığını ve davanın bu şirket aleyhine açılması gerekirken, özel şahıs Sinan Tulga aleyhine açıldığını belirterek, “Sinan Tulga aleyhine davanın açılamayacağı, yani Sinan Tulga'nın davada pasif husumet ehliyetinin bulunmayışı nedeniyle Sinan Tulga aleyhine açılan davanın husumet nedeniyle reddine karar vermek sonuç ve kanaatine varılmıştır” hükmüne vardı. Mahkeme 450 milyonluk avukatlık masraflarını da Üçok'un Tulga'ya ödemesini kararlaştırdı.
Öte yandan Üçok'un dava ettiği Emekli Binbaşı Sinan Tulga, avukatı Levent Göktaş aracılığıyla Haziran 2007'de mahkemeye verdiği dilekçesinde “Davacı tarafın başlattığı takip gibi açtığı bu davanın da haksız ve olmayan bir borç üzerine kurulu olduğunu, davacının borcu dayandırdığı olayı mahkemeyi aldatmak amacıyla farklı dile getirdiğini, davacı ile İlker Sözen'in yüksek rütbeli askerler olduklarını, kendilerinin ticari faaliyetlere girdiklerini, ancak bu alanda basiretli davranmayarak, işleri usulsüz halletmeye, müvekkilini tehdit ederek para ve menfaat sağlamaya çalıştıklarını” ifadelerini kullandı.
“BENİ BU İŞLERE ZEKİ ÜÇOK BULAŞTIRDI”
Bu arada Vakit gazetesinin ulaştığı emekli Binbaşı Sinan Tulga, o dönemde TSK'ya iş yapan Üçok ile ilgili ilginç açıklamalarda bulundu. “Beni bu işlere Üçok bulaştırdı” diyen Tulga, “Ben Zeki Üçok'tan herhangi bir şey satın almadım bir alışverişimiz olmadı. Ben ona bir senet vermiştim 50 bin liralık. Daha sonra aramızda anlaşmazlık çıktı. Beni mahkemeye verdi. 50 bin lirayı tahsil etmek için” dedi.
“BU İŞLERE HÖRMETLİ İŞLER DENİR”
Siz Üçok'tan bir hizmet ya da mal satın almadıysanız neden sizden 50 bin lira tahsil etmek istedi şeklindeki sorumuza emekli Binbaşı Tulga, “siz Azerice bilir misiniz. Azerice de bu işlere ‘hörmetli işler' denir. Bu işler hörmetli işler. Yani sizin anlayacağınız hörmet var bu işin içinde” dedi. Tulga, ‘hörmet'in Azerice'de ‘rüşvet' anlamına geldiğini hatırlatmamız üzerine, “Evet rüşvet demek” diye onayladı. Tulga, bu işlere girdiği için pişmanlık duyduğunu kaydederek, “Bu pis işlere beni Üçok bulaştırdı. Nerden girdim bu pis işlere. Daha sizin bilmediğiniz neler var neler. Ben Üçok'tan ne mal aldım ne de mal sattım ama beni bu işlere bulaştırdılar. Pis işlerine beni de alet ettiler” dedi.
“KONUŞMA, BU İŞ ERGENEKON'A DAYANIR”
“Üçok'la ilgili sizin bilmediğiniz daha neler var neler” diyen Tulga'ya: “Bu işlerin neler olduğu” şeklindeki sorumuz üzerine “Telefonda olmaz Turan Güneş Bulvarı'nda bir yerde buluşalım. Üçok'la ilgili her şeyi size itiraf edeceğim” diyen emekli Binbaşı Sinan Tulga, Turan Güneş Bulvarı'na gittiğimizde ise tekrar bizi arayarak, “Sizinle görüşmek istemiyorum. Avukatımla görüştüm bana diyor ki ‘Sen de sıkıntıya girersin sakın konuşma. Bu iş Ergenekon'a dayanır' dedi. Onun i çin sizinle görüşemem" demesi dikkat çekti.
Gazetemizin konuyla ilgili olarak ulaştığı rüşvet ve sahtecilik suçlarından cezaevinde tutuklu bulunan Hakim Albay Ahmet Zeki Üçok'un avukatı Nazif Koçak ise müvekkilini savundu. Koçak, “Tulga'nın Zeki Üçok'a kooperatif hissesi vermesi gerekiyordu vermedi. O yüzden mahkemelik olduk” dedi.
İKİSİNİN DE AVUKATLARI KAMUOYUNDA TANINIYOR
20 Haziran 2007 tarihinde Tulga'nın itirazının iptali için dava açan Ahmet Zeki Üçok'un avukatlığını ceza ve tazminat davalarıyla ilgili birçok kitabı bulunan Avukat Nazif Kaçak yaparken, davalı Sinan Tulga'nın avukatlığını ise Ergenekon Silahlı Terör Örgütü üyesi olmaktan Silivri'de tutuklu bulunan ve ‘Eğer serbest bırakılmazsam, savcıları vurun' diye tehditler savuran emekli Albay Levent Göktaş yaptı. Göktaş, Beykoz'daki lav silahları, avukatlık ofisinde bulunan ‘irticacı kamu görevlileri' dosyası ve Rus ajanı bir kadınla olan ilişkisinden doğan çocukla gündeme gelmişti.
İŞTE ALA SİLAH ŞİRKETİNİN İŞ YAPTIĞI KURUMLAR
Ala silah şirketi, başta TSK'ya bağlı kurumlar olmak üzere birçok kamu kurumuna iş yapmış. İşte çok büyük paraların döndüğü o işlerden bazıları:
1. Kara Harp Okulu Atış Poligonu:
İş Kapsamı:
Sius Ascor 80 yol 25 - 50 Metre elektronik hedef sistemleri, puanlama ve sıralama bilgisayar sistemleri, skorbordlar, monitörler, kumanda masaları, balistik koruma ve ses izalasyonu, projelendirme, malzeme temini ve elektronik montajı (komple anahtar teslimi). Solution Shooter Training System (SCATT) temini ve kurulması
2. 4. Kolordu Atış Poligonu (MAMAK)
İş Kapsamı:
Sius Ascor 40 yol 300 Metre elektronik hedef sistemleri, puanlama ve sıralama bilgisayar sistemleri, skorbordlar, monitörler, kumanda masaları, balistik koruma ve ses izalasyonu, projelendirme, malzeme temini ve elektronik montajı (komple anahtar teslimi ) ile bu hedef sistemlerine ait yedek parça temini.
3. Elazığ Polis Okulu
İş Kapsamı:
5 yol 25 Metre elektronik hedef sistemleri, bilgisayar sistemleri, skorbordlar, monitörler, kumanda masası, interaktif simülasyon sistemi, balistik koruma ve ses izolasyonu, projelendirme, malzeme temini ve elektronik montajı
4. Kara Kuvvetleri Komutanlığı 1 ve 2 Numaralı Nizamiyeleri
İş Kapsamı:
Vivid APS otomatik patlayıcı algılama sistemleri temini, montajı, işletmeye alınması (X - RAY )
5. Deniz Kuvvetleri Komutanlığı Lumbarağzı
İş Kapsamı:
Vivid APS otomatik patlayıcı algılama sistemleri temini, montajı, işletmeye alınması (X - RAY )
6. Sabiha Gökçen Havalimanı (Kurtköy- İSTANBUL)
İş Kapsamı:
Üç ayrı bagaj holünde, her bir sistem münferiden saatte 1500 bagaj kapasiteli Vivid VIS-M ve VDS III bagaj hattına entegre tam otomatik patlayıcı, uyuşturucu algılama sistemleri temini, montajı ve işletmeye alınması (X-RAY)
7. KKTC Güvenlik Kuvvetleri Komutanlığı
İş Kapsamı:
Piyade tüfekleri ve makineli tabancalar için Aimpoint Kırmızı Nokta Nişan Aleti ve Scatt Solution Atıcılık ve nişancılık eğitim sistemi temini ve montajı.
8. Kara Kuvvetleri Komutablığı
İş Kapsamı:
Tanner 6mm ve .308 cal Müsabaka silahları temini, bakım ve onarımı,
Hammerli AG .22 Cal ve .32 Cal SP 20 Ateşli ; ayrıca AP 40, AR 50 havalı Müsabaka silahları ve yedek parçaları temini, bakım ve onarımı,
Norma Precision AB 6 mm, .308 cal.ve .32 Cal Müsabaka mermileri temini,
H&N Havalı silah saçması temini,
Eley 22 Cal tabanca ve tüfek mermileri temini,
Walther 22 Cal sport ve power match müsabaka silahları temini,
Pardini 22 Cal ve .32 Cal Ateşli ve K2S Havalı tabanca temini,
Morini 22 Cal ve .32 Cal Ateşli ve CM162MI Havalı tabanca temini,
Sauer, Kurt Thune, Peltor, Champion ve Gehmann gibi firmalardan çeşitli atış giysi ve teçhizatları temini.
9. Genelkurmay Kapalı Atış Poligonu Yenileme İnşaatı
İş Kapsamı:
Projelendirme, malzeme temini ve inşası (Havalandırma, elektrik, tesisat, ses yalıtımı, balistik koruma ve inşaat kalemlerinin tamamı)
10. Eğitim ve Doktrin Komutanlığı Atıcılık ve Keskin Nişancılık Eğitim Bölüğü (AKNEB)
İş Kapsamı:
Johannsen Havalı silah poligonu
Scatt atış eğitim sistemi
Hammerli AP 40 Havalı Tabanca ve AR 50 Havalı tüfek temini
H&N Havalı silah saçması temini
Norma .32 Cal., .308 Cal., ve 6 mm BR Mermi temini
Tanner 6 mm BR tüfek temini
Pardını K2S Havalı tabanca temini,
Walther LG 300 Alutec Havalı tüfek temini.
11. 4. Kolordu Komutanlığı
İş Kapsamı:
Hammerli AP 40 Havalı tabanca temini
12. Etimesgut Zırhlı Tümen Komutanlığı
İş Kapsamı:
Hammerli AP 40 Havalı tabanca ,AR 50 Havalı tüfek ve Scatt Solution (Atıcılık Nişancılık eğitim sistemi) temini ile havalı silah saçmaları ve hedefleri temini.
13. 1. Piyade Er Eğitim Tugay Komutanlığı
Hammerli AP 40 Havalı tabanca temini
14. Ankara Emniyet Müdürlüğü
İş Kapsamı:
MP5 Taktik el fenerleri temini.
15. Gülhane Askeri Tıp Akademisi Komutanlığı
İş Kapsamı:
Hammerli AP 40 Havalı tabanca,AR 50 Havalı tüfek, Sauer Atış elbiseleri ve H&N Havalı Silah Saçması temini
16. Bolu Komando Tugay Komutanlığı
İş Kapsamı:
Hammerli AR 50 Havalı tüfek temini
17. İstihkam Okul Komutanlığı
İş Kapsamı:
Sauer Atış elbiseleri , H&N Havalı Silah Saçması ve Hedef kağıtları temini
18. Işıklar Askeri Lisesi Komutanlığı
İş Kapsamı:
H&N Havalı Silah Saçması temini
19. Maltepe Askeri Lisesi Komutanlığı
İş Kapsamı:
Scatt Solution Shooter Training System temini,
Sauer Atış Botu temini,
H&N Havalı Silah Saçması temini
20. Burdur Tugay Komutan Yardımcılığı
İş Kapsamı
Hammerli AP 40 havalı tabanca, Hammerli AR 50 havalı tüfek ve Havalı silah saçması temini
21. Tuzla Piyade Okul Komutanlığı
İş Kapsamı:
Hammerli AP 40 havalı tabanca , Hammerli AR 50 havalı tüfek ve H&N Havalı Silah Saçması temini
22. 1.Ordu Komutanlığı
İş Kapsamı:
Hammerli AR 50 Havalı Tüfek Temini
23. Bedensel Engelliler Federasyonu
İş Kapsamı:
Hammerli AP 40 havalı tabanca, Hammerli AR 50 havalı tüfek, H&N havalı silah saçması ve Havalı silahlar için pompa temini.
24. T.C. Atıcılık ve Avcılık Federasyonu
İş Kapsamı:
Eley .22 Cal Match EPS Müsabaka Mermisi, Hammerli AP 40 Havalı Tabanca , Hammerli AR 50 Havalı Tüfek, Walther LG 300 Havalı Tüfek, H&N havalı silah saçması, Müsabaka Silahları Pompası, Kromson Skeet Poligonu, Serena Trap ve Skeet poligonu (Eskişehir) temini ve montajı.
25. Modern Pentatlon Federasyonu
İş Kapsamı:
Hammerli AP 40 Havalı tabanca ve H&N havalı silah saçması temini.
26. Deniz Kuvvetleri Komutanlığı
İş Kapsamı:
Hammerli AP 40 Havalı tabanca temini
27. Jandarma Okullar Komutanlığı
İş Kapsamı:
Sius Ascor 20 yol 25 metre elektronik ateşli silah poligonu hedef sistemi ve 20 yol 10 metre elektronik havalı silah poligonu hedef sistemi temini ve montajı ile bu sistemlere ait yedek parça temini.
28. Jandarma Genel Komutanlığı
Jandarma Gücü Atış Takımı Silah (Tanner, Walther, Hammerli) Mühimmat (Eley, Norma) ve Teçhizat (Sauer, Champion, Gehmann, Peltor) alımı.
29. 9. Kolordu Komutanlığı
İş Kapsamı:
Hammerli AP 40 Havalı tabanca, AR 50 havalı tüfek, Havalı silahlar için pompa ve Sauer atış eldiveni temini.
30. 11. Piyade Tugay Komutanlığı
İş Kapsamı:
Morini CM 162 EA Havalı tabanca, Hammerli AR 50 Alupro Havalı tüfek ve Havalı silah pompası temini.
32. 1. Piyade Er Eğitim Tugay Komutanlığı
İş Kapsamı:
Hammerli AP 40 Havalı tabanca, H&N havalı silah saçması ve Havalı silah pompası temini.
33. Eğirdir Komando Okul Komutanlığı
İş Kapsamı:
H&N Havalı silah saçması temini.
34. 57. Topçu Tugay Komutanlığı
İş Kapsamı:
Hammerli AP 40 Havalı tabanca, AR 50 Havalı tüfek, Havalı silahlar için pompa ve H&N havalı silah saçması temini.
35. 95. Zırhlı Tugay Komutanlığı
İş Kapsamı:
H&N Havalı silah saçması temini.
36. 8. Mekanize Piyade Tugay Komutanlığı
H&N Havalı silah saçması ve hedef kağıtları temini.
37. 48. İç Güvenlik Tugay Komutanlığı
İş Kapsamı:
Hammerli AP 40 Havalı tabanca, AR 50 Havalı tüfek, Havalı silahlar için pompa ve H&N havalı silah saçması temini.
38. 4. Komando Tugay Komutanlığı
İş Kapsamı:
Walther LP 300 Havalı tabanca, LG 300 Alutec Havalı tüfek, Havalı silahlar için pompa ve H&N havalı silah saçması temini.
39. 19. Piyade Tugay Komutanlığı
İş Kapsamı:
H&N Havalı silah saçması temini.
40. 5.Komando Alay Komutanlığı
İş Kapsamı:
H&N Havalı silah saçması ve Havalı silah hedef kağıtları temini
41. Hava Harp Okulu Komutanlığı
İş Kapsamı:
Havalı silah hedef kağıtları temini
42. Gençlik ve Spor İl Müdürlüğü (Sakarya)
İş Kapsamı:
H&N Havalı silah saçması temini.
43. Gençlik ve Spor İl Müdürlüğü (Çankırı)
İş Kapsamı:
H&N Havalı silah saçması temini.
Ergenekon Terör Örgütü sanığı Kemal Gürüz'ün YÖK Başkanlığı döneminde, Ergenekon'un firari sanığı Bedrettin Dalan'ın Yeditepe Üniversitesi'ne 7 trilyon aktarıldığı ortaya çıktı
Vakit'in ele geçirdiği belgeler “Ergenekon kaçağı” Bedrettin Dalan'ın Yeditepe Üniversitesi'ne, “28 Şubat hükümetleri” ve “YÖK”ün işbirliği ile her yıl gerçekleştirilen milyonlarca dolarlık kaynak aktarımlarını gündeme taşıyor.
Belgeye göre Dalan'ın Yeditepe Üniversitesi'ne 1999'da 862 milyar, 2000'de 1 trilyon 926 milyar, 2001'de 2 trilyon 50 milyar, 2002'de ise 2 trilyon 82 milyar olmak üzere toplam 6 trilyon 920 milyar lira kaynak aktarılmış.
Bu kaynak aktarımları, Cumhurbaşkanı'na bağlı Devlet Denetleme Kurulu tarafından incelemeye alınması gereken “ilginçlikler” olduğunu gözler önüne seriyor.
“ÜNİVERSİTE, ÖSYM VE YÖK DENETLEME KURULU KAYITLARI ARASINDA TUTARSIZLIKLAR VAR!..”
Belgeler eşliğinde ilgilileri göreve çağıran bir “Maliye müfettişi” şunları söylüyor: “1998 ile 2003 yılları arasında her yıl milyonlarca dolarlık kaynak aktarıldığını görüyoruz. Zaman aşımından dolayı 1999 ve sonrasındaki aktarımları ele almakta fayda var. 2009'u geçirirsek 1999'un, 2010'u geçirirsek 2000'in hesabını sormak zaman aşımı sebebiyle imkansızlaşır. Bakın; Başbakanlık ve Hazine Müsteşarlığı 17.09.2009 tarihinde Yeditepe Üniversitesi Rektörlüğü'ne bir yazı gönderiyor. Bu yazıda, ÖSYM Başkanlığı, Yükseköğretim Denetleme Kurulu ve Rektörlük kayıtları arasında ‘tutarsızlıklar' olduğu resmen ifade ediliyor. Kayıtların birbirini tutmamasının sebebi nedir?.. Yüksek Öğretim Denetleme Kurulu'na ‘hazine yardımı için' gönderilen kayıtlar, göstermelik kayıtlar mıdır?.. Başbakanlık Hazine Müsteşarlığı'nın yazısından sonra, bu ‘tutarsızlık' nasıl örtbas edilmiştir?.. 1999-2003 yılları arasında, YÖK Denetleme Kurulu'nun ‘Ek 18. maddedeki bütün şartları taşımaktadır' kararına yaslanarak ‘azami kaynak aktarımı'ndan faydalanan Yeditepe Üniversitesi'nin bu şartları, 2003'ün son ayı itibarı ile taşımadığı Maliye Bakanlığı Bütçe ve Mali Kontrol Genel Müdürlüğü'nün Bakanlık makamına gönderdiği 22 Aralık 2003 tarihli yazı ile belgelenmiştir. O dönemde mütedeyyin insanların yönettiği bazı vakıf üniversitelerine, ‘arsa sahipliği problemli' gibi 2547 sayılı Kanunun Ek 18. maddesindeki ‘Vakıf üniversitelerine sağlanacak yardımlarla ilgili kriterler'le alakalı olmayan sebepleri öne sürerek kaynak tahsisini reddeden irade Yeditepe, Üniversitesi'ne niçin ayrıcalık tanımıştır?..”
Müfettiş'in soruları şöyle devam ediyor:
“Ergenekon davasındaki Dalan faktörü, bu dosyaların yeniden açılmasını zaruri hale getirmektedir. Üniversiteye her yıl aktarılan milyonlarca dolar, hangi amaçlarla kullanılmıştır?.. Üniversite, mesela niçin bir Bilkent Üniversitesi'nin bilimsel alandaki saygınlığının yarısına ulaşamamıştır?.. Kaynaklar, hangi amaçlarla kullanılmıştır?.. Yeditepe Üniversitesi'nde gerçekleştirilen Ergenekon aramasının ardından, üniversite mütevelli heyetinde yapılan değişiklikle; medya patronu Aydın Doğan listeden çıkartıldı. Üniversite'nin kuruluşundan beri üniversite yönetiminde bulunan medya patronunun, Dalan'ın adreslerine yapılan baskınlardan sonra ayrılması tesadüfi midir?..”
SAYIN CUMHURBAŞKANI EL KOYSUN!..
Bu soruları gündeme getiren müfettiş, talebi de şu şekilde dile getiriyor:
“Bütün bunların, kamu kaynaklarının sağlıklı ve adil bir şekilde kullanılması konusundaki hassasiyetiyle tanınan Cumhurbaşkanımız Abdullah Gül'ün talimatıyla, öncelikle Devlet Denetleme Kurulu tarafından ele alınmasında kamu vicdanının rahatlaması bakımından zaruret vardır.”
DALAN'IN ÜNİVERSİTESİNDE SESSİZLİK
Öte yandan, yardımlara ilişkin sorularımız, üniversite yönetimi tarafından cevapsız bırakıldı. Kurumsal İlerlemeden Sorumlu Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Nilüfer Eğrican'ın “Büyük hazine yardımları alan üniversitenizin, bilimsel makale, Uluslararası Bilimsel Atıf Endeksleri”ne giren bilimsel makale sayısı itibariyle durumu nedir? Fen bilimleri alanında uluslararası düzeyde kabul gören hakemli bilimsel dergileri kapsayan, Science Citation Index'de (SCI) yer alan makale sayınız kaçtır ve bu bakımdan dünya üniversiteleri arasındaki yeriniz nedir?” şeklindeki sorulara cevap vermesi bekleniyor. Yeditepe Üniversitesi'nden yapılan açıklamalarda “Uluslararası alandaki bilimsel başarıya” vurgu yapılmaması, sadece “laiklikten ve Atatürkçülükten” bahsedilmesi dikkat çekiyor.
HABERAL'IN ÜNİVERSİTESİNE DE 1.5 TRİLYON
Öte yandan; elde edilen belgelere göre Ergenekon sanığı Prof. Dr. Mehmet Haberal'ın Başkent Üniversitesi'ne de 1 trilyon 515 milyar lira kaynak aktarılmış. Aynı dönemde Koç Üniversitesi'ne de 550 milyar lira verilmiş.
Yerel seçimlerde “Yaparsa Hoca Yapar” diye afiş astıran CHP'li Antalya Büyükşehir Belediye Başkanı Mustafa Akaydın, 6 ayda Antalya gençliğinin ahlakını çökertti. Akaydın, Avrupa ülkelerinde her yıl bu tarihlerde “Oktoberfest” (Ekim Festivali) adı altında düzenlenen sefahati bu sene Antalya'ya da taşıdı.
İki gün süren sefahat aleminde su gibi alkol tüketilirken, alkolün etkisiyle ahlaksızlıkta sınır tanınmadı. Akaydın, İçki fıçısının tıpasını balyozla kırarak sefahat alemini başlattı. Alkol duvarını aşan Akaydın, daha sonra Alman revü kızlarıyla birlikte pistte kendini kaybetti.
Seçimlerde “Yaparsa Hoca Yapar” diye afiş astıran CHP'li Antalya Büyükşehir Belediye Başkanı Mustafa Akaydın, 6 ayda Antalya gençliğinin ahlakını çökertti. Antalya Büyükşehir Belediyesi, Avrupa ülkelerinde her yıl bu tarihlerde “Oktoberfest” (Ekim Festivali) adı altında düzenlenen sefahati, bu sene Antalya'ya da taşıdı. İki gün süren sefahat aleminde su gibi alkol tüketilirken, alkolün etkisiyle ahlaksızlıkta sınır tanınmadı.
TIPAYI PATLATIP PİSTTE KENDİNİ KAYBETTİ
Akaydın, “Oktoberfest”in simgesi olan bira fıçısının tıpasını, Alman turistlerle birlikte balyozla kırarak sefahat alemini başlatırken, alkol duvarını aşan Akaydın'ın daha sonra Alman revü kızlarıyla birlikte pistte dans etmesi ise dikkat çekti. Siyasilerin bu tarz görüntüleri Avrupa ülkelerinde bile yadırganıyor ve büyük tepkilere sebep oluyor.
AHLÂKSIZLIK İÇİN HER TÜRLÜ ZEMİN HAZIRLANIYOR
Vakit'e konuşan Büyük Birlik Partisi Antalya İl Başkanı Rasim Küçük, “Biz haya ettik, festivalin yapıldığı yere gitmedik. Ancak haberlerini aldım, anlatılanlara göre tam bir ahlaksızlık. Bunun eğlenceyle bir ilgisi yok, resmen Türk-İslam ahlakı ifsad ediliyor” dedi. Önceki başkan Menderes Türel döneminde insanların uluorta içki içmezken Akaydın'la birlikte ahlaksızlığın sokak ortasına taşındığını kaydeden Küçük, “Su dansları adı altında kızlı erkekli gençlerimizin ahlakını bozmak için her türlü zemin hazırlanıyor. Akaydın'dan sonra, kendini bilen bir insanın ailesiyle Antalya'da gidip oturacağı, gezeceği bir mekan kalmadı. Ancak biz bunları dile getirince çağdışı oluyoruz. Bu yozlaşmanın önüne geçilmezse Antalya'da gençlik kalmayacak” şeklinde konuştu.
CHP VE MHP'LİLER NEREDEYSE TUVALETE BİLE BİRLİKTE GİDİYOR
Antalya'daki CHP'li belediyelerin yolsuzluklarıyla ilgili çok sayıda belge ortaya çıkarmalarına karşın, hiçbir işlem yapılmadığını ifade eden Küçük, bugün de CHP'li Konyaaltı Belediyesi hakkında yine milyarlarca liralık yolsuzluk belgesi açıklayacaklarını söyledi. Küçük, “Eğer savcılar bu açıklamamızı ihbar kabul edip harekete geçmezlerse, biz suç duyurusunda bulunacağız. Bu yolsuzluğun boyutu, Konyaaltı Belediye Başkanı'nın istifasını bile gerektirir” dedi. Akaydın'ın bu rahatlığının diğer partililerin umursamaz tavrından ve CHP'lilerle olan ilişkilerinden kaynaklandığını ifade eden Küçük, “CHP ve MHP'liler, il genel meclisinde neredeyse tuvalete bile birlikte gidiyor, inanılmaz bir ittifak var” şekinde konuştu. Yolsuzluk belgelerini açıklamamaları için kendilerine inanılmaz teklifler geldiğini de kaydeden Küçük, CHP'lilerin yolsuzluklarının bundan sonra da takipçisi olacaklarını söyledi.
CHP Genel Başkanı Deniz Baykal'ın, 1978'de Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı yaptığı dönemde Türkiye'nin her yanı benzin, et, tüp gaz ve margarin kuyruğundan geçilmiyordu. Hatta, "ucuz" diye "az su katılmış süt kuyrukları" bile vardı.
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, seçim mitinglerinde CHP Genel Başkanı Deniz Baykal'ın, 1978'de Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı yaptığı dönemde yaptığı icraatları anlatıyor. Vakit, Baykal'ın Bakanlık yaptığı dönemi araştırdı.
TÜRKİYE KUYRUKLARLA ANILIYOR
Deniz Baykal'ın bakanlık yaptığı dönem Türkiye kuyruklarla anılıyor. Vatandaş; et, süt, margarin, yağ, benzin, pasaport, tüp gaz almak için kuyruk bekliyordu. Az su katılmış süt ve et alabilmek için vatandaşlar kuyruğa giriyor, garları yolcular değil, yağ almak isteyenler dolduruyordu. Benzin darlığı yüzünden otobüs, minibüs ve özel araçlarına binemeyen İstanbul halkı, banliyö trenlerine akın ediyor ve salkım saçak yolculuk yapıyordu. Tüp gaz, sana yağı ve pasaport için kuyruklar uzuyordu.
“Bu zihniyet kirlidir”
Erdoğan, CHP'nin kitabında belediyeciliğin, hizmetin adının olmadığını belirterek, “Bu zihniyet kirlidir. Bu zihniyet bereketsizdir. Bu zihniyette, geçmişinden bugüne alın, bereketsizlik var. 12 Eylül öncesinde Enerji Bakanı kimdi? Sayın Baykal'dı. Sayın Baykal'ın döneminde hatırlayın o benzin kuyruklarını, akaryakıt kuyruklarını. Rahmetli babam bana anlatırdı. Nüfus kağıdında, yağ damgası, ekmek damgası, gaz damgası var. Bunlar maalesef karneyle dağıtılırdı. Bu günleri bu millet gördü, gördüğü içindir ki bu CHP'ye tek başına iktidarı vermedi” demişti.
Kurtuluş ve dünya savaşlarında böyle pahalılık görülmedi
Fatma Özcan adlı yaşlı bir hanım, Baykal'ın bakanlık yaptığı hükümeti protesto etmek için telgraf göndermiş ve “Kurtuluş ve dünya savaşlarında böyle yokluk ve pahalılık görmedik. Milleti sevindirmek istiyorsanız istifa edin. Yağ yok, tuz yok, ekmeğe zam gelmiş. Kahve kayıplara karıştı. Tüp gaz yerine sıra veriyorlar” demişti.
AZ SU KATILMIŞ SÜT KUYRUĞU
Silivri'nin köylerinden toplanan mandıra sütü İstanbul'da kapışıldı. Halkın kısa sürede kuyruk olması üzerine konuşan sütçüler, “Biz çok az su katarız, hem de kattığımız suyun şehir şebekesinden alınmasına dikkat ederiz” dediler. Güğümlere doldurulan sütler kısa sürede kapışıldı.
ET KUYRUĞU
“Kuyruktan yürünecek yer kalmadı. Et-Balık Kurumu sözünü tutmadı. Hani et satış mağazası açılacaktı” başlıklı haberde et almak için kuyruğa giren vatandaşların fotoğrafı yayınlandı.
YAĞ KUYRUĞU
Haydarpaşa Garı'nı ilk defa yolcular değil, yağ almak isteyenler doldurdu. Bu sırada kaynaşan kalabalığı sıraya koymaya çalışan polis ve jandarmaların da koşuşturmalarıyla Haydarpaşa Garı tam bir ana baba gününe dönmüştür. Fotoğrafta, yağ almak için bekleşenler görülüyor.
BENZİN KUYRUĞU
Benzin kuyruğu gökyüzünden bile görünüyor: “Araç sahipleri, oluşturdukları kuyruklarda beklemektedir. Bu kuyrukların uzunluğu kilometreleri bulmaktadır. Yukarıdaki fotoğraf bu görüntüyü gökyüzünden saptamakta ve sahil yolundaki benzin kuyruğunun uzunluğunu en iyi şekilde ortaya koymaktadır.”
Benzin yok, trenler tıklım tıklım dolu: Ne benzin darlığı ne de hayat pahalılığı dün İstanbul halkını evinde tutabildi. Benzin darlığı yüzünden otobüs, minibüs ve özel araçlarına binemeyen İstanbul halkı, banliyö trenlerine akın etti. Bu yüzden de trenlerin özellikle Sirkeci-Halkalı arası salkım saçak hareket ettikleri görüldü.
Karneler dağıtıldı ama benzin yok: İstanbul trafiğine kayıtlı 295 bin araçtan yarıya yakını karne alamadı. Vali “Karne satışına devam edileceğini” söyledi. Karne ile satış, vatandaşın ortalama on dakikalık zamanını alacak.
Arnavutköy'de 15 gündür yakıt bulamayan köylüler, mazot yüklü 4 tankere el koydu: Aylardır mazotsuzluktan tarım ve tarımcılık yapamadıklarını belirten köy halkı, Ambarlı'da özel kömür işletmelerine giden 4 tankerin dağıtım kağıtlarının yasal olmadığını da iddia ettiler.
Benzin yok… Otobüsler tıklım tıklım dolu: Benzin sıkıntısının doruk noktasına ulaşması, İstanbulluları hayli güç duruma soktu. Benzinsizlik nedeniyle bazı dolmuşların çalışmaması, otobüs ve dolmuş duraklarında uzun kuyrukların oluşmasına neden oldu. Yakıt yokluğu nedeniyle bazı vapur seferleri de birleştirildi. Şehir Hatları vapurlarındaki kalabalığın yanı sıra, İstanbullular belediye otobüslerine binebilmek için de hayli ter döktüler… Fotoğraflarda bir dolmuş durağında ümitle aracın gelmesini bekleyenler ve bir otobüste kendilerine yer bulabilmeye çalışan İstanbullular görülüyor.
TÜP GAZ VE MARGARİN KUYRUĞU
Ecevit iktidarı dönemi, iş dünyasının hükümete karşı verdiği ilanlardan sonra başlayan tüp gaz ve sana yağı kuyruklarıyla hatırlanıyor.
--
Cumhuriyet Halk Parti'li Denizli Gürpınar Belediyesi, Cennet Güngör ve Ramazan Acar çiftinin nikahlarını Cennet Güngör nikah işlemi için kapalı fotoğraf verdiği gerekçesiyle kıymadı. Çift, nikah memurunun ‘Kapalı fotoğraf olmaz, başı açık fotoğraf getir' şeklindeki sözleriyle şok oldu. Resim altı 1: Yasal hakları olmasına rağmen Gürpınar Belediyesinden nikah randevusu almayı başaramayan Ramazan Acar ve Cennet Güngör çifti Ağaçbeyli Belediyesine başvurup hiçbir sıkıntı çekmeden evlendi.
Resim alt 2: CHP'li Gürpınar Belediyesi başörtülüye nikah yasağını bir de antetli kağıda dökerek çiftin eline tutuşturdu.
Resim altı 3: İşte buda CHP'li belediyenin ardına saklandığı kanun maddesi
Seçim döneminde çarşaf açılımı yapıp yakaladığı herkese rozet takmaktan çekinmeye CHP, seçim sonrası ele geçirdiği belediyelere evlenmek için başvuran başörtülü vatandaşların nikahlarını dahi kıymıyor. Avustralya'da yaşayan ve evlenmek üzere ailesiyle birlikte memleketi Denizli'ye giden gurbetçi Ramazan Acar ve nişanlısı Cennet Güngör, 24 Eylülde nikah randevusu almak için gerekli evrakları ve istenen altışar adet resmi temin ederek Gürpınar Belediyesine başvurdu.
İddiaya göre 24 Eylül günü evrakları teslim alan Mehmet Eryılmaz isimli nikah memuru, Ramazan Acar'ın nişanlısının getirdiği vesikalık fotoğrafların nikah için uygun olmadığını, Cennet Güngör'ün saçlarının kapalı olduğu gerekçesi ile nikah işlemlerine başlayamayacağını söyledi.
BAŞÖRTÜSÜ BELEDİYELERİNİN YÖNETMELİĞİNE UYGUN DEĞİLMİŞ
Ramazan Acar'ın sinirlenip ‘böyle insanlık dışı bir uyulama olur mu' demesi üzerine odaya giren belediye muhasebecisi ve aynı zamanda belediyenin eski nikah memuru olduğu belirtilen Ramazan Ceren isimli şahıs, nikah memurunun haklı olduğunu ve belediyelerinin başı açık resim getirmeyen kişilerin nikahını kıymadığını söyledi.
‘SİZE GÖRE AÇIK OLABİLİR FAKAT BANA GÖRE YETERİNCE AÇIK DEĞİL'
Damat Ramazan Acar'ın babası Özkan Acar'ın devreye girerek yasakçı tavra müdahale etmesi üzerine ortalık daha da karıştı. Belediyenin muhasebe Müdürü Ramazan Ceren baba Özkan Acar'ı da tersleyip ‘size göre fotoğraflar yeterince açık olabilir fakat, bana göre yeterince açık değil' dedi.
Skandal CHP'li belediyenin başörtülü başvurulara nikah kıyılamayacağı yönünde antetli bir yazı hazırlaması ile katmerlendi.
Nikah memuru Mehmet Eryılmaz tarafından hazırlanan yazıda örtülü fotoğraf verildiği için nikahın kıyılamayacağı yazıldı. Yazı ellerine tutuşturulan aile adeta kapı dışarı edildi.
Vakit'e konuaşan Ramazan Acar ‘Mehmet Eryılmaz nişanlımın resimlerinin başörtülü olması sebebi ile nikah işlemini yapmayacağını söyledi. Gidip başı açık resim çekmemiz halinde randevu işlemini 5 dakikada halledeceklerini söylemesi üzerine sinirlendim amirini görmek istiyorum diyince Ramazan Ceren odaya girip resimlere baktı ve belediyelerinin evlenme yönetmeliğinde kurallara uymayan bir resim olduğunu ve eşimin fotoğrafının başı açık olması gerektiğini söyledi. Biz diretip hakkımız arayacağız diyince de elimize Gürpınar Belediye Başkanlığı ibaresiyle başlayan ilgili kararı tutuşturup bizi kapı dışarı etti.' şeklinde konuştu.
KOMŞU BELEDİYE HERHANGİ BİR SIKINTI ÇIKARMADAN NİKÂHI KIYDI
Bunun üzerine komşu belediye olan 10 km ötedeki Uşak'ın Ağaçbeyli Belediyesi'ne gittiklerini belirten Acar, burada hiçbir sıkıntı çekmeden nikahlarının kıyıldığını ve kimsenin kendilerine ne eşinin başı örtüsü ile ilgili, nede bonesinin rengi ile ilgili saçma sapan sorular sormadığını belirtti. Türkiye'de başlarına gelen bu olayın başka bir ülkede yaşanması halinde, önce belediye başkanın ardından kendilerine bu zulmü çektiren personelinin sokağa çıkmaya yüzlerinin kalmayacağını hepsinin anında görevlerinden alınacağını dile getirdi.
TEHDİT ETTİ
Bu arada Gürpınar'ın Cumhuriyet Halk Partili Başkanı Halil Arıkan ısrarlı aramalarımıza rağmen telefonlarımıza çıkmazken, ulaştığımız işgüzar belediye çalışanı Ramazan Ceren ise iddiaları kabul ederek, Ramazan Acar'ın eşinin başörtü bağlama şeklini beğenmediğini, bone taktığını ve bu durumun Gürpınar Belediyesinin yönetmeliklerine aykırı olduğunu iddia etti. Verdikleri skandal evlendirme hizmetini haberleştirmemiz halinde yargıya başvuracağını belirtmekten de ger durmayan Ceren, ‘Haberi yaparsanız eğer mahkemede hesaplaşırız, Vakit'e dava açarım' şeklinde tehditler savurdu.
Komşu belediyenin kıydığı nikahla dünya evine giren çifti tehdit etmekten geri durmayan Ramazan Ceren ‘Onları gerekli yerlere şikayet ederim' şeklinde konuştu.
Genelkurmay eski Başkanı Orgeneral Yaşar Büyükanıt'ın korgeneral rütbesinde iken liselerde Milli Güvenlik dersine giren subay öğretmenler vasıtasıyla, Türkiye'nin dört bir yanındaki okullarda fişleme yaptırdığı ortaya çıktı.
Milli Güvenlik Bilgisi dersine giren subay öğretmenlerin, öğrencileri tek tek fişleyerek ajanlık yaptıkları ortaya çıktı.
Genelkurmay eski Başkanı Orgeneral Yaşar Büyükanıt, Balıkesir İmam Hatip Lisesi'nde görevli Milli Güvenlik Bilgisi Dersi öğretmeninin raporu doğrultusunda, öğrencilerin başlarının açılmasını sağlayan Okul Müdürü Metin Taşlık'ı, “Çağdaş medeniyet seviyesine ulaşmak yönünde çaba gösteren Okul Müdürü Metin Taşlık'ın bu
davranışları takdirle karşılanmıştır” ifadeleriyle övmüş.
Yaşar Büyükanıt, Korgeneral rütbesinde iken liselerde görevli subay öğretmenler vasıtasıyla istihbarat çalışmasında bulunmuş! Yaşar Büyükanıt, Kasım 1999'da, Balıkesir İmam Hatip Lisesi'nde Kılık-Kıyafet Yönetmeliği'nin uygulanmadığını “Hizmete Özel” yazıyla, Milli Eğitim Bakanlığı'na bildirmiş.
Yaşar Büyükanıt, söz konusu yazısında, Balıkesir İmam Hatip Lisesi'nde Milli Güvenlik Bilgisi Dersi öğretmeninin kılık-kıyafet yönetmeliğinin uygulanmasına yönelik hazırladığı raporu incelediğini belirterek, raporda; 1998-1999 eğitim döneminde İmam Hatip Lisesi'nde derslere türbanla girildiği, kız-erkek öğrencilerin birbirinden ayrı sınıflarda ders gördükleri, 1999-2000 eğitim döneminde okul müdürlüğüne Metin Taşlık'ın atandığı ve Taşlık'ın kılık-kıyafet yönetmeliğinin uygulanması yönünde çok duyarlı davrandığı, kız öğrencilerin yüzde 50'sinin ikna edilmesi üzerine çağdaş kıyafetle dersleri takibe başladığı, diğer kız öğrencilerin ise konuya olumlu baktığı, çevre, arkadaş ve aile baskısı ile henüz tutumlarında değişiklik olmadığı, ancak yakın bir tarihte değişimin gerçekleştirilebileceği, okul müdürünün Milli Eğitim Müdürlüğü'nce yakından desteklendiği, çağdaş seviyede eğitim uygulanmasına yönelik isteklerin kabul görerek hemen uygulamaya geçildiğinin belirlendiğine dikkat çekiyor.
Yaşar Büyükanıt, öğrencilere başlarını açmaları yönünde baskı yapan okul müdürü hakkında da, “Çağdaş medeniyet seviyesine ulaşmak yönünde çaba gösteren Okul Müdürü Metin Taşlık'ın bu davranışları takdirle karşılanmıştır” ifadelerini kullanmış.
Söz konusu yazıda; raporun Genelkurmay Başkanı Namına Prj. Sb. Yb. H. Minisker, Ş. Md. Alb. H. Çakırer ve D. Bşk. Toğg. Tuğg. Ü. Şahintürk tarafından hazırlandığı belirtiliyor.
Yaşar Büyükanıt'ın yazısı, Ergenekon Terör Örgütü soruşturması kapsamında gözaltına alınan ve örgütün yöneticisi olduğu gerekçesiyle yargılanan Ergenekon sanığı emekli Orgeneral Şener Eruygur'da ele geçirildi.
ÖĞRETMEN, ÖĞRENCİ, GAZETELER VE OKUL PANOLARI FİŞLENMİŞ!
Şener Eruygur'da ele geçirilen 10 sayfalık diğer belgede de, skandal ifadeler yer alıyor. Bu belgeye göre, Aralık 1999'da Milli Güvenlik Bilgisi Dersi'ne giren emekli subay ve muvazzaf subaylar; öğretmen ve öğrencilerin kılık ve kıyafetlerini, öğretmenlerin okudukları gazeteyi, okul panolarına Osmanlı padişahlarının ve büyüklerinin resimlerinin asılmasını bile fişlemiş.
OKUL YIKILMIŞ, MİLLİ GÜVENLİK DERSİ ÖĞRETMENİ SUBAY BOYKOTTA
Hava Kuvvetleri Komutanlığı, 17 Ağustos Depremi'nde binası yıkılan İzmit Çok Programlı Lisesi'ni de fişlemiş. Fişleme raporunda, “17 Ağustos Depremi'nde binası yıkılan okulda eğitim Mustafa Kemal Lisesi binasında devam etmektedir. Eğitim-öğretim yılının başından itibaren Kılık-Kıyafet yönetmeliğine uyulmadığından MGB derslerine girilmemektedir. Okul müdürünün öğrencilerle yaptığı görüşmeler de herhangi bir değişikliğe sebep olmamıştır” denilmiş.
Hava Kuvvetleri Komutanlığı'nın Aralık 1999 gün ve İSTH. : 3429 – 99 Pl. Ynt. D. (İKK. Ş) sayılı yazısının EK-A'sında; Bursa Nilüfer Kız İmam Hatip Lisesi, Bursa Endüstri Meslek Lisesi, Eskişehir Anadolu İmam Hatip Lisesi, Eskişehir Atatürk Teknik ve Endüstri Meslek Lisesi, İskenderun İmam Hatip Lisesi, İzmir Atatürk Anadolu Teknik Endüstri Meslek Lisesi, İzmit Çok Programlı Lisesi, Kayseri Kocasinan Lisesi, Kütahya İmam Hatip Lisesi, Kütahya Kılıçarslan Lisesi, Malatya Hacı Ahmet Akıncı Lisesi, Malatya Lisesi, Sivrihisar İmam Hatip Lisesi, Yenişehir Endüstri Meslek Lisesi, Diyarbakır İmam Hatip Lisesi ve daha pek çok okul hakkında fişlemelere yer veriliyor.
TRT 1'de yayınlanan ve terör devleti İsrail'in Gazze saldırılarını konu alan "Ayrılık" dizisiyle iki ülke ilişkileri bir kez daha gerildi.
Dizide yer alan, İsrail askerlerinin silahsız çocuklara ateş açması ve Filistinlilerin kurşuna dizilmesi sahneleri, Yahudi cephesini adeta çıldırttı. İsrail'in küstah yöneticileri, Türkiye'ye tepkilerini dile getirmek için değişik kanalları kullanırken, kamuoyundan TRT'ye destek yağıyor.
STK'LAR AYAKTA
‘Özgürder', ‘Mazlumder', ‘Memur-Sen', ‘Hizmet-İş', ‘Bem-Bir-Sen', ‘Diyanet-Sen', ‘Birlik Haber-Sen', ‘GAP Gazeteciler Birliği', ‘TYB', ‘Sağlık- İş', ‘Sağlık-Sen', ‘İHH', ‘Sivil Düşünce', ‘Büro Memur-Sen', ‘Özgür Eğitim-Sen', ‘Özerk Diyanet-Sen' ve ‘Tüketiciler Birliği' temsilcileri, gerçeklerin İsrail'i rahatsız ettiğini ancak gerçeklerden kaçılamayacağını belirttiler. Siyonistlere yıllardır ayna tutup gerçek yüzlerini görmelerini kimsenin sağlamadığını vurgulayan Sivil Toplum Temsilcileri, “TRT bunu başarmıştır. Vampirlerin aynadan nasıl göründüklerini göstermişlerdir. Yayınlanan dizideki görüntüler film değil, gerçeğin ta kendisidir. Dizide emeği geçen herkese teşekkür ediyoruz” dediler.
ONE-MİNUTE İSTİYORLAR
Miray Film Yapım Şirketi Genel Müdürü Eyüp Gökhan Özekin de, TRT'de yayınlanan ‘Ayrılık' dizisine destek verirken, çok önemli hatırlatmalarda bulundu. Özekin, “Nazilerin Yahudilere 2. dünya savaşında yaptıkları katliamı anlatan çok sayıda film çekildi. Bunlardan biri de “Piyanist” filmidir. Bu film, TRT'de yayınlanmıştır. Bugün Siyonistlerin tepki gösterdiği ‘Ayrılık' dizisindeki görüntülerden çok daha ağır sahnelere yer verilmiştir. Sonra TRT'de yayınlanan dizide canlandırılan olaylar yalan değil, gerçektir. Bu gerçekliği inkar etme lüksümüz olmadığına göre takdir etmeliyiz” diye konuştu. Sözlerini, “Siyonistlerin yaptığı katliamları bir film altında toplamaya kalksak ‘ribon' yetmez” diye sürdüren Özekin, “Kesinlikle Siyonistlere yeni bir ‘one minute' daha gerekli” dedi.
HİTLER'İ ANLATAN FİLMLER NE OLACAK?
Program Yapımcısı Fatma Acer de, İsraillilere sert tepki göstererek, “Yaptığı zulümleri inkar edercesine TRT'yi ve onun üzerinden Türk halkını eleştirmeye kalkan İsrailli yöneticiler, o dizideki görüntüleri bir kez daha izlesinler de vampirliklerini görsünler. Hitler'in kendilerine yaptıklarını, tiyatro gösterilerinde, sinemalarında ve belgesellerinde abartılı bir üslupla anlatan İsraillilerin, kendi acımasızlığının gözler önüne serilmesine tepki göstermeye hakkı yoktur” diye konuştu.
Maliye Bakanlığı koordinasyonunda Haziran 2009'da Petrol Ofisi A.Ş.'nin Hatay'da yer alan depolarında yapılan denetimlerde, menşei belirsiz Ulusal Marker sıvısının ortaya çıkmasından sonra, POAŞ'ın piyasaya ne kadar kaçak akaryakıt sürdüğü merak konusu oldu.
Aydın Doğan'ın büyük ortağı olduğu POAŞ'ın sattığı enerjide büyük oranda böyle usulsüzlük olduğu iddia edilirken, soruşturmanın genişletileceği belirtiliyor.
GÜLEK: DENETİM VE ADALET ŞART
Konuyla ilgili Vakit'e konuşan Vergi Denetmenleri Derneği Genel Başkanı Aykut Gülek, “O konuyla ilgili TÜBİTAK ve Enerji Piyasası Denetleme Kurulu raporunu vermiş ve bir gerçeği ortaya çıkartmış. Zaten ülkemizde enerjinin yüzde 50'sinin kaçak olduğu biliniyor. Son yıllarda işsizlik arttı, ekonominin dengesi bozuldu. Bundan dolayı bu tip yasadışı kaçakçılığa izin verilmemeli ve çok ağır yaptırımlar uygulanmalı. Hatta devletin savcıları hemen harekete geçmelidir. Basit bir esnafa bile hiçbir ayrıcalık yapılmadan en ağır şekilde yaptırımlar uygulanıyorsa, adı şu holding ya da bu holding hiç fark etmez, adalet hemen uygulanmalı ve ülkemizin ekonomisini en önemli katma değer sağlaması gereken enerji piyasasında da adalet uygulanırsa gelir dengesizliği, işsizlik ve diğer ekonomik sıkıntılar bir ölçüde giderilmiş olur” dedi.
ER: BU KAÇAKÇILAR ELLERİNİ KOLLARINI SALLAYARAK GEZMEMELİ
Tüketiciyi Koruma Derneği Başkanı Ali Er ise, “Biz Türkiye'de dünyanın en pahalı akaryakıtını kullanıyoruz. Kaçak akaryakıtı ellerini kollarını sallayarak yurda sokanlar, tüketicilerin ve devletin cebinden para çalıyorlar. Bunlara fırsat verilmemesi lazım. Vergiden çalınan her kuruş, milletin çocuklarının rızkından çalınıyor demektir” diye konuştu.
MARKER CİHAZLARI NASIL YANILTILDI?
TÜBİTAK tarafından yapılan analizlerde varılan sonuca göre POAŞ tesislerinde bulunan menşei belirsiz ürünün Ulusal Marker cihazlarını yanıltmaya yönelik yanıltıcı boya içerdiğini belirtiyorlar. TÜBİTAK raporuna göre POAŞ tesislerinde bulunan menşei belirsiz ürünün Ulusal Marker cihazlarını yanıltmaya yönelik yanıltıcı boya içerdiği, bu maddenin akaryakıta yüksek miktarda ilave edilmesi durumunda Ulusal Marker özelliği göstererek saha kontrol cihazlarını yanılttığı vurgulanıyor. Kaçak akaryakıttan, devletin yıllık 6 milyar TL vergi kaybı olduğu belirtiliyor.
***
Doğan, banka hesaplarına haczi doğruladı
Doğan Yayın Holding A.Ş., vergi kaçırdığı tespit edilen şirketlerinin banka hesaplarındaki mevcut tutarlarına ihtiyati haciz işlemi tesis edilmesini, bankalara yazılan yazılar vasıtasıyla öğrenildiğini duyurdu. Doğan Yayın Holding A.Ş.'nin Kamuyu Aydınlatma Platformu'nda (KAP) yayımlanan özel durum açıklamasında, “Doğrudan bağlı ortaklığımız Doğan TV Holding A.Ş. ile dolaylı bağlı ortaklıklarımız D Yapım Reklamcılık ve Dağıtım A.Ş., Doğan Prodüksiyon Hizmetleri A.Ş. ve Alp Görsel İletişim Hizmetleri A.Ş.'den 2005, 2006 ve 2007 hesap dönemlerine ait ‘Vergi İnceleme Raporları' ile ilgili olarak; vergi aslı, vergi cezası ve gecikme faizi tutarı için birlikte toplam 4 milyar 823 milyon 825 bin 987.33 TL tutarındaki teminatın gösterilmesi sürecinde; ilgili Vergi Daireleri tarafından yukarıda ticaret unvanları yer alan bağlı ortaklıklarımızın banka hesaplarındaki mevcut tutarlarına ihtiyati haciz işlemi tesis edilmiş olduğu, bankalara yazılan yazılar vasıtasıyla bugün dolaylı olarak öğrenilmiştir. Diğer taraftan, medyada yer aldığı şekli ile ‘Doğan hisselerinin bloke edilmesi' ifadesinden ne kastedildiği ise tam olarak anlaşılmamaktadır.” denildi.
MALVARLIĞI İNCELENECEK
Doğan'ın vergi cezası ile ilgili haciz konulan varlıkları 4.8 milyarlık vergi cezası borcunu karşılamazsa, Doğan Grubu'nun para ve mal transferlerine geriye dönük inceleme yapılacak.
DOĞAN ALEYHİNE KARAR
Kızı, Doğan TV'de spiker olarak çalışan Hakim Gülşen Deringöl'ün de üyesi olduğu İstanbul 9. Vergi Mahkemesi, Doğan Grubu'nun yürütmeyi durdurma talebini oybirliği ile reddetti. Aydın Doğan'ın çalışanı Elif Deringöl'ün annesi Hakim Gülşen Deringöl, etik olmadığı gerekçesiyle karar görüşmesine katılmadı. Doğan Yayın Holding bir açıklama da mahkeme kararı için yaparak, “itiraz hakkının” kullanılacağını duyurdu. Öte yandan Doğan Yayın Holding A.Ş, Doğan Dış Ticaret ve Mümessillik A.Ş. ile Işıl İthalat İhracat Mümessillik A.Ş'nin, vergi ve ceza ihbarnamelerinin terkini (silinmesi) amacıyla itirazda bulundukları belirtildi.