Bu işleyişi doğuran yapı, yargıçların tamamen kapalı bir sistem içinde, birbirlerini seçmelerini esas alan, yargı yönetimini bütünüyle yalıtılmış hale getiren anayasadaki düzenlemelerden kaynaklanmaktadır. HSYK tartışmalarında çokça değinildi; HSYK üyeleri Yargıtay ve Danıştay üyelerinin kendi aralarında seçtiği kişilerden oluşmaktadır, Yargıtay ve Danıştay üyelerini ise HSYK seçmektedir. Böylece tamamen kapalı devre bir sistemle muhkem ideolojik yapılar oluşturulmaktadır. Sorumluluk mekanizmalarının işletilmesi de bu yapı içinde gerçekleşeceğinden çoğu noktada tıkanmakta, kapatılmaktadır. Bu sebeple Türkiye'de yargının sorumsuzluğa varacak derecede bağımsız olduğunu söyleyebiliriz. Adalet bakanı ve müsteşarının HSYK üyesi olması ise, bu mekanizma içinde sadece keyfe keder bir durumdur, esasa müessir hiçbir yönü yoktur.
|